mantık ünite 5 özet(FIRAT İLİTAM ) 
  
 ÜNİTE: 5 TANIM
2. Tanım
kavramların, onların dildeki ifadeleri olan terimlerin, sözcüklerin anlaşılmasını sağlamak için 
yapılan işleme tanımlama denir. Tanım, bilinmeyen bir fikir yerine, bilinen bir fikir koymaya 
ve böylece onun ne olduğunu anlatmaya yarar.
Tanım, ‘’bu nedir?’ sorusuna cevap teşkil eder.
hiçbir terim tek başına tanım olamaz. Ancak kavramlardan oluşan tanımlar, yani önermeler, 
bir konu hakkında yeterince bilgi verebilir. Mesela, ‘insan’ ve ‘düşünen’ iki ayrı kavramdır. 
İkisi de tek başlarına insanın ne olduğunu tanımlayamazlar. Ancak ikisiyle yapılan ‘insan 
düşünendir’ önermesi bir tanımdır.
Mantıkta tanım, yakın cins ve yakın ayrım ile yapılır. Mesela, ‘insan’ tanımlanırken, 
onun en yakın cinsi olan ‘hayvan’ kavramıyla tanımlanır. Bir şeyi uzak cinsi ile tanımlamak 
mümkündür, ancak o zaman ayrımı bulmak zorlaşır.
tanım genel ve soyut kavramlarla yapılırken, tasvir daha çok tekil ve 
somut kavramlarla yapılır. Mesela, ‘çiçek bitkidir’ önermesi bir tanım önermesi iken ‘Ahmet 
akıllıdır’ önermesi bir tasvirdir.
2.1. Tanımın Çeşitleri
Klasik mantıkçılar tanımı ikiye ayırırlar: a. Özle ilgili tanım (had) b. İlinti ile ilgili tanım 
(resm). Özle ilgili olan tanım daha doğru tanımdır. Bu tanım, kavramın yerini açıkça belirtip 
diğerlerinden tamamen ayırır. İlintiye ait olan ise onun hassaları, nitelikleri hakkında bazı 
bilgiler verir. İslam mantıkçıları bunları tam ve eksik diye ikişerli gruplara ayırarak, tanımın 
dört türünü ortaya koyarlar. Onlar, bu dört tanım şeklini açıklarken beş tümeli esas 
almışlardır.
a. Beş Tümele Göre Tanım Çeşitleri
1. Tam Özsel Tanım (Hadd-ı Tam): Bir şeyin yakın cinsi ile yakın ayırımından yapılan 
tanımdır. Mesela, ‘İnsan konuşan hayvandır’ gibi. Burada, ‘hayvan’ insanın yakın cinsi, 
tanımlanan ‘insan’ tür, ‘konuşan’ ise insanın yakın ayrımıdır. 
2. Eksik Özsel Tanım (Hadd-ı Nakı): Bir şeyin uzak cinsi ile yakın ayrımından yapılan 
tanımdır. ‘İnsan konuşan cisimdir’ örneğinde olduğu gibi. ‘Konuşan’ insan türünün yakın 
ayrımı, ‘cisim’ ise uzak cinsidir.
3. Tam İlintisel Tanım (Resm-i Tam): Bir şeyin yakın cinsi ile hassasından yapılan
tanımdır. ‘İnsan gülen bir hayvandır’ da olduğu gibi. Burada, ‘gülen’ insanın hassası, ‘hayvan’ 
ise yakın cinsidir.
4. Eksik İlintisel Tanım (Resm-i Nakıs): Bir şeyin uzak cinsi veya ilintileri ile yapılan 
tanımdır. Mesela, ‘İnsan uyuyan cisimdir’ gibi. ‘Uyumak’ insan türünün ilintisi, ‘cisim’ ise uzak 
cinsidir.
b. Tanımlanana Göre Tanım Çeşitleri  
, adsal
ve gerçek olmak üzere iki tür tanım vardır.
1. Adsal (Lafzi) Tanım:
Bir adın anlamının açıklanmasından meydana gelen tanıma adsal tanım denir. Bunlar 
zihin dışında varlığı olmayan tanımlardır. Yani, neliği olup da gerçekliği bulunmayan 
kavramların tanımıdır. Mesela, ‘Anka Kuşu’ ve ‘Kaf Dağı’nın tanımları adsal tanımdır.
Adsal tanımlar, ne ispatlanabilir, ne de çürütülebilir. istenildiği gibi tanımlama özgürlüğüne sahiptir.
Adsal tanımların felsefe, matematik ve ilimde önemleri büyüktür. Çünkü bunlar, her 
şeyden önce düşünmeyi kolaylaştıran bir işleme sahiptirler. Mesela, Platon’un ‘ide’leri, 
Hegel’in ‘ruhu (geist)’, matematiğin ‘nokta’, ‘doğru’ gibi kavramları, bilimin ‘atom’, ‘elektron’ 
gibi kavramları hep adsal tanımlara dayanır.
2.  Gerçek (Hakiki) Tanım: Bir şeyin neden meydana geldiğinin tanımıdır. Gerçek 
tanımlar, bir gerçekliğe işaret ederler. Bunlar tamamen tanımı yapılana bağlıdırlar; istenildiği 
gibi tanımlama özgürlüğü ve uzlaşım söz konusu olamaz. Bu tür tanımlar, deney ve gözlem 
yoluyla özelliklerinin tespit edilmesi gereken nesnelere aittirler.mesela insan akıllı bir hayvandır tanımı,gerçek tanımdır.
Gerçek tanımlar, varlığı zihin dışında bulunan bir nesnenin tanımıdır. Mesela, insan, 
at, su gibi. Özellikle tabiat ilimleri için önemli olan gerçek tanımlar, ispatlanabilir ve 
çürütülebilirler
c. Tanımda Kullanılan Vasıtalara Göre Tanım Çeşitleri
1. Ampirik (Tecrübi) Tanım: Deney yolu ile özellikleri belirtilen varlık hakkında yapılan 
tanımdır. Mesela, pasın, kaynamanın, parazitin tanımları gibi. Tecrübi tanımlar tabiata has 
olup, ilmi gözlem ve tespitler sonucu elde edilirler.  Bu sebeple de zaman zaman gözden 
geçirilme ve düzeltmeye ihtiyaç duyarlar.  
2. Rasyonel (Akli) Tanım: Mücerret bir terimin akıl prensiplerine dayanılarak, ana 
özelliklerinin belirtilmesidir. Bu tanımlar, akla dayandıkları için tümel ve zorunludur. 
Matematikteki tanımlar böyledir. Mesela, ‘Nokta, iki doğrunun kesiştiği yerdir’ gibi.
d. Belirsizliği Kaldırmaya Yönelik Tanım Çeşitleri   
1. Analitik (Tahlili) Tanım: Bir terimi analiz ederek veya unsurlarını göstererek 
tanımlamadır. Suyu, ‘iki hidrojen bir oksijen molekülünden oluşan cisim’; aileyi, ‘anne, baba 
ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal grup’; bekarı, ‘evlenmemiş kimse’ şeklinde 
tanımlamak gibi. Bu tür tanımların dildeki belirsizlik ve çok anlamlılığı önlemde fonksiyonu 
büyüktür. Çünkü bunlar, bir kelimenin o dildeki mevcut anlamını veya sözlük anlamını 
vermeyi amaçlar. Ancak bu tür tanımlar, yukarıda bekar tanımında olduğu gibi, bazen 
totolojik olmaktan kurtulamazlar. 
2. Kayıtlı (Şartlı) Tanım: Konuşmacının bir terimi hangi anlamda kullandığını ya da 
kullanış gayesini gösteren tanımdır. Bu çeşit tanımlarda, konuşmacı ya da yazarın ‘bu
konuşmamda ‘zengin’ kavramı ile kastedeceğim şudur’; ‘bu makalede ‘aydın’ terimi şu 
anlamda kullanılmıştır’ şeklinde kayıt altına alıcı ve sınırlayıcı ifadeleri bulunur. Bu tanımlar, 
kullanılan anahtar kavramların, hangi anlamda, hangi bağlamda ve hangi çerçevede 
kullanıldıklarını açık bir şekilde belirttiklerinden dolayı belirsizliği kaldırmada önemli rol 
oynarlar. Ancak bu tür tanımlarda keyfilik görülür.
e. Diğer Bazı Tanım Çeşitleri
1. Uyarıcı/Hatırlatıcı (Tenbihi) Tanım: Bilinmeyen ve yeni olanı değil, bilinen bir fikri 
veya nesneyi, hatırlatmak gayesiyle tanımlamadır. Mesela, önceden bilirken zaman 
geçmesiyle hatırdan çıkan bir şahsı, ‘Adanalı, uzun boylu, esmer, İlahiyatçı bir gençti ya!’ gibi 
lafızlarla tanıtmak.
2. Tasviri (Betimsel) Tanım: Eşyanın dikkat çeken özelliklerinin zikretmek suretiyle 
yapılan tanımdır. Bu tür tanımlar genelde tabiat ilimlerinde kullanılır. Mesela, ‘su, renksiz, 
kokusuz, bulunduğu kabın şeklini alan, sıvı bir cisimdi’ gibi. 
3. İlham Verici Tanım: Bir kavram hakkında aydınlatmada bulunma ya da fikir 
uyandırmak için, genellikle mecazi yolla yapılan tanım veya betimlemedir. Bu tanımlar daha 
çok edebi alanda kullanılırlar. Mesela, ‘mimari, donmuş bir musikidir’ gibi.
2.2. Tanımın Şartları
Bir tanımın tam ve mükemmel olabilmesi için bazı şartlar gereklidir. 
a. Tanım tam olmalıdır. Yani tanımlanan şeyin bütün fertleri tanımın içine girmeli, ona 
ait olmayanlar ise dışarıda bırakılmalıdır. Eski mantıkçılar bu ilkeyi ‘Tarif, efradını cami, 
ağyarını mani olmalıdır’ şeklinde ifade etmişlerdir. Mesela, ‘İnsan iki ayaklı hayvandır’ tanımı 
tam değildir; çünkü bu tanım iki ayaklı hayvan olan kuşları dışarıda bırakmamaktadır. Buna 
karşılık ‘İnsan düşünen hayvandır’ tanımı, tam tanımdır. 
b. Bir şeyi kendinden daha açık olmayan bir şeyle tanımlamamalıdır. Yani tanımı 
açıkça bilinen kavramlarla yapmalıdır. Mesela, ‘Ziya nurdur’ önermesinde, ‘ziya’ yani ‘ışık’ 
kavramı kendisinden daha açık olmayan ‘nur’ kavramıyla tanımlanmış olur.
c. Tanımda kısırdöngü bulunmamalıdır. Yani bir şey, bilinmesi kendisine bağlı olan bir 
şeyle tanımlanmamalıdır. Mesela, hükmü, ‘iki kavram arasında bir bağ kurmaktır’ şeklinde 
tanımladıktan sonra, kavramı, ‘hükmün bir bölümüdür’ şeklinde tanımlamak kısırdöngü olur.
d. Tanım, ne çok kısa, ne de çok uzun olmalıdır. Eğer, kısa olursa tarif tam olmaz, uzun 
olursa da tarif olmaktan çıkıp tasvir ve açıklama olur
e. Tanım, döndürme yolu ile döndürülebilmelidir. Yani anlam değişmeksizin, konunun 
yerine yüklem konulabilmelidir. Mesela, ‘üçgen; üç kenarlı, kenarları çok olan bir şekildir’ 
ifadesindeki yüklemi konunun yerine koyarak, ‘üç kenarlı, kenarları çok olan bir şekil, 
üçgendir’ şeklinde döndürülebilmesi gibi.   
2.3. Tanımlanamazlar
Var olan her şeyi, her terimi tanımlamak mümkün değildir. Kaplamı dikkate alınarak 
her şey tanımlanabilir, ancak içlemi dikkate alındığında her şeyi tanımlamak mümkün 
değildir. Mantıkçılara göre tanımlanamayanlar şunlardır:
a. Tecrübenin doğrudan doğruya bildirdikleri tanımlanamazlar. Mesela, duygular (aşk, 
korku, nefret), duyumlar (renkler, kokular, tatlar) gibi
b. Üstün cinslerin tanımı yapılamaz. Çünkü üstün cinslerin kendisinden daha üstün 
cinsleri ve ayrımları yoktur. Mesela, varlık, zaman, mekan, birlik, çokluk gibi. Bunların içlemi 
bulunmadığı için, sadece bazı soyutlama ve benzetmelerle kaplama dayalı tanımları 
verilebilir.
c. Fertleri gösteren ve türleri olmayan tek şeylerin de tanımını yapmak mümkün 
değildir. Mesela, İstanbul, Farabi terimleri tasvir edilebilir, ama tam tanımları yapılamaz 
3. Bölme
Bir bütünü bölümlere ayırmaya  bölme (taksim) denir. Başka bir ifadeyle bölme, bir 
terimin içine aldığı fertleri ortak vasıflarına göre ayırmaktır. Mesela, bir okulun sınıf ve 
şubelere bölünmesi gibi. Bölme, tanımın tamamlayıcısı durumundadır. 
3.1. Bölmenin Çeşitleri
Klasik mantıkçılara göre, iki türlü bölme vardır:
a. Bir bütünün unsurlarına bölünmesi (Küllün eczasına taksimi): Bu bölmede 
bölümler, bölünenden farklıdır. Bütün ile parçaları arasında içlem ve kaplam ilişkisi yoktur. 
Mesela, suyun, onu meydana getiren hidrojen ve oksijene bölünmesi gibi. Çünkü 
bölümlerden ikisi (hidrojen ve oksijen) de bütünden (su) farklı şeylerdir.
b. Bir bütünün tikellere bölünmesi (Küllinin cüz’iyatına taksimi): Bu tür bölmede 
bölünenle bölümleri birbirinden farlı şeyler değildir. Ancak, bölünen bölümlerinden daha 
geneldir. Mesela, çizginin doğru çizgi ve eğri çizgi şeklinde ikiye ayrılması gibi. Mantık 
açısından asıl bölme bu tür bölmedir. 
Mantıkta beş tümel esas alınarak şu bölme çeşitleri ortaya konulmuştur:
1. Cinsin türlere bölünmesi: Cevher, cisim ve ruh diye; madde, canlı ve cansız diye 
ikiye bölünür.
2. Cinsin ayrımlara bölünmesi: Sayının tek-çift; çizginin doğru-eğri diye bölünmesi 
gibi.
3. Bir konunun ilintileri ile bölünmesi: Vücudun hareketli-sakin; insanın sağlıklı-hasta 
diye bölünmesi gibi.
4. İlintinin farklı konulara bölünmesi: Islanmanın yağmurla-hortumla ıslanma; 
meziyetlerin ruha-bedene ait olma şeklinde bölünme gibi.   
3.2. Bölmenin Şartları
1. Bölme tam olmalıdır. Yani bölmenin kaplamına giren hiçbir şey bölümlerin dışında 
bırakılmamalıdır. Mesela, sayı ya tek veya çift olur, bölmesi tam bir bölmedir. Ayrıca 
bölmenin dışında olan şeyler de bölümlere dahil edilmemelidir.
2. Bölümlerden biri bölünenin aynı veya ona aykırı olmamalıdır. Mesela, çizgiyi eğri ve 
doğru diye bölmek doğru bir bölmedir. Ama çizgi ya doğrudur veya dairedir; çizgi ya çizgidir 
veya eğri çizgidir bölmesi yanlıştır. Çünkü birinci bölmede bölünene aykırı, ikincisinde 
bölünene eşit parçalar vardır.
3. Bölünen terimler birbirine döndürülmemeli ve birbirini içine almamalıdır. Mesela, 
bir canlıyı; vücut, kol-bacaklar, baş ve beyin şeklinde bölmek yanlıştır. Çünkü beyin, baş 
içerisindedir. 
4. Bölünen terim bölümlerden daha  genel olmalıdır. Çünkü bölünen bütün cins, 
bölümler ise ona bağlı parçalar, yani türdür.   
4. Sınıflandırma
Sınıflandırma (tasnif), terimleri kaplam derecelerine göre ayırmaktır. 
, varlıkları cins-tür ilişkisi içinde sıralamaktır. Sınıflandırmada konu ve 
nesneler, benzerlik ve farklılıklarına göre ayrılır ve basitten karmaşığa doğru sıralanır.
Tanımlaması yapılan bir terimin daha  iyi anlaşılabilmesi için sınıflandırmaya gidilir. Çünkü 
sınıflandırma sayesinde bir terimin çeşitleri ortaya çıkar.
Her 
sınıflandırma bir bölmedir, ancak her bölme sınıflandırma değildir. Sınıflandırmada benzerlik 
ve ayrı oluş rol oynar; cins ve türler basitten karmaşığa doğru hiyerarşik bir yapı gösterir. 
Bölmede ise aynı cinse ait nesneler toplamının bireylerine ayrılması söz konusudur.  
4.1. Sınıflandırmanın Çeşitleri
Sınıflandırma iki şekilde yapılır:
1. Yapay (sun’i) sınıflandırma: Eşya ve varlıkların geçici özelliklerine göre 
sınıflandırılmasıdır. Bu sınıflandırma, herhangi bir pratik kolaylık sağlama gayesi ile yapılır; 
pratik hayatta işleri kolaylaştırmakla birlikte, ilmi bir değeri yoktur. Kütüphanedeki kitapları 
konularına göre; eczanedeki ilaçları bulma ve dağıtma kolaylığına göre ayırmak gibi.
2. Doğal (tabii) sınıflandırma: Eşya ve varlıkların başta gelen niteliklerine yani hakim 
vasıflarına göre sınıflandırılmasıdır. Doğal sınıflandırmaya gerçek (reel) sınıflandırma da 
denilebilir. İlimlerde yapılan sınıflandırma budur. Mesela, hayvanlarda omurgalı olma özelliği, 
sınıflandırma için esas olan bir karakterdir. Bu sınıflandırmadan en çok biyoloji ilmi 
faydalanır.
4.2. Sınıflandırmanın Şartları 
1. Sınıflandırma tam olmalıdır. Yani sınıflandırılacak şeylerin tamamını içine almalı, 
hiçbiri dışarıda bırakılmamalıdır. Sınıflandırma gereksiz yere çoğaltılmamalıdır.
2. Sınıflandırılacak bütün varlıklar ve eşya yalnız ilgili oldukları tür içine alınmalıdır. 
Yani aralarında bir ilgi bulunmalıdır. Mesela, ‘otomobil’ ve ‘kuş’ terimi aynı sınıflandırmaya 
konu olamaz. Otomobil, ‘taşıt’ terimi; kuş, ‘omurgalı hayvan’ terimi ile sınıflandırılabilir.
3. Sınıflandırılan varlıklardan hiçbiri aynı zamanda iki ayrı tür içine konulmamalıdır. 
Sınıflandırma, nesnelerin veya olayların ana yapısı veya tabiatı üzerine kurulu olmalıdır.
hazırlayan: su kaya