09Haziran 2008, 08:31
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 89 Üyelik T.:
21 Ağustos 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj :
555 Konular:
227 Beğenildi:17 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | zevki ruba-i**3 zevki ruba-i**3 Ayrı düştük gülüşeninden çekerek ol zahmeti
Umuyoruz sevgiliden gönlümüze rahmeti
Remze diyor bize sırrın ismini cem ederek
Reyi kaldırıp bakıver göreceksin Ahmet, i
Varı datı sır yani Kalb-i Muhammedînin esrarı içerisinde en büyük İlahi sır,
Şüphesiz ki, sevdadır.
Efendimizin kalb-i Muhammedîsindeki
Bu muhteşem esrarın asıl özü sevda-yı ilâhidir.
Çünkü Allah'ı sevmek konusunda hiç imse
kalb-i Muhammedinin sırrını anlayamaz da.
Yaklaşamaz da...
Efendimiz bu kalb-i Muhammedîdeki
Mahviyetten bulduğu, zatiyetin tecellisinden
Elde ettiği akıl almaz müthiş gönül cereyanını
Doğrudan doğruya Allah'a yönetmiştir.
Gönüldeki bu cereyana tahammül etmek de mümkün değildir.
Çünkü o sevgi doğrudan doğruya
Allah’ın kendisine olan iştiyakını temsil etmektedir.
Allah kendi güzelliğine âşık olduğundan
Onu seyretmek için âlemleri yaratmıştır.
İşte bu yaratılışın özü kalb-i Muhammedide
Allah güzelliğini seyrederek
Ona büyük bir potansiyeli ile yaklaşmak anlamına gelmektedir.
Bundan dolayı Allah'ı anlamak,
Sezmek, hatta yaşamak, yalnız
kalb-i Muhammediye has bir hadisedir. |
| |