Başkasını Yüceltmek/Yermek bizi cennete götürür mü ? /Muhsin Arslan
Başlığa bakıp; “Doğru söylemeyelim mi? Yalan mı konuşalım? İftira mı atalım? Susarak dilsiz şeytan mı olalım? Hakkı hakka teslim etmeyelim mi?” soruları ile muhatap oluruz... Konu bu değil!
Denilmeli ki cevaben:
Güneş güneştir, onu yıldız yapmayalım!
Ay aydır, onu güneş yapmayalım!
Eşek arısı eşek arısıdır, bal arısı yapmayalım!
Ebu Leheb, Ebu Leheb’dir; Ebu Talib yapmayalım! Elma ile armut meyvedir ama toplanmaz.
İbn Ubey münafıktır, yıldız sahabe yapmayalım!
Peygamber peygamberdir, ilahlaştırmayalım! Yarıştırmayalım!
Veli velidir, uçurmayalım! Uydurmalarla, rüyalarla, menkıbelerle öldürmeyelim/diriltmeyelim!
Kör öldüğünde "badem gözlü" yapmayalım! Her ortamın rengine girip bukalemunlaşmayalım!
Köprüyü geçmek için "ayıya dayı" demeyelim!
Şirkini, küfrünü fiilleri ve kavliyle kanıtlayana kırk dereden su getirip “Yok, sen Müslümansın.” iftirasını atmayalım.
Ömrünü İslam’a vakfetmiş bir âlimin, insana mahsus hata, günah ve nisyanlarına kurban edip bir kalemde silmeyelim!
Beğendiğimiz, takdir ettiğimiz, imrendiğimiz, sevdiğimiz bir âlimi de melekleştirip masumlaştırmayalım!
Fikrini, eserini, mezhebini, ırkını beğenmediğimiz bir âlimin yanlışları uğruna; doğrularına da “tu kaka” demeyelim!
“Gökteki yıldızlardır.” hadisini katledip; Ebu Süfyan ile Ebu Bekir’i aynı makama oturtmayalım!
Kur’an’ı anlayalım, anlatalım, yaşayalım ve tâbî olalım; heva hevesimize, düşüncemize uydurmak için Yahudileşmeyelim!
Resûlullah’ı anlayalım, örnek edinelim, davasına nefer olalım, ahlakı ile ahlaklanalım. Fiilleri yaşantısı Firavunca ama dili Müslümanca, cumadan cumaya salavat rüşveti ile “Eeee ben de seviyorum.” cahil sofu soytarılığını bırakalım!
Resûlullah’ı ne Yahudilerin Yahya’sı yapıp katledelim; ne de Hristiyanların İsa’sı yapıp ilahlaştıralım!
Yüceltmek ile yermek konusunda yarış ve mücadele imandan olamaz!
Bizi birbirimize düşüren:
Dünya âhiret hiçbir işimize yaramayacak olan bu ahlaksızlıktır. “Benim şeyhim seninkini döver” soytarılığıdır. “Benim nenem müftüydü, dedem sakallıydı.” edebiyatı ile cennette yer kapma ciddiyetsizliğidir. Amacımız birbirimize kenetlenmek iken, soy-sop, boy-ırk, renk yarışı ile kardeşlikleri “Allah rızası için, cennet sevdası için!” öldürmek cehaletidir.
İnfak yap denildiğinde yüzümüz ekşir ama infak yapmayan kardeşimizi yerin dibine sokar, olmadı cehennem biletini kesmeye meraklıyız hastalığıdır.
Karımız, kızımız sokakta yatak kıyafeti ile kırıtırken; midemiz, ensemiz kredi faiziyle semirmişken; camide vaizin menkıbelerine mendilimizle, duygusallığın zirvelerinde sulu gözlerle eşlik etme ciddiyetsizliğidir.
Ey Müslüman! Ey iman eden!
Kendine gel, işine bak, kendine bak, mideni haramdan temizle, kalbini nifaktan arındır, yaşantını uydur Kur’an’a. Dilini imanınla barıştır, beynini vahiyle birleştir, vahyi hayatınla birleştir. Hayatını mematınla namusluca birleştir. İmanını şirkten, küfürden, nifaktan uzak tut; amelini sahih/salih yap!
Tarihe övgü-sövgü, dedenin sakalı, şeyhinin şalvarı seni cennete götürmez!
Seni cennete götürecek, Mülk Suresi’nde geçen bu ilâhî mesajdır:
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا
"Sizin hanginizin daha iyi amel yaptığını sınamak için ölümü de hayatı da yaratan Allah’tır."
Hâlini anla, Müslüman! Hâline ağla, Müslüman!
Kendine gel... Azrail gelmeden!
Muhsin Arslan12.05.2013 [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]