Kar vakti / İbrahim İnecik
Kar düşerken bu bahar mevsimin de sokaklarıma , kentime
Zemheri bir ketumluk sarıyor dilimi , bedeni mi..
Ten'im üşüyor Sitare , gözlerim arıyor seni hazin ve hüzünlü
Çağırsan beni tâ çağlar ötesinden ,tek nefesi bile kalsa ömrümün
En deli fırtınalara tutulsa bile sana gelen gemilerim
Deniz taşsa sahillerime , caddeleri me
Devriyeler kuşatsa her yanı, ellerinde ölüm fermanları..
Kurşuna kafa atan serseri yanlarımı kuşanıp üzerime
Gelirim sana Sitare ..
Kar vakti şimdi ..
Saat sabah'ın beş'i , saat yokluğunun Ateş'i..
Zaman eskitiyor ten kafesimi, zaman hatırlatıyor sensizliği..
Sonsuzluk diyarlarına düşesi var yolumun ,
Yolumun sana çıkası var sitare ,
Kar altında üşüyen ellerimi sana doğru uzatasım var
Sarılıp ruhunla ruhuma, ısıtırmısın buz tutmuş kalbimi ?
Gözlerin , müptelası olduğum yiğit bir kentler misali
Darb-ı meseller tarihini kazıyıp tarihimin kayıp sayfalarına
Adem'den beri harmaladığı AŞK'ı ,Yusuf'un İffetine bulayıp
Çağırıyor beni en onulmaz , en ölümcül tuzağına..
Kar vakti şimdi..
Yeni bir ömrün ilk , 'Sen' zamanlarımın Son demi
Unutmak , diye başlayan romanların çıkardığı anlamsız seslerle
Kuru kalabalık içimin, Masmavi sabahlarına doğru yürüyorum
Bir umut Sitare , bir nefes Sitare , Bir sabah belki, Sitare.. Sitare..
Gözleri dolmuş yetim bir çocuk şimdi artık sana susuzluğum..
Ve Kar vakti aklıma düşüşünü kutluyorum...
İbrahim İNECİK -
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]