Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15 Şubat 2014, 06:34   Mesaj No:3

bilinmez

Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:178
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart Cevap: Kamil Mürşid Kimdir?/Bedia Özdemir Tokel

AYRICA VERDİĞİNİZ BAKARA 269. AYETİNDEKİ HİKMETİN KİMLERE VERİLECEĞİ VE BUNUN SADECE SİZİN PAYLAŞIMINIZDAKİ HEVA VE HEVESİN ÜRÜNÜ OLAN ANLAYIŞINIZDAKİ MÜRŞİTLEREMİ YOKSA NASIL Bİ YOL,USUL TAKİP EDENLEREMİ VERİLDİĞİNE,269,UN Bİ ÖNCEKİ AYETİYLE BİRLİKTE ANLAMAYA ÇALIŞLALIM İNŞAALLAH..

BAKARA SÜRESİ 269 DAKİ HİKMETTEN ANLAŞILMASI GEREKENE DAİR...

BAKARA SÜRESİ...268-Şeytan fakirlikle korkutarak size cimriliği, kötülük işlemeyi emreder. Oysa Allah size kendi katından bağışlama ve bol nimet vaadeder. Allah’ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir.

269- O hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayırlı birşey verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp anlayabilirler.

Şeytan sizi fakirlikle korkutmakta, ruhlarınıza ihtiras, cimrilik ve azgınlık duygularını serpmektedir. Yine şeytan size kötülüğü emretmektedir. Fuhuş; haddi aşan bütün günahları kapsamaktadır. Her ne kadar bilinen bir günah için kullanılıyor olsa da içerik olarak daha kapsamlıdır. Fakirlik korkusu cahiliye döneminde halkı kız çocuklarını diri diri kuma gömmeye sevkettiğinden, bir nevi fuhuştur. Servet biriktirmeye olan ihtiras, bazılarını faiz yemeye yönelttiğinden, o da fuhuştur. Allah yolunda infak etmek nedeniyle meydana gelen fakirlik korkusu zaten fuhuştur.

Şeytan, sizi fakirlikle korkutup fuhşu emrediyorsa, Allah da size kendinden bir mağfiret ve bolluk va’detmektedir.

“…Allah ise kendinden bir mağfiret ve bolluk va’detmektedir.”

Ayet-i Kerimede önce mağfiret sonra bolluk zikredilmektedir. Çünkü bolluk mağfirete bir ektir. Ve O, yeryüzünde rızkın verilmesini ve Allah yolunda harcayıp infak etmenin mükâfatını kapsamaktadır.

“…Allah’ın lütfu geniştir. Ve O herşeyi bilendir.”

Geniş lütfundan verir. Allah, kalplere vesvese vereni bildiği gibi vicdanda kuşku duygusunu geliştireni de bilir. Allah sadece mal vermez, mağfiret vermekle de kalmaz. Adalet ve dengeye yönelme, sebep ve sonuçları kavrama, basiret, görüş ve algılama sonucunda herşeyi yerli yerine koyma anlamına gelen “hikmet”i de verir.

“Hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayırlı birşey verilmiş demektir.”

Ona, adalet ve denge duygusu verilmiştir, fuhşa dalıp haddini aşmaz. Sebep ve sonuçları kavrama yeteneği verilmiştir, işlerin değerlendirmesinde sapıtmaz. Hareket ve davranışlarında kendisine doğru ve salih olana ulaştıracak aydınlık görüş yeteneği verilmiştir. Ve daha bunun gibi nice hayırlar…

“…Akıl sahiplerinden başkası düşünemez.”


Akıl sahibi; düşünüp unutmayan, uyanık, gafil olmayan, ibret alıp tekrar sapıklığa dalmayandır. Aklın görevi budur. Onun görevi, hidayete ilişkin ilhamları ve kanıtları düşünmek ve bunlardan yararlanıp umursamaz ve gafil olarak yaşamamaktır.

Allah’ın, kullarından dilediğine verdiği bu hikmet, O’nun dilemesine bağlıdır. Bu, İslâm düşüncesinin temel kurallarından biridir; herşeyi yüce Allah’ın mutlak ve serbest iradesine bırakma… Bu arada Kur’an-ı Kerim hidayeti isteyerek gerektiği biçimde çabalayıp didinenlerin kalbine yüce Allah tarafından bundan yoksun bırakılmayacaklarına ilişkin bir başka gerçeği yerleştiriyor.

“Bizim uğrumuzda çaba sarfedenleri muhakkak yollarımıza hidayet ettiririz. Şüphesiz Allah ihsan edenlerle beraberdir.”
[BU HİKMET SADECE HEVALARLA ANLAŞILAN VE MÜRŞİT DENİLENLERE DEĞİL ,SAKINMAK İSTEYEN VE GAYRET EDEN ,BU UĞURDA ZAHMET EDİP AKLINI KULLANMAK İSTEYEN HER AKIL SAHİBİNDE VERİLİR..

Allah’ın hidayetine yönelen herkesin, Allah’ın bu gayretlerinin karşılığını ve nasiplerini vereceğini ayrıca onlara hikmet verip böylece birçok iyilikler bahşedeceğini bilsin ve kalpleri mutmain olsun diye bu gerçek açıkça ifade edilmektedir.

Yüce Allah’ın “Şeytan sizi fakirlikle korkutmakta ve size fuhşu emretmektedir. Allah ise kendinden bir mağfiret ve bolluk va’detmektedir. Allah’ın lütfu geniştir ve herşeyi bilendir.”… “Hikmeti dilediğine verir…” sözü hakkındaki konuyu bitirmeden önce iyice anlamamız gereken bir başka gerçek daha var;

İnsanın önünde bir üçüncüsü bulunmayan iki yol vardır… Allah’ın yolu… Şeytan’ın yolu… Ya Allah’ın va’dine kulak verecek ya da Şeytan’ın… Kim Allah’ın yolunda yürümez, O’nun va’dini dinlemezse, Şeytan’ın yolunda ve O’nun va’dine uyuyordur. Gerçek olan bir tek metotdan başkası yoktur. Allah’ın koyduğu bu hayat metodu… Bunun dışındakiler şeytan için ve şeytandandır.

Bu, Allah’ın hayat için koyduğu metotdan sapanların, hiçbir şekilde hidayet ve doğruluk iddiasında bulunmalarına delil bırakmamak için Kur’an’ın yerleştirdiği, sıksık tekrarladığı ve bütün te’kid yöntemlerini kullanarak belirlediği bir gerçektir. Ortada bir şüphe ya da bulanıklık sözkonusu değildir. Allah, ya da Şeytan… Ya Allah’ın metodu ya da Şeytan’ın metodu… Ya Allah’ın yolu ya da Şeytan’ın yolu… Dileyen dilediğini seçsin… “Bundan sonra, helak olan bile bile helak olsun. Yaşayan da bir kanıttan dolayı yaşasın…”·(Enfal Suresi, 42)· Ne bir şüphe, ne kapalılık, ne de bulanıklık… Ancak, hidayet veya sapıklık… Hakk birdir, birçok değil… Hakktan sonra sapıklıktan başka ne var ki?.. (Yunus Suresi, 32)

Bundan sonra surenin akışı ile birlikte sadaka konusuna dönüyoruz. Sadaka olsun, adak olsun, gizli-açık olsun, yüce Allah infak edenin ne infak ettiğini çok iyi bilmektedir. İşlenen amelin ötesindeki niyete göre mükâfatını vermek bu bilgisinin gereğidir.

YARARLANILAN KAYNAK FİZİLALİ KURAN SEYYİD KUTUB..
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla