Konu Başlıkları: 'O Diyarın Sakinleri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Ağustos 2008, 22:50   Mesaj No:22

Huzurİslam

Medineweb Sadık Üyesi
Huzurİslam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Huzurİslam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 762
Konular: 392
Beğenildi:19
Beğendi:0
Takdirleri:87
Takdir Et:
Standart Cvp: 'O Diyarın Sakinleri

Diyarın Sakinleri Olan Kadınlarla
Bu Diyarın Sakinleri Olan Kadınları
Karşılaştırma (Mukayese)
Bir zamanlar benzer yönleri yok denecek kadar az olan hususiyetler, şimdi hızla fazlalaşmaktadır. Benzeyen ve benzemeyen yönlerimizi tespit edecek olursak, herhalde benzer yönlerimiz ağır basacaktır.
BENZER YÖNLERİMİZDEN BAZILARI
O diyarın sakinleri olan müslüman kadınlar:
- Allah için yaşıyorlar ve Allah için ölüyorlardı;
- Yüce Yaratıcı olan Allah'ı, tüm işlerine karıştırıyorlardı,
- Göğüslerinin altında bir tane kalp olduğunun idraki içerisindeydiler,
- Hayatlarının tanziminde bir ilah vardı, iki ilah yoktu,
- Her türlü işlerini bir ibadet olarak yapıyorlardı,
- Dünyaya gelen çocukları için de, her biri iyi bir anneydi,
- İslâm için başlarını ortaya koymayan kimse kalmamıştı,
- Kur'an-ı Kerim'i hem okuyor, hem anlıyor ve hem de yaşıyorlardı,
- Dinlerini öğrenmede utanmaları engel teşkil etmiyordu,
- Her biri efendisi için cariye-köle gibi oluyordu,
- Kendi efendileri de onlar için köle oluyordu,
- Bununla beraber gerçek köleliklerini Allah'a yapıyorlardı,
- Karınlarına taş bağlasalar bile, hallerinden şikayetçi değillerdi.
- Sabahleyin evladı ölüp toprağa defnetseler bile, akşam kocalarıyla beraber olmayı bir ibadet şuuru içinde yapıyorlardı.
- Eğer kocaları maddi yönlerini Peygamberimize bildirecek olsalar, hemen engel oluyorlar ve "Allah'ı, Resûlüne şikayete mi gidiyorsun" derlerdi.
- Gözleri yaşlıydı, dudakları titrek ve boyunları eğikti. Ancak küfrün karşısında her birinin başı dimdikti.
- Efendileriyle latifeleşir, bazen arkadaş, bazen kardeş olurlar, hiç bir zaman kadın olduklarını, hanım olduklarını asla unutmazlardı,
- En büyük arzuları, efendilerinin kendilerinden razı olmuş olduğu halde Rablerine kavuşmalarıydı,
- Tesettürleri tamdı. İslâm toplumu kendilerinin tüm hayatını tesettüre boğmuştu. Kapanan yerleri sadece bedenleri değildi,
- Gerçek manadaki tesettür şuydu: Kadını cennete sokacak vasatta tutmak onu kapatmak demektir. Kafese kapatmak değil, cennete kapatmaktır.
- Yaptıkları her işin yaptırıcısı İslâm'dı. Çünkü yaptırıcısı İslâm olmayan amel, İslâm değildir.
- Kısaca ve özetle, tam manasıyla Allah'a kul Resûlüne ümmet ve İslâmiyet'e birer hizmetçi olmuşlardı.
BENZEMİYEN YÖNLERİMİZDEN BAZILARI: Bu diyarın sakinleri olan müslüman kadınlar:
- Resmi ideolojinin dininden kurtularak, yeni yeni Allah'ın dinini öğrenmeye ve yaşamaya başlamıştır.
- Günümüz kadını evden çıkarken kapalı, çarşıdaki alışveriş hali bozuk.
- Okula giderken kapalı kızımız, okul hayatında suç işlemekte, tesettürde olan sadece bedeni. Kendisini cennete sokacak vasat tam olarak hazırlanmış değil. Bu görevi babasından, abisinden, din kardeşinden beklemektedir.
- Günümüz kadını evine o kadar teknolojik alet aldı ki, kendisinin yapacağı bir şeyi kalmadı. Yaratılışına uygun olan ve işlerini yaptığında sıhhatli, güçlü, sağlıklı bir hayatı vardı. Çamaşır makinasıyla, bulaşık makinasıyla elektirik süpürgesiyle işlerini yaptırdı amma, kendisini adeta robotlaştırdı. Beden, hareketten uzak kalınca donuklaştı, kireçleşti ve haplarla ayakta kalmanın hesabına düştü. Sonra da şu soruyu sordu. Kadının spor yapması caiz mi? Halbuki onun sporu, kültür fiziği, evinin işleriydi. Hem de ibadet inancıyla yaptığı evinin işleri.
- Günümüz kadını kocası gibi dünyaya meyletti. Dünyası köşk ve saray gibi. Âhireti ise gecekondu. Şimdi köşkünden, gecekondusuna gitmek istemiyor. Can, kafesten uçmak istemiyor.
- Günümüz kadınının gardırobuna, ayet ve hadis selam vermekte adeta zorlanıyor. Doğu-batı sentezi gibi, dolabın içine konuları elbiseler sentez gibi. Hira ve Roma karışımı bir hale girmiş.
- Günümüz müslüman kadını tavizli yaşamayı (dinde açık vermeyi) günlük hayatından ayrılmayan bir parça haline getirmiş durumdâ.
- Günümüzün müslüman kadını hatalarıyla ve sevaplarıyla; özet olarak böyle Ümidimizi kaybetmiş değil, kuvvetlendirmiş durumdayız. Her ne kadar o diyarın sakinleri olan müslüman kadınların taşıdığı kimliği tamamıyla taşımasalar da gidişat ona doğrudur. Dünyadaki İslâmi hareketlere en büyük destek müslüman kadından gelmiştir. Anadolu müslümanları da çalışmalarında bu hususta nasibini almaktadır. Bunun için müteşekkiriz onlara. Siyonist güçlerin ve kuyrukların şehvet aracı durumuna sokulmuş olsalar bile, müslüman kadın bu oyuna gelmedi, batıla ve batıl sistemlere pirim vermedi. İnşaallah kendisinin sıfatına yakışmayan bazı yaftalar atılsa bile, onlar, tevhid erleri olduğunun birer alametidir.
- Günümüz müslüman kadınını bu düşünceler ve değerlendirmeler ışığında Hak selamı ile selamlıyoruz.
Kıyafetinden ürken yaban eşeklerine karşı onurlu mücadelelerinin devamını diliyoruz.
Haklı davalarında her zaman yanlarında olacağımızı bildiriyoruz.
Ve buluşacağımız, kavuşacağımız diyarın da Dar'us-Selam olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyoruz.
Alıntı ile Cevapla