Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Aralık 2013, 15:45   Mesaj No:4

enderhafızım

Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:38
Mesaj: 3.186
Konular: 1383
Beğenildi:166
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Din Sosyolojisi Ders Notları (14 Hafta)

4. HAFTA

MAX WEBER (1864–1920):
“Kapitalizmin Ruhu ve Protestan Ahlak” adlı eseri o hayattayken kitap olarak basılan tek eseridir.
XIX. yüzyılın son devresindeki sosyologlar dini, modern toplumlarda anlamını kaybedecek bir vakıa olarak görürken, XX. yüzyılda bu tür tekâmülcü ve pozitivist görüşler şiddetle reddedilmiştir. Ayrıca bu dönemde dinin menşei ve tabiatını araştırma takıntısından vazgeçilmiştir.
O, ilk sistematik ve bağımsız din sosyolojisinin kurucusudur.
Aynı zamanda “anlayış metodu” nu din sosyolojisi araştırmalarına uygulama başarısını göstermiştir.
Max Weber'in din sosyolojisi ile ilgili eserleri:
Protestan Ahlakı ve Kapitalist Zihniyet, “Din Sosyolojisi Dergisi”, “Ekonomi ve Toplum”, “Çin Dini: Konfüçyanizm ve Taoizm”, “Hint Dini: Hinduizm ve Budizm'in Sosyolojisi”,
Eski Yahudilik”. Weber’e göre din sosyolojisinde amaç dini davranışların ya da dinden kaynaklanan sosyal davranışların incelenmesi olmaktadır. Weber, din sosyolojisi üzerine gerçekleştirmeyi tasarladığı eserini tamamlayamadan vefat etmiştir. Onun çalışmaları bütün dinleri kapsamaktadır.
Weber, tarihi, fonksiyonel modeli kullanmış; karşılaştırmalı, tipolojik ve sistematik yaklaşıma büyük bir ilgi göstermiştir. Weber’in yönteminin anahtar kavramını ideal tiplerteşkil etmiştir. Weber’in incelemelerinin ana problemi, dini olaylarla ekonomik olaylar arasındaki münasebettir
İncelemelerinin sonunda vardığı genel sonuçlar şöyledir:
Dini olaylar iktisadi olaylarla karşılıklı olarak birbirlerinetabidirler. Onlardan birini ötekinin basit bir fonksiyonu olarak görmek tek taraflı bir yorumlamaya gitmek yanlıştır. Nitekim tarihi maddeciler tek taraflı olarak dini, iktisadi şartların bir fonksiyonu olarak görmekle hataya düşmüşlerdir. Mesela K. Marx bunlardan birisidir. Aynı şekilde ekonomik olayları din faktörünün basit bir fonksiyonu gibi alan karşı görüş de hatalıdır. Mesela
E. Durkheim, ilkel toplumlarda ekonominin dinden doğduğunu iddia etmiştir.
Din faktörünü metodolojik değişken olarak ele alan Weber, dinin ekonomik hayat üzerindeki tesirlerini gösterebilmek için dinin ekonomikahlakınıinceleme konusu yapmaktadır.
Weber araştırma alanını sınırlandırırken dünyadaki altı büyük dinin (sayısı bakımından) ekonomik ahlakını ele
alıyor: Konfüçyanizm, Hinduizm, Budizm, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet. Weber'in analizlerine göre Modern Kapitalizm Protestanlığın ruhudur.
Püritenizm’deki İlahi Takdir Öğretisi ve Kapitalizmin Doğuşu:Weber, Kapitalizm ve Protestan ahlakı arasındaki münasebetleri araştırırken, Protestanlığın veKalvinizmin bir alt dalı olan Püritenizm’deki ilahi takdir öğretisiylekarşılaşmıştır. Bu öğretiye göre birHıristiyan kulun cennete gidip gitmeyeceği daha dünyada iken ilahi olarak takdir edilmiştir. Bu takdir,açıkça bilinemez fakat bunun bazı göstergeleri ya da karineleri vardır: Bu karinelerden en önemlisi birHıristiyan kul zengin ise ve bu zenginliğini aynı zamanda hayır işlerinde de kullanıyorsa o Hıristiyan ilahi takdir gereği Tanrı tarafından affedilmiştir. Weber, püritenlerdeki bu anlayışın insanları daha çok zengin olmaya teşvik ettiğini söylemekte ve bunun neticesinde de Avrupa’da kapitalizmin doğup geliştiğini savunmaktadır.
Ona göre Avrupa’nın ilk büyük kapitalistleri Protestandır ve bu ilahi takdir öğretisinden etkilenmişlerdir.
Daha sonra Max Weber, aynı tarzda Konfüçyanizm, Taoizm, Hinduizm,Budizm ve Yahudiliğin ekonomik ahlakını da analiz etmektedir.Ancak onların gelenekçiliği ve Modern Kapitalizmde var olan rasyonalizasyona yer vermeyişleri sebebiyle, oralarda Kapitalizmin ortaya çıkmadığı ve böylece bütün toplumların ekonomik ahlakı içinde dinin önemli bir rolünün bulunduğu neticesine varmaktadır.
Aynı şekilde Weber, ekonomik hayat içerisinde geleneğin hâkim olduğu bir toplumda, gelenek zincirinin kırılarak büyük bir değişme ve devrimin olmasının ancak, bu toplumda gerçekleşecek büyük birrasyonalizasyonlamümkün olacağını belirtmektedir. Weber'e göre ekonomik ahlakta ortaya çıkacak bir değişiklikte din çok önemlidir.
Weber’in İslamiyet’in ekonomik ahlakını kavrayamadığını görmekteyiz. O, İslamiyet’i kaderci bir din olarak algılar.
ERNST TROELTSCH (1865–1923):
Weber’in yolundan gidenlerin başında gelen en büyük isim E. Troeltsch olmaktadır. Gerçekten de Weber'i takip eden Troeltsch, objektif ve tecrübî din sosyolojisi sahasında pek çok ve verimli çalışmalar ortaya koymuştur. Çeşitli toplum hadiseleri arasında dinin spesifik karakterine dikkat eden Troeltsch, ne yazık ki bu çalışmalarını sadece Hıristiyanlığa hasretmiş ve özel bir din sosyolojisi yapmıştır.
Onun din sosyolojisi bağlamındaki en önemli çalışması:Hıristiyan Kilise ve Gruplarının Toplumsal Doktrini”dir.
Troeltsch, şu dört soruya cevap bulmaya çalışarak Hıristiyanlığın özünü yakalamak istemektedir:
1- Hıristiyanlığın modern dünyaya verebileceği şey nedir?
2- Menşeinden bu güne kadar tüm Hıristiyan kilise ve mezheplerinin toplumsal doktrinleri nedir?
3- Bu çeşitli ideallerin, muhtelif çağlar arasından modern dünyanın teşkiline olan tesirleri nelerdir?
4- Nihayet, tipleri ve safhalarım ortaya çıkarmaya çalıştığı doktrinler, acaba belli bir toplumsal durumun meyvelerimi?
Bütün bu öncüller ise, onun idealist bir din sosyolojiyi gerçekleştirmeyi talep ettiğini ortaya koymaktadırlar.
Troeltsch’ün ayırt ettiği Hıristiyanlık tipler:
1-İncil Hıristiyanlığı.
2-Aziz Paulus’un Hıristiyanlığı.
3-İptidai Katoliklik. Burada dini cemaatin iskeletinin kuruluşu tamamlanmış ve cemaat kesin hatlarla farklılaşmıştır. Ruhban sınıfı sahneye çıkmıştır.
4-Ortaçağ Katolikliği:Bu devrede kilise devleti hâkimiyetinde tutmak eğilimindedir.
Ortaçağın çöküşü ile Protestanlık sahneye girmektedir. Troeltsch’a göre Kalvinizm Protestanlıktan daha müspettir. Ancak Troeltsch’a göre ferde bağımsızlığını kazandıran ve gerçek değerini veren Aydınlanma Felsefesidir.
Troeltsch, Weberden de istifade ederek üç tip dini grup tiplemesi yapmaktadır. Kilise, mezhep ve mistikgruptur.
JOACHİM WACH (18981955):
Troeltsch’dan etkilenmiştir. Din sosyolojisini sistematik olarak gerçek anlamda kuran kişi olarak J. Wach, kabul edilmektedir. Din sosyolojisini bütün dinleri inceleyen bir bilim olarak düşünmüştür.O, özel din sosyolojisibilimlerine karşıdır. Ona göre din sosyolojisi tekdir ve bütün dinleri kendi açısından inceler. Troeltsch ise özel din sosyolojilerini kabul ediyordu.
J. Wach’ın bu sahada yazılmış birçok eseri olma
kla birlikte en önemlisi Din Sosyolojisi’dir. Onun çalışmalarıyla din sosyolojisi dünyada muteber bir bilim dalı haline gelmiştir. J. Wach, din sosyolojisini şöyle tarif eder:
Din sosyolojisi;din ve toplumun karşılıklı ve karmaşık ilişkilerini, dini grupları, dini önderleri sistematik ve bağımsız bir şekilde inceleyen bilim dalıdır.
Ona göre bilimler genel olarak üçe ayrılabilir. Bunlar:
1- İnsan Bilimleri: İnsanı ve toplumu inceleyen bilimlerdir.
2- Din Bilimleri:Dinlerin kendine has din bilimleri vardır.
3- Tabiat Bilimleri:Tabiatı inceleyen bilimlerdir.
Ona göre din sosyolojisi insan bilimleriyle din bilimlerinin kesiştiği noktada yer alır. J. Wach, dini tecrübenin üç çeşit anlatımı ya da ifade şekli olduğunu savunmaktadır:
1-Dini tecrübenin teorik anlatımı:Dinlerin akideleri, eşya ve olaylara bakışları bu teorik muhtevayı oluşturmaktadır.
2-Dini tecrübenin pratik anlatımı:Dinlerdeki ibadetlerin yerine getirilmesi bu anlatım şeklini oluşturmaktadır.
3-Dini tecrübenin sosyolojik anlatımı:Dini tecrübenin teorik ve pratik anlatımlarının sosyal tezahürlerini konu alır.
Din sosyolojisi, bütün dinlerdeki dini tecrübenin sosyolojik anlatımı üzerinde odaklaşmalıdır. J. Wach’ın bu yaklaşımı bütün dünyada yankı bulmuş ve din sosyolojisi bağımsız bir bilim olarak kabul edilmiştir. Bunun için, din sosyolojisinin gerçek kurucusu olarak kabul edilir.
Wach'a göre, din sosyolojisi din ilimleriyle toplum bilimlerinin birleşmesinden doğmuş olup, dini toplumu,
din ve toplum münasebetlerini ve dini grupları inceler.
Wach'a göre dinin sosyolojik etüdünde şunları gözden uzak tutmamak gerekir:
1- Dinin sosyolojik etüdü, insanlığın dini tecrübesini tüm
enginliği içinde kucaklamak zorundadır.
2- Ancak din bilimlerinin temsilcileri ile sosyologlar arasındaki sıkı işbirliği sayesindedir ki, başarı şansı ile çevre şartları ve din arasındaki korelâsyonun tarihi ve sistematik analizine girişilebilir.
3- Toplum olaylarının kavranması özel bir değerler tablosuna katılmayı gerektirmez. Din sosyolojisi metodunun tarafsız ve objektif olması gerekir.
Din sosyolojisine çeşitli açılardan yaklaşarak onu farklı derecelerde gerçekleştirmek mümkündür.
Bunun için de şu prensiplere uymak gerekir:
a) İlk olarak dini tecrübenin son derece geniş ve çeşitli olduğu anlaşılmalı ve günün ve dünün tüm dini grupları
fenomenolojik ve psikolojik tipleri içerisinde incelenmelidir.
b) İkinci olarak dini tecrübenin çok sayıda tarihi tipleri incelenmelidir.
c) Üçüncü olarak din olaylarının mana ve mahiyetine değer verilmeli ve onlar anlaşılmalıdır.
4- Gittikçe genişleyen perspektiflere erişebilmek için, çok sınırlı konudan hareket edilmelidir.
DİN SOSYOLOJİSİ’NİN ARAŞTIRMA METOTLARI:
Din Sosyolojisi’nin üç temel araştırma metodu vardır:
1- Vasıflama. 2- Karşılaştırma. 3- Açıklama.
1-Vasıflama (Deipsiyon) Metodu: Sosyal karakterli dini olayların vasıflanması, onların gözlenmesi demektir.
İki türlü gözlem vardır:
a) Dolaysız gözlem:Güncel olayları olduğu gibi müşahede etmektir. Bu metot, günümüzde yaşayan toplumların dini yaşayışının incelenmesinde kullanılmaktadır.
Şimdi iyi bir dolaysız gözlem gerçekleştirebilmek için bu çerçevede uygulanan bazı tekniklere bakmamız gerekir:
Dolaysız Gözlem Yapılırken Uygulanan Teknikler:
1- Örnekleme Tekniği: Bütün bir sosyal kitle yerine onun özellikleri hakkında bilgi verecek temsili bir parça seçilerek
inceleme gerçekleştirilir.
2- Monografi Tekniği: Sadece bir sosyal birim üzerinde yapılan araştırmadır. Amaç bir konuda derinleşmektir.
3- İstatistik Tekniği: istatistikî veriler de din sosyolojisinin araştırma teknikleri arasındadır.
4- Olay incelemesi Tekniği: Burada bir dini olay bizzat o olaya katılarak incelenir.
5- Saha Araştırması: Dini olayın yaşandığı coğrafi bölgeye bizzat giderek o olay araştırılır.
6- Anket Tekniği: İncelenen bir dini olay, anket soruları vasıtasıyla aydınlatılmaya çalışılır.
7- Mülakat Tekniği: Dini bir olayı araştırırken o olayı tecrübe eden insanlara mülakat uygulanır.
b) Dolaylı Gözlem:Geçmişteki dini hayatla ilgili incelemelerde kullanılan metoda da dolaylı gözlem denir. Bu gözlemi biz yapmayız. Tarih, Etnoloji, Etnografya, Folklor ve Antropoloji gibi bilim dallarının verilerinden yararlanılır.
2- Karşılaştırma Metodu: Tarihi, Etnolojik ve İstatistikî Karşılaştırma olmak üzere üç çeşit karşılaştırma vardır.
3-Açıklama Metodu: Dini bir sosyal olayla ilgili yapılan araştırma, bir açıklama ve değerlendirme ile sonuçlanır.
G. MENSCHİNG (19011978):
Wach'ın açmış olduğu bu fenomenolojik, sistematik ve objektif Din Sosyolojisi sahasındaki önemli isimlerden birisi de Alman din sosyoloğu Gustav Mensching’dir.
Dini Sosyoloji isimli Almanca eserinde gerek Weber ve gerekse Wach’ın fakat aynı zamanda E. Troeltsch'ün bariz tesiri altında olduğu anlaşılan Mensching, çeşitli dinlerin cemaatlerini incelemiştir.
O, aynı zamanda F. Tönnies'in insan toplumlarını cemaat ve cemiyetşeklinde sınıflandırdığı dikotomisinden de etkilenmiştir. G. Mensching, din sosyolojisinde önce A. Comte ve E. Durkheim etrafında toplanan pozitif din sosyolojisi geleneğini eleştirmiştir. Daha sonra K. Marx etrafında şekillenen tarihi materyalist din sosyolojisi anlayışını eleştirmiştir. Din sosyolojisinde genel ve sistematik bir anlayışı benimseyen G. Mensching, özel din sosyolojilerinin de olabileceğini savunmaktadır.
Onun din sosyolojisi; tecrübî, tipolojik, fenomenolojik, tarihi ve sistematik bir din sosyolojisidir.
Ona göre din sosyolojisiaşağıdaki prensipleri dikkate alarak şu temel alanları incelemelidir:
1- Din, tabii bir şekilde var olan cemaat şekilleri karşısında zorunlu olarak bir tavır takınmak durumundadır.
2- Bizzat din kendine has sosyolojik tezahürler doğurur.
3- Dini cemaat ve din dışı cemaat arasındaki münasebetler.
4- Din sosyolojisinin; dini cemaatlerin birbirleriyle olan münasebetlerini de incelemesi gerekir.
G. Mensching, dinleri: 1- Milli Dinler. 2- Evrensel Dinler.şeklinde ikiye ayırmaktadır. Milli dinler ilk çağlara mahsus klan, kabile gibi toplulukların sınırları dâhilinde kalan dinlerdir. Evrensel dinler ise, Tönniyes’in kriterlerine uygun olarak, cemiyet toplumlarının dinleridir.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Alıntı ile Cevapla