Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Ekim 2013, 21:47   Mesaj No:4

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Kelam Ünite1: Doğuşu, Gelişimi, İslam Bil.

Kelam ilminin diğer isimleri:
1. Akaid ilmi
Akaid, ‘akide’nin çoğulu olup ‘akd’ kökünden türemiştir.
- Akd: Düğümlemek
- İtikad: Bir şeye gönül vermek, düğüm atmışçasına inanmak.
- Akide: İnanılması şart olan iman esası.
Akaid ilmi dinin pratik hükümlerini değil de teorik hükümlerini içermektedir. Kelam ile arasındaki fark, inanç esaslarını herhangi bir tartışmaya girmeden anlatmasıdır. Yine akaid sadece Tanrı’yı konu edinirken kelam ise hem Tanrı, hem de var olan ve bilinen her şeyi konu edinmektedir.
2. Fıkhu’l Ekber
Ebu Hanife fıkhı “bir kimsenin leh ve aleyhinde olan hususları bilmesi” olarak tanımlar.
O inanç alanından söz eden fıkıh alanına “fıkhu’l ekber” adını verir ve bu alanda bir eser meydana getirir. Ona göre inanç ve kuramsal alanındaki fıkıh uygulamalı alandaki fıkıhtan daha üstündür.
3. Tevhid ve Sıfat İlmi
Kelam ilminin bu isimle anılması konusu itibariyledir. Çünkü Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatları bu ilmin en fazla üzerinde durduğu konudur.
Kelamın geçirdiği evrelerin belli bir aşamasında kelamcılar kelamı üç ana başlık altında incelemişlerdir, buna “Usülüs selase” (üç temel usül) demişlerdir:
- İlahiyat : Tanrı ve Tanrıyla ilgili sorunları,
- Nübüvvat : Peygamberlikle ilgili sorunları,
- Semiyyat : Ahiret ile ilgili sorunları ele almaktadır.
4. Usülu’d Din
Bu isim İslam dininin temel prensiplerini konu edinmesinden dolayı verilmiştir. Dini akidelerin esasları ve temel kuralları konusunda kuramsal olarak düşünmeyi içeren bu isim, dinin uygulamalı yönü üzerinde duran fıkha karşılık gelmektedir.
Başka bir ifadeyle fıkıh, dinin uygulamalı yönünü içerirken, Usulü’d din ise hem kuramsal hem de uygulamalı yönünü içermektedir.
5. Nazar ve İstidlal ilmi
Kelamcıların kullandıkları yönteme dayalı olarak, kelam ilmine nazar ve istidlal ilmi denilmiştir.
6. Kelam
Kelam ilminin en yaygın kullanılan ismidir. Sebepleri:
- Bir sıfat olarak Allahın kelamı (kelamullah) nın ezeli mi yoksa sonradan mı olduğu konusunda ilk dönemlerden itibaren ciddi tartışılması.
- Kelamın uygulamaya yönelik konuları değil de soyut konuları sözlü olarak tartışması.
- Kelamın kullandığı akıl yürütme yönteminin mantıkla uygunluk taşımasıdır. Logos (mantık) Yunanca’da ‘söz’ anlamına gelmektedir.
- Bazı bilginler ise kelama olumsuz bir anlam yüklemek için, bu ilmi disiplinin tartışmaya, cedele ve münazaraya en uygun ilim olduğunu ileri sürmüşlerdir.
- Kelam eserlerindeki konu başlıklarının bu isimle düzenlenmiş olmasıdır: el kelam fil irade (iradehakkında söz), el kelam fil erzak (rızıklar hakkında söz) gibi.
- Kelamcıların kullandıkları delillerden hareketle bu isim verilmiştir. Konuların çok güçlü delillerle ispat ve savunulmasının ardından ‘işte kelam budur’ şeklinde son sözden dolayı bu ismin verildiği söylenmektedir.
SÖZLÜK
Burhân: Kendilerinden zorunlu kesin bilginin hâsıl olduğu öncüllere dayalı bilgi.
Cedel: Bir görüşü savunma veya çürütme ile ilgili (meşhuryahut müsellem öncüllerle) delil getirme tekniklerini konu edinen bir ilim veya sanattır. Konuşurken veya bir tezi savunurken çelişiğe düşmemeye veya yenilmemeye çalışma sanatıdır.
Ehl-i Rey(Ehl-i nazar, Ehl-i Burhân, Ehl-i İstidlâl, Ehl-i Kıyas ve Ehl-ite'vil): İtikâdî ve fıkhî meseleleri daha çok içtihad, kıyas ve akıl ilkelerine dayanarak açıklayan fıkıh ve kelam alimleri.
Ekol: Bir ilim veya sanat dalında özel ve belirli tarz, çığır. Okul, medrese, mektep, mezhep.
Eşrefu'l-Ulûm: İlimlerin en şereflisi.
Kadîm: Varlığının başlangıcı olmayan, var olmadığı bir zaman düşünülemeyen, daima var olan Varlık.
Kalbî Fiil: İman.
Kıyas: Öncül adı verilen birden çok önermeyle, sonuç adı verilen bir önerme arasında mantıkça geçerli bir ilişki kurmaktır.
Mevcud: Var olan.
Normatif: Bir kural değerini, gücünü taşıyan, norma ilişkin. Bilimlerden kural ve norm koyucu olanlar.
Rasyonel: Akli olan ve temel ilkelerin akli olarak temellendirilmesini amaçlayan.
Te'vil: Aslına döndürmek anlamındaki e-v-l kökünden türeyen te'vil, bir şeyi görünen, lafzi anlamını yorumlayarak asli formuna kavuşturma ve ilk haline götürme anlamına gelmektedir.
Cebriye: İslam düşünce tarihinde insanın irade özgürlüğünü ve yapabilme gücünü yadsıyan, insan fiilleri de dahil her şeyi ilahi takdirle açıklayan, her şeyin ilahi irade ve kudretin etkisiyle meydana geldiğini ileri süren ön belirlemeci akım.
Kaderiye: Cebriyye'nin aksine insan fiillerinde ilahi takdirin her hangi bir rolünün olmadığını, bu konuda insanın tam bir özgürlüğe sahip olduğunu, insanın fiillerini kendi irade ve kudretiyle meydana getirdiğini ve dolayısıyla sorumlu olduğunu savunan ve kaderi inkar eden kimselerin görüşleri etrafında şekillenen düşünce okulu.
Mürcie: Haricilik ve Mu'tezilenin görüşlerine tepki olarak ortaya çıkan, büyük günah işleyen kimseyle ilgili kararı Allah'a bırakan, bu konudaki hükmü ahirete erteleyen, amelin imanın bir parçası olmadığını, imanın bir bilgi ve dil ile ikrar olduğunu, imanda artma ve eksilmenin olmayacağını savunan kimselerin görüşleri etrafında şekillenen düşünce okulu.
İkame Etmek: Yerleştirmek, oturtmak, bulundurmak, ortaya koymak, meydana getirmek, ayağa kaldırmak, bir şeyi diğerinin yerine koymak.
Delil: Herhangi bir konuda yol gösteren kanıt, doğru yola ve doğru sonuca götüren, gerçeğe veya kanıtlanması istenen konuya ulaştıran, yeni bir bilgi meydana getiren, bilinmesi başka bir şeyin bilinmesini gerektiren şey.
Medlul: Bir bilgi meydana getirmek amacıyla hakkında kanıt getirilen şey.
Akide: Dinde inanılması zorunlu ilke veya ilkeler bütünü. Bu ilkeleri konu edinen bilim dalına akaid adı verilir. Bu kelime, herhangi bir inanç esası için kullanıldığı gibi, belli bir düşünce ekolünün anlayışını da ifade eder.
Mantık: Doğru düşünme yöntem, sanat ve bilimi. Doğru düşünmenin ve akla uygun söz söylemenin kurallarından söz eden bilim.
Usul: Asıl, kök, temel. Bir bilimin asıl konusundan önce öğrenilmesi gereken esaslar. Bir amaca ulaşmak için benimsenen düzenli yol. Bir bilim alanında benimsenen ve uygulanan tarz ve yöntem.
Sıfat: Bir kimsenin veya şeyin durumunu, niteliğini ve nasıllığını ifade eden terim.
İlahi sıfatlar: Allah'a ait olan niteliklerdir. Bunlar da, zati, fiili, selbi ve subuti şeklinde kısımlara ayrılır.
- Zati sıfatlar, Allah'ın zatından ayrılması mümkün olmayan ve zatının gereği olan niteliklerdir.
- Fiili sıfatlar, Allah'ın yaratma, şekil verme, yaşatma, gözetme, nimetlendirme, rızıklandırma gibi nitelikleridir.
- Selbi sıfatlar, Allah'ın birliği, O'nun başlangıcının ve sonunun olmaması, kendi başına var olması ve yaratılanlara benzemeyişi gibi niteliklerdir.
- Subuti sıfat ise, Allah'ın, hayat, bilgi, irade, kudret, görme, işitme, kelam ve tekvin sahibi oluşunu gösteren niteliklerdir.
Tevhid: Bir şeyin bir olduğuna hükmetmek, onu bir olarak bilmek, bir şeyi diğerinden ayırarak tek kılmak, birlemek ve tek kılmak. Mutlak anlamda Allah'ın biricik olduğunu bilmeyi, O'ndan başka ilah bulunmadığına, her türlü ortaklık ve denklikten uzak olduğuna inanmayı ifade eder. Allah'ın zatında, fiillerinde ve niteliklerinde biricik olduğuna inanmak.
İlahiyyat: Kelam ilminde Tanrı ve Tanrı'yla ilgili konuları içeren bilgi alanı.
Nübüvvat: Kelam ilminde peygamber ve peygamberlikle ilgili konuları kapsayan bilgi alanı.
Kelamullah: Yüce Allah tarafından bütün peygamberlere gönderilen, insanlığı doğru yola çağıran, ilahi söz. Kur'an-ı Kerim. Allah'ın konuşma sıfatı.
Alıntı ile Cevapla