Konu Başlıkları: ınşirah suresi tefsiri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Nisan 2008, 21:15   Mesaj No:11

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: ınşirah suresi tefsiri


d-Ayetler zorluğu kolaylaştırma çabalarının içten ve sürekli olması gerektiğini vurguluyor.

Zorlukların kolaylaştırılması mücadelesi durmadan sürdürülmelidir. Ayet, bu mücadele sürecinin sürekliliğinin sağlanması ve hiç bir boşluk bırakıl maması konusunda uyarıda bulunmaktadır. Zorluklarla mücadele ederken, zorluklar karşısında kolayca çözüm üretip başarı hedefine ulaşma yolunda yürürken, asla moralsizlik, tembellik ve de teknik eksikliği gibi boşluklar bırakılmamalıdır. Aksi takdirde zorlukların aşılması kolaylıkların sağlanma sı ve hedefe ulaşılması imkansız hale gelebilir.

Buna göre, zorlukların kolaylığa dönüşmesinin temel sırrı, son ayetle nokta koyulduğu gibi Rabbe yönelerek; boş kalmamacasına ve hiç bir boşluk bırakmamacasına zorluklarla kıyasıya mücadele etmek, düşen kalkan ama tekrar tekrar kalkıp yürüyen karınca gibi sürekli denemektir. Samimi ve israrlı yöneliş sonrası dayanabilmiş ve yerini zafer anlamında kolaylığa bırakmamış hiç bir zorluk yoktur!..

Çabanın ihlaslılığı ve sürekliliği, zor dağları bile yerinden oynatabilecek güçtedir.

Damladaki sabırlı süreklilik, mermeri bile deler. Yürekten kopan israrlı bir kaç söz yeri inletir gökleri hareket geçirir. Devamlılık, az olan ibadetin ve hayrın makbûliyetini de arttırır. Süreklilik alışkanlık kazandırır bu da tutum ve davranışlarda otomatikleşmeyle sonuçlanır.

e-Zorluklarla baş etmenin farklı açıları:

Zorluklarla baş etmenin sırlı bir anahtarı zorluklara karşı aşk duymaktır. Aşk duyulacak kalbin sahibinden gelen ve O'na yaklaştıracak olan ve sile ve basamaklar olarak görmektir. Çünkü O verdiği için, gülü gibi dikeni de hoştur. Nimetler ve lütuflar kadar, menfî ibadet yönüyle de O'na giden vesileler araştırmak ilahî emirdir (5/35, 17/57). Zorluklar insanın ruhunu, kalbini, duygu ve düşüncelerini Allah'a yöneltir. Bu, esas güç ve bereket kaynağıyla buluşma anl----- gelir ki, O'nun adına hareket eden insanın, üstesinden gelemeyeceği hiç bir zorluk yoktur yeryüzünde.

Hem ihlasla hem de azimle mücadele eden, zorluk nüvesi içindeki çok boyutlu semereye mutlaka ulaşır. İnsanın iradesi etkili olsun olmasın, başa gelen bütün zorlukları ve bütün sıkıntıları giderecek olan, her şeye hükmeden Allah'dır. Bu bakışla zorluklara yönelmek, Allah'a götüren vesileler araştırmak anl----- da gelebilir (5/35, 17/57).

İnsana düşen, her zorluğu aşarak bir kolaylığı elde etmesi, sonra çıkan ikinci zorluğu aşıp ikinci kolaylığı elde etmesi, üçüncüde, dördüncüde aynı şekilde düşünüp davranmasıdır…Ölmeyecek kadar gerekli olan rızkın, Allah'ın teminatı altında olması gibi, zorlukların tükendiği yerde kolaylık, yani başarı mutlaka elde edilecektir. Bu Allah'ın garantisi altındadır. Hakkın olduğu yerde yanlışın barınamaması gibi, kolaya, huzura, başarıya ulaşma yolun- da verilen mücadele sonucu zorluk kesinlikle ortadan kalkacaktır. Bu da kolaylığın önünün açılması demektir.

Özellikle insanın gereken çabayı gösterdikten sonra, çaresizlik içinde tevekkül ve duaya sarılması, ayet ve hadislerde örnekleri görüldüğü gibi açılmaz çok kapıların açılmasına, zorlukların kolaylıkla çözülmesine sebebiyet vermektedir.

İnsanların en büyük yanılgısı, sadece zorluklara konsantre olmaları, zorlukları saymaları, onları hayallerinde yığarak aşılmaz bir dağ engeli ve duvar olarak bilinçlerini hayal kırıklığına uğratmalarıdır. Bu da zorluk aşmayı bir kolaylık ve başarı olarak değerlendirememe gibi olumsuz bir sonuç verir.

Bir işi başaramamak, en azından onun o yolla başarılamayacağını öğrenmek demektir. Dene-yanıl-öğren yöntemi uzun ve zor bir yol da olsa sonuçta zor aşılır ve başarıya ulaştırabilir. Edison"un bir ampul için bin ampul patlatması, şimdi ye kadar belki bin kez an latılmıştır. Bu hatırlatma da bin birinci olsun!..Kur'an'la ve Bilimlerle belirlenmiş gerçekleri deneyerek öğrenme söz konusu olmadığına göre, bütün malzeme önümüzde demektir!..

İnsanlar için en büyük handikap da zorluğa gelememeleri, başarıyı kolay yoldan elde etmek istemeleridir. Bu, mizaçtan gelen bir yapı olabileceği gibi, kişilik bozukluğunun bir tezahürü, ya da nefse düşkünlüğün bir ifadesidir. Para her zorluğu aşan en kolay yol olarak görülebilir. Zengin olmayan insanı da helal olmayan yollarla servet sahibi olmaya itebilir.

"Zorluk acı verir, kolaylık da haz verir!". Bu zahiren görüleni ve söylenenidir. Oysa zorluk acı değildir, o sadece tadı saklar. Ama onu sadece tadı arayana sunar. Aslında zorluğu tatmayanlar, içindeki lezzeti de fark edemezler. Her zor hizmetin avans hizmet ücreti mutlaka içinde bulunur. Bu anlamda da her zorluk içinde, kolaylaştırıcı unsurlar mutlaka var demektir. Cevizin dış yüzüne bakanlar, bir kat alta inemeyenler onu da kıramayanlar, öze ulaşamazlar; özdeki tada varamazlar.

Mesela can sıkıntısı aslında önemli bir zorluktur. Ardında pek çok zorlukları barındırır ve insanı hem dünyada hem de ahirette zora sokacak pek çok günah ve olumsuz davranışlar içine atabilir. Fakat inanç ve ilimle yaklaşılırsa, Allah'ın "Kâbıd" (kalpleri sıkan) isminin bir tecellisi olduğu düşünülür ve sıkıntı, Allah'ın "Bâsıt" (Gönle ferahlık ve inşirah veren) ismini misafir edecek bir tebessüme dönüşür. Gelen ayetin tavsiyesine uyulur, sıkıntı yapan boşluk, bir meşgale ve dost sohbeti veya hayırlara vesile olacak hizmetlerle doldurulur ve sıkıntı, bin veren gibi, gönül bahçesini neşe çiçekleriyle doldurur. Bunun gibi hüzün ve sıkıntılarına her biri aslında birer cennet-tûbâ ağacının çekirdekleri gibidir.

İşte dünyada hem inanç ve ibadet zorluklarına, hem dünyadan kaynaklanan bela ve musibetlere, hastalık ve ölümlere, hem haramlara direnme zorluklarına, hem de insanların iyiliği için hizmet yollarında zorluklara katlanmalara karşı Allah'ın cennetlik kullarına verdiği müjde:

"Dünyadaki amellerinize karşı yeyin için!" (52/19,69/24,77/43). "Siz ve eşiniz değerli bir misafir gibi cennete girin. Orda altın tepsi ve bardaklar dolaşır. Canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey ve bol meyveler vardır. Orada ebedi kalacaksınız. Yaptıklarınıza karşı size miras verilen cennet budur!" (43/70-73). Cennet, sürekli yenilenen ve her anı orijinal olan bir yerdir. Oranın her neşesi yepyeni bir neşe doğurur, ama oranın neşesini buranın hayra vesile olan sıkıntıları doğurur.

Öte yandan sırf kolay olanda, rahatta ve istirahatta daima bir sıkıntı ve huzursuzluk saklıdır. Mirasın kıymetinin bilinmemesi bundandır. Bir mirasyedinin, akşama kadar çalışan ter dökerek para kazanan insanın, emeğiyle yediğinden aldığı hazzı alması düşünü lemez. Bazen "Hiçbir şeyden tad alamıyorum!" dediğimiz olur. Aslında bu Ruhun derinlerden seslenmesi, kendine özgü gıda istemesi, hareket ve aksiyon beklentisi mesajıdır. Mecnun cinnet tadına zor yollarda ermişti, sonra da Leyla vuslatı zorluk tadını kesmiş, bu yüz den ondan geçmişti…Başarı lezzet verse de o yolda hizmet, o lezzeti unutturmalıdır…

Allah'a gönlünü açan insanın, bir zorluğa karşı iki kolaylık gücü var demektir: Birisi kendi gücü diğeri Allah'ın lütfuyle katacağı fadlî güç!. Yardımcısı Allah olduğundan zorluk-kolaylık Salih dairesi oluşur. Allah’tan kopan insanda ise bu "Salih" olma vasfını kaybe der ve "Fasit" bir daire oluşur ve insan o zorluklar içinde sıkışıp daralır, zorluk-zorluk üstüne ruhsal bunalımlar yaşar ve hayat meşakkat leri çeker durur!..

Çocukluğumuzda büyüklerimizin öğrettiği çok hoş bir dua vardı, yatarken mutlaka okurduk: "Rabbi yessir velâ tüassir Rabbi temim bil-hayr!". "Rabbim! kolaylaştır, zorlaştırma! Hep hayırla sonuçlandır!"…Meğer ne müthiş bir motivasyon cümlesiymiş!.. Bir de anlamını bilerek şuurla söyleyebilseydik!..Siz çocuklarınıza bu çaplı anlamlarıyla bu duayı öğretin beraberce söyleyin, aranızdaki diyalog ve ilişki de kolaylıklar içinde oluşsun!...

Ruhumuzu, bütün üniteleriyle benliğimizi Rabbimize yönelttiğimizi, O'na açtığımızı düşünelim. Rahmetiyle içimize, Hz.Adem'e yaptığı gibi ilim, güç ve huzur doldurduğunu ve yeryüzünde iyiliği yaymakla görevlendirerek başımızı Nurdan bir Hizmet tâcını koyduğunu, böylece şânımızı yükselttiğini hayal edelim. Acaba böyle bir durumda hangi zorluk, ellerimize kelepçe, ayağımıza pranga vurabilir? Hangi etten veya demirden kuş, meleklerden ödünç aldığımız kanatlarımızla yarışabilir?..

Hangi konuda olursa olsun, kişilere göre farklılık arz edebilecek, zorluk dereceleri farklı olan problemleri, kolay aşabileceğimiz gerekli bilgi, beceri ve deneyimle donanımlı olmamız zorunludur.Yetersiz kaldığımız noktada ise, mutlaka fikir, güç, malzeme vb. dış yardım almamız gerekebilir. Bilgisizce ve uzmanına sormadan, her işe atlamak, kolay çözülecek bir problemi içinden çıkılmaz bir hale sokabilir.

Sistematik olma, yöntem geliştirme, teknolojinin sunduğu Allah nimetlerinden yararlanma dışlayabileceğimiz şeyler değildir. Böyle davranmak, aslında Allah'ın ayette belirttiği ifadeyi umursamamak, kolaylık sağlayan nimetlerine sırt çevirmek anl----- gelebilir. Zorluk tanklarına karşı ağızdan dolma tüfekle çıkılmaz!..Bu, Don Kişot'un durumuna düşmek olur!..

Hatta, bu ayetten yola çıkarak, her alandaki farklı zorluklar için, yeni kolaylık yollarının araştırılmasına bir teşvik de sezilebilir. Uzay ve Gen haritası çalışmaları, bilgisayar, sağlık, eğitim gibi konulardaki gelişmeler, psikolojide psikodrama terapi uygulamaları, ileti şim yöntemleri, NLP gibi çalışmalar hep insanla ilgili zorlukların kolaylaştırılmasına yönelik kolaylık çalışmaları olarak değerlendirilebilir.

Bizi ve çevremizi aşan ulusal ve evrensel boyuttaki zorluklara karşı, zorluklarla mücadele etmesini çok iyi bilen samimi topluluklarla birlikte olmak, kolaylık adına üzerimize düşen başka bir görev olmaktadır. "Bu zorluk beni aşıyor!", "Tek başına ne yapabilirim ki!", özellikle olumsuz beyin programlayıcıların, liste başı sloganlarından olan :"Bu milleti sen mi kurtaracaksın?" gibi deyimler bizim ve evlatlarımızın zihninde asla yer etmemelidir. Himmetimiz milletimiz olduktan sonra, damlayken derya, ağaçken orman, gedayken sultan olur; hem dağlar gibi zorlukları kolayca aşarız hem de niyetimizle cemaat güç ve bereketine ulaşırız.
Alıntı ile Cevapla