|    Medineweb Site Yöneticisi    Durumu:     Medine No :  1   Üyelik T.:
14Haziran 2007   Arkadaşları:8 Cinsiyet:Erkek   Yaş:51    Mesaj :
3.114 Konular:
341  Beğenildi:1532 Beğendi:515  Takdirleri:12812  Takdir Et: 
	   Konu Bu  
				Üyemize Aittir!     |       mantık ünite 5 özet         mantık ünite 5 özet    ÜNİTE: 5 TANIM 2. Tanım kavramların, onların dildeki ifadeleri olan terimlerin, sözcüklerin anlaşılmasını sağlamak için  yapılan işleme tanımlama denir. Tanım, bilinmeyen bir fikir yerine, bilinen bir fikir koymaya  ve böylece onun ne olduğunu anlatmaya yarar. Tanım, ‘’bu nedir?’ sorusuna cevap teşkil eder. hiçbir terim tek başına tanım olamaz. Ancak kavramlardan oluşan tanımlar, yani önermeler,  bir konu hakkında yeterince bilgi verebilir. Mesela, ‘insan’ ve ‘düşünen’ iki ayrı kavramdır.  İkisi de tek başlarına insanın ne olduğunu tanımlayamazlar. Ancak ikisiyle yapılan ‘insan  düşünendir’ önermesi bir tanımdır. Mantıkta tanım, yakın cins ve yakın ayrım ile yapılır. Mesela, ‘insan’ tanımlanırken,  onun en yakın cinsi olan ‘hayvan’ kavramıyla tanımlanır. Bir şeyi uzak cinsi ile tanımlamak  mümkündür, ancak o zaman ayrımı bulmak zorlaşır. tanım genel ve soyut kavramlarla yapılırken, tasvir daha çok tekil ve  somut kavramlarla yapılır. Mesela, ‘çiçek bitkidir’ önermesi bir tanım önermesi iken ‘Ahmet  akıllıdır’ önermesi bir tasvirdir. 2.1. Tanımın Çeşitleri Klasik mantıkçılar tanımı ikiye ayırırlar: a. Özle ilgili tanım (had) b. İlinti ile ilgili tanım  (resm). Özle ilgili olan tanım daha doğru tanımdır. Bu tanım, kavramın yerini açıkça belirtip  diğerlerinden tamamen ayırır. İlintiye ait olan ise onun hassaları, nitelikleri hakkında bazı  bilgiler verir. İslam mantıkçıları bunları tam ve eksik diye ikişerli gruplara ayırarak, tanımın  dört türünü ortaya koyarlar. Onlar, bu dört tanım şeklini açıklarken beş tümeli esas  almışlardır. a. Beş Tümele Göre Tanım Çeşitleri 1. Tam Özsel Tanım (Hadd-ı Tam): Bir şeyin yakın cinsi ile yakın ayırımından yapılan  tanımdır. Mesela, ‘İnsan konuşan hayvandır’ gibi. Burada, ‘hayvan’ insanın yakın cinsi,  tanımlanan ‘insan’ tür, ‘konuşan’ ise insanın yakın ayrımıdır.  2. Eksik Özsel Tanım (Hadd-ı Nakı): Bir şeyin uzak cinsi ile yakın ayrımından yapılan  tanımdır. ‘İnsan konuşan cisimdir’ örneğinde olduğu gibi. ‘Konuşan’ insan türünün yakın  ayrımı, ‘cisim’ ise uzak cinsidir. 3. Tam İlintisel Tanım (Resm-i Tam): Bir şeyin yakın cinsi ile hassasından yapılan tanımdır. ‘İnsan gülen bir hayvandır’ da olduğu gibi. Burada, ‘gülen’ insanın hassası, ‘hayvan’  ise yakın cinsidir. 4. Eksik İlintisel Tanım (Resm-i Nakıs): Bir şeyin uzak cinsi veya ilintileri ile yapılan  tanımdır. Mesela, ‘İnsan uyuyan cisimdir’ gibi. ‘Uyumak’ insan türünün ilintisi, ‘cisim’ ise uzak  cinsidir. b. Tanımlanana Göre Tanım Çeşitleri   , adsal ve gerçek olmak üzere iki tür tanım vardır. 1. Adsal (Lafzi) Tanım: Bir adın anlamının açıklanmasından meydana gelen tanıma adsal tanım denir. Bunlar  zihin dışında varlığı olmayan tanımlardır. Yani, neliği olup da gerçekliği bulunmayan  kavramların tanımıdır. Mesela, ‘Anka Kuşu’ ve ‘Kaf Dağı’nın tanımları adsal tanımdır. Adsal tanımlar, ne ispatlanabilir, ne de çürütülebilir. istenildiği gibi tanımlama özgürlüğüne sahiptir. Adsal tanımların felsefe, matematik ve ilimde önemleri büyüktür. Çünkü bunlar, her  şeyden önce düşünmeyi kolaylaştıran bir işleme sahiptirler. Mesela, Platon’un ‘ide’leri,  Hegel’in ‘ruhu (geist)’, matematiğin ‘nokta’, ‘doğru’ gibi kavramları, bilimin ‘atom’, ‘elektron’  gibi kavramları hep adsal tanımlara dayanır. 2.  Gerçek (Hakiki) Tanım: Bir şeyin neden meydana geldiğinin tanımıdır. Gerçek  tanımlar, bir gerçekliğe işaret ederler. Bunlar tamamen tanımı yapılana bağlıdırlar; istenildiği  gibi tanımlama özgürlüğü ve uzlaşım söz konusu olamaz. Bu tür tanımlar, deney ve gözlem  yoluyla özelliklerinin tespit edilmesi gereken nesnelere aittirler.mesela insan akıllı bir hayvandır tanımı,gerçek tanımdır. Gerçek tanımlar, varlığı zihin dışında bulunan bir nesnenin tanımıdır. Mesela, insan,  at, su gibi. Özellikle tabiat ilimleri için önemli olan gerçek tanımlar, ispatlanabilir ve  çürütülebilirler c. Tanımda Kullanılan Vasıtalara Göre Tanım Çeşitleri 1. Ampirik (Tecrübi) Tanım: Deney yolu ile özellikleri belirtilen varlık hakkında yapılan  tanımdır. Mesela, pasın, kaynamanın, parazitin tanımları gibi. Tecrübi tanımlar tabiata has  olup, ilmi gözlem ve tespitler sonucu elde edilirler.  Bu sebeple de zaman zaman gözden  geçirilme ve düzeltmeye ihtiyaç duyarlar.   2. Rasyonel (Akli) Tanım: Mücerret bir terimin akıl prensiplerine dayanılarak, ana  özelliklerinin belirtilmesidir. Bu tanımlar, akla dayandıkları için tümel ve zorunludur.  Matematikteki tanımlar böyledir. Mesela, ‘Nokta, iki doğrunun kesiştiği yerdir’ gibi. d. Belirsizliği Kaldırmaya Yönelik Tanım Çeşitleri    1. Analitik (Tahlili) Tanım: Bir terimi analiz ederek veya unsurlarını göstererek  tanımlamadır. Suyu, ‘iki hidrojen bir oksijen molekülünden oluşan cisim’; aileyi, ‘anne, baba  ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal grup’; bekarı, ‘evlenmemiş kimse’ şeklinde  tanımlamak gibi. Bu tür tanımların dildeki belirsizlik ve çok anlamlılığı önlemde fonksiyonu  büyüktür. Çünkü bunlar, bir kelimenin o dildeki mevcut anlamını veya sözlük anlamını  vermeyi amaçlar. Ancak bu tür tanımlar, yukarıda bekar tanımında olduğu gibi, bazen  totolojik olmaktan kurtulamazlar.  2. Kayıtlı (Şartlı) Tanım: Konuşmacının bir terimi hangi anlamda kullandığını ya da  kullanış gayesini gösteren tanımdır. Bu çeşit tanımlarda, konuşmacı ya da yazarın ‘bu konuşmamda ‘zengin’ kavramı ile kastedeceğim şudur’; ‘bu makalede ‘aydın’ terimi şu  anlamda kullanılmıştır’ şeklinde kayıt altına alıcı ve sınırlayıcı ifadeleri bulunur. Bu tanımlar,  kullanılan anahtar kavramların, hangi anlamda, hangi bağlamda ve hangi çerçevede  kullanıldıklarını açık bir şekilde belirttiklerinden dolayı belirsizliği kaldırmada önemli rol  oynarlar. Ancak bu tür tanımlarda keyfilik görülür. e. Diğer Bazı Tanım Çeşitleri 1. Uyarıcı/Hatırlatıcı (Tenbihi) Tanım: Bilinmeyen ve yeni olanı değil, bilinen bir fikri  veya nesneyi, hatırlatmak gayesiyle tanımlamadır. Mesela, önceden bilirken zaman  geçmesiyle hatırdan çıkan bir şahsı, ‘Adanalı, uzun boylu, esmer, İlahiyatçı bir gençti ya!’ gibi  lafızlarla tanıtmak. 2. Tasviri (Betimsel) Tanım: Eşyanın dikkat çeken özelliklerinin zikretmek suretiyle  yapılan tanımdır. Bu tür tanımlar genelde tabiat ilimlerinde kullanılır. Mesela, ‘su, renksiz,  kokusuz, bulunduğu kabın şeklini alan, sıvı bir cisimdi’ gibi.  3. İlham Verici Tanım: Bir kavram hakkında aydınlatmada bulunma ya da fikir  uyandırmak için, genellikle mecazi yolla yapılan tanım veya betimlemedir. Bu tanımlar daha  çok edebi alanda kullanılırlar. Mesela, ‘mimari, donmuş bir musikidir’ gibi. 2.2. Tanımın Şartları Bir tanımın tam ve mükemmel olabilmesi için bazı şartlar gereklidir.  a. Tanım tam olmalıdır. Yani tanımlanan şeyin bütün fertleri tanımın içine girmeli, ona  ait olmayanlar ise dışarıda bırakılmalıdır. Eski mantıkçılar bu ilkeyi ‘Tarif, efradını cami,  ağyarını mani olmalıdır’ şeklinde ifade etmişlerdir. Mesela, ‘İnsan iki ayaklı hayvandır’ tanımı  tam değildir; çünkü bu tanım iki ayaklı hayvan olan kuşları dışarıda bırakmamaktadır. Buna  karşılık ‘İnsan düşünen hayvandır’ tanımı, tam tanımdır.  b. Bir şeyi kendinden daha açık olmayan bir şeyle tanımlamamalıdır. Yani tanımı  açıkça bilinen kavramlarla yapmalıdır. Mesela, ‘Ziya nurdur’ önermesinde, ‘ziya’ yani ‘ışık’  kavramı kendisinden daha açık olmayan ‘nur’ kavramıyla tanımlanmış olur. c. Tanımda kısırdöngü bulunmamalıdır. Yani bir şey, bilinmesi kendisine bağlı olan bir  şeyle tanımlanmamalıdır. Mesela, hükmü, ‘iki kavram arasında bir bağ kurmaktır’ şeklinde  tanımladıktan sonra, kavramı, ‘hükmün bir bölümüdür’ şeklinde tanımlamak kısırdöngü olur. d. Tanım, ne çok kısa, ne de çok uzun olmalıdır. Eğer, kısa olursa tarif tam olmaz, uzun  olursa da tarif olmaktan çıkıp tasvir ve açıklama olur e. Tanım, döndürme yolu ile döndürülebilmelidir. Yani anlam değişmeksizin, konunun  yerine yüklem konulabilmelidir. Mesela, ‘üçgen; üç kenarlı, kenarları çok olan bir şekildir’  ifadesindeki yüklemi konunun yerine koyarak, ‘üç kenarlı, kenarları çok olan bir şekil,  üçgendir’ şeklinde döndürülebilmesi gibi.    2.3. Tanımlanamazlar Var olan her şeyi, her terimi tanımlamak mümkün değildir. Kaplamı dikkate alınarak  her şey tanımlanabilir, ancak içlemi dikkate alındığında her şeyi tanımlamak mümkün  değildir. Mantıkçılara göre tanımlanamayanlar şunlardır: a. Tecrübenin doğrudan doğruya bildirdikleri tanımlanamazlar. Mesela, duygular (aşk,  korku, nefret), duyumlar (renkler, kokular, tatlar) gibi b. Üstün cinslerin tanımı yapılamaz. Çünkü üstün cinslerin kendisinden daha üstün  cinsleri ve ayrımları yoktur. Mesela, varlık, zaman, mekan, birlik, çokluk gibi. Bunların içlemi  bulunmadığı için, sadece bazı soyutlama ve benzetmelerle kaplama dayalı tanımları  verilebilir. c. Fertleri gösteren ve türleri olmayan tek şeylerin de tanımını yapmak mümkün  değildir. Mesela, İstanbul, Farabi terimleri tasvir edilebilir, ama tam tanımları yapılamaz  3. Bölme Bir bütünü bölümlere ayırmaya  bölme (taksim) denir. Başka bir ifadeyle bölme, bir  terimin içine aldığı fertleri ortak vasıflarına göre ayırmaktır. Mesela, bir okulun sınıf ve  şubelere bölünmesi gibi. Bölme, tanımın tamamlayıcısı durumundadır.  3.1. Bölmenin Çeşitleri Klasik mantıkçılara göre, iki türlü bölme vardır: a. Bir bütünün unsurlarına bölünmesi (Küllün eczasına taksimi): Bu bölmede  bölümler, bölünenden farklıdır. Bütün ile parçaları arasında içlem ve kaplam ilişkisi yoktur.  Mesela, suyun, onu meydana getiren hidrojen ve oksijene bölünmesi gibi. Çünkü  bölümlerden ikisi (hidrojen ve oksijen) de bütünden (su) farklı şeylerdir. b. Bir bütünün tikellere bölünmesi (Küllinin cüz’iyatına taksimi): Bu tür bölmede  bölünenle bölümleri birbirinden farlı şeyler değildir. Ancak, bölünen bölümlerinden daha  geneldir. Mesela, çizginin doğru çizgi ve eğri çizgi şeklinde ikiye ayrılması gibi. Mantık  açısından asıl bölme bu tür bölmedir.  Mantıkta beş tümel esas alınarak şu bölme çeşitleri ortaya konulmuştur: 1. Cinsin türlere bölünmesi: Cevher, cisim ve ruh diye; madde, canlı ve cansız diye  ikiye bölünür. 2. Cinsin ayrımlara bölünmesi: Sayının tek-çift; çizginin doğru-eğri diye bölünmesi  gibi. 3. Bir konunun ilintileri ile bölünmesi: Vücudun hareketli-sakin; insanın sağlıklı-hasta  diye bölünmesi gibi. 4. İlintinin farklı konulara bölünmesi: Islanmanın yağmurla-hortumla ıslanma;  meziyetlerin ruha-bedene ait olma şeklinde bölünme gibi.    3.2. Bölmenin Şartları 1. Bölme tam olmalıdır. Yani bölmenin kaplamına giren hiçbir şey bölümlerin dışında  bırakılmamalıdır. Mesela, sayı ya tek veya çift olur, bölmesi tam bir bölmedir. Ayrıca  bölmenin dışında olan şeyler de bölümlere dahil edilmemelidir. 2. Bölümlerden biri bölünenin aynı veya ona aykırı olmamalıdır. Mesela, çizgiyi eğri ve  doğru diye bölmek doğru bir bölmedir. Ama çizgi ya doğrudur veya dairedir; çizgi ya çizgidir  veya eğri çizgidir bölmesi yanlıştır. Çünkü birinci bölmede bölünene aykırı, ikincisinde  bölünene eşit parçalar vardır. 3. Bölünen terimler birbirine döndürülmemeli ve birbirini içine almamalıdır. Mesela,  bir canlıyı; vücut, kol-bacaklar, baş ve beyin şeklinde bölmek yanlıştır. Çünkü beyin, baş  içerisindedir.  4. Bölünen terim bölümlerden daha  genel olmalıdır. Çünkü bölünen bütün cins,  bölümler ise ona bağlı parçalar, yani türdür.    4. Sınıflandırma Sınıflandırma (tasnif), terimleri kaplam derecelerine göre ayırmaktır.  , varlıkları cins-tür ilişkisi içinde sıralamaktır. Sınıflandırmada konu ve  nesneler, benzerlik ve farklılıklarına göre ayrılır ve basitten karmaşığa doğru sıralanır. Tanımlaması yapılan bir terimin daha  iyi anlaşılabilmesi için sınıflandırmaya gidilir. Çünkü  sınıflandırma sayesinde bir terimin çeşitleri ortaya çıkar. Her  sınıflandırma bir bölmedir, ancak her bölme sınıflandırma değildir. Sınıflandırmada benzerlik  ve ayrı oluş rol oynar; cins ve türler basitten karmaşığa doğru hiyerarşik bir yapı gösterir.  Bölmede ise aynı cinse ait nesneler toplamının bireylerine ayrılması söz konusudur.   4.1. Sınıflandırmanın Çeşitleri Sınıflandırma iki şekilde yapılır: 1. Yapay (sun’i) sınıflandırma: Eşya ve varlıkların geçici özelliklerine göre  sınıflandırılmasıdır. Bu sınıflandırma, herhangi bir pratik kolaylık sağlama gayesi ile yapılır;  pratik hayatta işleri kolaylaştırmakla birlikte, ilmi bir değeri yoktur. Kütüphanedeki kitapları  konularına göre; eczanedeki ilaçları bulma ve dağıtma kolaylığına göre ayırmak gibi. 2. Doğal (tabii) sınıflandırma: Eşya ve varlıkların başta gelen niteliklerine yani hakim  vasıflarına göre sınıflandırılmasıdır. Doğal sınıflandırmaya gerçek (reel) sınıflandırma da  denilebilir. İlimlerde yapılan sınıflandırma budur. Mesela, hayvanlarda omurgalı olma özelliği,  sınıflandırma için esas olan bir karakterdir. Bu sınıflandırmadan en çok biyoloji ilmi  faydalanır. 4.2. Sınıflandırmanın Şartları  1. Sınıflandırma tam olmalıdır. Yani sınıflandırılacak şeylerin tamamını içine almalı,  hiçbiri dışarıda bırakılmamalıdır. Sınıflandırma gereksiz yere çoğaltılmamalıdır. 2. Sınıflandırılacak bütün varlıklar ve eşya yalnız ilgili oldukları tür içine alınmalıdır.  Yani aralarında bir ilgi bulunmalıdır. Mesela, ‘otomobil’ ve ‘kuş’ terimi aynı sınıflandırmaya  konu olamaz. Otomobil, ‘taşıt’ terimi; kuş, ‘omurgalı hayvan’ terimi ile sınıflandırılabilir. 3. Sınıflandırılan varlıklardan hiçbiri aynı zamanda iki ayrı tür içine konulmamalıdır.  Sınıflandırma, nesnelerin veya olayların ana yapısı veya tabiatı üzerine kurulu olmalıdır.     
				__________________    Büyükler fikirleri, Ortalar olayları, Küçükler kişileri tartışır.
			     |