|  Durumu:    Medine No :  13301  Üyelik T.:
04 Şubat 2011  Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:38 Mesaj :
4.831Konular:
926  Beğenildi:344 Beğendi:0
 Takdirleri:62 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   Cevap: yeterlilik sınavına hazırlık soruları - TESTLER 
  yeterlilik sınavına hazırlık soruları KARMA -TEST-28   1:Kadınların erkeklerle aynı safta namaz kılmasının hükmü nedir?
 Cevap: İster cuma, ister bayram, ister cenaze namazı,isterse başka bir  namaz olsun, kadınlar erkeklerlebirlikte namaz kıldıkları takdirde,  erkeklerden ayrı,uygun bir yerde namaza durmaları gerekir. Nitekim Hz.  Peygamber (s.a.s) namaz saflarını önce erkekler, sonra erkek çocuklar,  en arkada da kadınlar olmak üzere düzenlemiş; "Namazda erkek  saflarınınen faziletlisi en önde olanı, fazileti en az olanı ise  enarkada bulunanıdır. Kadın saflarının en faziletlisi iseen arkada  kalanı, en az faziletlisi ise en önde olanıdır."(Müslim, “Salat” , 132;  Ebu Dâvud, “Salat”, 97. Tirmizi, “Mevakıt”, 52; Nesai, “İmame”, 32; İbn  Mace, “İkame”,52) buyurmuştur. Bu şekildeki uygulama, kadınların ikinci  sınıf konuma indirgenmesi anlamına olmayıp, herkesin anlayabileceği  tabiî, fıtrî birtakım sebepler yüzünden, hem kadınların hem de erkek  cemaatin daha fazla huşu ve sükûn içerisinde namaz kılabilmeleri  içindir.
 
 
 2: Mesleği gereği sürekli olarak yolcu olan kişi namaz ve oruç ibadetlerini nasıl yerine getirebilir?
 
 Cevap: İslâm  dini  Ramazan  ayında  oruç  tutamayan hasta ve  yolcuların sonradan kaza etmelerini emreder. Mazeret devam ettiği sürece  ruhsat da devam eder. Sürekli mazereti bulunan kişiler, mazeretleri  ortadan kalkınca, zamanında tutamıkı Ramazan oruçlarını kaza ederler.  Kur'anı Kerim'de; "… Kim de hasta veya yolcu olursa, (oruç) tutmadığı   günler  sayılınca  başka  günlerde  tutsun." buyurulmaktadır.  (Bakara,  185) Namaz yolculuk sebebiyle kazaya bırakılamaz. Ancak  seferi   sayıldığı  sürece  dört  rek'atlı  farz  namazlar iki rek'at olarak  kılınır. Devamlı olarak uzun yola giden kaptan ve sürücülerin durumu da  aynıdır.
 
 3: Astım hastalarının  ağızlarına  püskürttükleri sprey orucu bozar mı?
 
 Cevap: Sprey  kullanmak  zorunda  olan  astımı  hasta, Ramazan orucunu  tutmayıp, tutamağı günler sayıınca  fidye  verebilir.İleride  sağlığına   kavuşursa, fidye   vermiş   olsa   da,   tutamadığı   orucunu   kaza  eder. Ancak  böyle bir kişi oruç tutmak isterse, kullanmak zorunda  kaldığı sprey orucunu bozmaz
 
 
 4: Nisap  ne demektir? Miktarı ne kadardır?
 
 Cevap: Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için  konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde  de tanımlanabilir. Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu  kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât  veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle  de yükümlü olur. Fazla olan bu malın nâmi olması ve üstünden bir yıl  geçmesi halinde zekatının verilmesi gerekir. Zenginliğin asgari sııı  olan "nisap" Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir. Bu asgarî  sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardıdıı ve  zenginlik ölçüsünü göstermektedir. Hadislerde belirlenen nisap  miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında  para veya ticaret mı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve. Nisap  miktarının belirlenmesinde  kullanılan  bu  malların,  o  dönemin en  yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır. Nisanın bu mallar  üzerinden   belirlenmesi, sosyal  ve  ekonomik şartların fazla değişmeği ileriki  dönemlerde de aynen korunmuştur.
 
 
 5:Bir zengin vadeli alacağına dair bir senedi fakire zekât olarak verebilir mi?
 
 Cevap:Zekât gıda ve giyim eşyaları gibi aynî olarak, para, döviz,  altın gibi nakdî olarak da verilebilir. Senet ise; bir hakkın, bir  malın, ödünç bir paranın kime ait olduğunu  belirten,  iki  veya  daha   fazla  kişi  arasında tanzim edilmiş bir belgedir. Dolayısıyla üzerinde  yazıı miktardaki parayı temsil etmektedir. Bu nedenle, zekât mükellefi  olan bir zengin, vadesinde ödeneceğini kesin olarak bildiği senedi,  zekâtına mahsuben fakire ciro edebilir.
 
 6:Taksitli olarak zekât verilebilir mi?
 
 Cevap: Asıl  olan  kişinin  üzerine  terettüp  eden  zekâtı ödemesidir.  Bu itibarla, zekât bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de  ödenebilir.
 
 7:Zekât vermenin belirli bir zamanı var mıdır?
 
 Cevap:Zekât  vermenin  belli  bir  zamanı  olmayıp,  farz olduğu andan  itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir ayı veya Ramazanı  beklemeye gerek yoktur. Ancak, zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü  oldukları andan itibaren en ısa zamanda zekâtlarını vermeleri uygun  olur.
 
 8:Ticaret malının zekâtı neye göre hesaplanır?
 
 Cevap: Zekât,  ileride  elde  edilmesi  muhtemel  kârdan değil, mevcut  sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret  malının zekâtı verilirken, kârsız olarak zekâtının verildiği tarihteki  değeri esas alınmasıdır.
 
 9:Alacakların zekâtı nasıl verilir?
 
 Cevap: Geri  ödeneceği  kesin  olan  alacakların,  her  yıl alacaklı   tarafından  zekâtlarının  ödenmesi  gerekir. Alacak  tahsil  edilmeden   önce  zekâtı  verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait  zekâtlar da ödenmelidir. İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan  alacakların her yıl zekâtının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak  daha sonra ödenirse, alacaklı bu tarihten itibaren zekât mükellefi  olur; geçmiş yıllar için zekat ödemez.
 
 10: Ziynet eşyasına zekât verilir mi?
 
 Cevap: Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekâta tabi değildir.  Altın ve gümüşten yapılış ziynet eşyaları ise, zekât için gerekli diğer  şartları da taşıdığı takdirde zekâta tabidir. Bu itibarla altından yaıış  zîynet eşyaları, 80.18 gr. veya daha fazla ve üzerinden bir yıl geçmiş  ise zekâta tabîdir.
 
 11: Emlâkçılar, mülkiyetindeki dairelerin zekâtını vermekle yükümlü müdür?
 
 Cevap: Emlâkçıların ticari amaçlı olarak alınıp satılan daireler zekâta  tabidir. Buna göre, büro, ikamet gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp  satmak için emlâkçıların  ellerinde  bulunan  dairelerin,  borçları   çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşış ve üzerinden bir yıl  geçmiş ise kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir.
 
 12:Şirket ortakları nasıl zekât verirler?
 
 Cevap: Fiilî  olarak  bir  şirketin  ortağı  olan  kişi,  şirketin büro, alet vb.  duran varlıkları dışındaki dönen varlı- ğından kendi hissesine düşen  miktarın, nisaba ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde zekâtını  vermesi gerekir. Sanayi sektöründe faaliyet gösteren  şirketlerin; duran  varlıkları (üretim aletleri, makine vb.) zekâttan muaf; borçlar, malzeme, işçilik, üretim, pazarlama, yönetim, finansman vb.  giderlerin maliyet hesapları  yapılıp  çıkarıldıktan  sonra  dönen   varlıkları(yarı mamul ve üretilmiş mallar, hammaddeler, nakit para, çek  vs.) ise net kâr ile birlikte % 2,5 oranında zekâta tabidir.
 
 |