Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Ağustos 2008, 15:40   Mesaj No:3

Yitiksevda

Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hazret-i İsa

3. HAZRET-İ ÎSÂ. (Ulûhiyyetini kabul ediyor musunuz? Dîninizdeki yeri nedir?)

C E V A P : 3

İkinci suâlin cevâbında da açıklandığı üzere Hıristiyanların i'tikadına göre: Hazret-i isa, (hâşâ) Allah'ın oğludur ve üç uknûmdan biridir. Beşer cesedi giyinerek Hazret-i Meryem'den doğmuştur.

Kendisinin yeryüzünde çok ibadet ettiği, bilahare Yahudiler elinde asılarak öldürüldüğü, öldürülmek istenildiği zaman kaçıp gizlenecek bir yer aradığı, gizlendiği yerde tutularak asılırken şiddetli teessürler gösterdiği: «ilâhî, İlâhî, beni niçin terk ettin?» diye Cenab-ı Hakk'a halinden şikayet ettiği, öldürüldükten sonra da cehenneme inip Hazret-i

Adem ile zürriyetinden olan bütün peygamberleri oradan çıkardığı, üç gün sonra ölülerin arasından kalkarak göklere çıktığı ve Kaadir-i Mutlak olan Baba'nın sağ tarafında oturduğu iddia edilmektedir.

Biz Müslümanlar bu iddiaların ve akîdelerin hiç birisine inanmayız. Çünkü Hazret-i Îsa, Hıristiyanların da i'tiraf ettikleri vechile, bir zaman yok iken, sonradan Hazret-i Meryem'den doğmuş, süt emmiş, yiyip içmiş, insanlar arasında çocukluk ve gençlik çağını geçirmiş bir beşerdir. Demek ki hadistir, mümkündür, mütegayyir'dir.

O halde, hadis olan bir varlık için Kadîmlik,

mümkün olan bir varlık için Vâciblik, mütegayyir olan bir varlık için de Dâimlik tasavvur edilemez.

Eğer, iddia edildiği gibi, Hazret-i Îsa'da İlahlık olsa idi —Hıristiyanların dediklerine göre— kavimlerin en zaîfi ve âcizi olan Yahudilerin elinde aciz kalıp kurtulmak için bir sığınacak yer aramak lüzûmunu duyar mı idi?

Sonra, çok ibadet ettiği söylenilen Hazret-i Îsâ'nın, şayet kendisinde bir İlahlık vasfı bulunsaydı, bu, Tanrı'nın, kendi kendisine ibâdet etmesi gibi abes bir hareketi, Tanrı'ya isnâda kalkışmak demek olmaz mı idi?

Hazret-i Îsâ'nın ülûhiyyeti iddia ve öldürüldüğü de kabul edildiğine göre, o halde ölümünden sonra kainatın devam ve bekaası Tanrısız nasıl mümkün olabilmiştir?

Hazret-i Îsâ'nın Allah'ın oğlu Sıfatı ile Baba'nın (Allah'ın) sağ tarafında oturduğu iddia olunduğuna göre, bu da kendisinin Allah'tan ayrı bir varlık olduğunu kabul ve aynı zamanda Allah'a da bir mekan ve cihet isnad etmek demek değil midir?...

Eğer Hazret-i İsa'ya Tanrı'lık atfı incil'lerde görülen Peder ta'birinden ileri geliyorsa, bu ta'bir hakîkî ma'nada olmayıp, mâlik ve hâfız ma'nasındadır. Bunu hakîkî ma'naya almak yanlış yola sapmak demektir.

incil'lerde Cenab-ı Hakk'ın yalnız Hazret-i Îsâ'nın değil, insanların da pederi olduğu yazılmakta ve nitekim Matta İncili'nde şöyle denilmektedir : -

«Ne mübarektir sulh ediciler, zira onlara evladu'llah tesmiye olunacaktır.» (Beşinci Bab, 9 uncu fıkra

«Tâ ki, semâvatta olan Pederinizin evlâdı olasınız. Zira kendi güneşini fenalar ile iyilerin üzerine doğdurur. Hem salih ve fasık kimselerin iizerine yağmur yağdırır.» (Beşinci Bab, 45 inci fıkra.)

Eğer pederlik, oğulluk, Hazret-i Îsâ hakkında hakîkî ma'nada ise, insanlar hakkında da, hakîkî ma'nadadır. O halde, diğer insanlar dahi Allah'ın oğulları olmaları lazım gelir. Oğulluğun Hazret-i Îsâ'ya hasr olunmasında bir münâsebet görülemez,

Eğer Pederlik, sâir insanlar hakkında mecaz. ise, Hazret-i Îsâ hakkında da. mecâz olmak icabeder.

Hazret-i Îsâ'nın kendisinden önce gelen peygamberler gibi bir peygamberden başka bir insan olmadığı Matta İncil'indeki şu fıkralardan da açıkça anlaşılmaktadır :

«Ve Orşelim'e girdiğinde, bu kimdir? diyerek bütün şehir tahrik olundu. Halk dahi; bu Celil'de vâki' Nâsıret'den olan Îsâ peygamberdir, dediler.» (Matta 21 inci Bab, 10 ve 11 inci fıkralar).

«Ve onu Haça gerdikten sonra elbisesini kur'a atarak taksim ettiler. Tâ ki. Peygamberin; elbisemi aralarında taksim edip kaftanım üzerine kur'a attılar, diye buyurduğu kelam itmam oluna.» (27 nci Bab, 35 inci fıkra).

«Ve vâki' oldu ki. İsa bu temsilleri bitirdikten sonra oradan hareketle kendi vatanına geldikte, sinagoglannda onlara tâlim ederdi. Şöyle ki onlar hayran olup bu hikmet ve mu'cizeler Buna neredendir?»

«İmdi 0'na bunun cümlesi neredendir? diyerek O'nun hakkında sürçerler idi. Fakat Îsâ onlara;

'Bir peygamber kendi vatanından ve kendi hanesinden gayrı yerde i'tibarsız değildir, dedi. Ve orada onların îmansızlıkları sebebiyle çok mu'cizat icra etmedi.» (Matta 13 üncü Bab; 53, 54, 57 ve 58 inci fıkralar).

Biz Müslümanların Hazret-i Îsâ hakkındaki i'tikadımıza gelince:

Hazret-i Îsâ, ancak peygamberlik mertebesine haiz mümtaz bir beşerdir. Anadan, babasız ve hârikulâde olarak, Allah'ın «Kün!» emri ile doğmuş olması kendisinin ilâhlık vasfını haiz bulunmasını asla istilzam etmez. Bu belki Allahu Teala'nın bütün tabiat ve hilkat üzerinde hakim bulunan kudret ve iradesinin azametine delalet eder. Nitekim Hıristiyanlarca da kabul olunduğu veçhile, Hazret-i Adem, hem babasız, hem anasız yaratılmıştır.

Daha önceki peygamberler gibi, Hazret-i Îsâ' ya da Allah tarafından peygamberliğini te'yid için, hastaları ilaçsız iyi etmek ve hattâ Allah'ın izni ile, ölüleri diriltmek gibi mû'cizeler verilmiş ve kendisine ilahî emir ve nehiyleri bildiren ve tebdil ve tahrife uğramıyan hakîkî İncil ayetleri dahi vahy edilmiştir.

Hazret-i Îsâ, kendisinden önce gelen bütün peygamberleri ve ezcümle Hazret-i Mûsâ'yı ve O'na verilmiş olan Tevrat'ı tasdik ettiği gibi, kendisinden sonra gelecek olan. Âhir Zaman Peygamberi, Hazret-i Muhammed Aleyhisselam'ı da tebşir ve tasdik etmiştir.

Hazret-i Îsâ, kavmine: «Allâhu Teâlâ benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Yalnız O'na ibâdet edin; en doğru yol budur» demiş ve, helal ve haram olan şeyleri bildirmiştir. Kendisinin ilâhlık ile ve ilâhi oğul'luk ile hiç bir münâsebeti yoktur. Hazret-i Îsâ, kendisine ve validesine yapılan bu çeşit isnadlardan âhirette Cenab-ı Hakk'ın manevi huzûrunda şiddetle teberri edecek ve bunların ancak sonradan uydurulmuş kuru bir isnad ve iftirâdan ibâret bulunduğunu söyleyecektir.

İşte biz Müslümanların Hazret-i Îsâ hakkındaki nakle ve akle dayanan inancımız bundan ibarettir.

* * *

__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla