|  02 Ağustos 2008, 23:24 | Mesaj No:1 | 
  |     Durumu:    Medine No :  50  Üyelik T.:
15 Temmuz 2007  Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj :
303Konular:
116  Beğenildi:4 Beğendi:0
 Takdirleri:10 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   Sıkıntınız mı var?Dertli misiniz?5 dk.nızı Ayetlere ayırın.. 
   Sıkıntınız mı var?Dertli misiniz?5 dk.nızı Ayetlere ayırın..   Alıntı:   | Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi. Yıkık, perişansınız. Kimse ile görüşmek istemiyorsunuz. Çoğunluk size küsmüş gibi. Yalnızsınız.
 
 
 Herkes benden uzak, herkes bana kırgın
 düşüncesi içinde çöküntü yaşıyorsunuz.
 Yalnızlığınızın karanlık mağarasına şu ayet bir güneş gibi doğuyor:
 
 
 'Rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı'(Duha-3)
 
 
 Kim
 kırılırsa kırılsın, kim darılırsa darılsın, kim terk ederse etsin.
 Rabbim terk etmiyor, kırılmıyor ya,
 ne gam! ...Bu ne büyük ferahlık değil
 mi?...
 
 
 
 Başınızda ağır bir dert var. Sanki hiç
 bitmeyecek gibi geliyor. Sanki bu
 sorun hayatınızın sonunu hazırlıyor gibi. İşte o an ayet yetişiyor
 imdada:
 
 
 'Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! Zorluğun yanında bir
 kolaylık muhakkak var! '(İnşirah-5/6)
 
 
 
 Garantiyi veren Allah !... Hem de ne
 garanti, her zorlukla beraber bir de kolaylık geleceği
 'mutlaka' ifadesi ile
 pekiştirilip ikna olalım diye iki kere tekrarlanıyor.
 Ayet; kolaylığın zorluk içinde saklı olduğunu,
 çözümün sorunda gizli
 olduğunu da
 fısıldıyor. Bu manayı duymuş olan Niyazi Mısri(k.s) şöyle demiş:
 
 
 'Derman aradım derdime, derdim bana derman
 imiş'
 
 
 
 
 Maddi sıkıntınız hat
 safhada. Yoksul düştüğünüzü hissediyorsunuz. İflas
 ettiniz...
 Sıfırı tükettiniz yani. Nasıl ayağa kalkarım düşüncesi içinde
 boğulurken
 ayet size yeni bir ümit
 veriyor:
 
 
 'Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah
 dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah
 hakkıyla bilendir, hüküm ve
 hikmet sahibidir.' (Tevbe-28 )
 
 
 
 
 Bir yakınınız ölümcül
 hastalıkla yatağa düştü. Doktorlar fazlaca ümit
 vermiyorlar.
 Çoğu kere Onu nasıl teselli edeceğinizi dahi bilemiyorsunuz. Gerçek
 ortada
 iken moral vermeye çalışmak
 sanki sahte davranmak gibi geliyor size. Ciddi
 bir delil olmalı ki hastanıza siz de inanarak
 moral verebilesiniz. Eyyub
 Nebi var
 Kurr17;anda...
 Hastalıkların, dertlerin en ağırına müptela olmuş ama sıhhate
 kavuşmuş. Onun
 hali size dayanak
 oluyor: Kulumuz Eyyub u da an, o zaman Rabbine şöyle nida
 etmişti:
 
 
 'Bak bana, meşekkat ve acı ile şeytan dokundu! Ve ona, bütün
 ailesini ve beraberlerinde bir misli daha tarafımızdan bir rahmet
 olarak bahşettik ki, temiz akıllılar
 için bir ibret olsun.' (Sad-41/43)
 
 
 
 
 Ama yine de bazı şeyleri yediremiyorsunuz kendinize. Bir
 tutamak arıyorsunuz. Ayet el veriyor
 size:
 
 
 'Olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa o, hakkınızda
 hayırlıdır. Olur ki, siz bir şeyi
 seversiniz; ama o, sizin hakkınızda bir fenalıktır.Allah bilir, siz bilmezsiniz.' (Bakara-216)
 
 
 
 
 Rabbimiz , Rasülümüz Muhammed(s.a.v) ,
 Kitabımız Kuran , Yolumuz Sırat-ı Müstakim!... Bizden bahtiyarı yok dünyada! ...
 
 
 
 Her ne olursa
 olsun, ne yaşanırsa yaşansın zafer ve
 başarı bizim. Bunu da kafadan söylemiyoruz, Kuran konuşuyor:
 
 
 Vel Akıbetü lil Muttakin (Kasas-83):
 
 Akıbet(hayırlı son, güzel sonuç) Müttakiler (takvayı kuşananlar,
 korunanlar, inanca sarılanlar)
 içindir!...
 |  | 
  |  |   |