Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Nisan 2008, 17:45   Mesaj No:1

CaferTayar

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:CaferTayar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 89
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 555
Konular: 227
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart gönül dili ile konuşup hal diliyle anlaşanlar

gönül dili ile konuşup hal diliyle anlaşanlar

“Yattığın zaman ölümü yastığının altında, kalkınca da karşında bil.” Veysel Karani


“Yemen taraflarında Rahman kokuları alıyorum” Hadis-i şerifi ile şereflenen, ana sevgisinin sembolü, peygambere olan aşkının destanlaşmış şahsiyeti.

Tabii’nin hayırlısı, İslam âleminin gönül sultanı…

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav) ’in Hırka-i şeriflerinin varisi… Varlık âleminin muhabbet kahramanı…

Gönüller bahçesinde açan bir gül...

Sevdaların en büyüğüne kapılmış, Allah resulünün nur-u cemalini görme arzusuyla yanmış.

“Cennet anaların ayakları altındadır” Hadisinin zirvesindeki Üveys, yatalak ve hasta annesini üzmemek için Resuller serverini görme arzusuna nail olamamıştı.

Ömrü boyunca sevgililer sevgilisinin aşkı ile yanıp tutuştu. Bir an bile Rabbini unutmadı.

Resulullah hayatta iken Yemen illerinden nur beldesine ancak bir kere gidebilmiş, o yüce insanı evlerinde bulamamıştı. Sonsuzluk müjdecisini dünya gözü ile görememenin tutuşturduğu hasret alevi ile yanmış, kavrulmuş ve bu ateşin sönmesi nasip olmamıştı.

Efendimiz hazretleri hane-i saadetlerine döndüklerinde:

“Ya Aişe, bu hoş kokulardan haberin var mı?”

diye sorunca Aişe validemiz;

“ Evet ey Allahın Resulü!.. Yemenden Üveys adlı biri geldi, sizi sordu, evde olmadığınızı öğrenince pek üzüldü ve geri döndü. İşte bu adam gittiğinden beri evimiz dağılmayan bu güzel ıtır ve kekik kokularıyla doldu.”

Akşam namazı için mescide indiğinde ashabına şöyle buyurdu.

“Üveys’i gören gözleri ziyaret ettim siz de benim gözlerimi ziyaret ediniz.”

En büyük insanı evinde bulamayan Üveys hüzünlüydü. Gözyaşları içerisinde ellerini semaya kaldırmıştı…

“ Ey Allah’ın resulü!... Senin askın benim alın yazım… Kapının eşiği cennetim…. Gönüller açan gülüşünü görmek ne büyük saadet…”

Yüreğinden süzülen hicran nefesleri rahmani rüzgâr olup Resulüne ulaşan, aşk ve iman güneşi, gönül eri, nefsi üzerinde daima ağlayan, O’nun için gözyaşı döken Üveys şöyle dua ediyordu:

“Allah’ım! Beni gözpınarları kurumuş merhamet fukaralarından etme!..”

O zühd, takva ve vera sahibiydi.

Ve onun mütevazı yaşantısı ile Peygamber ümmetine olan sınırsız sevgi, muhabbet ve müsamahasını yüzyıllar önce bize ilahileri ile tanıtan Yunus Emre.

Anasından destur aldı durmadı

Kâbe yollarını geçti durmadı

Geldi ol Resulü evde bulmadı

Yemen illerinde Veysel Karani

Onu Allah Resulü sevmiş;

“Üveys’i gördüğünüz zaman hakkınızda yargılama duasında bulunmasını isteyiniz. Onun duası Allah katında geri dönmez, benden sonra selamımı ona eriştiriniz, hırkamı Üveyse veriniz, sizler de onun gittiği yoldan gidiniz”

İltifatına mazhar olan büyük şahsiyet...

Vahdet sırrı ile yoğrulan, gönül ülkesinin sultanı Üveys El Karani, Yemen illerine geri dönüp, Resul-ü Ekreme olan dayanılmaz tutkusunu gönül gözüyle görmeye devam ederek teselli bulmaya devam etti.

Çölün kızgın kumları gibi yanıp kavrulan Üveys El Karani Peygamberin vefat haberi ile bir kere daha yandı.

Yıllarca Yemen’in Karen köyünde çobanlık yapan Üveys El Karani, Hz. Ömer’in Hilafeti sırasında Mekke-i Mükerreme’ye giderek Hac farizasını yerine getirdi.

Hz.Ömer ve Hz.Ali tarafından Peygamberin vasiyeti olan “Hırka-i Şerif” kendisine verildi. Çok alaka ve hürmet gördü.

Medine’ye geldiği zaman, Resululullah’ın türbesini görünce düşüp bayıldı. Ayılınca “Beni buradan götürün, Allah Resulünün medfun bulunduğu belde’de benim için yaşamak mümkün değil” dedi. Yemen’e döndü, sonra Basra tarafına gitti.

Hz.Osman’ın hilafeti zamanına kadar insanlardan uzak, Allah-u Teala’ya ibadet ederek yaşayan Üveys El Karani Hz.Ali’nin Hilafeti sırasında O’na tabi olarak Sıffın muharebesine katıldı ve bu muharebede şehid oldu.

Peygamber hatırası olan Hırka-i Şerifi hürmeten giymemiş, bir ebediyet tacı olarak saklamıştı. Şahadetinden sonra, Ağabeyi Şihabettin ve oğullarına intikal eden Hırka-i Şerif asırlar boyu elden ele dolaştı. Bu ebedi hatıra, Van civarında “İrisan Beyler”ine kadar gelmiş ve 1618 senesinde “Osmanlı” Padişahlarından Sultan II. Osman Han’a hediye edilmiştir.

Sultan Abdulmecid Han, bu hırka için Fatih civarında “Hırka-i Şerif Camii”ni yaptırdı. Her sene Ramazan ayında halkın ziyaretine açılır.

İşte Yunus Emre’nin diliyle Veysel Karani:

“Yastığı taş idi, döşeği postu

Cennetlik eylemek ümmeti kastı

Halkın sevgilisi peygamber dostu

Yemen illerinde Veysel Karani”



Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi CaferTayar 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hacet kapısın tıklarken Şiirler ve Şairler CaferTayar 0 1924 13 Eylül 2008 10:34
geçmiş zaman aynası Şiirler ve Şairler CaferTayar 0 2041 13 Eylül 2008 10:29
Cuma Günü Selevat Getirmenin Önemi: Dua Bölümü Seyyid 1 2340 12 Eylül 2008 11:39
rahmet katrelerinde bir  cuma  soluğunda dua Dua Bölümü CaferTayar 0 2238 12 Eylül 2008 11:31
Hayat ve kulluğumuz açısından Ramazan Cuma-Bayram-Kandiller CaferTayar 0 1834 06 Eylül 2008 12:07