|  Durumu:    Medine No :  15316  Üyelik T.:
18 Aralık 2011  Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:Kayıp bir Kentten Yaş:45 Mesaj :
745Konular:
145  Beğenildi:315 Beğendi:100
 Takdirleri:3844 Takdir Et: 
	 |   Esma-ül Hüsna ile Dua ve Zikir 
  Esma-ül Hüsna ile Dua ve ZikirBismillahirrahmanirrahim
 
 Başlangıç ve her şeyin evveli nihayetsiz her şeyin sonu, Kadim, Kerim,  fazilet ve cömertlik sahibi varlığı kendinden, Alemlerin yegane gerçek  hükümdarı, Rabbi olan Allah’a Hamd ve senalar olsun. Kıyamete dek salat  ve selam rahmet Nebisi, Ümmetin şefaatçisi, halkın aynasında Hakkın  kainattaki tecellilerinin en mükemmeli olan Peygamberimiz, Seyyidimiz,  Rehberimiz Hz. Muhammed Mustafaya (s.a.v ) Onun pak, temiz, şerefli  Alinin ve Güzide Ashabının, Salihlerin ve onlara uyanlara olsun.
 
 Dua: Seslenmek, yardıma çağırmak, Allah'a yalvarmak, O'ndan dilekte  bulunmak, Bir kimsenin kendisi veya başkası hakkında bir dileğine bir  arzusuna kavuşması için Allahü teâlâya yalvarması
 
 Evet Dua, insanda fıtrî bir olgudur. Bu sebepledir ki, bütün dinlerde ve  ilk insan ilk peygamber Adem (a.s) ile başlayan ve ebede doğru devam  eden olgudur. Bütün mevcudatın ortak dilidir dua Kulun inandığı Rabbine  seslenmesi, zikretmesi, darda kaldığı ve çıkış yollarının daraldığı  zamanlarda o yüceler yücesi sultanın makamına aşağıların en aşağısından  yükselen feryadı, ahı, arzu hali ve inandığı varlıktan yardım talebidir.  Bu talep ile aczini, beşeriyetini, kulluğunu ve ona muhtaç olduğunu  itiraftır. İşte bu sebeplerden dolayı İnsanlar inandıkları Üstün bir  varlığa şu veya bu şekilde dua ederler. Çünkü İnsanlar hayatları  boyunca, üstesinden gelemeyecekleri birçok şeylerle karşılaşmakta,  keder, sıkıntı, acz ve ümitsizliklere maruz kalmaktadırlar. İşte rabbin  rububiyyetini izhar etmesi için bu çıkılmaz haller tezahür eder ve  rabbin samed(Yarattığı hiç varlığa muhtaç değil tüm yaratıkların  ihtiyacını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulandır  aksine yaratılanlar ona muhtaçtır) esmasının en bariz tezahürüne bir  sebeptir. Hal böyle olunca yüce rabbimizde kuranda bu ibadete insanları  çağırmış ve bize yol göstermiştir ki Rahmaniyetini, samediyetini  kullarına göstersin izhar etsin ve Karşılaştıkları sıkıntılar karşısında  ezilen ve çöken ruha nefes aldırtma bir nevi doping ve manevi yardım  olsun diye bize teşvikte bulunmuş ve ayette:
 "Rabbiniz, şöyle buyurdu: Bana dua edin, size cevap vereyim (duanızı  kabul edeyim)" (Mü'minûn, 23/60). Ey râsûlüm! Kullarım sana benden  sorarlarsa, (onlara bildir ki) şüphesiz ben, (kendilerine) çok  yakınımdır. Bana dua edenin duasını kabul ederim. (Bakara/186)
 
 İlahi fermanıyla ezilen gönüllere çıkış yolu göstermiş ve müjdelemiş.  Çünkü insan Dua ettikten sonra gönlünde bir ferahlık ve serinlik  hisseder. İsteğinin yerine getirileceği konusunda ümidi artar. Yalnız  olmadığını ve daima kendisini gözetip ve koruyan yüce varlığı ruhunun  derinliklerinde hisseder. Bu yönüyle dua, insana bir şifa ve rûhî  bunalımlara karşı koruyucu bir sağlık tedbiridir de. Bu nedenledir ki,  dua etmeyen toplumlar rûhen çökmüş toplumlardır.
 
 Rabbimiz Allah Teala inananları bu ibadete çağırırken kuranda önemli bir  noktaya temas eder. Ayette: De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye  çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın,  nihayet en güzel isimler Onundur (el-İsrâ, 1 7/110) buyurmuş, Peygamber  (s.a.v) efendimiz de bir hadislerinde şöyle: "Allahu Teâlâ'nın doksan  dokuz ismi vardır. O isimleri kim ezberlerse (sayar, manasını anlar ve  şuûruna ererse) cennete gider. şüphesiz, Allah tektir ve tek olmayı  sever" (Buhârî, Daavât, 68).
 
 Buyurarak çok ince ve hassas bir noktaya temas etmiş ve yukarda  anlattığımız dua sırlarından olan Allah’ın (c.c) isimlerinin  kullanılmasıyla duaya icabetin daha da çabuk olacağının mesajını vermiş  ve gerek ihtiyaç zamanlarımızda gerekse zikir kastı ile bu esmaların  kullanılmasını tavsiye etmiştir. Evet dualarımızda izlememiz gereken en  önemli noktalardan bir tanesi kulun ne gibi ihtiyaçları, sıkıntıları var  ise Allahın (c.c) o sıkıntıya çare olan esmasını kullanmak ve duada  vesile kılmaktır. Bunu yaparken de sünnetin ve Alimlerin öğretilerinden  sapmamak en doğru ve sağlam yoldur. Çünkü bu Alimler (Allah onlardan  razı olsun) Allahın bir lütfu olarak bu ümmete esmalarda ki incelik ve  sırlarını kuran ve sünnette tesbit etmiş tecrübe ve yaşantılarıyla  basiret ve keşifleriyle ortaya koymuşlardır. İşte zamanımızda her şey  bir birine girdiği gibi bu okumalarda kullanılan ayet, esma ve  zikirlerin farklı anlaşılmaları da olmuş ve bazı noktalar  karıştırılmıştır mesela bazı insanlar izinsiz zikir çekmek kişiye fayda  yerine zarar getirir ve cinleri, şeytanileri tetikler harekete geçirir  ve kişiyi sıkıntıya sokar derken sadece zikirde ehliyet sahiplerine  müracaat edileceği ve ehli tarikin haricinde yapılınca zarar  görüleceğini söylemiş, bir gurupta hiçbir şekilde esma okumaları kişiye  zarar vermez demenin yolunu tutmuşlardır. Bu konu aslında geniş ve  şümullü bir konudur. İşte bu hususta anlaşılmayan orta noktayı kısaca  izah etmeye çalışalım kısaca diyorum çünkü bu meselenin iyi anlaşılması  için nefs terbiyesi, tasavvufta ve şeriatta zikir, velilik, havas gibi  kavramlara da girmek gerekir ki bu yazımızda bunların hepsini toplamamız  mümkün değildir. Bunlar hacmi geniş konulardır ve tek,tek irdelenmesi  ve incelenmesi gerekir.
 
 Bilinmelidir ki esmaların belli bir amaçta, sıkıntılarda ve ihtiyaçlarda  hacet amaçlı kullanılması farklı şeydir zikir olarak daimi şekilde  çekilmeleri nefs terbiyesiyle seyr yollarını kat edip Allaha gerçek  anlamda kulluğa ve dostluğa ulaşmak için yapılması çok farklı şeydir.  Allahı (c.c) zikretmek elbette ki en faziletli ameldir bu bilinen bir  şeydir ve bütün ümmete şamil bir ibadettir. Ama esmaların zikir olarak  yapılması şartları vardır bu da ehli tarik olan Alimlerimizin her nefsin  makamında nefsin ve şahsın mizacına meşrebine uygun esmayı telkin  ederek kişiyi eğitmeleridir. Çünkü beş parmağın beşi bir olmadığı gibi  insanların meşrepleri, mizaçları, istitaatları ve kabiliyetleri de bir  değildir. İşte bu hususiyetten dolayıdır ki Rasulullah (s.a.v) Hz. Ebu  Bekre (r.a) öğrettiği bir zikri diğer halifelere öğretmemiş Raşit  halifelere (Allah onlardan razı olsun) öğrettiği zikri ashabın tamamına  öğretmemiştir. Kimine sesli zikri belli bir esmayı telkin ederken  diğerine sessiz zikri daha başka bir esmayı telkin etmiştir. Aynı  şekilde sahabenin bazılarına böyle gizli zikirler verirken ümmetin  geneline de hitap eden zikirler, tespihler bildirmiş ama gizli olarak  verdiklerini herkese umuma aşikar etmemiş ki İlahi sevk ile herkes  meşrebine uygun olanda yoğrulsun ve kulluğunu yapsın, bilmeden  kendilerini bir külfete ve sıkıntıya sokmasınlar. Bu bilgilerden sonra  bilinmelidir ki Esmaların nefsi terbiye tezkiye amaçlı kullanılması  devamlı günlük vird haline getirilmesi için ehli olan Tasavvuf  Alimlerinden izin ve onay alınmalı onların tavsiye ve telkinleri  doğrultusunda yapılmalıdır. Bizlerin zikirlerde ve okumalarda şeytani ve  sufli varlıklardan zarar görmememiz için çünkü şeytanilerin vazifesidir  amelleri ifsad etmek ve bu hususta her yolu denemek şartlarına uygun(O  şartlar sırasıyla aşağıda anlatılacaktır.) yapılmayan veya kişinin  kafasına göre yaptığı zikirlerde şeytani ve cinni varlıklar kişiye  zamanla sıkıntı vermeye ve bunu genelde şeytanın şeytani vesveseleri  yanı sıra rahmani vesveselerini de kullanarak kişinin yapısına göre  yapmaya başlarlar. Unutulmamalıdır ki ehli keşif şeytanın 500 bin  civarında rahmani vesvesesi olduğunu bildirir ve en tehlikeli çeşidi de  budur derler. İşte kişiye verilen sıkıntıların bazıları uyuşukluk,  sebepsiz korku, titreme, rüyalarda sayıklama vs. veya bazı bilgilerin  gönle kalbe bırakılması ayan olması gibi kişinin hayır diyemeyeceği ve  başkalarından farklı bir özellik kazandırıcı şeyler telkin ederler ki  kişi bunları rahmandan zannetsin ve ağlarına düşsün. İşte bu tür  sıkıntılara maruz kalmamak için izlememiz gereken yol üçtür birincisi  tarikat yolunda ilerleme ve zikirleriyle meşgul olmamız çünkü başımızda  ki öğretici alim senin nefsinin neye ihtiyacı olduğunu bilir aynı bir  doktor gibi nasıl mide ağrısında doktorun mide ilacı vermesi kişinin  kendi kendine tedavisinden daha faydalıysa ve kişi bilmediği bir ilim  dalında olduğundan kendisine faydalı zannıyla mideyi iyice ifrazata ve  daha başka hastalıklara götürecek ilaçlar esmalar kullanacağından zarar  görmemesi için bu bir şarttır. İkincisi havas Alimlerinin sünnet ve  kurandan alarak tecrübe ve yaşantılarıyla tespit ettikleri bilgileri  uygulamak. Bunlarda zaten her bilgiyi eserlerinde aktarmadıkları ve  açıkladıkları bilgileri bir nevi tarikatlardaki izin gibi olduğundan  uygulamakta bir sıkıntı olmaz eğer bu Alimler zarar verecek olsaydı veya  umuma şamil olmayan meseleleri açıklamadıkları gibi bu bilgileri de  saklar açıklamazlardı. Zaten bu verilen bilgilerin çoğu incelendiğinde  Selef ve Halefin rivayetleri, Alimlerin uygulamaları ve umuma  tavsiyeleridir.
 
 Bir hususu daha zikretmekte fayda var havas alimlerinin tavsiye ve  öğretileri genelde belli zamanlarda belli ihtiyaçlar için okunduğundan  mesela besmelenin veya Rezzak ismi şerifinin rızık darlıklarında  okunması gibi bunlar devamlı olmadığından vird haline getirilmediğinden  dolayı kişiye hiçbir tersi durum zarar söz konusu değildir bu uygulama  bir dua ve hacet olduğundan tam tersine kabul edilmese bile faydası  vardır. İmam Ahmed b. Hanbel'in Ebû Saîd el-Hudrî'den (r.a.) rivâyet  ettiği bir hadiste "Duanın karşılıksız kalmayacağı, bilâkis üç şeyden  birinin mutlaka meydana geleceği; ya kabul ya âhirete bırakma yahut eda  edilen dua oranında günahın affedileceği" beyan edilmiş bir diğer  hadiste: Hz. Peygamber (s.a.s.) " Allah katında duadan daha şerefli bir  şey yoktur." (Tirmizî, Daavat,1; İbn Mace, Dua,1) Dua aynı zamanda bir  ibadettir. "Dua ibadetin ta kendisidir. " (Tirmizî, el-Bakara Sûresi  Tefsiri, 16) buyurarak bizleri duaya ihtiyaçlarımızda Allaha yönelmeye  tavsiye ve teşvik etmiştir.
 
 Evet yukarda verdiğim isra suresi 110 ayetinde bildirilen ifadeye göre  esmaların okunmaları kişinin hangi sıkıntısı varsa Allahtan o  sıkıntısını giderecek olan ismi ile duaya zikre yönlendirir. işte bu  husustan dolayı en önemli nokta esma okumalarında misal olarak rızık  sıkıntısı varsa Rezzak ismi okumak hastalık sıkıntısı varsa Şafii ismi  okumak maddi darlık ve sıkıntıların dağılması için basit selam gibi  isimleri okumak gerekir. Bu usul ümmetin her gurubuna açıktır. İşte bu  durumlarda havas alimlerinin bildirdiği esmaların değil de kafamıza göre  kendimizi teşhis ve tedavi edercesine okumalara gidersek hata ederiz  unutmayın ki esmaların zıt yönde tecellileri de vardır eğer kişide  gerçekten misal görme sorunu yokken basir ismi okumaya başlarsa görme  kuvvetim artsın diye bir müddet sonra zıttı olan tecelli etmeye  başlayacaktır çünkü havas alimi eserinde görme kuvveti az olanlar için  bu esmanın yapılış adet ve şeklini vermiş yoksa sağlam göz için bu  uygulamayı vermemiş sağlam olana da maneviyatı görsün diye başka bir  uygulama ve şartlar sunmuş eğer aradığın hususiyet oysa o verilen  uygulamayı yapacaksınız ki fayda hasıl olsun. Bunlar aynen bir ilaçta  kullanılan maddeler gibidir uygulamaya sıkıntıya tam fayda verecek  şekilde ayarlanmış dozajlardır. İşte bu sebeplerden dolayı dikkat etmek  gerekir. Üçüncü yol Rasulullah (s.a v )den bazı zamanlar bazı şeylere  tavsiye ve kendi uyguladığı zikirler dualardır ki bunları yukarda  anlattığım gibi özel olarak bazı sahabelere değil ümmetin her gurubuna  açıkladığı tavsiyelerdir. Bu uygulamalarda da Rasulullahın izni ve  onayıyla olduğundan hiçbir şekilde zarar görülmez. Bu mevzuda çok  rivayetler vardır ama biz bir kaçını aktarmakla yetineceğiz.
 
 Ebu Hüreyre Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:  Söylenmeleri kolay olup mizanda ağır gelen iki kelime vardır ki bunlar,  Rahmân olan Allah'ın nezdinde de sevimli kelimelerdir. Bu iki kelime,  Sübhânallâhi ve bihamdihî (Kendisinin hamdiyle Allah'ı her türlü  eksiklikten tenzih ederim) ile Sübhânallâhi'l-azîm (Azîm olan Allah'ı  her türlü eksiklikten tenzih ederim) kelimeleridir.(Buhari ve Müslim)
 
 Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
 Her namazdan sonra otuzüç defa sübhanallah, otuzüç defa elhamdülillah ve  otuzüç defa Allâhu Ekber deyip yüz sayısını da lâ ilâhe illallâhu  vahdehû lâ şerike leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli  şey'in kadîr ile tamamlayan kimsenin, deniz köpüğü kadar dahi olsa bütün  günahları bağışlanır. (Müslim Ebu Hureyreden)
 
 
 Peygamberimiz (s.a.v) uykudan kalkınca şöyle dua ederlerdi:
 Elhamdülillâhillezî ehyânâ bade mâ emâtenâ ve ileyhinnuşûri
 
 "Bizi öldürdükten sona dirilten Allah'a hamd olsun. Ölümden sonra  dirilmek haşr ü neşr olmak da yine Allah'ın huzurunda olacaktır."
 (Ebû Dâvud, Tirmizi, İbn Mâce'den naklen Tuhfetû'z-zâkirîn 72)
 
 "Subhânellezî yuhyil mevtâ ve huve alâ kulli şeyin kadîr"
 "Ölüyü dirilten Allah'ı tesbîh ederim ve O her şeye kaadirdir." demesidir. (Ebû Dâvud, Vitr, 32)
 
 İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Resûlullah -sallallahu aleyhi  vesellem-Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle duâ ederlerdi:
 
 "Lâ ilâhe illellâhül azîmul halîmu lâ ilâhe illellâhu rabbül arşil azîmi lâ ilâhe
 İllallahu "Rabbus semâvâti ve rabbül erdı ve rabbül arşil kerîm"
 
 "El-Azîm, el-Halîm(olan) Allah'dan başka bir ilâh yok! Arş-ı Azîm'in  sahibi Allah'dan başka ilâh yok! Bütün semâların ve arzın ve çok şerefli  Arş'ın sahibi Allah'dan başka ilâh yok!" (Buharî, Deavât, 27, Müslim,  Zikir, 83)
 
 Rasulullahın s.a.v Hz. Aliye r.anh öğrettiği ezber duası
 
 Cuma gecesi olduğu vakit gecenin üçte biri olunca eğer kalkamazsan  yatmadan önce 4 rekat Allah rızası için namaz kıl. Birinci rekatta  fatihadan sonra yasin ikinci rekatta fatihadan sonra duhan suresi üçüncü  rekatta fatihadan sonra secde suresi ve dördüncü rekatta fatihadan  sonra tebareke mülk suresini okuyacaksın (bunu 3-5- veya 7 Cuma  yapacaksın Allahın izniyle duan müstecab olacak.) namazın bitiminde şu  dua yapılır.
 
 Allahümmer hamni biterkil measi ebeden ma ebgayteni verhamni en  anakellefe mala yenini verzugni husnen nazri fima yürdıke anni  allahümme bediassemavati vel ardi zel celali vel ikram vel izzetilleti  la türamu eselüke ya Allah ya rahman bicelalike ve nuri vechike en  tülzime galbi hifza kitabike kema allemteni verzugni en etlüvehu  alennehvillezi yürdıke anni allahümme bediassemavati vel erdi zel celali  vel ikram vel izzetilleti la türamu eselüke ya Allah ya rahman  bicelalike ve nuri vechike en tünevvira bi kitabike besari ve en tüdliga  bihi lisani ve en la yuinuni alel haggi ğayruke vela yutihi illa ente  vela havle vela guvvete illa billahil aliyyil azim.
 
 Anlamı: allahım ey gökleri ve yeri yoktan var eden ey celal ikram ve  erişilmez izzet sahibi ya Allah ya rahman celalin ve nuri vechin hakkı  için senden kalbimi kitabını bana öğrettiğin şekilde bellemeye ilzam  etmeni dilerim. Seni benden hoşnut edecek şekilde onu okumayı bana nasip  et. Allahım et gökleri ve yeri yoktan vareden ey celal ikram ve  erişilmez izzet sahibi. Ya Allah ya rahman celalin ve ve cemalinin nuru  hakkı için senden gözümü kitabınla aydınlatmanı dilimi onunla  söyletmeni, kalbimden onunla üzüntüyü gidermeni, gönlümü onunla açmanı  ve bedenimi onunla yıkamanı dilerim. Nitekim hak uğrunda bana senden  başkası yardım etmez ve hakkı yalnız sen verirsin. Kudret ve kuvvet  ancak yüce Allah iledir. (Tirmizi cilt 5 dua babı)
 
 Örnekleri çoğaltmamız mümkündür son olarak deriz ki unutmayın esma  okumaları yukarda izahını yaptığımız üç şart ve yol doğrultusunda  uygulandığında bunlar birer hacet, dua ve Allaha (c.c) sığınmaktır. Bu  anlatılanlardan başka olumsuz anlamda yapılan izahlar zan ve ilmi  kritere uymadığından ve de yapılan amellerin okumaların adı ne olursa  olsun Rabbin ve Rasulunün tavsiyesi olan dua ve yakarışı ifade  ettiğinden dolayı o tür bilgilere ehemmiyet verilmemelidir. İnsanlara  faydalı olalım derken zarar vermek kaş yapalım derken göz çıkarmaktan  kaçınmak ve insanları farklı yönlendirip Allaha (c.c) ülfete kulluğa  götürecek olan en önemli ibadetlerin başında gelen dua ve zikri başka  yerlere çekerek insanları bu ibadetlerden soğutmaya kimsenin hakkı  yoktur. Dua ve zikir ile ilgili ayetlerden birkaç örnekle yazıma son  veriyorum. Sübhaneke la ilme lena illa ma allemtena inneke entel alimül  hakim. Vesselam veddua
 
 
 
 Fezkuruni ezkurkum veşkuru li ve la tekfurûn.
 
 Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin. Bakara 152
 
 vezkurullahe kesiran: Allahı çokça zikredin (Enfal 45)
 
 Ya eyyuhellezine amenuzkurullahe zikran kesira Ve sebbihuhu bukratev ve esila
 
 Ey iman edenler! Allahı çokça zikredin. Onu sabah akşam tespih edin. Ahzab 41-42
 
 vez zakirinellahe kesirav vez zakirati eaddelahu lehum mağfiratev ve ecran azîma.
 
 Allahı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar  için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. Ahzab 35
 
 Rabbinize gizli ve gönülden dua edin." Ara'f: 7/55.
 
 2- "Bana dua edin size karşılık vereyim." Mü'min: 40/60.
 3- "De ki, dua ve ilticanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?" Furkan: 25/77.
 4- "Ben insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." Zariyat: 51/56
 5- "Kullarım sana benden sordukları zaman (bilsinler ki) şüphesiz: Ben  onlara yakınım. Ben isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık  onlarda benim davetime icabet etsinler." Bakara: 2/186
 
 
 
 hkerrar
 Ankara 29.12.2009
 
 alıntı
 
 |