Konu Başlıkları: Bunu Mu Duyacaktım ?...
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Ağustos 2008, 18:01   Mesaj No:1

Arın

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Arın isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2647
Üyelik T.: 15 Temmuz 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 143
Konular: 54
Beğenildi:7
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bunu Mu Duyacaktım ?...

Bunu Mu Duyacaktım ?...

Hayat ne tuhaf. Bir varsın bir yoksun. Dün biriyle konuşuyorsun, plan program yapıyorsun, heyecanlanıyorsun, düşünüyorsun ve tedirgin oluyorsun, bugün ise “Ya değişmişse, beni tanımazsa” diyebiliyorsun. Karşındaki insanı tanımayacak olmanın getireceği psikolojiyi hemen üstünden atıp hemen daha güzel şeyler düşünmek istiyorsun.
Kaç senedir görüşmediğinizi bile hatırlayamayabilirsiniz. Kim bilir en son nerede ve ne zaman görüştünüz? Neler yaşanmıştır bu arada? Neler değişmiştir? İşte, bu yüzden değil midir, o tatlı, heyecanlı kıpırtılar?

Uzun süredir görüşmediğin bir arkadaşını görmeye gidersin ve beklemeye başlarsın. “Ya erken gelirse” düşüncesi, daha çok görülebilmek için erkenden götürür buluşma yerine. Olsun, onu beklemek de güzel! Onu düşünmek, geleceğini hissetmek, nasıl geleceğiyle ilgili hayaller kurmak… Vakit de hızla geçmiştir fark etmeden. Yarım saat geçer, yoktur kimse etrafta. Ha geldi, ha gelecek, diye hayallere kurarken karşıdan gelen “Ah, o ne olduğu belirsiz” kıpırtılar yok mu? Yine boş çıkmıştır. Oysaki bu kez oydu gelen, belliydi sesinden. Ayak sesleri ne kadar da benziyordu, ama kim bilir kaç sene geçti? O da değişmiş olmalı. Ama o kilometrelerce uzaktan gelen kokusu ise asla değişmez. Mümkün değildir fark etmemek. O nasıl kokudur ki, bir insana bu kadar yakışır. Vakit bir hayli ilerlerken “Ses şimdi tamamen kesildi” dersiniz. Etrafta çıt yoktur. Diğer yandan da eliniz telefona gidip gelir. Arasam mı, aramasam mı?

“Yahu, neden aramıyorum, neredesin diye soramıyorum” diye düşünüp, “Ya adresi bulamadı ya da çok trafik vardı” deseniz de çok iyi bilirsiniz ki aramak son çare. Ama en iyisi onu hayallerle beklemek. Varsın biraz geç kalsın. Ne olmuş biraz geciktiyse? Neden panik yapıyoruz? Nasıl olsa gelecek. Dün konuşup anlaşmadınız mı? Ne kadar güzel geldi sesi, o ne coşkuydu. Gelecek o, muhakkak gelecek, biraz sonra. İşte yine biri girdi kapıdan. Bu kez kesinlikle o olmalı.

Hayır, yine yok, yine o değil. Bir bakarsınız saate, tam bir saat olmuş. E, ama bu kadarı da fazla yani. Artık dayanamazsınız. El istemeden gider telefona. Şiddetle basarsınız tuşlara, bu kez daha sabırsızca. Telefon uzun uzun çalar. Değişik bir ses alırsınız bu kez. “Alo, Burak ile görüşecektim” dersiniz ve karşıdan “Burak Bey'i kaybettik” diye bir inilti gelir. “Anlamadım” dersiniz. Sanki biri dalga geçiyormuş gibi gelir. Üstelik çok da sevimsiz bir şakadır yapılan.

“Beyefendi, Burak Bey dün bir kalp krizi geçirmiş. Allah rahmet eylesin.”

Telefon, siz, eller, ne varsa yakında, her şey, hayat donar bir an. Hakikaten şaka gibi. Bir kabus mu bu? Nasıl olur? Dün akşam konuştuk, bugün öğleden sonra buluşmak için. Mümkün olamaz. Daha o kadar genç ki! Daha doyamamışken böyle. Hem yeniden başlatacakken dostluğu, daha sağlam ve derinden. Yok bu gerçek olamaz. “Derhal, evini bulmalıyım” deseniz de, olan olmuştur bir kere. Burak, gerçekten dün akşam eve giderken arabasına biner binmez bir kalp krizi geçirmiş. Zor olsa da inanması gerçek, hakikaten çok ama çok acı.

Telefonda konuşulan işler, projeler, hayaller, planlar bitti gitti işte. Her şey onunla birlikte bitti ansızın, bir arabanın içinde ve bir anda. Hayat akışına devam etse de bir insan ve bir dost daha kaydı gitti, onlarca hayalleriyle birlikte. Geriye sevdiklerini bırakarak. Şimdi ne oldu? İçinizden şöyle geçmez mi: “Keşke daha önce sık sık görseydim onu. Israr etseydim, tüm randevularımı iptal edip ona gitseydim. Ne lüzum vardı ertelemeye?”

İşte, hayat ne kadar güzel ve aynı zamanda ne kadar da acı. Bilseniz hiç göremeyeceğinizi bir daha, bırakır mıydınız peşini? Erteler miydiniz günleri, haftaları, ayları? Hiç düşündünüz mü, sizin ne kadar ömrünüz var, zamanınız sevdiklerinize doymaya yetecek mi? O halde ne gerek var yaşamı ertelemeye?
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Arın 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Azerinin aşkı :) Serbest Kürsü Filistin 6 2497 21 Mayıs 2009 17:27
Futbol dini !.. Serbest Kürsü NUR 2 1985 21 Mayıs 2009 17:24
ZİMEN DEFTERİ NEDİR BİLİYOR MUSUNUZ ? Serbest Kürsü Arın 0 1731 21 Mayıs 2009 16:08
DUALARINIZ KABUL OLMUYORSA.. Serbest Kürsü inzar 1 1736 21 Mayıs 2009 11:03
MEŞHURLARIN OKUMA ALIŞKANLIKLARI Serbest Kürsü Arın 0 1649 21 Mayıs 2009 10:56