Kur'ân Kursları Ve Sorumluluk Bilinci/Muhsin Arslan
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Yaz Kur’an kursları bugün açıldı.
Allah’a hesap verememekten korkan tebliğciler için bir ganimet mevsimi; amel defterinin kapanmasına izin vermeyen, altın yumurtlayan bir sadaka-i cariye, geleceğin anne ve babalarının profilini şekillendirecek bir fırsat.
Tebliğcinin uhrevi hava durumunu, mizandaki tedirginliğini, “Ne getirdin kulum?” nidasına cevap olabilecek bir nimet; cehaletin belini kıracak, bakir beyinlere tevhidi aşılama güzergahı...
Çağımızın acımasız atmosferinde, ahlaki sorunların zirvede olduğu, müslümanların “imanlarındaki taklidin” evrenselleştiği; çürük, gayri meşru bilgi, hurafe, uydurma ve bidatların İslam sanıldığı, zifiri karanlık cehalet fışkıran bir nesil...
Kur’an adeta ölülere ziyafet kitabı, evlerin en yüksek ve süslü köşesinde dantelli kaplarda saklanan; ara sıra indirip öpülen, hastaların psikolojisini düzelten yoldaş; güzel seslerin zirveye çıkması için bir malzeme; Ramazanlarda hatim yarışları ve içerikten habersiz tatlı su müslümanları...
Kur’an’ın asıl amacına vakıf olamayan bir nesil...
Kur’an’ın ilk emri olan “Oku” emrini, hatim devirmek sananlara doğru bilgiyi aktarmak;
“Oku ama önce kendini oku,
Hayatı oku,
Nereden geldin? Nereye gidiyorsun? Niçin geldin? sorularının cevabını oku,
Rabbinin sana gönderdiği mektubu oku,
Anlamını oku,
Kendi anlamını oku, anlamsız yaşamanın canına oku,
Papağan gibi değil, tefekkürle, tertille anlayarak oku.”
mesajlarını bakir dimağlara aşılamak için eşsiz bir fırsat...
Camileri dolduran o çocuklar, belki hayatları boyunca bir daha cami ile, Kur’an ile buluşma şansını yakalayamayacak; sizin onlara vereceğiniz iki aylık bilgiyle hayatlarının sonuna kadar yetinecekler...
Yükünüzün, sorumluluğunuzun ağırlığı kalbinizi titretmeli.
O çocuğun size gelişi ile iki ay sonrası arasında belirgin bir iz yoksa, Allah size bu hesabı soracaktır, kuşkunuz olmasın.
Görevli olduğunuz kurum sormazsa, soramazsa da Allah soracaktır!
Bu sene ilk kez, şükür zirvesinde olmamız gereken bir konu: “Çocuklarda yaş sınırının kaldırılması.” Muhteşem bir nimet.
Yaş bir beton, ham bir tarla; fıtratı zarar görmemiş bir beyin, Kur’an’ın istediği kıvama getirilmesi mümkün bir hamur...
Kesinlikle samimi bir çaba ile kalıcı bir temel atmak mümkündür, bunu değerlendirmemiz gerekiyor.
Bizler; “Mus’ab bin Umeyr”, çocuklar “bilgiye, ahlaka, edebe, İslam’a, itikada aç bir Ensar.”
Taaşub derecesinde mezhebine bağlı ama mezhep imamının adını bile bilmeyen, yirmi beş yaşında karşınıza gelip nikahları kıyılırken iman şartları sorulduğunda kızaran, bozaran bir gençlik; “Dedem müftüydü, babam hacıydı” edebiyatıyla “müslümancılık” kalkanı satan ama içi yaşantısı boş, kof bir nesle...
“İkra” ama Rabbinin adıyla kördüğümleri çözmek için bir fırsat...
Bu nimeti, fırsatı, ganimeti kaçırmayalım. Verimli bir mahsul alalım, İnşaAllah.
Allah yar ve yardımcımız olsun.
Muhsin Arslan [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 18.06.2012