Ali Şeriati Şiirleri 
  
 Buradan Bir Yere Yol Yok
yolcunun ayak izi bellidir 
-kimdir bu yolunu yitiren, bu bilinmeyen yol 
ne kat ediyor? 
bu yolculukta, bu yolda ne arıyor o? 
bu çölden arzu kentine bir yol var mı? 
-sevginin ak kucağında 
tanrısının seher yağmuruyla el yüz yıkayan kente 
şu andan itibaren ezelin 
aşk mehtabının eteğinde 
rahat uyuyan şehre 
alemin efsanesinin güzel kötü bir şehrine 
hayal parmağı onun güzel çehresinden sildiği 
nerede? ey yolunu yitiren yolcu 
-gel dön 
bu çölde kimseye aşina değil bir şey ölümden başka, 
harmandan başka 
gel, dön artık, ey yol garibi! 
görmüyor musun orada 
-kuru tek ağacın sığınağında 
zırh garip kalmış, sessiz yolcu öldü 
ve soğuk gözlerinde 
-müphem ve hayran bakışında 
binlerce umut goncası saçıldı. 
Görmüyor musun hasretten 
“Behrami avının kemendi atıldı” 
ve ecelin elindeki bir elle 
-şu kuru tek ağaçta 
bu yolu kat eden herkesin yazgı sözü kazındı: 
“ben kat ettim bu çölü, ne Behram, ne Güreş.” 
Nerede ey yolunu yitiren yolcu 
*Bu şiir “Garip Yolcu [Yola Batan]” adıyla da bilinir. [Farsça Yayıncı] 
Çeviri: Ejder Okumuş, Şamil Öcal, Said Okumuş    
************************************************** **************************  
Ben Neyim? suskun bir efsane yüzlerce yalanın kucağında  
rüzgarın işvesine kanmış bir toprak 
gülüşün her zehri sonrasında sönen bir hışım 
orman gecelerinin gönlünde saklı bir sır.    
ben neyim? 
zincirlenmiş hışım feryatları 
bir cinnetin hatıralı bakışının iftirası 
yüzlerce umudun dişleri dibinden sızan bir zehir 
çağın lanet kahpesinin çirkin sövgüsü     
yerde arzunun mutlu kervanından 
bir kül yolda 
yuvanın yolunu yitiren bir kuş dolunayda 
kara gecede   
ben neyim? 
bir tek leke yaşamın eteğine şöhretten 
yaşama onurundan eteği kirlenmiş 
kimsesizlik gırtlağına takılmış feryat  
söylenmemiş bestelenmemiş bir sır 
ben neyim?  
sıkıntılı gülümsemesi batışın sonbaharının 
gece arayışında 
hayat gecesinin pençesine düşen bir şebnem 
bilinmeyen, işaretsiz 
ölüm gecesinin doğuş arzusunda 
1957 
Çeviri: Ejder Okumuş, Şamil Öcal, Said Okumuş   
************************************************** ********* 
Zindan Mumu  
sehere dek, ey mum, başucumdaki 
bu gece Allah için uyanık ol 
hüznün gölgesi gönle çöktü ansızın 
bu gece acı bana hüzünlen. 
umut arzum kana bulandı 
hüzün okları öylece gönle saplandı 
hayatın bu sarhoş denizinde 
umut gemim karaya oturdu. 
ah! Dostlar yetişin feryadıma 
ölüm yetişecek feryadıma bu gece yoksa 
korkarım canımdan da öte şu şirin, yoldan  
ben ölümün tuzağına düşünce yetişir.
ey mumum! Kes ağlamayı inlemeyi  
yaralı gönlüme tuz serpme artık 
önümde hikayesi gönül güçsüzlüğünün 
bundan fazlasını söyleme sus artık. 
ey karanlık gecelerin munisi! Senden başka 
benim için bir dost kalmadı artık dünyada 
şu dostların hepsinden ölümle görüşmekten başka 
kimseyle bir görüşme ümidim kalmadı. 
yoldaşım, munisim, mumum benim 
bu dünyadan hüzünlenen nerede senden başka? 
bu vahşet çölünde doğur ölümü 
vay bana, vay bana dost nerede? 
bu zindanda, ben bu gece, mumum benim 
el yıkayacağım bu hayattan 
yarın kırıncaya kadar arslanlar gibi 
hayatın zincirlerini milletin 
1954 
Çeviri: Ejder Okumuş, Şamil Öcal, Said Okumuş   
************************************************** *******   
Laleye Söyledigözden yaş yerine kan geliyor  
gönül kanlandı gözden dökülüyor 
kanlandı gönül bu hüzünden, bu aşk hikayesinden 
efsun ahengi geliyordu görüyordu 
gidiyordu intizarımın iki gözü yolda 
giden ömür nasıl geri gelir 
laleye söyledi halimizi böyle 
gönlü yanmış kana boğulmuş geliyor 
kısa kes bu can yakan kıssayı ey mum 
sohbetinden cinnet kokusu geliyor 
1956   
Çeviri: Ejder Okumuş, Şamil Öcal, Said Okumuş    
************************************************** ****  
Zerrin Kûb’a Ağıt  
ey kardeşim! 
şahâb 
ve sen 
ey bacım! 
rüzgâr 
bana ağıt yak 
geride kaldım 
ağla bana 
hayattayım 
ve sensiz kaldım hayatta   
ey kardeşim  
şahâb 
ve sen 
ey bacım! 
rüzgâr 
bir omuzluk yükü omuzda “oluş”umun şöhretinin 
hayatta kalışımın kara elbisesi bedende 
şu emanet bir arada elde 
ve bu soluk 
benim için mükerrer bir melâmet 
“hala hayatta oluş”umun an be an şehadeti!