Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30Haziran 2008, 12:23   Mesaj No:41

CaferTayar

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:CaferTayar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 89
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 555
Konular: 227
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bîçârelik..Risalesi



Hırs zincirleriyle çepeçevre sarılmış bir dünyaya
bu asırda gelmemiz,
topraktan geldiğini yine ona döneceğini unutan
bir toplumdan nefeslenmemiz,
zamanın getirdiği tüm olumsuzluklardan
nasiplenmemiz
başka bir gözle cemalimize bakmamıza
imkân tanımaz oldu...
Her şey zıttıyla bilinir.
Bundan umutla kudreti, gücü,
merhameti sonsuz bir Rabb'in;
âcîz, bîçâre ve muhtaç bir kulu olmak,
olama sakta olmaya çabalamak tek dayanağımız. "
Çaremiz Bir" demek tek muhtaçlığımız.
Uzaktan çağırsam adını bâkî dostum;
zerrelere çarpa çarpa çoğalan
neşveyi alır da gelirsin.
Nihayetin saçları dökülürken bu demde,
başlangıçların saçlarını okşar da gelirsin.
Ellerimiz havada kalmışsa da bâkî dost,
rüzgârına sarıp onları, sabırlar öğütleyip gidersin.
Uzaktan çağırsam adını bâkî dostum;
bekleyişlerimizin sandıklarına,
hasretleri bırakır da gelirsin.
Bâkî dostum;
biz nasıl çağırsak da adını,
sen hep aşk olup gelirsin.
Ufuklara, okyanuslara, çukurlara,
karanlıklara, mum ışığına, yağmurlara,
tufanlara da çarpsa faryedımız;
sen billur, nazenin, elif bir niyetle;
aşk olur gelirsin...
Niyetleri ayazlardan korumak için
çırpınır serçeler.
Ve polenler, diyarlar dolaşıp selamlar ile
mâmur eder sonbaharları.
Kelimeler böyle; Sen'den uzak bir kalem;
masalında kelimeler...
Ya Sen?
Aşk koyar mısın bu masalın adını?..

Gönülden esip, dilden dökülen,
kalemle savrulan ve mürekkeple yıkanan kelimeler;
cümlelerle buluşsa, şiirlerle bezense,
dualarla süslense; bir tutam sevgi serpilse,
üzerine gül kokusu sinse,
her fasılada duyulmasa da
derinlerden gür bir sesle Allah! dese;
canı ansa, cananı ansa;
halin derbederliğiyle ağlasa,
gözlerin garipliğiyle hıçkırsa;
sonra sussa, sonra bir daha sussa,
sonra herkes kadar sussa,
sonra suskunluğuyla isyan kokmayan bir çığlık atsa;
esinti bitse, dil dönmese,
kalem düşse, mürekkep çekilse...
Aynı derdin, aynı üzüntünün,
aynı sevincin, aynı duanın kardeşleri olmak
Adem'den beri...
Aynı gözyaşlarıyla taşan göllerin,
denizlerin, dua yiğitleri, gönül erleri olmak
O'na giderken;
O'na gidenlerden başka kimimiz var
düşünsek ve hiç bir şey için olmasa da
bu yetimlikle burnumuzda bir sızı,
yanaklarımızda iki çif göz yaşı ile
savrulsak meçhule,
O'nun kendine savrulanları
bırakmadığını bilsek
ve gönüllere kilitlesek O adı,
söylesek, söylesek, söylesek,
son söyleşimiz bilip kalbimizden
hiç düşürmesek...
Aynı ayın farklı hilalleriyiz,
aynı duyguların Allah bilir kaçıncı sahibiyiz…
Yastığa konduğunda uyku tutmayan başlar,
hayallere konduğunda keder tutmayan onlar…
Onların, onlar gibilerin, onlara benzeyenlerin,
onlarla bezenenlerin ve bizim için diyelim ki:
Ey gönül!
Sessiz kalma, susma çok konuşan var diye,
içinde salınan çocukluğu haykır önce,
korkma geç kalırımda annem azarlar diye,
daha okunacak, okuyacak çok ezanımız var üzülme,
mecnun ol, kapa gözlerini, bir salıncakta hayal et
kendini, kuşlar kıskansın uçmaya yeltenen hayallerini,
bağır hiç olmadığı kadar, gül çürük dişlerine inat,
çekinme ve merak etme beğenilmem diye,
sen önce bir sev gerisi gelir
yeni pabuçların gibi yürüye yürüye…
Yine diyelim ki; ey gönül!
Eğme başını yürürken,
kaç bahar gördüysen o kadar genç olmalısın şimdi,
duymuyor musun,
sana sesleniyor gül, karanfil,
nilüfer, lale, orkide, menekşe,
senin için ötüyor tüm kuşlar,
vuslata ersin göz kapakların,
ciğerlerin doysun çiçeklerin hoş rengine,
kollarını bırak iki yanına,
kaldır başını, seyret masmavi göğü,
bulutları, sevdaları, mutlulukları,
sensin bu mutluluğun kaynağı
ve sen olmalısın
sevda yolculuğuna çıkmış bu geminin yegâne kaptanı…
Bir daha diyelim ki; ey gönül!
Utanma ve sıkılma söyleyemediğin şeyler için,
sen değilsin bir tek ve sen yaratılmadın bir tek,
boş ver rüzgâr dağıtsın saçlarını,
sarıl hayallerine sımsıkı,
beklemekten sıkılma
unutma ki kışında yazında var bir baharı,
senin dilinle dillenecek,
busenle kıymetlenecek,
kafiyenle hecelerine bölünecek bir yazın,
yazgınla yaza dönecek geçirdiğin tüm baharların.
Bitsin bu hasret, ö
öyle ya bitmeli artık bu hasret,
Ferhat ölmemeli bu hikâyede,
Yusuf gözyaşı dökmemeli bu öyküde,
ayrılık çizmedim bu dünyaya,
resmetmedim hiçbir hüznü bu masalda…
Önce heceler birleşmeli,
sonra çocukluğum yeşermeli,
gençlik görünmeli karşı tepeden,
bir kulaç yanında Leyla’sı bitmeli,
geceye çalmamalı bu gündüz,
dillere destan olmalı nâmı…
Sevdayla ve ayın’la ve kaf’la ve şın’la söylenmeli
ve aşk konulmalı bu masalın adı…
Sahi…
Aşk koyar mısın bu masalın adını?
Alıntı ile Cevapla