Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Temmuz 2012, 23:13   Mesaj No:1

Mevlüt HÖNÜL

Medineweb Aktif Üyesi
Mevlüt HÖNÜL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mevlüt HÖNÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 18779
Üyelik T.: 20 Mayıs 2012
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Memleket:Malazgirt
Yaş:47
Mesaj: 151
Konular: 93
Beğenildi:17
Beğendi:0
Takdirleri:32
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Şirk Dininin Temeli Rabıta / Mevlüt Hönül

Şirk Dininin Temeli Rabıta / Mevlüt Hönül

Kur’ani Kerim’de R-B-T Kelime kökü ile geçen Kelimenin halleri toplamda 6 olup hal anlamları ile geçtiği yerler 5 tir…

رَبَطَ يَرْبِطُ رَبْطًا

Bağlamak, Cesaret vermek, takviye etmek, temkin vermek…

وَرَبَطْنَا

Ve yüreklerini (imanda) sabit kılmıştık.(Küfre) başkaldırdıkları zaman (aralarında) şöyle konuşmuşlardı: ‘’Bizim rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir! Asla O’nu bırakıp da, İlah diye başkalarına kulluk etmeyiz! Doğrusu eğer böyle yaparsak, asıl o zaman haktan uzaklaşıp haddi aşmış oluruz.
(Kehf–14)

اَنْ رَبَطْنَا

Musa'nın annesi, gönlü bomboş, sabaha kadar oğlunu düşündü. Eğer biz, vaadimize inananlardan olması için kalbini iyice pekiştirmemiş olsaydık, saraya alınan çocuğun oğlu olduğunu açığa vuracaktı.
(Kasas–10)

وَلِيَرْبِطَ

Hani Allah, korkunuzu gidermek için sizi hafif bir uykuya daldırmıştı. Ayrıca sizi temizlemek, şeytanın vesvesesinden arındırmak,kalplerinizi pekiştirip kaynaştırmak ve ayaklarınızın yere sağlam basmasını sağlamak için size gökten su indirdi.
(Enfal–11)

وَرَابِطُوا

Siz ey iman edenler! Zorluklara karşı direnin, direnişte birbirinizle dayanışma içinde olun, mevzilerinizi koruyun ve Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanın ki ebedi saadete erebilesiniz.
(A’li İmran–200)

Rabitu ‘’İrtibatı kesmeyin’’ şeklinde de anlaşılabilir. Aslında Ribat nöbet tutulan yerdir. Zımnen: İmana saray olan yüreğinizin kapısında şeytan’a ve şeytanlaşanlara karşı nöbet bekleyin! İç ve dış saldırganlara karşı hazırlıklı olun! Ya da Ebede saadet yurdu Cennet yolunda vardığınız hedeften geri adım atmayın ayaklarınızı sabit tutun.

رِبَاطِ

O halde, onlara karşı toplayabildiğiniz kadar kuvvet ve binek hayvanı hazır edin ki bununla hem Allahın, hem sizin düşmanınız olan bu insanları, hem de sizin bilmediğiniz ama Allahın bildiği başkalarını caydırabilesiniz (ve bilin ki), Allah yolunda her ne sarf ederseniz size bütünüyle ödenecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
(Enfal–60)

رَابَطَ يُرَابِطُ رَبَاطًا مُرَابَطَةً

Muhafaza etmek gözetmek, devam etmek müdavim olmak.

Mevzileri tutmak, nöbet beklemek.

Kur’anda geçen Rabıta Kavramı hâlihazırda Tasavvuf dininde kullanılan yozlaştırılmış anlamı ile uzaktan yakından alakası olmayıp, Allah’a ve Resulüne iftira atarak kendilerine softa bir din anlayışı sunanların yozlaştırma çabalarından başka bir anlam ifade etmemektedir.

Hadislerde Murabata ve Ribat Kavramı:

"Allah yolunda sınırda bir gün bile nöbet tutmak, dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır. Birinizin cennette kamçısının yeri, dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır. Kulun, Allah yolunda savaş için her yürüyüşü, dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır.”
(Buhari-Cihad)

“Size, yaptığınız zaman hatalarınızı giderecek, günahlarınızı örtecek bir şeyi (ameli) haber vereyim mi?” Ashab dedi ki: ‘Evet.’ Buyurdu ki: “Zorluğuna rağmen abdestinizi imkân ölçüsünde alınız, mescitlere doğru adımlarınızı artırınız, bir namazdan sonra da diğer namazı bekleyiniz. İşte böyle yapmak sizin için ribat’tır. Bunu üç defa söyledi.” (Müslim, Tahare 40, Hadis no: 250)

Rabıtacıların Kur’andan delil olarak kendilerini haklı gösterme çabalarında Maide–35 Tevbe–119 Ayeti kerimelerini kendi anlayışlarına uydurma çabaları asla başarıya ulaşamayacaktır. Kur’anın nüzulünden bugüne dek, hiçbir değişikliğe uğramadan, bizlere ulaşmış olması din simsarlarının Kur’anı kendilerine uyarlama çabalarını boşa çıkarmaktadır.

Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki mutluluğa erişebilesiniz.
(Maide–35)

Zemahşeri, el-Keşşaf’ta ‘vesile’yi şöyle tarif etmiştir:

“Vesile, kendisiyle tevessül edilen ve yaklaşmaya araç kılınan fiil ve davranıştır. Burada kendisiyle Allah’a yaklaşılan itaatleri yapmak ve isyanlardan kaçınmak anlamlarından mecaz olarak gelmiştir.

(Zemahşeri, el-Keşşaf an hakaiki ğavamidi’t-tenzil, Beyrut, 1995, I, 615)

(Ey müminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu içinde yürekten Allah'a yönelenler dışında herkes için zor bir iştir.
(Bakara–45)

Siz ey imana ermiş olanlar!Sarsılmaz bir sabır ve namaz ile yardım arayın; zira, unutmayın, Allah zorluklara karşı sabredenlerle birliktedir.
(Bakara–153)

Siz ey imana erişenler! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ve dürüst kimselerle olun!
(Tevbe–119)

Ayeti kerimeyi Ahkaf suresi 22 Ayet ile birlikte değerlendirelim:

Tevbe suresinde ‘’ meas sadikîn’’ Ayetini Ahkaf suresi 22’de ‘’Mine’s sadikîn’’ okunuşuna dayandırarak ‘’Dürüst kimselerden olun! Keşşaf tefsiri Fakat genel okuyuşu olan ‘’ meas sadikîn’’ çok daha kapsamlıdır. Sadık olmak İmana sadakatin ön şartıdır. Dürüstlerle olmak emri ise, her toplumsal çevre şartlarına hemde iyilik hareketlerinin toplumsal bir dayanışma içerisinde yürütülmesine işaret eder…

Bugün rabıta anlayışını yozlaştıran kesimler evliyalık velilik şeyhlik makamı atfettikleri şahıslar ölü dahi olsa, onlar ile röportaj yapmakta, ruhlarından medet ummakta, istimdat/yardımı Allah’tan değilde ölülerden kendilerine bile faydası olmayan bir iğnenin acısını dahi hissetmekten kendini alıkoyamayan aciz beşerden beklemektedirler.

İlahi kelamda ise bu beklentilerinin acizlikten boş kuruntudan başka bir şey olmadığı, Ölülerin, duymadıkları ve konuşamadıkları açıkça bildirilmektedir…

‘’ Eğer biz onlara melekler indirsek, ölüler kendileri ile konuşsa ve her şeyi bir araya getirip karşılarına koysaydık, Allah dilemedikçe yine inanmazlardı. Fakat çoğu bunu bilmez.
(En’am–111)

Gerçek şu ki, sen ölülere de işittiremezsin, sırt çevirip uzaklaşan sağırlara da işittiremezsin bu çağrıyı;
(Neml–80)

Ey Muhammed! Sen ölülere işittiremezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrını işittiremezsin.
( Rum–52)

Allah'tan başka o yalvarıp yakardıklarınıza gelince -bunların kendileri yaratılmış varlıklar olduklarına göre- hiçbir şey yaratamazlar;
(Nahl–19–20)

Merhum Mehmed Akif Ersoy Tasavvufi kafa yapısına ciltler ile yazılması gereken reddiyeyi iki mısra ile Muhteşem bir şekilde izah etmiştir.

“Sürdüler Türk’e tasavvuf diye olgun şırayı; / Muttasıl şimdi hakikat kusuyor Sıtkı Dayı.”

Günümüzde ve Nakşi tarikatının en önemli ŞİRK halkası Rabıta Ayini:

Rabıtanın Şartları ve Uygulanış Biçimi:

Genelde "Hatmi Hacegan" adı altında uygulanan zikir merasimi sırasında halka şeklinde oturan müritler, şeyhin ya da onun adına “hatmi yöneten vekilinin bir işareti üzerine rabıta yaparlar. Bu işaret, halkada bulunanların rahatça duyabileceği orta bir sesle "Rabıta-i Şerife!", "mürşite rabıta", ya da benzer bir komuttan ibarettir.

Rabıta Kurallarının sadece isimlerini vermek ile yetinelim isteyen olursa tüm maddelerini onların kendi kitaplarından sunabiliriz tüm delilleri ile…

‘’Vird

Abdestli Olmak

İnabeli Olmak

Kapıyı Kilitlemek

Ortamı Karartmak

Ters Teverrük” Oturuşu İle Oturmak

‘’Gözleri Yummak

Nefesi Kontrol Altına Almak

Sabit ve Hareketsiz Durmak

Mürşitin Suretini Zihinde Canlandırmak

Mürşitin Ruhaniyetinden İstimdâd Etmek’’

Bu Kurallar rabıtanın özünü oluşturmakta ve içlerinde en ehemmiyet ile durulanları ise Mürşitin Suretini Zihninde Canlandırarak onu Kendi ile Allah arasında vesile kılmak kuralıdır. Bununla birlikte Ölmüş ruhlardan medet ummak…

Tasavvuf dinine göre sağ olanlar yetmezmiş gibi ölü olan Mürşitlerinden de yardım beklemek, feyiz almak aracı kılmak dinlerinin esasıdır.

Şimdi bu kısa özetten sonra bu inanç sisteminin dayanmış olduğu asıl kavrama geçelim:

Animizm” terimi Latince “anima” dan gelmektedir ki Batı dille*rinde hayvan anlamını veren “animal” sözcüğü de bu kökten gelir. Temelde hayvan veya animal, canlı demektir. Dolayısıyla canlılığın kay*nağı olan ruha tapınmaya bu ilgiyle “animizm” denilmiştir.

Tevhidi inancı yozlaştırmak isteyen güçlerin dine karşı din anlayışının başında animist yaklaşımlar gelir. Yalnızca Allah’a ibadet/kulluk etmeleri emredilen canlılar çeşitli faktörlerin etkisiyle, yaradılmış olanları yüceltmeye ve onlara doğaüstü güçler atfetmeye başlarlar.

Şehid Doktor Ali Şeriatinin Dine Karşı Din Kitabından bir kısım ile konuya açıklık getirelim:

ŞİRK DİNİNİN TEMELİ

Şirk dininin temeli, bir grup insanı zenginleştiren, diğerlerini ise fakir bırakan ekonomik anlayıştır. Bu ekonomik sistem, var olabilmek ve varlığını sürdürebilmek için dine ihtiyaç duymaktadır. Zira din kadar insanları kendiliklerinden boyun eğmeye sevk eden güçlü hiçbir etken yoktur. Bu görevi daima, şirk dini, statükoyu muhafaza ederek yerine getirmiştir. Şirk dini bu görevi iki şekilde yapmıştır:

1-İnsanlara, egemen güç ve aileler sayısınca tanrı inancını aşılayarak…

2-Kendine mensup olan egemen sınıfa, alt tabakadaki insanlara karşı imtiyazlar sağlamak ve bu imtiyazları tarih boyunca muhafaza etmek suretiyle…

UYUŞTURUCU DİN

Din karşıtlarının da söylediği gibi, şirk dininin ana unsurları, cehalet, korku, ayrımcılık, sermayedarlık ve bir sınıfın insanlarını diğer insanlara karşı üstün tutmaktır. Din karşıtlarının bu değerlendirmesi, hak din için değil, şirk dini için doğrudur. Doğru olan bir şey daha vardır ki, o da şirk dininin, zillet, sıkıntı, çaresizlik ve cehalet içinde yüzen halkları, içinde bulundukları durumun kendileri, ataları ve çocukları için ilahi bir takdir olduğuna inandıran ve buna teslim olmaya çağıran bir uyuşturucu görevini görmesidir.

ŞİRK DİNİNİN HAREKET BİÇİMİ

Şirk dini tarih boyunca iki şekilde hareket etmiştir:

1-Dinler tarihinde görüldüğü gibi şirk dininin, kendine mahsus bir hareket çizgisi vardır. Bu hareket, Totem, tabu, mana, grup tanrısı, çok tanrıcılık ve ruhlara tapınma şeklinde bir seyir çizmiştir. Dinler tarihindeki bu şirk dinleri, aslında şirk dininin farklı tezahür biçimleridir.

2-Şirk dininin en tehlikeli, en sinsi olan ve insana ve hakikate en çok zarar veren şekli gizli şirktir. Bu, tevhid perdesi altında gizlenen şirk biçimidir. Tevhid peygamberleri şirke karşı çıktığı sürece şirk dini de onlara karşı çıkmıştır. Ne zaman ki peygamberler, muzaffer olmuşlar ve şirk dinine diz çöktürmüşlerse, şirk dini, tevhid dininin takipçileri arasında gizli bir şekilde varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Mesela Musa"ya (a.s) ve onun davasına karşı çıkan Bel"am-i Ba"ur, Musevî din adamları olan hahamlar ve İsa"yı (a.s) öldürmeye teşebbüs eden Ferisiler kılığında ortaya çıkıp iş yapmıştır.

Rahmetli Ali Şeriatinin muhteşem tespitleri, Sözde İslam kisvesi altında kendi şirk inançlarını benimsetmeye çalışan, Şeyh ve benzeri isimlere kutsal kimlikler verenler, öldüklerinde dahi olağanüstü güçler ile insanlara yardım edebilecekleri görüşleri ve bu görüşleri Kur’an ve Sünnet’e yamamaya çalışanlar İslam inancından değil bilakis Şirk dinindendirler.

İster bilinçli ve ister bilinçsizce bu inanç sistemi içerisinde olanlar bu sapkın anlayışları ile kendilerince. Müslüman adına layık yaşam sunduklarına inananlar asla İslam inancının vermiş olduğu berrak apaçık nurundan faydalananlar değil. Bilakis rabler edindikleri sapkın anlayış sahiplerinin dinindendirler ve Allah’a değil put edindikleri görünmez uçan kaçanların kulları-dırlar.

Bizler bizden önceki nesillere ilim ehline muvahhidlere saygı ve sevgi duyulmasına asla karşı değiliz. Karşı olduğumuz nokta ilim ehli gözüküp kendi batıl inanç sistemlerinde var olan şirklere sessiz kalarak onları yüceltmek, Allah’ın görmediği hesabı kıt aklımız ile görerek onları cennetlik veya cehennemlik ilan etme anlayışlarıdır.

Onlara sevgi ve saygımız Allah’tan onlar için af dilemek, ortaya koymuş oldukları hakikatleri almak yanlışları ise reddetmek olmalıdır.

Bugün yatırlar olarak bilinen geçmişte kalan ölü kişiler üzerinden, mülk edinme anlayışı sunan kurumlar koca-koca anıtlar dikerek, yapıtlar yaparak insanların saf inancından beslenerek şebekeler halinde yardım sanduklarından en iyi şekilde malı götürmektedirler. Bunun farkında olmayan cehil insanlar adeta bunlardan medet umarcasına onlara mektuplar yazmakta, dilekçeler vermekte sorunlarının çözülmesinde kendilerine dahi faydaları olmayan ölülerden çözüm beklemektedirler.

Asrımızın en büyük felaketlerinden biri olan Şeytan ordularının ve yardımcılarının Müslüman halkları zayıflatmak, İslamı yeryüzünden silmek gayesi ile yapıp ettikleri soykırımlar, zulümler, talanlara sessiz durarak, tekke ve medreselerde rabıta ile meşgul olmak Muhammedi misyona uygun değildir. Bilakis Muhammedi misyonu yeryüzünden kaldırmaya çalışan şer güçlere sessiz kalarak destek vermektir.

Ribat şer güçlere karşı daima birliktelik ilkesi ile karşı koymak. Allah’ın dininin yeryüzünde hâkimiyetinin evrensel değerler olan Hak, Adalet, Özgürlük, Namus ve benzeri kavramların hâkim olmasına yardımcı olmaktır…

Bizim gibi yaradılmış olanlardan medet ummak değildir. Bu tür anlayışlar ŞİRK dininin esaslarıdır. İslam ile hiçbir alakası yoktur olamazda.

Mitolojik uçuk kaçık bir takım kimlik sahibi kişilerden yardım beklemek, onları kendi ile Rabbi arasında vesile kılmak, onlar olmadan rabbe ulaşılamayacağı inancını taşımak ancak ve ancak ŞİRK dininin öğretisidir…

Mevlüt HÖNÜL
Malazgirt

www.medineweb.net
__________________
“...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız”
İmam HÜSEYİN (a.s)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik Makale ve Köşe Yazıları AlimOğlu 47 18218 15 Eylül 2016 23:11
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 2467 18Haziran 2016 01:59
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 4 2080 22 Şubat 2016 22:34
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 1752 26 Ocak 2016 22:38
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül Makale ve Köşe Yazıları 'Yolcu' 3 2144 10 Mayıs 2015 22:35