Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Ocak 2014, 19:31   Mesaj No:3

Medine-web

Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:49
Mesaj: 2.988
Konular: 339
Beğenildi:1173
Beğendi:346
Takdirleri:7784
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: ANKARA İLİTAM İslam Tarihi ve Medeniyeti Ders Özetleri 1.2.3.4.5 Üniteler

ÜNİTE: 3

ORTA ASYA, HİNDİSTAN, İRAN ve DOĞU AVRUPA'DA KURULANTÜRK – İSLAM DEVLETLERİ

Doç. Dr. Seyfettin ERŞAHİN

A. Orta Asya’da Kurulan Türk-İslâm Devletleri

Orta Asya’nın güçlü milletlerinden olan Türkler devlet kurma geleneklerini İslâmî dönemde de sürdürdüler.
Orta Asya’da, Moğol istilasından sonra, Türkmenler, Kazaklar, Kırgızlar ve Uygurlar gibi Türk boyları zaman zaman siyaset sahnesine çıkmış ve mahallî hakimiyetler kurmuşlarsa da Türk hakimiyetini asıl temsil edenler Özbek Türkleri olmuştur.

1. Hârizmşahlar (1097-1231) Ömrü: 134 sene

11. yüzyıl sonlarında, Amuderya (Ceyhun) deltası ve çevresindeki Hârizm’de kurulan ve kısa sürede Maveraünnehir, Afganistan, İran ve Irak’ı içine alan Türk-İslâm devletidir.
Ataları Anuştegin, kurucuları ise Kutbüddin Muhammed’dir.
Alaatin Tekiş ise, önce Karahitaylılar’ı sonra da Selçuklu Sultanı II. Tuğrul’u yendi. (1194)
Son hükümdarları Celaleddin olup onun hayatı maceralarla geçmiş ve sonunda Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad’a Yassıçemen Savaşı’nda yenilmiştir.(1230)
Hârzimşahlar, başkent Cürcan başta olmak üzere, Herat, Belh, Merv, Nişâbur, Buhârâ ve Semerkant’ı birer bilim ve sanat merkezi hâline getirmişlerdir.
Hükümdar ve şehzadeler, genellikle iyi tahsil görmüş, kültür sahibi insanlardı. Âlimleri ve şairleri saraylarında topluyor, en büyük değeri veriyor ve himaye ediyorlardı.
Açılan kütüphaneler, hastaneler, eczaneler ve kervansaraylarla ülke mamur hale getirilmişti. Ancak Moğollar bu devlete son vermişlerdir.

2. Çağataylar (1227-1369) Ömrü: 142 sene

Moğol hanı Cengiz’in oğlu Çağatay tarafından Türkistan’da kurulmuştur.
Halkının büyük çoğunluğu Türk olan bu devlet, 14. yüzyıl başlarında İslâmiyeti kabul etmiş ve hızla Türkleşmiştir.

3. Timurîler (1370-1507) Ömrü: 137 sene

Hindistan’dan Anadolu’ya, Basra Körfezinden Aral gölüne veUkrayna’ya kadar uzanan Türk İmparatorluğu'dur.

Timur;

- Sahib - kıran-ı âzam (Cihan hükümdarı), Timurlenk (Aksak Timur), Timur Gürkan (Güvey Timur) gibi adlarla anılır.
- Babası ve amcasının bir yıl ara ile vefat etmeleri sonucu başına geçtiği oymağı ‘devlet’ haline getirmiştir.
- Cesur, zeki, bilgili ve aynı zamanda siyasi ve askeri deha sahibiydi.
- Sınırlarını İtil (Volga)’dan Ganj Nehri’ne, Tanrı Dağları’ndan İzmir ve Şam’a kadar uzatmıştır.
- İskender, Sezar ve Dârâ gibi ünlü cihangirlerin seviyesine çıkabilmek için, her biri zaferle sonuçlanan 17 sefer düzenlemiş ve 27 ülkenin hakanına boyun eğdirmiştir.
- Timur, 1390 ve 1391 yıllarında ‘Altın Ordu’ seferi ile bu ülkeyi tahrip etmeseydi Ruslar Türk boyunduruğundan tamamen kurtulamayacak belki de Çarlık Rusyası kurulamayacaktı.
- Yaptığı seferlerle Irak ve Güney Anadolu’yu,Delhi Sultanlığı'nı, ve Suriye'yi ele geçirdi.
- Nihayet, 1402'deki Ankara Savaşı'nda, Yıldırım Bâyezid’i yenerek Osmanlı Devleti'nin gelişmesini bir süre durdurdu.
- 1404 kışında Çin’e karşı çıktığı seferde Otrar şehrinde 1405’te vefat etti ve cenazesi mumyalanarak Semerkant’a defnedildi.
Timur’un vefatıyla ülke oğulları ve torunları arasında bölüşüldü. Şahruh mücadeleyi kazandı. Ondan sonraki taht kavgasını da oğlu ve aynı zamanda Semerkant Hakimi olan Uluğ Bey (1447-1449) kazandı. (Uluğ Bey, fen ve ilme çok hizmet etmiştir.)
Uluğ Bey’den sonra mücadeleyi kazanan Ebu Said (1451-1469) ise, döneminde sağladığı istikrarla Fatih Sultan Mehmet’ten sonra
en güçlü hükümdar olmuştur.
Timurlular son hükümdarları ‘Baykara’ zamanında kültürel bakımından en parlak dönemlerini yaşadılar.
Şeybaniler (Özbekler),1507’de Timurlular’a son verdi.

4. Şeybanîler (1428-1598) Ömrü: 170 sene

Batı Türkistan’da Timurluların zayıflaması üzerine devlet kurmuş Özbek Türk hanedânıdır.
Özbekler, 15. yüzyılın birinci yarısından itibaren Türkistan’da belirleyici siyasî, sosyal, kültürel ve ekonomik güçlerden biri haline gelmişlerdir.
Özbek Hanlığı, 1557’den sonra Buhârâ Hanlığı olarak anılmaya başladı.

5. Buhârâ Hanlığı / Emirliği (1599-1920) Ömrü: 321 sene

Özbek Hanlığı’nın bir devamı olan Buhârâ Hanlığı'nda, Canoğulları (yani Astrahanlar) (1599-1785) ve Mangıtlar(1785-1920) hüküm sürdüler.
1868’de imzalanan bir antlaşma ile Buhârâ, içişlerinde bağımsız dış işlerinde Rusya'ya bağlı bir devlet haline geldi.
1920’de Bolşevikler’in yardımıyla Yaş (Genç) Buhârâlılar tarafından ortadan kaldırıldı.

6. Hîve Hanlığı (1511-1920) Ömrü: 409 sene

16. yüzyılda, Hârizm’de kurulan ve 1920’ye kadar fasılalarla devam eden bir Türk hanlığıdır.
Şeybanîler hâkimiyeti sonrasında Safevî işgâline uğrayan Hârizm bölgesi halkı, Yadigâr Han soyundan İlbars’ın liderliğinde birleşip, 1511’de , Gürgenç merkezli Hîve Hanlığı'nı kurdular.
Rusya 1873’te Hanlığı kendine bağladı.
1920’de Yaş (Genç) Hîveliler ve Sovyet desteğinde Hanlığa son vererek ‘Hârizm Halk Cumhuriyeti’ni kurdular.

7. Hokand Hanlığı (1710-1876) Ömrü: 166 sene

Şeybanîlerden Ebulhayr'ın torunlarından Şah Ruh, 1710'da Fergana Vadisi’nde Hokand şehrini başkent yaparak hanlığını kurdu.
Alim Han’dan sonra tahta geçen Ömer Han, eğitime önem vermiş, alimleri korumuş, çok sayıda cami ve medrese yaptırmış; Kırgız bozkırlarının büyük bir kısmını ve Türkistan’ı (Yesi) topraklarına katınca “emirul mü’minin” ünvanını kullanmıştır.
Ruslar 1876’da Hanlığı tamamen işgal ederek, Fergana Vilayeti olarak düzenleyip Türkistan Genel Valiliği'ne bağlayarak siyasî varlığına son verdiler.

8. Kaşgar-Turfan Hanlığı (1418-1877) Ömrü: 459 sene

Doğu Türkistan ve eski Uygur bölgesinde, Çağatay hanlarından Veyis Han tarafından kurulmuştur.
Uygur Hanı olarak tanınan Mansur ilim ve kültüre önem vermiş, İslam’ı göçebe Türkler arasında yaymak için çalışmıştır.
Ruslar ve İngilizler tarafından toprakları tehdit edilince 1870’de Osmanlı Sultanı Abdülaziz’e bağlılıklarını bildirip siyasi ve askeri yardım talebinde bulundular. Osmanlı ise askeri öğretmenler ve bir miktar silah göndermekten başka bir şey yapamadı.
Yakub Han’ın 1877'de ölümünden sonra Çin, hanlığı "Yeni Fethedilmiş Ülke" anlamındaki Sinkiang (Sincan) adıyla topraklarına kattı. Böylece Doğu Türkistan’da günümüze kadar devam eden sömürge dönemi başlamış oldu.

B. Hindistan’da Kurulan Türk-İslâm Devletleri

Hindistan, Tüklerin devlet kurdukları coğrafyalardandır. İslâm öncesinde Ak Hunlar bölgede Türk hakimiyetini temsil eden Türklerdendir.
İslâmiyet, Hindistan’a Emevîler zamanında gelmiş, Gazneliler ile Türk-İslâm hakimiyeti kurulmuş, bunu sonraki hanedânlar sürdürmüşlerdir.

1. Delhi Türk Sultanlığı (1206-1451) Ömrü: 245 sene

Kutbüddin Aybeg
Kuzey Hindistan’a hakim olarak Delhi Türk Sultanlığı’nı kurdu.
Yaptırdığı çok sayıda cami, medrese gibi eserlerle bölgede Türk hakimiyetini, kültürünü ve sanatını yerleştirdi.
Bu hanlık Afgan beyleri tarafından sona erdirildi.

2. Babürîler (1526-1858) Ömrü: 332 sene

Hindistan’da, Timur’un beşinci göbekten torunuMuhammed Babür tarafından 1526’da kurulan bir Türk-İslâm devletidir.
Ekber Şah (1556-1603), çalışmalarıyla Babür İmparatorluğu’nu dünyanın sayılı devletleri arasına sokarken, tebaası üzerinde ‘Din-iİlahi’ adıyla derleme bir din kurdu. Başka dinlere hürriyet tanırken müslümanlara zulüm yapması Ekber Şah’ın durumunu zayıflattı.
Ekber Şah, 1603’te ölünce cesedi Behiştabad (sonra İskender) adı verilen bir bahçeye gömülüp üzerinebir türbe yapılmıştır.

Ekber’in oğlu Cihangir Şah (1603-1627) döneminde ise;
- İç barış için çalışılıp dindarlar üzerindeki baskı kaldırıldı.
- Vergi tahsili daha ciddi yapıldığı için hazine kuvvetlendi.
- Avrupalılar’a Hindistan’a ticaret tesisleri kurma izni verildi. Böylece İngilizler bölgeye sızmış oldular.
- Onun edebi yönüne ilişkin; “Tüzükat-ı Cihangirî” adlı eseri ‘yönetim felsefesi’ açısından çok değerlidir.
Şah Cihan sonrasında tahta çıkan ’Evrengzib’(1658-1707) döneminde ise;
- En haşmetli yılları yeniden yaşadılar.
- Şii sultanlıkları ortadan kaldırıldı.
- Şeyh Nizam Muinüddin başkanlığındaki bir heyete; Hanefi mezhebi üzerine ‘Feteva-i Hindiyye’ ismindeki fetva kitabı hazırlandı.
- Dış siyasete önem verildi; Safeviler, Osmanlılar ve Mekke Şerifi ile iyi ilişkiler kuruldu. Ayrıca İtalya, İngiltere ve Fransa ile de temasa geçilmiştir.
- Gazi, padişah, Ebul Muzaffer gibi ünvanlara sahip olmuştur.
İngiliz himayesine giren ilk hükümdarları; II.Şah Alem’dir. Son hükümdarları II. Bahadır Şah İngiliz hakimiyetine karşı ayaklanma çıkarsa da bir İngiliz ordusu Delhi’de toplam 30 bin kişiyi katletmiş, yapmış, tarihi sanat eserlerinin bir kısmını Londra’ya götürmüşlerdir.
Babürîler Hindistan’ın imarına çalışmışlar, çok sayıda sanat eseri vücuda getirmişlerdir. İngilizler tarafından 1858’de sona erdirilmiştir.

C. İran’da Kurulan Türk-İslâm Devletleri

İran, Dört Halife zamanında İslâm hakimiyetine girmiş ve bu tarihten itibaren Müslümanların tarihinde önemli roller oynamıştır.
İslâmî dönemde İrandaki Türk hakimiyeti Büyük Selçuklular ile başlamış bunu daha sonraki Türk hanedânları sürdürmüştür.

Safevîler (1501-1736)Ömrü: 231 sene

İrandaki Türk hakimiyetinin ikinci önemli halkası olan Safevîler, (İran, Horasan, Gürcistan, Azerbaycan, Dağıstan, Türkmenistan, Doğu Arabistan kıyıları ve Doğu Anadolu’nun bir kısmına sahip olmuş) bir Türk-İslâm devletidir.
Safevi Hanedanı, kendisi bir ‘sufi’ olan Şeyh Safiyuddin Erdebîlî’nin soyundan gelmedir. Safeviye tarikatı önce sünni, sonraları ise Şii bir niteliğe bürünmüş, neticede Halvetilik ve Kalenderilik karışımı olmuştur.
Safeviliği Şiiliğe yaklaştıran ‘Şeyh Cüneyd’ olmuştur. O,
Karakoyunlular’la arası açılınca önce Osmanlılar’a sonra da Karmanoğullar’ına sığındı. Akkoyunlu Uzun Hasan, onun nüfuzundan istifade için kendi kızkardeşi ile evlendirdi. Yerine geçen oğlu Haydar da Uzun Hasan’ın kızı ile evlendi. Bu evlilikten daha sonra Safevi Devleti’ni kuracak olan ‘Şah İsmail’ doğdu. Haydar’ın müntesiplerine kıyafetlerinden dolayı ‘Kızılbaş’ denilmiştir.

Şah İsmail;
- Tebriz’de 12 İmam adına hutbe okuttu.
- Akkoyunlular’ı mağlup edip Şiraz’ı aldı.
- Kazerun, Yezd ve İsfahan’ı alıp mezhebini kabul etmeyenleri kılıçtan geçirdi.
- Osmanlı topraklarında da fikirlerini yaymaya çalışınca
II. Bayezid, gönderdiği heyetle fikirlerinden vazgeçmesini ve sünnilere karşı uyguladığı zulmü durdurmasını istedi.
- Bir taraftan seferlerle sınırlarını genişletmeye çalışırken bir yandan da derviş kılığında pek çok taraftarını komşu ülkeler ve özellikle Osmanlı’ya gönderip ayaklanmalar çıkardı. Bunlardan
Şah-kulu veya Şeytan-kulu olarak bilinen ‘Karabıyıkoğlu’ Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğrattı.
- Sonunda Yavuz Sultan Selim’in kışkırtması ile Çaldıran Savaşı’nda yenildi. (1514)
Şah İsmail sonrasında tahta geçen Ebul Muzaffer Tahmasb henüz 10 yaşındaydı. Oğlu İsmail Mirza (II. Şah İsmail) ise sünnilere daha ılımlı davrandı. Yerine geçen kardeşi Muhammed Hudâbende ise âmâ olduğu için yönetimi eşine bıraktı.
Osmanlı Sultanı III. Mustafa da daha önce yapılan anlaşmanın bozulduğunu iddia ederek Safeviler’e harp ilan etti ve onları
Çıldır Ovası’nda yendi.
Şah Abbas Mirza ise, iç isyanları bastırmak için Osmanlılarla anlaşmak istedi. 1590’da İstanbul’da yapılan anlaşmayla; “Safevi ülkesinde Hz. Peygamber ve ashabına karşı hakaretten vazgeçilmesi ve sünnilere kötü muameleye son verilmesi kararlaştırıldı.”
‘Şahsevenler’ ismiyle yeni bir ordu kurularak Avrupa devletleri ile sıkı münasebetlere başlandı.
Sam Mirza da Van bölgesini almak isteyince 4. Murat
‘Revan seferi’ne çıktı, Bağdat’ı Osmanlı’ya kattı.
Nihayet 24 Haziran 1724’te İstanbul’da yapılan bir toplantıda İran toprakları, Rusya ve Osmanlı arasında paylaşıldı. Şah II. Tahmasb Fransa aracılığıyla bunu kabul etmeyeceğini duyurdu.

Avşarlar (1736-1795) Ömrü: 59 sene

Nadir Şah vasıtasıyla İran’da hüküm sürdüler. Nadir Şah;
- Sünnilere ağırlık vermek istese de buna cesaret edemedi ve daha mutedil olan ‘Caferilik’ mezhebini güçlendirdi. Beşinci mezhep olarak tanınması için İstanbul’a başvursa da olumlu bir yanıt alamadı.
- Kasr-ı Şirin antlaşmasını yaparak İran - Osmanlı sınırının günümüze kadar süren temelini atmış oldu.
Ondan sonra gelenler bir varlık gösteremediler.

Kacarlar (1779-1925) Ömrü: 146 sene

Avşarlardan sonra İran’daki son Türk(men) hanı olmuşlardır. Daha çok Rusya ile mücadele etmişlerdir.
1925’te tahtı Fars kökenli ‘Pehleviler’ hanedanına bırakmışlardır.

D. Doğu Avrupa’da Kurulan Türk-İslâm Devletleri

Tüklerin Avrupa’ya gelişi Batı Hunları zamanından başlamaktadır. Atilla’nın ölümü üzerine (453) geri çekilen Türk boylarının önemli bir kısmı Doğu Avrupa ve Karadeniz’in kuzeyinde varlıklarını sürdürmüşlerdir.
- Hazar Türkleri de uzun süre bölgede hakimiyet kurmuşlardır. Özellikle İdil (Volga) nehri boylarındaki Türkler İslâmî dönemde siyasî hayatta öne çıkmışlardır.
- Türk tarihinde İslamiyeti 10. yüzyılın ilk çeyreğinde devlet düzeyinde ilk kabul eden İdil Bulgar Türk Hanlığı olmuştur.
- Onu Altın Ordu ve onun da yıkılmasından sonra diğer hanlıklar takip etti.

Altın Ordu Hanlığı (1241-1502) Ömrü: 261 sene

Başlangıçta bir Moğol devleti olan ancak kısa sürede bir Türk-İslam Hanlığı’na dönüşen Altın Ordu Hanlığı (1241-1502), Moğol prenslerinden Batu Han tarafından Deşt-i Kıpçak’ta kurulmuştur.
Batu Han’ın ak otağının üstü altın yaldızlı olduğu için Altın Ordu ya da Ak Ordu denilmiştir.
Onun oğlu Berke Han, tebaasının müslüman Bulgar ve Kıpçaklar’dan oluşmasının etkisiyle kendisi de müslüman olunca devlet de hızla islamlaşmıştır.
Yine dindar bir şahsiyet olan Özbek Han zamanında; İslam her sahada hakim olurken İmparatorluk da artık bir Türk Devleti haline dönüştü. Özellikle Saray şehrini yaptırdığı cami ve medreselerle önemli bir kültür ve din merkezi haline getirdi.
İleriki yıllarda karışıklıklar oluştu. Toktamış Han Timur’un yardımıyla ülkede hakimiyeti sağladı. Ancak durumunu güçlendirip de Timur’la ilişkisini kesmek isteyince 1395 yılında Terek Savaşı’nda Timur’a yenildi.
Taht mücadeleleri başlayan Altın Ordu topraklarında hanlıklar (Kazan, Kasım, Astrahan, Sibir ve Kırım Hanlığı) kuruldu.

Kazan Hanlığı (1437-1552) Ömrü: 115 sene

Kuzeydoğu Avrupa’ya göç eden Türkler tarafından 15. y.y’da İtil (Volga) kıyısındaki Kazan şehrinde, eski Bulgar Devleti’nin toprakları üzerinde Altı Ordu hanlarından Uluğ Muhammed tarafından kuruldu.
Halkın çoğu yerleşik ve yarı göçebe Kıpçak Türkleri ve Finliler’den meydana geliyordu.
Teşkilatçı ve cesur biri olan Uluğ Muhammed zamanında Ruslar yıllık vergiye bağlandı. Mahmud Han döneminde de halkın huzur ve refahı devam etti.
Daha sonraları taht kavgaları da olunca Ruslar’ın ve Hıristiyan Avrupa’nın da yardımıyla Moskova Kınezi 4. (Korkunç) İvan Kazan Hanlığı’na son verdi.

Kasım Hanlığı (1445-1681) Ömrü: 236 sene

Altın Ordu’nun parçalanmasından sonra, Moskova yakınındakiOka Irmağı’nın kuzeyinde kurulmuş bir Türk Hanlığı’dır.
Kazan hanı Uluğ Muhammed tarafından oğlu Kasım’a verilen bu bölge, Rus toprakları arasında kaldığı için sürekli onlarla mücadele halinde olmuşlardır.
Hanlık yıkılınca müslümanlar başka ülkeler göç ettiler, bir kısmı da günümüze kadar orada kaldılar.

Astrahan Hanlığı (1466-1556) Ömrü: 90 sene

İtil Nehri’nin Hazar Denizi’ne döküldüğü yerde kuruldu. Halkın çoğunluğu Kıpçak Türklerinden oluşuyordu ve göçebe durumdaydılar. Jeostratejik coğrafyası ve doğal zenginlikleri başlarına dert açmıştır, bu sebeple istikrar sağlanamamıştır.
Rus Çarı 4. İvan, Kazan’ı aldıktan sonra kuvvetlerini göndererek bunlara son vermiştir.

Sibir Hanlığı (1480-1598) Ömrü: 118 sene

Altın Ordu’nun parçalanmasından sonra bugünkü Moğolistan’ın kuzeyinden Sibirya’ya kadar olan topraklarda kuruldu.
Halkının çoğunu Kıpçak, Kırgız ve Yakut Türklerinin oluşturduğu devletin merkezi önceleri Tura (Tümen) sonraları da İrtiş nehri üzerindeki İsker (Kışlık) oldu.
Şeybaniler’den Küçüm Han, Batı Sibir Hanlığı’nı ele geçirdikten sonra hakimiyetindeki topraklarda İslamı yaymak için çaba gösterdi. Bu sebeple bugünkü Ukrayna halkı olan Kossaklar’la çok mücadele ettiler.
Ruslar Küçüm Han’ı ele geçirmek için uğraştıysa da buna muktedir olamadı. Ancak 1598’de bu hanlığa son verdiler ve Baykal Gölü’nü de geçerek Amur Nehri vasıtasıyla Japon Denizi’ne kadar ulaşma imkanına kavuştular.

Kırım Hanlığı (1441-1783) Ömrü: 342 sene

Cengiz’in torunlarından Hacı Giray’ın Karadeniz’in Kuzey’inde Kırım Yarımadası’nda kurduğu Türk Devleti’dir.
Hacı Giray; hak iddia ettiği Altınordu tahtını ele geçirmek için uğraştı. Cenevizliler’i Kefe’den atmak için Fatih’le anlaştı.
Ondan sonra çıkan taht kavgalarında Osmanlı ve Moskova Knezliği müdahil olunca 1478’deki antlaşmaya göre Kırım’a ‘han’ tayininin İstanbul’dan yapılması kabul edildi.
Mehmed Giray zamanında haraca bağlanan Ruslar, ancak DeliPetro zamanında (1682-1725) bundan kurtuldular.
Kırım hanları daima Osmanlı’nın yanında yer alırken Murad Giray, 1683 Viyana Kuşatması sırasında, Leh kuvvetlerini durdurma görevini yerine getirmeyerek bozguna sebep oldu ve azledildi.
Ruslar, 1699 Karlofça Antlaşması ile Azak Kalesi’ni alıp Kırım’a ödedikleri vergiyi kestiler. Osmanlı Rus Savaşları sırasında yarımada Ruslarca tahrip edildi.
Küçük Kaynarca Antlaşması ile bağımsız kalan Kırım, 1792’de Ruslarca ilhak edildi.


__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla