17 Nisan 2013, 12:01
			
			  |  
			 
			Mesaj No:1  |  
        Durumu:     Medine No :  27144   Üyelik T.:
08 Nisan 2013   Arkadaşları:0 Cinsiyet:Erkek  Memleket:Diyarbakır Ama Adana'dayım    Yaş:65    Mesaj :
255 Konular:
45  Beğenildi:0 Beğendi:0  Takdirleri:10  Takdir Et: 
	   Konu Bu  
				Üyemize Aittir!      |       PKK/BDP Yeni Bir Cephe mi Açıyor?         PKK/BDP Yeni Bir Cephe mi Açıyor?      [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya  Üye Olmak için TIKLAYIN...] ssahin@dogruhaber.com.tr  PKK/BDP Yeni Bir  Cephe mi Açıyor?    				12 Nisan  2013 Cuma  11:40:00	  Daha  önce de belki farklı vesilelerle paylaşmıştım. Ancak Dicle  Üniversitesi’nde yaşanan olaylar, olaylara yaklaşım ve olayları yansıtma  şekillerini net olarak ifade ettiği için tekrar aktarayım.     Rivayet edilir ki bir gün Hz. İsa  (as), Yahudi hahamlarının oturduğu bir yerin önünden geçiyormuş. Yahudi  hahamları adetleri olduğu üzere yine Hz. İsa’ya saldırmışlar ve ona  hakaretler etmişler. Hz. İsa da buna karşılık onlara hikmetli sözler  söyleyip nasihatler etmiş.   Etrafta bu manzaraya şahit olanlar,  hayretle Hz. İsa’ya sormuşlar: “Ey İsa! Bu ne hal! Onlar sana küfredip,  saldırıyorlar. Sen ise onlara hikmetle nasihat ediyorsun.” Hz. İsa  (as), onlara şu hikmetli cevabı verir: “Herkes yanında bulunan  sermayesinden harcar. Benim sermayem bu, onlarınki ise o.”   
Meşru dairesi olmayanlarla beraber yaşamak zordur. Çünkü kendilerini  sınırlayan, dizginleyen, bir daire içinde tutan inançları, değerleri ve  bağlayıcı ölçüleri yoktur. Biz müslümanları ise sınırlayan bir meşru  dairemiz vardır. Mesala, biz yalan söyleyemeyiz, iftira atamayız; kadın,  uyuşturucu ve parayı araç olarak kullanamayız. Güce dayalı baskı ile  zulmedemeyiz. Ama muhataplarımız ise çok rahat yalan söylüyor, iftira  atıyor; kadın, uyuşturucu ve parayı araç olarak kullanıyor. Güce dayalı  baskı ile zulmediyorlar.   
Dicle Üniversitesi’nde yaşanan olaylarda da PKK/BDP’nin yaptığı aynen bu  oldu. Olayı yalan ve iftira ile öyle bir çarpıttılar ki bunu yaparken  yüzleri bile kızarmadı. Diyeceksiniz ki yüzlerinin kızarması için  içlerinde yalan ve iftiranın ayıp, ahlak dışılık olduğuna dair bir  inancın olması gerekir. Doğru, böyle bir inanç ve ahlakları yok.   
Parti başkanları ve milletvekilleri ulusal ekranlara çıkıp olayı, olayın  saldıranlarını çarpıtarak saldırılanlara iftiralar ettiler. Bir  taraftan üniversitede öğrencileri kışkırttılar -halen devam ediyorlar-  diğer taraftan aracı STK’lar huzurunda saldırı olmayacağına dair  anlaşılmasına rağmen, bu güvenceyi suistimal ile okullarına giden  öğrencilere saldırdılar. Öte yandan ekranlara çıkıp, sükunet yanlısı  görünüyorlar.   
İkiyüzlülük diye bir tabir biliyoruz, ancak bu tabir onların bu  hallerini ifade etmekte yetersizdir. Çünkü onlarınki iki yüzlülük değil,  çok yüzlülüktür, hatta yüzsüzlüktür. Çok yüzlü olan veya yüzsüz  olanlarla beraber yaşamak gerçekten zordur. 
BDP’nin bu tür olaylar üzerine yaptığı klasik bir tanımlama var:  Provakasyon. Ancak bunun içini doldurmuyorlar ve bununla karşı tarafı  ima ediyorlar. Halbuki her defasında saldıran taraf kendileri. Saldıran  mı provakatör, saldırılan mı?   
PKK/BDP’nin provakasyon değerlendirmesi “cambaza bak” şeklindeki suçluyu  gizleme şeytanlığıdır. PKK ile devlet arasındaki barış sürecini  gözönünde bulunduranlar da doğal olarak provakasyon değerlendirmesi  yapıyor. Her halükarda bu provakasyon BDP/PKK içinden geliyor.   
DÜ ile başlayan olaylar, ya PKK/BDP içindeki barış karşıtı Türk solcular  ve alevi kanadın provakasyonudur. Ya da gerilim, çatışma ve kandan  beslenen, barışla da kapanacak olan devlet cephesi ile cephesiz-işsiz  kalacak olan PKK/BDP’nin gerilim, çatışma ve kana dair yeni bir cephe  açma kararıdır. Çünkü gerilim, çatışma ve kan ile besleniyor ve  taraftarlarını tutuyorlar. Besinsiz kalsalar zayıflar ve dağılırlar.   
Bana göre DÜ ile başlayan süreç, PKK/BDP’nin yeni bir cephe açma  gayretidir. Hüda Par’ın seçimlere girecek olması ve partinin il, ilçe  teşkilatlarının yoğun açılışları ve yaygınlaşan “Kutlu Doğum”   etkinlikleri de BDP/PKK’yı kaygılandırmış görünüyor. Seçimler de  yaklaştığına göre beslendikleri damarı devreye sokmaya ve seçim provası  yapmaya başladılar.   
Bir de PKK/BDP’nin faşit yapısını gözden kaçırmamak gerekir. Yıllarca  devletin uyguladığı faşizmi, kendilerinin etkin olduğu bölgelerde  uygulamaya çalışıyorlar. Devlet nasıl farklı düşünce ve inançlara hayat  hakkı tanımadıysa, PKK/BDP de kendi düşünce ve inançları dışında bir  düşünce, inanca hayat hakkı tanımıyorlar. Olayların sebebi, bu despotça  zihniyet ve yaklaşımdır.   
Biz her şeye rağmen şimdiye kadar sükunete davet ettik, parti olarak bu  olayda da ilk günden beri sükunete davet eden basın açıklamasını yaptık.  Ama BDP parti olarak bir basın açıklaması yapmadığı gibi, BDP eş  başkanları ve ortamı sakinleştirmek için olay mahallinde bulunduğunu  söyledikleri BDP’li milletvekilleri malesef meydandaki açıklamalarıy  kendi tabanları ve gençlerini daha da kışkırtmışlardır. BDP samimi ise  ekranlara ve dışarıya değil, alanlara ve kendi içlerine sükunet çağrısı  yapmalı.   
Hülasa kim ne yaparsa yapsın, meşhur ifade ile: “Gayr-ı meşru tarik,  zıdd-ı maksuda gider.” O yüzden meşru dairede sabırla mücadeleye devam.  Allah, hakkın ve haklının yardımcısı olsun.       |  
  |   |        |