Konu Başlıkları: Lütfü Oflaz'la Sohbet
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Temmuz 2012, 17:36   Mesaj No:3

FECR

Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.107
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Lütfü Oflaz'la Sohbet

Paşalara Dokunmadıkça Özel Mahkeme Güzel Mahkeme!

Lütfü Bey; Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin yerine 2004'te kurulan Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Önce 12 Mart, sonra 12 Eylül darbelerini izleyen yıllarda kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne karşıydım.
Demokratik devlet değil, bürokratik devlet zihniyetine sahip bu tür mahkemelerin olmamasından yanayım.
Malumunuz, Devlet Güvenlik Mahkemeleri kapatılınca, onun yerine Özel Yetkili Mahkemeler'in kurulması isteği paşalardan gelmişti. Paşalar Özel Yetkili Mahkemeler'in kurulmasını ısrarla istemişti. Ancak paşalar, gün gelip bu mahkemelerin kendilerinden de hesap sorabileceğini hesap edememişti. Milletin iradesiyle seçilmiş hükümeti darbelemek, darbe ortamı oluşturmak için terörü tetiklemek gibi faaliyetlerde bulunsalar bile, paşalar kendilerinden hesap sorulamayacağından emindi. Çünkü geçmişte bunları yapmışlar, kimse de kendilerinden hesap sormaya cesaret edememişti. Ama bu kez geçmişteki gibi olmadı; Özel Yetkili Mahkemeler hesap sormak için onlara da yöneldi. İşte o zaman paşalar Özel Yetkili Mahkemeler'in bir numaralı karşıtı haline geldi. Cumhuriyeti koruyup kollamak adına askeri darbe yapılabileceğini savunan çevreler de işte o zaman Özel Yetkili Mahkemeler'in karşıtı haline geldi. Tutukluluk sürelerinin uzunluğu, cezaevi koşullarının kötülüğü, bunların aklına ancak o zaman geldi. Oysa bu ülkede tutukluluk süreleri hep uzundu; cezaevi koşulları hep kötüydü; şahsen ben bu duruma hep tepki gösterdim.
Ama işin ucu kendilerine dokunana kadar, bunların tutukluluk sürelerinin uzunluğuna, cezaevi şartlarının kötülüğüne tepki gösterdiklerini hiç görmedim. Zira geçmişte hep kendileri başkalarını yargılamışlar; kendilerini yargılayan olmamıştı. İstiklal Mahkemeleri'nde, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbe mahkemelerinde, Devlet Güvenlik
Mahkemeleri'nde hep karşıtlarını yargılamışlardı. Onları ya idam sehpalarına ya da zindanlara yollamışlardı. Eğer Özel Yetkili Mahkemeler bunlardan hesap sormasaydı, bu mahkemelerin karşıtı değil yine yandaşı olacaklardı. Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılmasına karşı çıkacaklardı. Çünkü bunlara göre, kendilerine dokunmadıkça Özel Mahkeme güzel mahkemedir! Karşıtlarını idam sehpalarına, zindanlara gönderen her mahkeme, bunlar için güzel mahkemedir!
"TEK ADAM DİKTASI"
DEMEDEN ÖNCE AYNAYA BAK!

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, "8 yıl cumhurbaşkanlığı yapmak yeterli; artık siyaseti bırakıp üniversitede öğretim üyesi olarak çalışmak istiyorum" şeklinde bir açıklama yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmedinejad istese siyasete devam edebilirdi. Cumhurbaşkanlığı süresi sona erince, istese İran'ın başbakanı olabilirdi. Ancak yaptığı bu açıklama gösteriyor ki, artık siyasete devam etmek istemiyor. Üniversitede mühendislik alanında ders vermek istiyor. Aslında Ahmedinejad, üniversite öğrencilerine mühendislik dersi vermeden önce, koltuk düşkünü siyasetçilere ahlak dersi veriyor. "Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz; koltuklarımızdan vazgeçmeyi, yerimizi başkalarına bırakmayı bilmeliyiz" dercesine ahlak dersi veriyor. Emperyalizme, siyonizme karşı dik duruşuyla dünyanın mazlum halklarının sempatisini kazanan Ahmedinejad, bu konudaki duruşuyla da sempati kazandı.
Aslında Ahmedinejad'ın koltuk düşkünü olmayan bu duruşundan, bizim ülkemizde kırk yıldır sendika başkanlığı, dernek başkanlığı yapanlar da ders almalı. Yahu sendikaların, derneklerin başında onlarca yıldır aynı kişinin kalması olacak iş mi? Bu, koltuk düşkünlüğünün zirve yapmış hali değil mi? Bunlar analarından koltuklarıyla birlikte doğmuşlar belli! Oldu olacak bu gibiler, öldüklerinde de mezarlarına koltuklarıyla gömülsünler bari! Zaten bu gibiler ancak öldüklerinde koltuklarını bırakıyor değiller mi? Ayrıca sendikaların, derneklerin başında onlarca yıldır aynı kişinin kalması, tam anlamıyla tek adam diktası! Sendikaları, dernekleri tek adam diktasıyla yönetenler, bir de kalkıp "Ülke tek adam diktasıyla yönetiliyor; Başbakan diktatör gibi" diye şikayetçi olmazlar mı? Bunlar önce tek adam diktasıyla yönettikleri sendikalarına, derneklerine baksınlar. "Tek adam diktası" demeden önce aynaya baksınlar! Ondan sonra "Ülke tek adam diktasıyla yönetiliyor" diye konuşsunlar. Sendikalarında, derneklerinde tek adam diktası kuranlar, kazara ülkenin başına geçseler, kimbilir nasıl bir tek adam diktası kurarlar?

(Yeni Akit)
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla