Konu Başlıkları: Gerçek Dostluğu Kazanmak
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Temmuz 2008, 16:19   Mesaj No:2

medinelii

Medineweb Sadık Üyesi
medinelii - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:medinelii isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1808
Üyelik T.: 11 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 657
Konular: 89
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Gerçek Dostluğu Kazanmak

çok dogru znıtekım cocuklarlada böyle tanısır anlasır ve kaynasırız demekkı bu olay insanların dogasında var... dogru dostlukların kazanılması için dil lisanından cok hal lisanı lazım...

dil dudak depresmeden
halden anlayan gelsın die bosuna soylememısler...

tıpkı hz mevlana ve hz şems hazretlerı gıbı olabılmekte sır.... onun için yasadıkları bır makalede soyle gecer

Alıntı:
Şems’in kayboluşu Mevlana’yı perişan etti. Önceleri sadece benimsediği "Semâ"yı, artık hayatının parçası haline getirdi. Gizli-açık bağırmalar, zamanlı-zamansız semalar ve ardından en yankılı gazeller bu dönemde oluştu. Şayet birisi Şems’i gördüğünü söylese sırtındaki giysiyi hediye ediyordu.

Mevlana seyahate çıktığında onu tanıyan herkes bu durumuna şaşırıyor, “Mevlana gibi bir zatı bu duruma düşüren Şems nasıl birisidir.” diye.

Şam’da da izine rastlayamadı. Onun için: "Ben ve Şems, iki ayrı varlık değiliz. O bir güneşse ben bir zerreyim; o bir denizse ben bir damlayım. Zerrenin varlığı güneştendir, damlanın ıslaklığı denizdendir. Öyle ise arada ne fark vardır." Demek sureti ile teselli olmaya çalışıyordu. Bir müddet sonra tekrar Konya’ya döndü. Döndü dönmesine ama içindeki aşk onu durdurmuyordu. Gene cezbe galip gelerek tekrar Şam’a gitti. Artık tamamen ümidini kaybeden Mevlana bu sefer şöyle demeye başladı: "Ben kendim Şems’in aynıyım. Dolayısıyla onu aramak yerine kendimi aramalıyım." Sonra Konya’ya sükunet içinde döndü.
işte gerceklık payıda bu noktada vardır..

tskler kardesım
Alıntı ile Cevapla