Konu Başlıkları: Asr Suresi 103 Özel Tefsiri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Nisan 2008, 01:24   Mesaj No:3

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Asr Suresi 103 Özel Tefsiri

--------------------------------------------------------------------------------
C-KUR'AN'A GÖRE ZARARA UĞRAYANLAR VE KORUNANLAR
--------------------------------------------------------------------------------

Ayetlerde zarara uğrama, "Hasera" kelimesi ve türevlerinde ifade edilir. Hüsran kavramı dilimizde de kullanılır.

--------------------------------------------------------------------------------
a-En çok zarara uğrayanlar:
--------------------------------------------------------------------------------

Zamanı tamamıyla Allah aleyhine kullanır hatta meydan okurlar. "Getir o vaat ettiğin azab zamanını!" diye alay ederler. Geç miş zamanı aydınlatan Peygamberleri ve kitaplarını da gelecek ahiret gününü de inkar ederler. Geçmiş zamana masal derler(46/18).

Kur'an'da "Ahserûn" "En çok zarara uğrayanlar!" kelimesiyle ifade edilirler. Allah'a karşı yalan uyduran, Hak yolunu eğri göste rerek, insanları o yoldan alıkoyan, küfrü tavsiye eden, Nemrud ve Ebu Leheb gibi her köşe başında inananlar için ateş tuzakları kurma ya çalışan (21/70) en zararlı, bu yüz den de en çok zarara uğrayan inkarcılardır (11/18-22), zamanın geleceğine, ahirete inanmayanlar dır (27/5).

Ayetler genel olarak şu duygu ve düşünce sapmalarının ve davranış bozukluklarının, dünyada ve ahirette insanın zararına olacağını anlatır: Bizim duygu ve düşünce bozukluğu ve insan ruhunun dejenerasyonu olarak nitelendirdiğimiz azmışlık (65/9), davra nış bozukluğu ve toplum düzeninin dinamitlenmesi olarak yorumladığımız bozgunculuk, fitne ve fesat çıkarmak (2/27), Hakk yoldan çı karak batıl yollara ve yaşam tarzlarına yönelmek (40/78;45/27), nefis hesabına dünya hayatını tercih edip onun zevklerine dalmak (9/69;16/109), yalan söylemek ve sözden dönmek (2/27,64)…

--------------------------------------------------------------------------------
b-Zarar görenler:
--------------------------------------------------------------------------------

Zamanı günahlarla zararlı hale getirenler. Ayet bunu "Allah’tan uzaklaşan, şeytana uyan" şeklinde formüle etmektedir (4/119). İnsanın günah anlamında zarara uğraması Kur'an'da "Nefse zulmetme" olarak da adlandırılır ki ilk kez bunu HZ.Adem ile Havva dile ge tirmiştir: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz acımazsan mutlaka zarara uğrayanlardan oluruz!" (7/23). Bu zu lüm ve zarara uğrama başka insanların hukukunu ilgilendiren konularda da geçerli olmaktadır. Özellikle cinayeti ilk başlatan Kabil için Kur'an: "O öldürdü ve zarara uğrayanlardan oldu" (5/30) der. Ölçü ve tartıyı eksik tutanlar için de zarara uğramış olmaktan bahsedilmek tedir (83/3).

İnsanın kendine hırsla bağlanması ve dünyasına hırs göstermesi onun zararı demektir. Bundan korunmanı yolu, insanın kendi ni Yaratıcısına dünyasını da ukbâsına yönlendirmesidir.

--------------------------------------------------------------------------------
c-Zarar riski taşıyanlar:
--------------------------------------------------------------------------------

Zamanı Allah’tan çok kendilerine ayıranlar. Bu daha ziyade uyarı mahiyetinde olur. Sözgelimi Müslümanlar, şeytan konusunda defalarca uyarılır, onun apaçık düşman olduğu belirtilir. Şu ayet bu konuda güzel bir örnektir: "Ey iman edenler! Mallarınız ve çocukları nız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa o zarara uğrayanlardan olur!" (63/9). İnsanlar özellikle din konusunda uyarılır lar. İslam’dan başka yol tutup gidenlerin zarara uğrayacakları vurgulanır (3/85).

--------------------------------------------------------------------------------
d-Zarardan korunmuş olanlar:
--------------------------------------------------------------------------------

Zamanı ihlasla, Allah ile kul arasında paylaşanlar…

1-Birinci derecedeki zarardan kurtulmuş olanlar: ibadet ve Salih amellerle 24 saati, Allah ile kul arasında taksim edenler.

2-İkinci derecede zarardan kurtulmuş olanlar: Hakkın tavsiye edilmesi ve duyurulması yolunda hizmetlerde koşarak 24 saatlerinin çoğunu Allah için ayıranlar, kendileri için de yeterli olan miktarı değerlendirenler.

3-Üçüncü derecede zarardan kurtulmuş olanlar: Sabrın tavsiye edilmesi ve ruhların aydınlanması yolunda 24 saatlerinin tamamını O'na tahsis etmeye çalışanlar. Zorunlu olmadığı sürece, kendileri için zaman ayırmayı düşünmeyenler, Fena fi'l-Hizmet olan lar!..Candan tenden canan- dan "Ben" den bedenden geçenler. Kalp ve Ruhun zaman dilimine geçmiş, Gecenin Ruhbânı gündüzün Fürsânı olmuş, Zamanı fethetmiş, Zamanın Fatihi olmuş, Zaman geçen her yeri fethetmeye azmetmiş olanlar. O'nsuz ve O'na hizmet siz geçmiş zamanı zâyî sayanlar, hep O'na O'nun yolunda Hizmete adananlar!..

Bu konuyu, Psikolojik açıdan da değerlendirmeye alabilir, Ruhsal açıdan zarara uğrayanlar ve korunanlar şeklinde ayrı sayfa lar açabiliriz.

Kur'an'da zarara uğramış insanlar olarak tanımlanan insanların her birinde farklı kişilik ve davranış bozukluğu tanımları yapıla bilir.

Özellikle Ebu Leheb ve karısı, Paranoid, kişilik bozukluğuna çarpıcı birer örnektir. Karı koca Muhammed fobisine yakalanmış, elde ateş her an tetikte onun vereceği zarar evhamlarıyla yaşamakta korku ve kuşkular içlerini kemirmektedir. Bu sebeple de asaletleri ni ve servetlerini terk edip zamanlarını bu korku ve şüphelerini ölesiye yaşama yolunu seçmiş, adeta paronayak birer ateş manyağına dönüşmüşlerdir. Peygamber bir yerde öksürse, anında oraya koşup ortalığı hem maddi hem de manevi açıdan ateşe vermekte, yürek lerde yüreklerindeki panik havasını meydana getirmektedirler…

Firavun da Narsistik kişiliğe tipik bir örnektir.Ve tam bir zaman katilidir. Hatta zaman ötesi bir katildir. Çünkü zamanı değil, za manın efendisi olarak tertemiz ve saf fıtratta yaratılan bebecikleri zaman mezbahanesinde doğramaktadır. Herkes ona köledir, doğan çocuklar bile! Herkesten üstün hat- ta tanrı konumundadır, ona övgü yağdırmalı hatta secde edilmelidir.

Firavunun, kendine tanrı demesinin özel bir nedeni, narsistlerde olduğu gibi, büyükleri yanına alarak büyük görünmek duygusu dur ki, tanrılığı bir şov olarak kullanmakta, halkına karşı kutsal prim elde etmektedir. Musa'nın tanrısını okla vurmak için yüksekçe kule yaptırması da, çocukları kestiği gibi, kendinden izin almadan Musa lehine cephe değiştiren sihirbazları çaprazlama kestirmesi; hayat ve ölümü elinde bulundurduğu imajını vererek, böylece tanrının icraatına uygun davrandığını göstermesi de bu hususu teyit edicidir. Hatta bu rolü öylesine benimsemiş ve kişilik haline getirmiştir ki; Şizofreni hastalığına da tutulmuş bir dev ruh hastası olarak; boğulurken bile "Sen Musa'nın tanrısısın! Hadi sana inanayım!" gibi ruhsal, otomatik bir tutum sergileyerek, kendi yapay tanrı benliğinden de vazgeçe memiş gibi görünmektedir (10/75-92)

Çok ilginçtir, Kur'an'da sadece bir yerde "Beden" kelimesi geçmektedir (10/92), o da Firavunun bedenidir. Adeta "Görün şunun tanrılaştırdığı bedenini!" der gibi Cenab-ı Hak, o bedeni mumyasız korumuş ve sahile atmış, (İngiltere British Museum'da). İbret alacak nazarları da, basit bir sudan ve hücreden yarattığı bedenlere ve onların akıbetlerine çekmiştir…

Benzer tutum şeytanda da görülür. Zaten o cinlerin babası olduğu gibi, bütün ruhsal hastalıkların babası, anası ve merkezî ka talogu gibi bir varlıktır. Allah'ın karşısında "Ben!" derken, kendi benliğindeki güç ve yetenek alevleri bakışını öylesine kamaştırmıştır ki, gerçek ışık kaynağına karşı gözü ve kalbi kör hale gelmiştir. Firavun da mum ışığını gözüne sokmuş, sadece ona bakmış, güneşin ışığı na köre ve yabancı kalmıştır.

Asr süresi ile gelişen yorumlar karşısında, Ruhsal hastalıkların, kişilik ve davranış bozukluklarının ana sebebi olarak karşımıza "Zaman" kavra mı ve onun etkisiyle zarara uğrama konusunun çıktığı görülmektedir. Dar beden ve dünya zamanıyla benliğini bütünleş tiren insan, zaman ötesini görememekte, dar dünya alanında zevk paslaşmalarıyla, et-kemik bedenin stres duvarları arasında sıkışmak ta bu da ruhun canına okumaktadır.

Bu aynı zamanda şu demektir: Psikolojik hastalıklardan kurtulmanın ve ruh hayatımıza hükmetmenin dört yolu vardır: İman ve ibadet, ameli Salih ve güzel hizmetler, Hakk'ın anlatılması ve aksiyon, Sabrın anlatılması ve ruh sağlığı…Bu dört basamağa "Zaman Basamakları" da diyebiliriz. Bunları tırmanarak zaman aşılabilir ve zamana hükmedilerek, hüsrana değil kurtuluşa götüren bir merdive ne dönüştürebiliriz.
Alıntı ile Cevapla