Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Kasım 2012, 17:53   Mesaj No:1

bilinmez

Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:178
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Tevhidden Bağımsız Adalet Arayışı’ Örneği

Tevhidden Bağımsız Adalet Arayışı’ Örneği

Tevhidden Bağımsız Adalet Arayışı’ Örneği

Özet: Bu yazının konusu, Müslümanlar açısından günümüzün en önemli meselesinin ne olduğu sorusunun cevaplanmasına dairdir. Yazıda, problemin (fitnenin) üzerinden dillendirildiği fasid yaklaşımlara değinilmiştir. Yazı, konunun mütalaasına dair Kur’an’ın ayırt edici emirlerinin hatırlatılmasıyla tamamlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Fitne, siyasaldan soyutlanmış din, adalet, tevhidsiz adalet, adalet devleti, Senkretizm, Eklektizm, dinsel çoğulculuk, tevhid, şeriat, devlet, kıst, mizan.

Giriş

Modern dönem okumalarına hâkim olan hava, aydınlanma felsefesinin aklı merkeze alan anlayışına dayanır. Bu, benmerkezci bir yaklaşımdır. Kur’an’da ilk insanın yaratılış kıssasındaki anlatılara konu olan tavır, bugün modern aklın düştüğü hatayla benzerlik arz etmektedir. Burada, kendini yeterli görme (istiğna)2 neticesinde isyan ile haddi aşma; büyüklük taslamaya kalkışma (tuğyan)3 vardır. Rabbimizin bu noktada uyarısı, her ne halde olunursa olunsun sonunda dönüş yerinin (rücû) Allah’ın emrine olduğu yönündedir.

Modern Batının bütün hedefi, İslam ile Müslümanların arasını açmaktır. Keza varılan noktada Müslümanların arasını açmak gibi bir hedef Batı tarafından çoktan aşılmıştır. Müslümanların İslamî kimlikleriyle bir daha ayağa kalkmamaları için İslam’ın temel prensiplerinden ve hattat İslam’dan şüpheye düşmeleri amaçlanmaktadır. Batı merkezli bütün teolojik üretme ve yönlendirmelerin arkasında bu kasıt yatmaktadır. Emperyal dünya hedeflerini gerçekleştirmenin imkânını içeren teolojik imkân arayışında görmektedir. Buna ulaşmanın en kestirme yolu ise Kur’an’ın genetik kodlarıyla oynama hadsizliğinde görülmektedir.

Kaygımızı besleyen yukarıdaki durumun varlığı, kendi gerçeğiyle yüzleşmeye cesaret edemeyen gelenekçi, sığınmacı, lafızcı mantığın tezellül halini ortadan kaldırmaz. İşin bu yönü, bu yazının konusu dışındadır. Burası da önemle değerlendirilmesi gereken bir mesele olup bizce öteki cehenneme işaret etmektedir.

Geleneksel zeminde oluşan tahrifat ve tahribatın faturası, sorumlularından ziyade bizatihi İslam’a kesilmiştir. Özellikle dönemsel olarak yaşanmış olan iktidarın İslam’ı tecrübesi, İslam’ın iktidarının savunulmasına engel olmuştur. Bu haksız yaklaşım birçok müsteşrik tarafından gösterildiği gibi modernist cenahın yerli ağızları tarafından da sergilenmektedir. Sanırım burada temel saik İbn Haldun’un, “mağluplar galipleri taklid eder” dediği yenilgi psikolojisine duçar olunmasıdır. Ancak bu psikolojinin esirleri unutmasınlar ki, yenilen İslam değil belki İslam’a müntesiplik iddiasında bulundukları halde gerçek manada ittibâ etmeyenlerdir.

Batının kutsala açtığı savaşın yerli dili İslam’a karşı pervazsızca uygulamaya konulmuştur. Bu yaklaşım ‘hakikatin neliği’ sorusunu anlamsızlaştırmış, ‘değerin buharlaşması’na sebep olmuştur. Gaybî iman hakikatinin akılcı zeminde reddi ve/veya nasların aşırı yoruma tabi tutulması, ifsad edici kastı gerçekleştirmenin yöntemi olarak öne çıkmıştır.

Müslümanların tarihsel kültürleriyle yüzleşme zarureti vardır. Bu yüzleşme, Kur’an vahyi ekseninde gerçekleşmelidir. Oysa bugün kendi üretilmiş miraslarıyla yüzleşme zorunluluğu, yerini, İslam ile mahsuplaşmaya bırakmıştır. Bu zeminde gelişmeler kast-ı mahsus taşımıyorsa şayet, en makul ifadeyle ferasetsizliktir, gaflettir. Son vurgumuzla altını çizmek istediğimiz husus, İslam’ın protestanlaştırılmasına karşı olduğumuz gibi muharref geleneksel Ortodoksiye de razı olmayacağımızdır.

Yaşadığımız çağ, farklı yeni dinlerin ortaya çıktığı bir çağdır. Bu üretmelerde İslam’ın kavram ve ibadet şekilleri de kullanılmaktadır. Oluşan yeni batıl dinler, kendilerine ait kavram ağları, formları, ritüelleri ve hatta modern yüzleriyle tapınakları olan eklektik, plüralist (çoğulcu) karaktere sahiptirler. İlgili paradigmalar, inançsal tasarım olarak gizemci, bağdaştırmacı (senkretik) zeminde oluşmaktadır. Teolojik bir dil kullanan bu yaklaşımlar, siyasal hedefli olup ideolojik tavırlar sergilemekte ve çoğu kez gerçek kasıtlarını örtmektedirler.

Modern paradigmaların oluşumu küresel konjonktürden bağımsız düşünülemez. Batı, askerî, ekonomik ve siyasî enstrümanlar yoluyla hegemonyasını sürdürmeye çalışıyor. İçinde yaşadığımız süreç sancılı ve kaotik bir geleceğe işaret ediyor. Bunun sebebi Batı Uygarlığı’nın yaşadığı serüvenin gizli kodlarında saklıdır. Keza Batı, bozuk bir tanrı anlayışından kaçarken topyekûn Tanrıya savaş açmıştır. Bu gerçek ortadayken, bugün, onların amaçlarına/hedeflerine çanak tutulması, onların dinlerinde ihtilafa düştükleri hataların misliyle takip edilmesi gibi bir vahamet söz konusudur.

Dün kendisiyle yanlış istidlalde bulunulmuş, Kur’an ve Sünnet’in bütünlüğünden uzak ilimsizce ortaya sürülmüş birçok mesele, bugün sanki hiç konuşulmamış gibi tekrar gündeme getirilmektedir. Bu üretmelerle elde edilenler çoğu kez bağlamından koparılarak Müslümanların tekrarla önüne sürülen şâz düşüncelerdir. Bu zeminde yapılan tartışmaların çoğu sıhhati meşkûk hadis ve siyer vakıaları üzerinden yürütülmektedir. İlgili yönelimlere kaynaklık eden aslî delil ve nasların ertelenip arızî ve ancak kendi bağlamında gerçek anlamını bulabilen parça bilgilere tutunulmuş olması, her şeyden önce ilmî hassasiyetle örtüşmemektedir. Nitekim bahse konu tavırlar, Kur’an’ın bütünlüğünden uzak bir tutarsızlığa işaret etmektedir. Sürekli nazara sunulan tartışma konularıyla naslar, sanki şüpheye, tartışmaya açıkmış izlenimine maruz bırakılmakta; İslam’a dönük şüphe tohumları ekilmektedir.

İslam çağı şekillendirme hedeflidir. Bu hedef, İslam’ın hem din hem devlet özelliğindendir. Hedefi gerçekleştirmenin zorunlu yolu siyasi iradeye sahip olmaktır. Burada şartların yok ettiği bir iradeden bahsetmiyorsak şayet -ki bize göre ümitsizliğe yer yoktur-, geriye, iradesizliğin(!) dönerek kendi gerekçelerini yok etme ameliyesi yani tahrife kilitlenmiş bir iradeden bahsedilebilir. Bir tarafta, şartlara göre yaşama ve bir müddet sonra yaşadıkları gibi inanmaya başlama zilleti var. Diğer tarafta ise inandığı doğrultuda yaşanabilir bir dünya kurmaya niyetlenmiş ceht ve gayret. Bu durum iki ayrı irade beyanının tezahürüdür. Birincisi, medyatik kirli bilginin zebunu olarak ve derken bizatihi kirli bilgi üreten zamanın köleleştirdiği batıl düşünceyi gösterir. Burası, kendini tatmin zemininde batıl düşüncelere şerh düşme zelilliğine duçar olmaktır aynı zamanda. İkincisine gelince, zamanın, şartların farkında olarak vahyin aydınlığında ihya ve inşa sorumluluğunu ifa etme iradesine sahip çıkmaktır. Farklı bir ifadeyle bu, çağı, Kur’anî emirler doğrultusunda yeniden inşaya sahip çıkma iradesidir.


konu kırmızı ile belirtilen başlıklarla devam edecektir,konuya istenilen yerdende katılım ve soru veya açıklama yapmak serbesttir,konunun bitiminde ise kaynaklar belirtilecektir....

not.ayrıca konu içerisinde müslüman ismi,müslüman olmayı hedefleyen olarak ele alınmıştır,çünkü müslümanım demek ispatlanması gereken ve devamında ölünceye kadar bu iddasında kalmakla olunur...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi bilinmez 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ELFAZI KÜFÜR Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 2 595 29 Ağustos 2021 22:16
BiR SORU Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 19 5826 19 Aralık 2018 22:11
SiZCE HANGİSİ MÜSLÜMAN Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1015 18 Aralık 2018 21:55
ALLAH A iMAN NASIL OLUR.. Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1145 27 Ekim 2018 21:27
HELVADAN KANUNLAR ve TEKFİR Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1150 03 Ekim 2018 20:57