Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Ağustos 2008, 11:46   Mesaj No:2

medinelii

Medineweb Sadık Üyesi
medinelii - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:medinelii isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1808
Üyelik T.: 11 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 657
Konular: 89
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Toplumuzdaki Kanadı Kırıklar: Yetimler ve Yoksullar

Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

وَآتُواْ الْيَتَامَى أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَتَبَدَّلُواْ الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَهُمْ إِلَى أَمْوَالِكُمْ

“Yetimlere mallarını verin, temizi verip murdan almayın, onlann mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin…” (en-Nisâ, 2)

“…Sana yetimler hakkında da sorarlar. De ki: Onlann gerek kendilerini, gerek mallarını ıslâh edip geliştirmek, elbette hayırlı bir iştir…” (el Bakara, 220)

“Sana Allah yolunda kimlere ve ne harcayacaklarını sorarlar. De ki: İnfâk edeceğiniz mal; anne-baba, akrabalar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmış garipler için olmalıdır…” (el-Bakara, 215)

“Yetimleri evlenme çağına gelinceye kadar gözetip deneyin…” (en-Nisâ, 6)

“Mîras taksim edilirken vâris olmayan akrabalar, yetimler, fakirler de orada bulunuyorlarsa, onlara da bir şey verin ve gönüllerini alacak tatlı sözler söyleyin.” (en-Nisâ, 8)

“…Yetimlerin haklarını tam vermekte adaleti gözetin. Yaptığınız her hayrı Allah mutlaka bilir.” (en-Nisâ, 127)

İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- anlatıyor:

“Cenâb-ı Hakk’ın, «Rüşdüne erinceye kadar, yetimin malına sâdece en güzel şekilde yaklaşın…» (el En âm, 152) ve «Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında kannlan dolusu ateş yerler. Onlar, yarın alevlenmiş bir ateşe gireceklerdir.» (en-Nisâ, 10) âyetleri nazil olduğunda, yanında yetim bulunan sahâbe-i kiram hemen gidip onların yiyeceğini ve içeceğini kendilerininkinden ayırdılar. Yetime ait yiyecek ve içeceklerden bir şey artsa bile ona dokunmuyor, yetim yiyinceye veya kokuşup bozuluncaya kadar saklıyorlardı…” (EbûDâvûd, Vesâyâ, 7/2871; Nesâî, Vesâyâ, 1 1)

Yine İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-’dan rivayetle Ata -rahimehullâh- det ki:

“Ali -radıyallâhu anh- bir gece bir miktar arpa karşılığında bir hurmalığı suladı. Sabah olunca ücreti olan arpayı alarak evine geldi. Getirdiği arpanın üçte birini öğütüp «hazıra» denilen bir yemek yaptılar. Yemek pişince bir yoksul geldi ve yemek istedi. Onlar da pişen yemeği olduğu gibi yoksula verdiler. Sonra ikinci üçte biri öğütüp yemek yaptılar. Yemek pişince bu sefer bir yetim gelip bir şeyler istedi. Bu yemeği de o yetime verdiler ve kalan son üçte biri öğütüp ondan tekrar yemek yaptılar. Yemek piştiğinde müşriklerden bir esir geldi ve bir şeyler istedi. Son yemeklerini de ona verdiler ve o günü aç olarak geçirdiler. Diğer bir rivayete göre, üç gün üst üste iftarlıklarını fakire, yetime ve esire vererek su ile iftar ettiler. İşte bunun üzerine şu âyet-i kerîmeler nazil oldu:

وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا

(8)

إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا

(9)

إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا

(10)

فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا

(11)

“Kendileri de muhtaç oldukları hâlde yiyeceklerini, sırf Allah’ın rızâsına nail olabilmek için fakire, yetime ve esire ikram ederler ve: «Biz size bunu sırf Allah rızâsı için ikram ediyoruz. Sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belâlı bir günde Rabbimizden (O’nun azabına uğramaktan) korkuyoruz.» (derler). Allah da onları o günün felâketinden muhafaza eder, yüzlerine nur, gönüllerine sürür bahşeder.” (el-lnsân, 8-11) (Vahidî, s. 470; Zemahşerî, VI, 191-192; Râzî, XXX, 244)

Bu âyet-i kerîmelerde Allah Teâlâ; fakir, yetim ve esire yapılan ikram ve fedâkârlığın mukabilinde cennette ihsan edeceği mükâfatı müjdelemektedir.
Alıntı ile Cevapla