Konu Başlıkları: Tevbe-9/73**Tefsir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Nisan 2008, 01:43   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Tevbe-9/73**Tefsir


-------------------------------------------------------

Tevbe-9/73 (Tefsir-i Kebîr - Fahruddîn er-Râzî)

Biz, Allah Teâlâ'nın münafıkları, çirkin birtakım sıfatlarla nitelediğini, onları çeşitli cezalarla tehdit ettiğini ve âdetullahın da Kur'an-ı Kerim'de, her tehditle beraber güzel bir va'ad zikretmek şeklinde cereyan ettiğini söylemiştik. İşte bu sebeple hiç şüphesiz Cenâb-ı Hak, bunun peşinden mü'minleri kıymetli, temiz ve güzel birtakım sıfatlarla vasfetmiş ve onlara, yüce mükafaatlar ve yüksek payeler vaadetmiştir. Daha sonra da bu ayette, kâfir ve münafıkların hallerini açıklamaya yeniden başlayarak''Ey peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla mücadele et" buyurmuştur.
Bu ayetle ilgili olarak şöyle bir soru hatıra gelmektedir: "Ayet, münafıklarla cihadın farz olduğuna delalet etmektedir. Halbuki, bu caiz değildir. Zira münafık, küfrünü gizleyen ve lisanıyla onu inkâr eden kimsedir. Durum böyle olduğuna göre, onunla savaşmak caiz olmaz."
Bil ki alimler, işte bu müşkil vesilesiyle birtakım görüşler beyan etmişlerdir:

Birinci görüş: "Kâfirlerle savaşmak, münafıklara da ağır söz söylemek..." Bu, Dahhak'ın görüşüdür. Bu, uzak bir ihtimaldir. Zira Cenâb-ı Hakk'ın "Kâfirlerle ve münafıklarla mücadele et" buyruğunun zahiri, bu grupların her ikisiyle birdensavaşılmasını gerektirir. Yine Cenâb-ı Hakk'ın, "karşılarında çetin ol" emrinin zahiri de, bu iki grubun ikisiyle de alakalıdır.

İkinci görüş: Allah Teâlâ; Hz. Peygamber (s.a.s.)'e, zahire göre hükmetmesi gerektiğini beyan edince, Hz. Peygamber de, "Biz, zahire göre hükmederiz" buyurdu. Binaenaleyh, münafıklar müslüman olduklarını söyleyip küfürlerini gizlediklerine göre, onlarla savaşmak caiz olmaz.

Üçüncü görüş: Doğru olan bu görüşe göre cihad, "Gayretin ve gücün, adamakıllı sarfedilmesi" anlamındadır. Ayetin lafzında, bu cihadın kılıçla mı, lisanla mı veya başka bir yolla mı yapılacağına delalet edecek herhangi bir şey bulunmamaktadır. Bu sebeple diyoruz ki ayet, bu iki grupla cihad etmenin vacib olduğuna delalet ediyor. Ama bu mücahedenin nasıl yapılacağına gelince, ayetin lafzında buna delatet edecek herhangi bir şey bulunmamaktadır. Aksine bu husus, ancak bir başka delilden anlaşılabilir.
Bunun böyle olduğu sabit olunca biz diyoruz ki: Diğer deliller, kâfirlerle yapılan cihadın, kılıçla yapılması; münafıklarla yapılan cihadın da bazan hüccet ve delil getirmekle, bazan yumuşak davranmayı bırakıp sert davranmakla, bazan da onları kovmakla olması gerektiğine delalet etmektedir. Abdullah (İbn Mes'ûd), Hak Teâlâ'nın, "kafirlerle ve münafıklarla mücahede et!" ayetinin tefsirinde, şöyle demektedir: "Bu, bazan el İle, bazan da dil ile yapılır. Bunlara gücü yetmeyense, onunla karşılaşınca, kin ve gayzdan dişlerini göstersin. Buna da gücü yetmeyen kalbi ile büğz etsin."
Hasan el-Basri, münafıklarla cihad etmeyi, onlar sebeplerini işlediklerinde, onlara had ve cezaların uygulanması anlamına hamletmiştir.
Kâdî şöyle demiştir: "Hasanın söylediği bu görüş bir şey ifade etmez. Çünkü, münafık olmayan kimselere de, "had"leri ikame etmek farzdır. Binaenaleyh, bunun,münafıklara mahsus olması söz konusu olamaz." O, sözüne devamla şöyle der; "Hasan el-Basri, bu tefsiri, şu iki şeyden birisiiçin yapmıştır: "Ya, her fâsık münafık olduğu için, yahud da, Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında, genel olarak kendilerine had tatbik edilenlerin münafıklar olmasından ötürü..."
Alıntı ile Cevapla