Durumu:     Medine No :  164   Üyelik T.:
14 Eylül 2007   Arkadaşları:0 Cinsiyet:bayan  Memleket:Allah bilir    Yaş:35    Mesaj :
171 Konular:
81  Beğenildi:14 Beğendi:0  Takdirleri:10  Takdir Et: 
	   Konu Bu  
				Üyemize Aittir!     |       Diyanet İşleri Mevlid Kandili Mesajı         Diyanet İşleri Mevlid Kandili Mesajı    MEVLİD KANDİLİ MESAJI     Tarih: 22.01.2013  23 Ocak Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece tüm insanlığı onurlandırmak üzere dünyamızı teşrif eden   Sevgili Peygamberimizin (sas) mevlid-i şeriflerinin 1442. yıldönümünü idrak edeceğiz. Mevlid-i Nebi’nin,   ülkemiz, gönül coğrafyamız, bütün İslâm âlemi ve topyekûn insanlığın huzuruna vesile olmasını   Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.    Kendisi insanlığın onuru olan Sevgili Peygamberimizin (sas) insanlığa getirdiği varlık anlayışında   insan, yaratılmışların en saygını (eşref-i mahlukât) ve varlığın özüdür (zübde-i âlem).   İnsanın fıtrat ve yaratılış itibariyle onurlu bir varlık olması, İslâm’ın varlık, bilgi ve değer anlayışını şekillendiren   en temel unsurlardan biri olmuştur.    Bununla birlikte insanoğlunun, son iki yüzyılda bilimsel ve teknolojik alanlarda gösterdiği olağanüstü ilerlemeyi,  ne yazık ki insan onurunun korunması ve yüceltilmesi konusunda gösteremediği bir gerçektir.   Geride bıraktığımız yüzyıl, daha şimdiden insanlık onurunun had safhada zedelendiği talihsiz bir   zaman dilimi olarak anılmaktadır. Ayrımcılık, ötekileştirme, ırkçılık, şiddet, işkence, terör, savaş,   gelir adaletsizliği, zulüm, sömürgecilik, eğitim eşitsizliği, emeğe saygısızlık, istismar, kürtaj, açlık ve   kıtlık gibi onur kırıcı küresel sorunların kıskacındaki insanlık, tarihte görülmemiş bir sınavdan geçiyor.   Göğün kapılarına sırt çeviren insanoğlu, kendi eliyle ürettiği yapay sorunların açılmak bilmeyen   kapıları önünde yorgun ve bitkin bir hâlde bekliyor. Bilim ve tekniğin son imkânlarıyla ürettiği   en modern anahtarlar, kilitli kapıların açılmasında ona yardımcı olmuyor. Kendi ürettiğinin esiri olan   insanlık, kendini hapsettiği karanlık zindanlardan çıkış yolları arıyor. Bu yüzden de özlediği aydınlığı,   peşinde koştuğu idealleri ‘nerede’ ve ‘nasıl’ araması gerektiğini yeniden düşünmesi gerekiyor.   İşte bu noktada hem Mevlid Kandili hem de bu sene Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle   “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” temasının hem ülkemiz insanının hem de bütün insanlığın gündemine   taşınması son derece önem arz ediyor.    İslâm’ın, insan onurunu merkeze alarak tesis ettiği insan anlayışının esaslarını Hz. Peygamberin (sas)   çağlar üstü örnek hayatında, sünnet-i seniyyesinde, söz ve davranışlarında, en genel hatlarıyla da   Veda Hutbesi’nde görmek mümkündür. Rahmet Peygamberi (sas), on binlerce insana hitaben yaptığı   o tarihî konuşmasında insanların canlarının, mallarının ve ırzlarının yani kişilik değerlerinin ve   insanlık onurlarının dokunulmaz olduğunu bildirmiştir. Böylece o, İslâm’ın, insanın yaşama ve   mülkiyet hakkı ile manevî kişiliğine ilişkin bütün haklarını aynı ölçüde güvence altına aldığını ilan etmiştir.   Sevgili Peygamberimizin (sas) tanımıyla iyi Müslüman, din kardeşinin canına ve malına olduğu gibi   kişilik onuruna da saygı gösteren ve onun şahsiyetini dokunulmaz gören kimsedir.    Şurası iyi bilinmelidir ki insanı onurlu veya onursuz kılan temel ölçüt, davranışlarıdır.   Davranışları kendisini onurlandırmayan kimseyi haricî hiçbir aidiyet onurlandıramaz. İnsan, ırk, renk,   zenginlik, soy-sop gibi maddî, izafî ve geçici ölçülere göre değerlendirilmemelidir. “Nice kapılardan kovulmuş   üstü başı perişan insan vardır ki, Allah’a yemin etse Allah onu yemininde haklı çıkarır” buyuran   Sevgili Peygamberimiz (sas), insan onurunu maddî ölçütlerle değerlendirmenin yanıltıcı olabileceğine   işaret etmiştir. İnsan bizatihi değerli ve onurlu bir varlıktır. Efendimizin (sas) nazarında onun siyahı da   değerlidir beyazı da; fakiri de onurludur, hizmetçisi de.    İnsan onurunun beşerî ve ilahî yönü birbirinden ayrı tutulamaz. Bütünüyle insanı merkeze alarak aşkın   hiçbir gerçekliği tanımayan bir bakış açısı, insanı bir bütün olarak kuşatmaktan uzak olacaktır.   İnsan ve insan onuru, maddesi ve manasıyla, bedeni ve ruhuyla bir bütündür, parçalanamaz.   Hiçbir insancıl düşünce ve ideoloji, İslâm’ın insan onuru konusundaki ayrıcalıklı konumuna alternatif   oluşturamaz. Aşkın değerlerden soyutlanmış, ****fizik ilkelere bağlı olmayan bir ‘insan onuru’   insana hak ettiği değeri veremediği gibi insanı daha da onursuz bir hale getirmektedir.    Sevgili Peygamberimizin (sas) kutlu doğumu vesilesiyle bugün bir kez daha hatırlatmak isterim ki   insanın ucuzladığı, bir **** haline dönüştüğü, insan onurunun göz ardı edildiği, zedelendiği,   ayaklar altına alındığı, insanlığın kaybolmaya yüz tuttuğu, insanı onursuzlaştırma,   itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve değerlerinden soyutlama gayretlerinin küresel ölçekte politikalar   haline geldiği günümüzde bütün âlemleri onurlandırmak için gönderilen rahmet yüklü adalet, hikmet yüklü   ahlâk peygamberinin onur mücadelesini ve insana bakışını yeniden keşfetmeye ve bu keşfimizi toplumun   bütün katmanlarına açmaya her zamankinden daha fazla muhtacız.    Hiç kuşkusuz kutlu doğumunu idrak edeceğimiz Efendimizin (sas) örnekliği ve rehberliği,   insanlığın bugün içine düştüğü her türlü badireyi atlatması, zedelenen insanlık onurunun tekrar yücelmesi   ve özlenen aydınlığa kavuşması yolunda yegâne melcedir.    Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın,   gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin ve tüm İslâm âleminin Mevlid-i Şeriflerini tebrik ediyor;   Mevlid-i Nebi’nin, özellikle Suriye’de, Irak’ta, Myanmar’da, Arakan’da, Afrika’da, Somali’de, Mali’de,   Filistin’de ve dünyanın muhtelif yerlerinde çiğnenen ve zedelenen insanlık onurunun   yeniden yücelmesine ve korunmasına vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.      Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ  Diyanet İşleri Başkanı               
				__________________  *Buda geçer ya hu*     |