Konu Başlıkları: Anne Sütü Bankası
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Şubat 2013, 12:37   Mesaj No:3

enderhafızım

Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:38
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:166
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Standart Cevap: Anne Sütü Bankası

Aslında, bu tartışmalar geçen yılın Mayıs ayında başlamıştı... Uzun süre Doğan Grubu’nun çıkardığı “Anneyiz Biz” adlı dergide çalışan Derya Taşdiken adlı bir hanım, o günlerde ekranlara çıkıp, “proje”sini şöyle anlatıyordu:
“Anne sütü olanlar,
Olmayanları bulsunlar!”
Biz, işte o günlerde;
“Peki nasıl olacak bu iş?” diye sorup, “tereddüt”lerimizi dile getirmiştik.
Demiştik ki;
Eğer “süt veren” kadının da bir çocuğu varsa, çocuklar otomatikman “süt kardeşi” olacaklar ki, normal kardeşe “haram” olan, süt kardeşe de “haram” olacaktır... Peki, o çocuklar büyüyüp de “aynı memeden süt emdiklerini” bilmeden, meselâ “evlenmeye” kalkarlarsa ne olacak?..
Ortaya; “kardeşin kardeşle evlenmesi” gibi bir “sapıklık” çıkmayacak mı?
Bankadan “sperm” almakla, meçhul bir anneden “süt” emzirtmenin hiçbir farkı yoktur!..
Çünkü, bu işin “kontrolü” ve “takibi” mümkün değildir, en azından imkânsıza yakın zordur!.. Hele hele, “İslâmi şuuru” olmayan biri, bu kontrolü hiç yapamaz!..
Dolayısıyla “nesep”ler karışır!..
Zaten, birçok konuda “kân dâvâsı” yaşıyoruz, bir de “Süt Dâvâsı” çıkarmayın başımıza!..
SAĞLIK BAKANI NE DİYOR?
Geçen yıl söylediklerimiz özetle bunlardı... Bugünlerde görüyoruz ki, bu konu yeniden ısıtılmış ve yeniden gündeme getirilmiş.
Önceki gün Bursa’da temaslarda bulunan Yeni Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu, gazetecilerin ‘’Anne sütü bankası oluşturma yönünde bir çalışmanız vardı. Bununla ilgili din adamlarının ‘süt kardeş’ konusunda sıkıntı olabileceği yönünde haberler yer aldı. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?’’ şeklindeki sorusunu şöyle cevaplamış:
‘’Böyle bir çalışma var... Yanılmıyorsam 8 Mart’ta İzmir’de ilk Süt Bankası’nın açılışını yapacağız... Bir defa anne sütü çok önemli. Anne sütünün yerini alabilecek dünyada bir ürün yok. Dolayısıyla bir defa merkeze anneyi, anne sütünü, bebeği ve bebeğin sağlıklı gelişimini alıyoruz. Bebek için, hele hele anne sütü bulamayan bebek için en iyi nimeti ona sunmamız lazım.
Bu en iyi, en doğal, en tabiî nimeti sunabilmek adına inançlar gereği bazı sıkıntılar varsa, buradaki nedir; kayıt sistemidir.
Bugün parmağın ucunda milyonlarca işlemi yapabildiğin bir teknolojide, hangi anne sütü hangi bebeğe verildi, bu bebeğin künyesi nedir? Sütünü aldığımız annenin künyesi nedir? Bütün bunları paralel bir şekilde yürütebiliriz. Dolayısıyla bu konuda duyarlılığı olan insanımıza da bu süt nüfus cüzdanını eline veririz.
Dolayısıyla bunda bir sıkıntı olacağı kanaatinde değilim. Kesinlikle kayıt olacak.
Banka cümlesi, bir defa sistemin A’dan Z’ye kayıt sistemidir. Bir dernek sistemi değil, banka sistemi. Bu konuda bir sıkıntı olacağı kanaatinde değilim ama tabii ki bütün duyarlılıkları da önemsiyoruz. Hele hele bu konudaki duyarlılıklara teşekkür ediyoruz. Onların da vicdanen rahatlayacağı sistemi onlara da anlatırız. Onlara da bu sistemin yine varsa açıkları, o açıkları da telafi edecek tedbirler alırız.’’
Sayın Bakan’ın açıklamaları böyle...
8 Mart’ta İzmir’de “İlk Süt Bankası” açılmaya karar verilmişse, bu demektir ki;
“Tartışmaya gerek yok... Biz kararımızı verdik, açacağız bankayı!”
YA “SÜTÜ BOZUK”SA!
Sayın Bakan’ın bu kararı vermeden önce kimlerle “istişare” ettiğini, bu işin “sakınca”larını araştırıp araştırmadığını bilmiyorum.
Lâkin, Nisa Sûresi 23. ayette “sütanne” ve “sütkardeş”lerle evliliğin “haram” olduğu açıkça belirtiliyor... Bunun, sayın bakan tarafından da bilindiğinden şüphem yok.
Ne var ki;
“Parmağın ucunda milyonlarca işlem” yapabilen “teknoloji”ye aşırı güven duyması, “süt alan bebek” ile “süt veren anne”nin kayıt altına alınacağını açıklaması, yine de “tereddüt”leri gidermeye yeterli değil...
Zira, “teknoloji” ne kadar gelişmiş olursa olsun, nihayetinde onu kullanacak olan “insan”dır!..
O teknolojiyi kullanacak olan insan; eğer “samimi, dürüst ve dindar” ise, herhalde “duyarlı” davranır ve bir süt ile diğer sütü karıştırmaz!..
Peki, ya o adam;
“Sütü bozuk” biri ise!..
“Kanı bozuk” biri ise!..
Hem sonra;
“Teknoloji” ne kadar “ileri” olursa olsun, ne kadar “tedbir” alınırsa alınsın, “insan”ın olduğu her yerde “karışıklık” olur.
Ne yani;
Hastanelerde, yeni doğan bebeklerin bileklerine “kimliği” yazılıyor da ne oluyor?.. Hiç mi “bebek karışıklığı” yaşamadık?..
Bunca “teknoloji”ye rağmen, insanlara verilen “kan”da karışma olmadı mı?.. “Tahlil” yapılmadan verilen kanlar yüzünden insanlar AIDS’e ve daha başka hastalıklara yakalanmadılar mı?..
Hadi, bunlardan vazgeçtik;
Bu ülkede, “röntgen”ler ve “film”ler karışınca “ameliyat”lar da karışmadı mı?.. Meselâ; “guatr”dan ameliyat olacak bir hastanın “rahim”ini almadılar mı?.. Rahmi alınacak hastanın da guatrını almadılar mı?
Bunlar gibi;
Yığınla örnek var.
Hasan Karakaya
Alıntı ile Cevapla