26 Şubat 2012, 20:31
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 Arkadaşları:3 Cinsiyet: Memleket:Güneşin Doğduğu YerdeN.. Yaş:37 Mesaj:
745 Konular:
254 Beğenildi:50 Beğendi:0 Takdirleri:160 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | İki dudak arası hayat İki dudak arası hayat Ömür iki durak arası bir mesafedir. Doğum ve ölüm. Bu iki mesafe zaman
süzgeci içerisinde bazen genişler, bazen de daralır. Biz daralan süreç içerisinde
itikadımızı ve de istikametimizi bozmadığımız müddetçe son durağa gönül
rahatlığı içerisinde varabiliriz.
Bu iki durak arası aynı zamanda hadiselerin harman olduğu, elmas ile kömürün,
bakır ile altının ayrıştığı yerdir. Yüce Yaratıcı bizim için bu iki durak arasını bir
imtihan yeri olarak kılmıştır. Fakat geçici mahbuplar, son durağa sağ salim
varmamızda önümüze çıkan birer engeldir. Bu engeller bizim asıl mahbubun
vuslatına ve Onun mah-cemaliyle müşerref olmamıza mâni teşkil etmektedir.
O mânilerden birisi şu iki durak arası hayatta bizlere verilen mal ve evlâttır.
Cenâb-ı Hak (cc) her ikisini de bizim için bir imtihan vesilesi kıldığını Kur'ân-ı
Kerim'inde meâlen şöyle ifade etmektedir: ``Mal ve evlâtlarınızı sizin için bir
imtihan vesilesi kıldık." Basit hayallerimizi gerçekleştirmek için bin bir türlü
sıkıntıya göğüs gereriz. O arzularımıza ulaşmak için olmadık sıkıntılara
katlanırız. Hiç şüphesiz ki bu bizim tabiatımızda varolan bir olgudur. İşte,
sonsuzluk diyarındaki ebedî istek ve arzularımızın gerçekleşmesi için bu iki
durak arası hayatta karşımıza çıkacak engellere mukavemetli olmalıyız. En ufak
bir yılgınlık, bizlerin imtihanı kaybetmesine vesile olabilir.
Ve ebedî arzularımızdan geri bırakacak olan şeytanın hile ve desiseleri, cam
parçacıklarından yansıyan göz kamaştırıcı hâleler gibidir. Sakın bu hâl, bizim
imtihanımızı olumsuz olarak etkilemesin.
İki durak arası hayata bakış açımız her zaman şu olmalı: Bâki bir sevgilinin
varlığını hissederek hayat mücadelesi içinde adımlarımızı ona göre dengeli
atmak. ``Kalpler yalnız Allah'ı anmakla mutmain olur" Çünkü kalp, ebedî
güzelliğin peşindedir. Ebedî güzelliğin yegâne mercii ise iman-ı billahtır. İman-ı
billah (Allah'a iman) ise, öyle bir hazinedir ki, insanın her şeyi elinden gitse
dahi, hiçbir şeyi gitmemiş gibi onun huzurlu ve mutlu olarak ayakta durmasını
sağlar. Hazret-i Peygamber (asm) iki durak arası hayatta iman-ı billah'ı elde
eden adamın halini şöyle tasvir etmektedir. ``Musibetler geldiği zaman
sabreder, sevap kazanır. Nimet verildiğinde şükreder, yine sevap kazanır." Bize
düşen; bu güzel söze hakkıyla riayet edip, ömür treninin son durağa selâmetle
varmasını sağlamak... |
| |