Konu Başlıkları: Nişan, Nişanlanma
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Nisan 2008, 23:44   Mesaj No:13

Muhsin Arslan

 Medineweb Yazarı
Muhsin Arslan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Muhsin Arslan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1032
Üyelik T.: 23 Mart 2008
Arkadaşları:1
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Bitlis
Yaş:49
Mesaj: 90
Konular: 61
Beğenildi:67
Beğendi:0
Takdirleri:322
Takdir Et:
Standart Nişanlılık ,Nikahlılık Değildir..!

İnsanı bir erkek ve bir dişiden yarattığını bildiren alemlerin Rabb’ı olan Allah:
“Ey insanlar!Bakın biz sizi,bir erkek ve bir kadından yarattık.Sizi bir birinizi tanıyasınız diye,milletlere ve kabilelere ayırdık.Şüphesiz Allah katında şerefli ve itibarlı olanınız,yaşantısını,yolunu,yordamını Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışanlarınızdır.Çünkü Allah,her şeyi bilendir,her şeyden haberdar olandır”(hucurat:13),
insanoğlunu niçin yarattığını da beyan etmekte ve hayat kitabımız Kur’an’ı mübinde şöyle buyurmaktadır.:
”Ve şunu iyi bilin ki,ben insanları ve cinleri yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım”.(Zariyat.56).
Yaradılış gâyemizin kulluk olduğunu ayeti kerime bildirmektedir.O halde Kulluk nedir?.Kapsamı alanı nedir?....Yani kulluk kapsamına giren her ne varsa, kulluk iddiasında bulunan birinin bilmesi kaçınılmaz bir görevdir.
Kul olmak açıklanırken bir çok tanım kullanılmışsa da her bir tanımın içerdiği mana aynıdır.Kur’an’i kerim incelendiğinde kulluğun manası şöyle özetlenebilir:

”İsteyerek veya istemeyerek,birisine kayıtsız şartsız boyun eğmek itaat etmek ve onun her istediğini yapmaktır”
Bir kişinin,bir kimseye ona isyan etmeden,baş kaldırmadan itaatine kulluk denir...Kulluğun manası bu olunca,evlilik ve evliliğe giden yolların hepsi bu kulluk bilinci içerisinde değerlendirilmesi farz bir ibadettir...

Nişan merasimi de kulluğun dışında değerlendirilecek değildir.Kulluk,hayatımızın her alanını Allah’a sorarak yaşamanın adıdır çünkü...Elbette ki kulluk teslimiyeti gerektirir.Teslim olunmadan kulluktan söz etmek mümkün değildir.Başka inanışlarda olduğu gibi din ile bazı işleri ayrı ayrı telâkki ederek,din işi düğün işi,din işi nişan işi gibi bir ayırım İslâm inancında yeri olmayan bir inanış tarzıdır...Bizler nişan işini de bu çerçevede değerlendirmek durumundayız... Nişan merasimi,bir çok yöreye göre değişiklik arz edebilen örfi bir muameledir.İslâm ise kendi nizamına ters düşmeyen bir örfü kabul eder.Reddettiği örf ise İslâm’a uymayan örf ve ananelerdir..


Nişan(Hitbe),belirli bir kadınla evlenme arzusunu açıklayıp bunu kadına ve ya ailesine bildirmektir.Bu bildirme işini evlenmek isteyen kişi,ailesi ya da dünürcü dediğimiz aracılarla Yapılabilir.

Kızın ve ya ailesinin kabul etmesiyle birlikte nişanlanmış olunur...Bu dönem evlilik hazırlıklarının yapılması için gereklidir. Bu sürenin makul bir süre olması da önemlidir.
Ama asıl önemli olan ise bu sürede dikkat edilmesi gereken helal ve haramlardır ve bu çeşitli gerekçelerle asla göz ardı edilmemelidir...İslam’da evlilik mutlu ve huzurlu bir hayat ve de sağlıklı nesiller içindir.Kişi niçin evlendiğinin cevabını net bir şekilde vermelidir.
Şayet bu cevap “Allah için” ise,o zaman bu evliliğe ve evliliğe hazırlık aşamasına Allah’ın razı olmayacağı bir iş karıştırmaz...Popüler kültürün etkisinde kalan nişanlıların,nişanlılık dönemini bir flört dönemi gibi geçirme hakları yoktur.

Kimi zaman “Gençtir” “Bir birlerine alışsınlar” vb düşüncelerle Allah’ın emirleri dikkate alınmamaktadır.

Unutulmaması gereken şey,bu dünyaya imtihan için gelindiği ve nişanlılık dönemi de imtihanın bir parçası olduğudur...Nişan aşamasına kadar olduğu gibi,nişandan nikaha kadar olan zaman diliminde de
[SIZE=3]“Kulluk” hassasiyetine dikkat etmek gerekir.Zira yabancı birinin,bir kimseye helâl olması ancak nikah iledir.Nikah akdinin şart ve rukunları yerine getirilmeden,yabancı hükmünde olan biri,kişiye helal olmaz. Nişan, bir evlilik olmayıp bir evlilik vadinden ibarettir. Bu yüzden nikah akdi yapılmadıkça nişanlanmakla kız ve erkek birbirine helal olmaz ve mahremlik devam eder...Bu sebeple nişanlı olan çiftlerin baş başa kalmaları,el ele tutunmaları ve özel ifadelerle bir birleriyle konuşmaları caiz olmaz. Zaten bu aşamada kişiler bir birlerinin isteğine göre şekil alma gayretindedirler,yani gerçek huylarını ortaya koymazlar.Hayata toz pembe penceresinden bakarlar.Oysa ki hayaller başka,hayatın gerçekleri başkadır...Ve bir çok nişanın sudan bahanelerle bozulması da ülkemizin bir gerçeğidir.


Böyle bir durumda hassasiyet gösterilmemiş bir nişan döneminin,özellikle de genç kızda büyük yaralar açtığı acı bir gerçektir. İslam’ın kurallarına dikkat edilerek yapılmış bir nişanın bozulması ,özellikle duygusal anlamda büyük bir kayıp olmamakla beraber bu,tam tersi olduğunda yine en çok hanım kızın kaybı olmaktadır.Aslında geçerli bir sebep olmadan verilen sözden dönmek,müminliğin vasıflarından değildir.

"Ahdi yerine getirin. Çünkü (insana ) ahdinden de sorulacak". (İsra 34)...
Kişiye haram olan birsiyle diyalogun nasıl olması gerektiği bilinmektedir zira helal belli ve haram da bellidir.Ve de dinimizin selameti için şüpheli şeylerden sakınmak ta kişinin imanın kemaline delalettir. peygamberimiz (sav):
"Bir adam kendisine helal olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Zira üçüncüleri şeytan olur. Bundan kendisinin mahremi olan kadınlar istisna edilmişlerdir."(Buhari-Müslim).
[SIZE=3]Ayrıca Rabb’imiz cc Kur’an’i kerimde şöyle buyurmaktadırMüminlere söyle gözlerini harama bakmaktan kaçırsınlar”(Nur.suresi:30).

Nişan döneminde nikah meselesi;
Yine bazı yörelerimizde yabancı hükmünün kalkması için,hemen nişan ile birlikte nikah yapılmaktadır.Amaç harama düşmesinler,nişanlı çiftler rahat görüşsünler.Oysa ki nikah ile birlikte evlilik hükümleri başlamış olur...


[SIZE=3]Helal oldu düşüncesiyle rahat hareket ederler ve bu da dinen mahsurlu olmaz.Ama çoğu kez böyle bir durumda dahi nişanlar bozulabilmektedir.Bu durumda en çok zarar gören yine kız tarafı olabilmektedir.Böyle bir durumla karşılaşıldığında,talak(Boşanma) ile ilgili hükümlerin uygulanması gündeme girer.Talak vuku bulmadığı müddetçe mahremiyet ortadan kalkmaz.
Kişiler ancak İslâm dininin kaide ve kurallarına göre nikahı kıyıyorlar, ama düğün olmadan çeşitli vesilelerle ayrıldıklarında dinin kurallarına göre ayrılmaları gerekirken uygulama keyfî ve hissi oluyor. Neticede hanım kızın değeri düşüyor. Ne mehir dikkate alınıyor, ne talak...
Mehir dünyalık bir kayıp iken,talak ile ilgili hükümlerin uygulanmaması neticesinde çok daha büyük olan manevi kayıptır... En güzeli nişan ile düğünün arasını uzun tutmamak ve nikahı da düğün günü ilan etmektir.Bu,gençlerin güzel duygularını evliliğe saklamış olmaları açısından da önemlidir....
Nişan bozulursa;



Nişanlıların,nişanlılık döneminde bir birlerine verdikleri hediyeler ise hibe olarak değerlendirilmiştir.Ve bu konuyla ilgili alimler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir...Burada asıl dikkat edilmesi gereken olası bir nişan bozulmasına karşı,duygusal anlamda hırpalanmış olmamaktır...Allah cc,hayat kitabımız Kur’an’da şöyle buyurmaktadır “İstek ve arzularını kendisine ilah edinen kimseyi gördün mü?Sen ona vekil değilsin(habibim)(Furkan:43)...İstek ve arzular geçici anlık duygulardır,cennet yurdu ise ebedidir...Evet çok haklısınız,hayatta çoğu şey bir kez oluyor ve bir kez yaşanıyor..Tıpkı Ölüm gibi,ölümde bir kere yaşanacak....Uzun lafın kısası nişanlılık,nikahlılık değildir....Nişanlılara mutluluk dileklerimi iletirken,okuyucularımı da Allah’ın selamı ile selamlıyorum....


Sabiha Ateş Alpat

Alıntı ile Cevapla