23 Mayıs 2008, 00:03
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1676 Üyelik T.:
05 Mayıs 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj :
340 Konular:
70 Beğenildi:5 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Ben Kavramı Üzerine Ben Kavramı Üzerine Bir dış dünya var deneyimleyebildiğimiz. dış dünyada deneyimlerimizle zamana ve mekana yerleştirdiğimiz nesneler var. Bedenimizde bu nesnelerden, onu fark edebiliyor ve aynı kurallara tabii olduğunu biliyoruz. Bizim varlığımızın özünü oluşturan şeyin dış dünyadaki nesne olmadığını biliyoruz, yani biz bedenimiz değiliz. Çünkü bedenimizi mevcut kılan duyu organlarımız bizi yanıltıyor olabilir. Şöyle ki; Gördüm deriz, oysa gördüğümüz beynimizin arka kısmında oluşan görüntüdür. Duydum deriz, oysa duydum dediğimiz belli bir frekans aralığında titreşen kulak zarımızın beyin tarafından yorumlanan titreşimleridir. Dokundum deriz oysa hissettiğimiz şey tenimizin beynimize gönderdiği iletilerin beyin tarafından yorumlanmasından başka bir şey değildir.vs Kısacası özdeksel dünyada karşı karşıya olduğumuz hiçbir varlığın gerçekliği olmayabilir. Madde bizi yanıltıyordur. Demek ki ben dediğimiz şey ne etten ve kemikten oluşan biyolojik yapı nede bu biyolojik yapının maddesel istekleridir. Peki ben nedir? Varlığımızı, maddesel bir temele oturan beden ve duyu organlarından arındırdıktan sonra, geriye kalan soyut şeyiz. Buna kısaca ruh deriz. Olayı neden bu kadar uzattım, çünkü beden oldukları yanılgısına kapılanlar, maddenin isteklerini hakikatin istekleri sanarak aldananlardır. Ruhun isteklerinin üstü bir mana perdesi ile kapatıldığı için beden olduklarını sananlar ruhtan habersizdirler. Eğer varlığınızı maddeden arındırırsanız karşınıza çıkacak ilk soru, muhtemelen ben neyim ve bu dünyada ne arıyorum olacaktır. İşte bu ruhsal varlığın anlamlandırmak istediği şeydir. Aslında ruhtan habersiz olan birçok kişi bu soruyu kendisine sorduğunu söyler, ancak ne cevap bulduğunu sorarsanız size hemen biyolojiye kaçan cevaplar bulduklarını söylerler. Oysa maddeden arındıktan sonra, bu soruya cevap ararken zorunlu olarak yaratıcıya yüzünüzü dönmeniz gerekecek, çünkü başka türlü izah bulamazsınız. İşte bu noktada toplumdaki sapık inançlardan ayrılırsınız ve yürüdüğünüz yolun kutsiyetinin farkına varırsınız. Hata yapma olasılığınız sıfırdır, çünkü insan bedenden ayrıldığında istesede istemesede ruhunun yaratıcıyı aradığını görecektir ve yaratıcının ne emrettiğini vicdanının derinliğinde hissedecektir. Hayatın anlamını maddede arayanlar gibi, Dillerinden Allahın adını düşürmediği halde büyük günah çamurlarında debelenen insanlarda aslında kendilerini bedenleri sananlardır. Bu gayet açık ve anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü bedeni olmadığını bilseydi, bedenini kontrol edebileceğini de bilirdi.(KEVİR)
__________________
Çağımızın en büyük tutkusu köleliktir.
|
| |