Konu Başlıkları: Mezhepler tarihi 4.ve 5. Hafta
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Aralık 2013, 05:27   Mesaj No:1

Medine-web

Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:49
Mesaj: 2.988
Konular: 339
Beğenildi:1173
Beğendi:346
Takdirleri:7784
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mezhepler tarihi 4.ve 5. Hafta

Mezhepler tarihi 4.ve 5. Hafta

MEZHEPLER TARİHİ 4. HAFTA

MEZHEPLERİN TASNİFİ
İslâm mezhepleri temel konuları itibarıyla itikadî, siyasîve amelî/fikhî olmak üzere üç grupta mütalaa edilmiştir. Bunların ilk ikisi İslam Mezhepleri Tarihinin,diğeri ise fıkhın konuları içinde değerlendirilmiştir. Diğer taraftan bazı klasik kaynaklarda, mezheplerinortaya çıkış tarihi dikkate alınarak kronolojik tasnifler yapılmıştır. Örneğin Nevbahtî’nin Fıraku’ş-Şia’sıile Kummî’nin el-Makâlât ve’l-fırak’ı bu şekilde tasnif edilmiştir. Bunlar, imâmet tartışmalarıçerçevesinde Hz. Ali’den itibaren her imâmın vefatından sonra ortaya çıkan grupları tarihi süreci esasalarak ayrıntılarıyla açıklamaktadırlar.
Kaynaklarda belli oranda dikkate alınan bir diğer tasnif ise “iftirak hadisi” diye bilinen rivayetlere dayanmaktadır. Bu rivayeti esas alan bazı mezhepler tarihi yazarları, İslâm mezhepleriniyetmiş üç fırkaya tamamlamaya çalışmıştır. Özellikle Bağdâdî’den itibaren “iftirak hadisi” esas alınarak yapılan tasnifler yaygınlık kazanmıştır.
1. Siyasî Mezhepler
Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle başlayan ve Cemel, Sıffin, Nehrevan savaşlarıyla devam eden olaylar zinciri içinde belli bir siyasî tavır sergilemişlerdir.
Hariciler, Hakem Olayı sonrasında Ali ve Muaviye’nin küfre düştüğünü, onları destekleyenlerin de aynı konumda olduğunu ileri sürmüş, hem Hz. Ali’ye karşı hem de zamanla Emevîlere karşı siyasî mücadele içinde olmuşlardır.
Şia ise, Hz. Ali’nin yanında yer alan Müslümanların haklılığını savunan ve Ehli Beytin üstünlüğünü iddia eden, ilk başlangıçta siyasî bir hareket olan ancak zamanla inanç ve fıkhî yönünü de geliştiren siyasî bir mezheptir.
Mürcie, ihtilaflardan uzak durmaya çalışan, büyük günah sahiplerinin durumunu Allah’a havale eden ve bu durumu âhirete irca eden gruptur.
Mûtezile ise büyük günah işleyenlerin tövbe etmeden ölmeleri halinde cehennemlik olduklarını savunmuştur.
Bu dört grup, siyasî olaylar karşısında tavır belirlemeleri sebebiyle siyasî fırkalar olarak değerlendirilmiştir.
2. İtikâdî Mezhepler
Dinin inançla alakalı temel konularında ortaya çıkan ihtilaflar sonucunda teşekkül eden fırkalara itikadi mezhepler denilmektedir.Bu gruba giren mezheplere örnek Cebriyye, Kaderiyye, Mutezile ve Mürcie fırkalarını göstermek mümkündür. Unutmamak gerekir ki İslam Mezhepleri Tarihi bilimi siyasi ve itikadi mezhepleri konu edinmiştir.
Mezhebî bakış açıları farklı olmakla birlikte her fırka kendi içinde fırkaları Ehli necat ve Ehli bid’at şeklinde ikiye ayırır.
Ehli Sünnet= “Ehl-i sünnet ve’l-cemaat” ve “Ehl-i bidat” şeklinde yapmış; ayrıca Ehl-i sünnet ekolünü de kendi içinde “Ehl-i sünnet-i hâssa” ve “Ehl-i sünnet-i ‘amme” olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Bu anlayışa
göre Ehl-i sünnet-i hâssa’yi “Selefiyye” oluşturmaktadır. Ehl-i sünnet-i amme’yi ise Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye ekolleri oluşturmaktadır.
Sünnî âlimler, Cebriyye, Kaderiyye, Mu‘tezile, Mürcie, Şia gibi mezhepleri ve bunların alt kollarını oluşturan grupları dalalete düşmüş fırkalar olarak değerlendirmişlerdir. Bununla birlikte ehl-i bidat olarak nitelendirilen İslâm mezhepleri, ehl-i kıble oldukları dikkate alınarak İslâm’ın dışına itilmemiştir.
3. Fıkhî Mezhepler
Hicri I ve II. yüzyıllarda ulema arasındaki bu farklılaşma temelde iki ekol halinde; Hicaziyyûn/ Ehli Hadis ve Irakiyyûn/Ehli Re’y şeklinde kendisini göstermiştir. Günümüze kadar yaygın olarak gelenleri; Hanefiyye, Şafiyye, Malikiyye, Hanbeliyye, Zahiriye ve Caferiyye mezhepleridir. Bunlar fıkhî/amelî mezhepler olup Siyasi ve İtikadi Mezhepler Tarihinin kapsamına dahil değillerdir.
B. MEZHEPLERİN SAYISI
Konuyla ilgilenen İslâm âlimleri, mezheplerin sayısı konusunda Hz. Peygamber’den rivayet edilen meşhur bir hadise dayanmaktadırlar. Ebu Hüreyre, Enes b. Malik, Avf b. Malik ve Muaviye’denfarklı ifadelerle nakledilen bu hadise göre Yahudi ve Hıristiyanlar 71 veya 72 fırkaya ayrılmıştır. Hz.Muhammed’in ümeti ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bu 73 fırkadan biri kurtuluşa erecek diğerleri cehenneme girecektir.
İslam ümmetinin yetmiş üç fırkaya bölüneceğini savunanlar= Ebü’l-Hüseyin el-Malatî, Abdülkâhir el-Bağdâdî, el-İsferâyînî, Şehristânî, Adudüddîn el-Îcî gibi müelliflerdir.
Mesela Bağdâdî, ümmetin yetmiş üç fırkaya bölüneceğini, biri hariç diğerlerinin cehenneme gireceğini bildiren ve sıhhati tartışmalı olan hadisi sahih kabul ederek eserin plan ve muhtevasını buna göre düzenlemiştir.
O, 73 sayısını tutturmak için fırkaların tasnifinde bayağı zahmet çekmiş; bazen tâlî grupları öne çıkarırken bazen de önemli fırkaları görmezlikten gelme durumunda kalmıştır. Ancak fırkaların sayısını tespit hususunda aynı metodu benimseyen, hem ana fırkaları hem de onların tâlî kollarını aynı şekilde sayan iki müellif bulmak neredeyse imkansızdır.
Diğer taraftan İslâm topluluğunun 73 fırkaya ayrılacağını bildiren bu hadisin, kesin bir sayı göstermekten ziyade, çokluğu ifade ettiğini ileri süren epeyce âlim vardır. Makdisî, İbnü’l-Cevzî,Fahreddin er-Râzî, Celaleddin ed-Devvânî ve Şâtıbî gibi âlimler bu sayının gerçek anlamda kullanılmadığını ileri sürerler. Bunlara göre hadiste geçen “seb‘ûn” (yetmiş) rakamı kesin bir sayıyı değil çokluğu ifade etmektedir. Nitekim hem Kur’an’da hem de Arap edebiyatında 7, 70, 700 gibirakamların çoğu defa mübalağa ifadesi olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Yetmiş üç fırka anlayışının bir diğer problemli yönü bunlardan hangisi ya da hangilerinin kurtuluşa ereceği tartışmasıdır. Gazzâlî, ümmetin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını bildiren hadiste zikredilen “necat bulan” topluluktan maksadın “cehenneme gönderilmeyen ve şefaate muhtaç olmayanlar” olduklarını açıklamıştır.
Gazzâlî, ‘necat bulan fırka tektir’ veya bunun tam zıddı olan ‘helak olan fırka tektir.’‘Necat bulandan’ maksat da hesapsız ve şefaatsiz cennete girenler demek olur. Çünkü hesaba çekilen herkes azap görür. Bu itibarla da kurtuluşa ermiş olmaz. Şefaat dileyen de mezellete maruz kaldığı için mutlak olarak kurtuluşa ermiş sayılmaz. Bu iki yolun birinde en hayırlılar, diğerinde en şerliler bulunur. Diğer fırkaların hepsi ise bu iki ana grubun arasında bulunurlar.
Müşteşrik Goldziher (1850-1921) ise, söz konusu hadisteki yetmiş küsur sayısı hakkında değişik bir görüş ileri sürmüştür. Ona göre hadisteki sayı, gerçek sayıyı bildirmez. Hz. Muhammed, bu sözleriyle İslâmiyet’in Yahudilik ve Hıristiyanlığa nispetle daha çok meziyetlere sahip olduğunu ifade etmek istemiştir.
C. MEZHEPLERE AYRILMANIN HÜKMÜ
İslâmiyet, insanın hem kendisini hem de içinde yaşadığı tabiatı ve tabiat ötesini kapsayan, bunun yanında kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi, O'nun insanla ve tabiatla olan münasebeti, ölüm sonrasındaki hayat gibi birçok konuyu içeren bir sistemdir. Bu sistemi anlamak, içinde yer almak, davranışlarını ona göre ayarlamak kolay değildir. Ayrıca insanların anlayışları da aynı sevide değildir. Aynı hadise karşısında insanların farklı tepkiler vermeleri ya da çok farklı yorumlar ileri sürmeleri bunun en önemli delilidir.
1. Siyasî-Sosyal ihtilaflar
İslâm dini inanç alanında olduğu gibi sosyal alanda da tevhid-birlik temeline oturmuş bir dindir. Tevhid, itikâdî açıdan öncelikle Allah Teâlâ’yı zat ve sıfatlarında bir ve tek kabul etmek, gerek zatında gerekse sıfatlarının hiç birisinde O’na ortak koşmamak anlamına gelmektedir.
Siyasal açıdan da İslâmiyet, mensuplarının birlik ve beraberlik içinde olmalarını, ırk, dil, bölge, siyaset ve ideoloji gibi etkenlerle ayrılıp parçalanmamalarını istemektedir. Allah Teâlâ “topyekun Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin” ve “Allah’a ve O’nun peygamberine itaat edin ve ayrılığa düşmeyin, aksi takdirde korkuya kapılır da gücünüz gider.” mealindeki âyetlerde bu hususa açıkça dikkat çekmiştir.
Bunlara ilaveten namaz, oruç, zekat ve hac gibi İslâm’ın temel ibadetlerinin hikmetlerinden birisi de müminler arasında güçlü bir cemaat şuurunun gelişmesi ve sosyal birliğin korunmasını sağlamaktır. Hz. Peygamber de bütün hayatı boyunca bu doğrultuda hareket etmiş, söz ve davranışlarıyla İslâm birliğini kurmaya ve korumaya son derece özen göstermiştir.Toplum yapısını temelden sarsacak ve sosyal birlik ve beraberliği yıkacak sosyal-siyasî ihtilaflar ve fikir ayrılıkları haramkabul edilmiştir.
2. İnanç Esaslarında ihtilaflar
İslâm dininin kesin delillerle sabit olan hükümlerinde ayrılık çıkarmak yasaklanmıştır, haramdır. Bu kesin hükümler, meşhur Cibril hadisiyle altı noktada özetlenen iman esasları ile beş madde halindebelirtilen İslâm şartlarıdır ki bunlar usûlu’d-dinioluştururlar. Bundan başka hakkında apaçık (muhkem) ayetler, hadisler yani sübutu ve delâleti kesin deliller bulunan bütün hükümler, farz veya haram oluşu kesin delillerle sabit olmuş bütün dinî meseleler de böyledir.
İtikâdî konularda veya usûlu’d-dinde ihtilaf haline getirilmesi haram kılınan şey, dinden olduğu kesinlikle bilinen bir konunun mevcudiyeti yani dinden olup olmadığı hususunda ihtilafa düşmektir. Böyle bir ihtilaf ise, dinden olduğu kesinlikle sabit olan konunun inkarı demektir. Buna mukabil birkonunun mevcudiyetini yani dine ait bir hüküm olduğunu kabul ettikten sonra konunun anlaşılmasıdoğrultusunda mahiyet ve keyfiyeti üzerinde delile dayanarak farklı görüşler ileri sürmek yasaklanmış değildir. Zira bu dinî bir nassı ve konunun varlığını inkar değil, aksine varlığı kabul edilen bu nassınnasıl anlaşılmasıyla ilgili bir bakış açısı farkıdır.
Selef alimlerine göre özellikle itikat noktasında usûlu’d-dinde fırka ve mezheplere ayrılmak asla caiz değildir. Selefiyyenin bu muhafazakar görüşü hürmete layık olmakla beraber islâm kültür tarihinin gerçeklerine yani tarihî vakaya uygun düşmemektedir. Çünkü islâm mezhepler tarinde sadece selefiyye (ehl-i sünnet-i hâssa) değil, Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye (ehl-i sünnet-i ‘amme) ehl-i sünnettendir.
O halde usûlu’d-dine ait konularda nasların varlığını yani dinden olduğunu kabul edip etmeme noktasındaki ihtilafların haricinde bu dinî asılları delillere dayanarak anlayıp yorumlamada farklı fikirler ileri sürmek haram değil, caiz ve meşrudur.
3. Fıkhî Konularda İhtilaflar
Dinin ibadet ve pratik hayatla ilgili konularında farklı görüşlere sahip olmak, dolayısıyla mezheplere ayrılmak muhafazakâr âlimler tarafından bile sakıncalı görülmemiştir. Furûu’d-dindeki yani fıkhî meselelerdeki ihtilaf ve görüş ayrılıkları ümmet-i Muhammed için rahmet telakki edilmiştir. Allah Elçisinin vefatından sonra fakih sahabiler ortaya çıkan yeni meselelerin çözümünde Muaz b. Cebel metodunu benimsemişler ve furû-i dinde yer yer farklı içtihat ve fetvalar ortaya koymuşlardır. Bu böylece sonraki asırlarda da bu şekilde devam ede gelmiştir. Hatta bir mezhep imamı diğer mezhep imamına nispetle farklı görüşlere sahip oldukları gibi (imam Ebû Hanife, imam Şafii, imam Mâlik vs), bir mezhep içinde o mezhebe mensup alimler bile hem kendi imamlarına hem de kendi aralarında farklı görüş ve fetvalar ileri sürerek dinî fikir hürriyetinin güzel örneklerini vermişlerdir.
Hülasa fıkhî meselelerde delillere dayanmak suretiyle farklı görüşlerin ileri sürülmesi, sadece caiz olmayıp teşvik edilen ve rahmet olarak algılanan bir husus olagelmiştir. Bu aynı zamanda İslâm toplumunda hayatın daha kolay yaşanabilir hale getirilmesi demek olduğu gibi, ferdî ve sosyal hayatın zaman içersinde statikleşip kemikleşmesini önleyerek fikrî ve amelî hayatın canlanarak ilerlemenin sağlanması demektir.
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Medine-web 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Mustafa İslamoğlu Sözler Medineweb.net Videolar Mihrinaz 2 210 30 Nisan 2023 15:51
Şirk Hakkında Kuran Ne Diyor? Medineweb.net Videolar Medine-web 0 168 29 Nisan 2023 17:52
DÜNYA KABE'NİN NERESİNDE Hacc-Umre-Kurban Medine-web 0 951 27 Nisan 2020 20:40
T.B.Teknolojileri-2 Vize Konuları Ozet(2017) Temel Bilgi Teknolojileri 2 Medine-web 3 2618 06 Ekim 2017 19:31