Konu Başlıkları: Hatada Israr Edilmemelidir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Temmuz 2008, 13:54   Mesaj No:1

Huzurİslam

Medineweb Sadık Üyesi
Huzurİslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Huzurİslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 762
Konular: 392
Beğenildi:19
Beğendi:0
Takdirleri:87
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hatada Israr Edilmemelidir

Hatada Israr Edilmemelidir

"Her insan hata eder. Hata edenlerin
en hayırlıları ise (hatada ısrar etmeyip
hemen) tövbe edenlerdir." (i)


Sevgili dostlar!
İnsan beşerdir, şaşar, günah işleyebilir. Ne var ki bile bile günaha girmemeli, bir hata ve yanlışlık sonucu girmişse hemen dönüş yapmalı, günahta ısrar etmemeli, hemen tövbeye
sarılmalıdır.

İnsan bir günah işlediğinde ondan pişmanlık duyar, bir daha yapmamak üzere dönüş yaparsa tövbesi kabul olur. Cenab-ı Hakk'ın "Gafur, Gaffar, Tevvâb" gibi isimleri vardır. İnsan günahından tövbe ederse, bu sıfatları ve isimleri tecelli eder.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurarak uyarır:
"Günahı açıktan işlemekten sıkılmayanlar hariç bütün ümmetim Allah (c.c.)'ın affına mazhardır." (2)


Çünkü günahı işlemede; sıkılmama, çekinmeme, yaptığından zevk alma, işlediğinden utanç ve ar duymama vardır. Bu ise çok tehlikelidir. Onun için tövbe geciktirilmemeli ve ihmal edilmemelidir. Zira Lokman (a.s.)'a: "İnsanların en şerlisi kimdir?" diye sormuşlar. O da: "İnsanların kendisini günah işlerken görmelerine aldırış etmeyen kimsedir." cevabını
vermiştir.


Ömer b. Abdülaziz'e Sırrı Sakatî şöyle öğüt vermiştir: "İyi kimselerle oturup kalktığı halde hiçbir fayda sağlayamayanlardan veya günahkârları kınadığı halde kendisi günahlardan sakınmayanlardan olma! Açıktan şeytan'a lanet edip de gizlice ona itaat edenlerden olma!"
Yüce Rabbimiz, cennet adayı takva sahiplerinin: "Bir kötülük yaptıklarında, günah işlediklerinde hemen Allah (c.c.)'ı hatırlayıp tövbe ettiklerini, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmediklerini" belirtir. (3 Al-i İmrân, 135)
"Mü'min, günahını üzerine (devriliverecekmiş gibi) duran bir dağ gibi görür, (o dağın) üzerine devrilmesinden korkar. Fâcir, günahkâr ise, günahını burnunun üzerinde duran ve (elini kaldım/erince kaçan) bir sinek gibi görür." (3)


Şu öyküyü dikkatle okuyalım:
Bir adam yol kenarına dikenli çalılar diker. Dikenler büyüyünce yoldan geçenlerin elbisesine takılmaya, zarar vermeye başlar, insanlar: "Bunları sök, yoldan geçenleri rahatsız ediyor." derler. Fakat adam aldırış etmez. Sonunda yol kenarına dikenli çalı diken adamı, mahkemeye vermek zorunda kalırlar.
Adam mahkemede:
"Tamam hakim bey, sökeceğim" der. Fakat yine sökmez. Habire "Yarın sökeceğim." diyerek insanları oyalayıp durur. Bu arada dikenler, her gün biraz daha kuvvetlenmekte ve yaygınlaşmaktadır.
Hakim, bir gün adamı tekrar çağırır ve sorar: "Çalıları sökeceğine defalarca söz verdiğin halde, hiçbirinde de sözünü yerine getirmedin! Niçin?" Adam: "Hakim bey, önümüzde daha çok gün var. Nasıl olsa bir
gün sökerim." deyince hakim şöyle uyarır:
"Sen, hep 'yarın, yarın' diyerek işi erteliyorsun ama aylar, yıllar geçiyor, dikenler kuvvetleniyor; sen ise ihtiyarlıyor ve kuvvetten düşüyorsun. Zamanında sökmediğin dikenleri, sonra hiç sökemezsin."


Sevgili arkadaslar!
İnsan, tövbe etmezse, ruhuna ektiği günah dikenleri her gün büyür, kök salar, kişinin özelliği, karakteri haline gelir, bunlardan kurtulmakta zorlaşır. Onun için hatada ısrar etmemeliyiz. Gönlümüzü karartan, hayatımızı mahveden bizi Allah (c.c.)'tan uzaklaştıran, şeytan'a yaklaştıran, cennet'ten uzaklaştırıp, cehenneme yaklaştıran günahlardan, hatalardan bir an önce kurtulmalıyız. Yoksa, "Yarın yaparım diyen perişan olur." belki yarına da çıkamayabilir.


Peki günahkârları nasıl ıslah edebiliriz? Ebu'd- Derda hazretleri, bir gün yolda bir grup insanla karşılaşmıştı. Onlar, bir adamın başına toplanmışlar, kötü sözler söylü-yorlardı. Onlara yanaşıp sordu: "Ne oluyor?"
"Bu adam günahkârın biri, onu şu günahı işlerken gördük. " dediler. Bunun üzerine Ebu'd- Derda hazretleri:
"Ne dersiniz? Eğer bu adam bir kuyuya düşmüş olsa idi, onu günahkâr diye, oradan çıkarmaz mıydınız?" "Elbette çıkarırdık."
"O halde günah kuyusuna düşmüş bu kardeşinize kötü söz söylemeyin. Ona ancak öğüt verin, yaptığının yanlış oldu-
ğunu anlatın. El uzatıp, o kuyudan çıkarmaya çalışın. Ayrıca sizi, onun işlediği günaha düşmekten koruyan Allah (c.c.)'a da hamdedin."
"Sen ona kızmıyor musun?"
"Ben sadece onun yaptığı işe, işlediği günahına kızarım. Eğer o günahı terk ederse, o benim kardeşimdir. Bağrıma basarım."
İşte böyle dostlar; günahları bir akrep gibi, zehirli görelim, onlardan uzak duralım. Bizi zehirleyecek akrebi beslemeyelim.
Şakiki Belhî ne güzel söylemiş: "Azabına dayanabileceğiniz kadar, Allah (c.c.)'a karşı günah işleyiniz."
Kaynaklar:
1-Tirmizî, Kıyâme 49. İbni Mâce, Zühd 30. Dârîmî, Rikâk 18.Ahmed, Müsned 3/ 198 2-Buharî, Edeb 60. Müslim, Zühd 52. 3-Buharî, Daâvât 4. Tirmizi, Kıyâme 46. Ahmed, age. 1/ 133
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Huzurİslam 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Yüreğimden Nağme-i Ç/alıntılar Şiirler ve Şairler HakikaT 3 2206 13 Ocak 2010 21:19
Sabr-ı Sükut/ medineweb.net Şiirler ve Şairler Mihrinaz 2 2424 13 Ocak 2010 21:12
Sen Bilme Beni, Ey Ebed Güzeli! Makale ve Köşe Yazıları dua dilencisi 3 2205 13 Ocak 2010 20:56
54.Haftanın Misafiri ''kocaklar'' Hafta'nın Misafiri Emekdar Üye 26 10451 10 Ocak 2010 19:32
Yâr Kucağı Makale ve Köşe Yazıları dua dilencisi 1 1939 08 Ocak 2010 23:08