|   RE: ümitsizlik hastalığı- 
 
 
 Amin********************************************______  _______________
 [size=medium]Cehennem ehli çığlık çığlığa azap çekerken[/size]* "kurtuluşa ve mutluluğa eren"ler* yani müminler de cennetin nimetleri içindedirler. Ve cehennem ehlinin çektiği manevi azapların birini* söz konusu cennet ehli ile olan diyaloğu oluşturur. İnkarcılar* cehennemin korkunç azapları içinde işkence görürken* özel olarak yaratılan bir sistem ile cenneti görür* oradaki büyük nimet ve ihtişamı izlerler. Dünyada iken kendileriyle alay ettikleri müminlerin büyük bir rahatlık içinde* görkemli mekanlarda* muhteşem evlerde* nefis yiyecek ve içecekleri tattıklarını görürler. Kendi yaşadıkları azab ve aşağılanmaya karşılık* müminlerin böylesine büyük bir nimet* övülmüşlük ve huzur içinde olduğunu fark ederler.
 
 Bu ise yaşadıkları azabı daha da şiddetlendirir. Duydukları pişmanlık* dayanılmaz boyutlara varır. Dünyada iken iman etmemiş* müminlerin aksine Allah'ın hükümlerine itaat etmemiş olmalarının kahredici pişmanlığı içinde boğulurlar.
 
 Bu psikoloji içinde cennet ehliyle diyalog kurmaya* hatta onlardan yardım dilemeye de çalışırlar. Yalvarırlar* ancak yine boşunadır. Kuran'da* cennet ve cehennem ehli arasındaki bu diyalog şöyle haber verilir:
 
 Onlar (müminler) cennetlerdedirler; birbirlerine sorarlar. Suçlu-günahkarları;
 "Sizi şu Cehennem'e sürükleyip-iten nedir[/size]?"
 Onlar: "[size=medium]Biz namaz kılanlardan değildik[/size]" dediler.
 "[size=medium]Yoksula yedirmezdik[/size].(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik.
 
 Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk.
 Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı."
 Artık* şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz.
 (Müddesir Suresi* 40-48)
 |