|  18 Mart 2013, 21:53 | Mesaj No:1 | 
  |  Durumu:    Medine No :  5879  Üyelik T.:
28 Aralık 2008  Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:40 Mesaj :
3.152Konular:
1383  Beğenildi:177 Beğendi:17
 Takdirleri:285 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   Asırlık Şiir... (İstek ilahiyatçı 1) 
   Asırlık Şiir... (İstek ilahiyatçı 1)   
 Asırlık Şiir...
 
 Bir şiir daha başlıyor.
 Ama bu, asırlık bir şiirdir.
 On dört asırlık bir şiir.
 Peygamber sohbetinin
 Şiirleşmiş ifadesidir.
 
 Şimdi o güne gidiyoruz.
 Yine bir yolculuğa çıkıyoruz.
 Yeni bir yolculuğa…
 
 Zaman ötesi zamanda
 Ulvi bir vakitteyiz
 Ve sanki biz, şimdi Asr-ı Saadetteyiz.
 İzhir ve celil otlarının o hoş kokusu yayılır.
 Mecenne sularının sesi gelir uzaktan
 Şame ve tufeyl dağları ninni söyler sahraya.
 Herşey uysaldır.
 Herşeyde nazlı bir gül edası.
 O’nun edası…
 Ve O’nun sohbeti.
 Dinleyenler sahabe topluluğu.
 Sanki başlarında bir kuş var,
 Ve sanki o uçmasın diye pür dikkât
 O’nu dinliyorlar.
 Aileden, maldan ve amelden bahsediyor.
 Sohbet bitince Abdullah b. Kürz izin istiyor;
 “Ya Rasulallah!
 Anlattıklarınızı şiir halinde söyleyeyim mi?
 İzin verir misiniz?”
 Hz. Peygamber;
 “Olur.” Buyuruyor.
 Ve Abdullah b. Kürz şiirine başlıyor.
 Ailem, yaptıklarım ve ben sanki üç kardeşiz.
 Ölüm yaklaştığında onları çağırıp konuşan biri gibiyiz.
 Adam kardeşlerine der ki;
 “Ölüm kapımı çaldı! Bana yardım edin.
 Geri dönülmez bir yolculuk başlıyor.
 Uzun ve güvenilmez.
 Bu hal karşısında bana nasıl yardım edebilirsiniz?”
 Malı der ki;
 “Benden ayrılmadığın sürece
 Her isteğini yerine getiririm
 Ama ayrılık olursa aramızdaki dostluk biter.
 İstediğini benden şimdi al.
 Çünkü yakında ben, savrulan kumlar arasına katılacağım.
 Başka insanların olacağım.
 Beni sonraya bırakma, harca.
 Hızla yaklaşan ölüm gelmeden,
 Elini çabuk tut, hayır yap.”
 
 Ailesi de şöyle der;
 “Ben seni cidden sever,
 Seni herkesten üstün tutarım.
 Gücümü kuvvetimi senin için harcar, iyiliğini isterim.
 Ama iş ciddileştiğinde senin için ölemem!
 Ardından göz yaşı dökerim,
 Yüksek sesle ağlarım,
 Seni hayırla yâdederim.
 Cenazende bulunur,
 Gireceğin kabre kadar,
 O son durağına kadar,
 Hasretle tabutunu taşır,
 Sonra geri dönerim.
 Sanki aramızda hiç bir şey yokmuş gibi,
 Hiç birbirimizi sevmemiş gibi,
 Hiç birbirimizden sevgi görmemiş gibi…”
 İşte insanın ailesi!
 İşte desteği.
 Ve işte gerçek yüzü.
 
 Sonra ameli konuşur insana;
 “Ben, senin kardeşinim” der
 “Sarsıntıların dehşetli anında
 benim gibi bir kardeş bulamazsın.
 Benimle mezarda karşılaşacaksın.
 Orda seni savunacağım.
 Hesap günü, ağır gelmesi için gayret gösterdiğin kefeye oturacağım.
 Beni unutma, değerimi bil!
 Ben üzerine titreyen merhametli bir öğütçüyüm.
 Seni hiç bir zaman yalnız bırakmam.
 İşte senin amelin!
 Vuslat günü kavuşacağın güzel amellerin!”
 
 Abdullah bu şiiri okuyunca,
 Rasulullah ve arkadaşları ağladılar.
 İşte o günden sonra,
 Hz. Abdullah,
 Ne zaman ki bir topluluğun yanından geçse
 Kendisini çağırır, şiirini okumasını rica ederlerdi.
 O da okurdu.
 Ve yine göz yaşı.
 Yine çağlayan sahabe yürekleri!
 
 Bu şiir asırlık bir şiirdi.
 On dört asırdır okunan bir şiirdi.
 Peygamber sohbetinin,
 Şiirleşmiş ifadesiydi
 
 Dursun Ali Erzincanlı
 
  
 Linkler
 
 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya  Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya  Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
 
 | 
  |  |   |