Konu Başlıkları: Cami'nin Gelişimi ve Fonksiyonu
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Şubat 2013, 16:53   Mesaj No:3

iklimya

Medineweb Sadık Üyesi
iklimya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:iklimya isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 90
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Ankara
Mesaj: 513
Konular: 114
Beğenildi:31
Beğendi:0
Takdirleri:112
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Cami'nin Gelişimi ve Fonksiyonu

Cami, ibadetin dışında başka hususlar için de ihtiyaç halinde kullanılmıştır. Sadece okul olarak değil, hapishane olarak da kullanılmıştır. İbn Hacer'in, «isabe» adlı eserinde rivayet ettiğine göre hicretten evvel bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke'de, büyük bir Necidli reis olan, Sümame b. Usal ile karşılaştı ve onu İslamiyet'e davet etti. Sümame, bu teklife o kadar kızdı ki, şöyle dedi:

«Daha fazla devam edecek olursan, seni öldürürüm.» Takriben hicri V. senede, müslümanlar Necd bölgesine bir gazve tertip ettiler ki, bu gazve esnasında bir esiri yakalayıp, Medine'ye getirdiler. Hz. Peygamber (s.a.v.) onu görünce dedi ki: «Bu büyük reis Sümame'dir; O'nu caminin bir sütununa iplerle bağlayın». Sümame'nin yiyecek, içecek ve her türlü tabii ihtiyacı temin edildi. Hz. Peygamber (s.a.v.), camiye her gelişinde O'nu gördü ve İslam'a davet etti. Fakat Sümame her seferinde, şöyle cevap veriyordu:

«Para istiyorsan, sana para verebilirim; beni öldüreceksen, kan dökmüş olan birisini öldürmüş olacaksın (Sümame'nin kan dökmüş ol¬maktan neyi kast ettiği bilinmiyor). Üç gün müddetince, Hz. Peygamber (s.a.v.), O'nu İslam'a davet ettiği halde cevabı değişmedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) üçüncü gün de O'ndan aynı şeyleri duyunca, serbest bıraktı. Camiden çıkan Sümame bir gusül abdesti aldı. Sonra camiye geri gelerek, sevinçli bir şekilde, müslümanlığını ilan etti. Ve ilave etti: «Ey Muhammed (s.a.v.), şimdiye kadar, benim en çok nefret ettiğim şahıs idin.Fakat şu andan itibaren yeryüzünde en çok sevdiğim şahıs durumundasın.»

Bir başka misal de meşhur Adî et-Tayi'nin kızı Saffana'ya aittir. Tay kabilesi, talan etme ve hırsızlık yapma yönünden çok meşhurdu. O derecede ki, Mekke'ye gelen hacıları dahi öldürmekten çekinmiyorlardı. Onların memleketine, yani Tay kabilesi üzerine müslümanlar tarafından bir gazve tertiplendi. Kabilenin reisi Adiy, kaçmaya muvaffak olduysa da, kız kardeşi Saffana esir edildi. Saffana, bir kadın olduğu için, caminin sütununa bağlanmayıp, caminin bir hücresine kapatıldı. Ona iyi muamele edildi ve kendisine yapılan davete icabet edip müslüman oldu. Hz. Peygamber (s.a.v.) O'na şöyle söyledi:

«Şayet burada kalmak istersen, her türlü ihtiyacın karşılanacaktır». Fakat o memleketine dönmeyi tercih etti. Hz. Peygamber (s.a.v.), Tay kabilesine gidecek bir kervan buluncaya kadar bekledi. Sonra Saffana'ya bir binek, yolda lazım olacak şeyler vs. tedarik etti. Saffana, memleketine gittiğinde, kardeşinin Suriye'de olduğunu öğrendive O'na gitti. Saffana, kardeşini görünce, O'na itab'da bulundu:

«Nasıl beni terk ederek kaçabilirsin?» Adiy, ondan özür diledi ve barıştılar. Daha sonra, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in övgüsünü yapan Saffana'nın ısrarı üzerine, Medine gitti. Adiy bir Hristiyan idi. Fakat Hz. Peygamber (s.a.v.) O'na İslam’ı anlattığında, bütün peşin hükümlerinden vazgeçerek İslamiyet’i kabul etti.
Caminin şu ana kadar belirttiğimiz yönlerinden başka bir de mimarisinden bahsetmek gerekir ve bu konuda öncelik minbere aittir. Hz. Peygamber (s.a.v.), hutbe okumak için ayağa kalkıp, bir şeye dayanıyordu ki, bu bir hurma kütüğünden başka bir şey değildi. Daha sonra, kiliselerde olduğu gibi bir minberden istifade edilmesi teklifi yapıldı. Bazılarına göre, bu mevzuda Habeşistan'dan misal verildi. Diğer bazılarına göre ise, eskiden bir Filistin hristiyanı olan Tamim ed-Dari, Suriye'den misal verdi. Her hal-ü kârda Hatib'in sesinin uzağa ulaşması için, bu bir zaruretti.

Cami mimarisinde bir başka şey vardır ki o daha sonra yapılmıştır: «Minare». Başlangıçta, ezan okumak için Bilal, mescide yakın olan bir evin damına çıkıyordu. Mescid-i Nebevi, genişletilmek için tekrar inşa edildiğinde, müezzinin çıkıp ezan okuması için, caminin yanına bir kule yapıldı. Daha Hz. Ömer (r.a.)'ın zamanında birkaç minareden söz edilmektedir. Muhtemelen ezanı, şehrin her tarafına duyurmak için bir çok minare mevcuttu.Önceleri mükebbirler (=imamın tekbirlerini daha uzağa ulaştıranlar) vardı. Fakat camilerde, mükebbir için bir yer inşa etmek, muhtemelen Türkiye'in şahsına mahsus bir özelliktir. Çünkü, başka yerde görmedim.

Devletin ileri gelen adamları için, bir «Hünkar Mahfili» inşa etmek de, bir zaruretin neticesi idi. Hz.Ömer ve Hz. Ali, camide şehid edildiler. Hz. Muaviye camide ağır bir şekilde yaralandı. Ve Hz. Muaviye'nin teşebbüsü iledir ki, çok iyi muhafaza edilen «maksura» inşa edildi. Bu «maksura»lar sadece, başşehrin büyük camisinde değil, taşradaki diğer büyük şehirlerin camilerinde de, valileri korumak için inşa edilmişlerdir.

(alıntı)
__________________
Bismillah diyerek...
Alıntı ile Cevapla