''Hanım Kumanda Nerede'' 
  [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya  Üye Olmak için TIKLAYIN...]  
Her  sabah uyandığımda hemen yattığım beşikten kafamı kaldırır babam evde mi  diye bakarım. Annem zaten hep benimle bilirim. Çoğu zaman babam bizimle  olmuyor. İşe gidip çalışıyor. Akşamları geliyor ve ben onu  sabırsızlıkla bekliyorum. Çünkü babamla oynamak istiyorum. 
Akşam  oluyor ve zil çaldığında “ehe ehe” şeklinde bir gülümseme ile babamı  görecek olmamın sevinciyle kapıya koşuyorum. Bu arada gülümsememe de  kimseler dayanamaz. Hiç tanımadığım birine bile bu gülüşümü atsam, böyle  gelir bir yanağımı okşar, sever beni. Babam da bu gülüşüme dayanamıyor  ve kucaklayıp öpüyor beni. Sonrası ise hep aynı.   
“Hanım kumanda nerede”.  
Zaten  bu televizyonu bir tek ben seyredemiyorum. Annem mutfakta iş yapacağı  zaman televizyonu kapatır, ben de salonda oyuncaklarımla oynarım. Zaten  oyuncaklarımla tek başıma oynamak da hiç hoşuma gitmiyor. Neyse o ayrı  bir konu. Annem ne zaman salona gelir, o zaman televizyonu açar. Babam  akşamları anneme sorar. 
“Hanım çocuğa televizyon izletmiyorsun dimi, bak çocukların fazla televizyon izlemesi iyi değilmiş…”   Bu televizyon bir tek bana mı yasak arkadaş.  Kendileri gibi bağımlı olurum diye korkuyorlar herhalde. Arada da  nasihat ediyorlar. Çok fazla televizyon izleme, çok televizyon izleyen  çocuklar şöyle şöyle oluyor. Bana söylüyorlar ama kendileri yapmıyorlar.  Tabi nasihat etmek kolay, örnek olmak zor. Onlar da kolay olanı  seçiyorlar.   
Çok televizyon izleyen  büyüklere bir şey olmuyor mu? Biz çocuklara olacak şeyler onlara etki  etmiyor mu? Diye düşünmeden edemiyorum.   
  Babam yatağına gidene kadar kafası başka bir yöne dönmüyor. Ben oyuncaklarımı götürüp bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Böyle yalandan 
“aaa ne güzelmiş” deyip bana kafasını bile çevirmeden beni başından savıyor. Annem babama bir şeyler sorsa 
“ hee hanım, öyle mi olmuş, tamam hallederiz” gibi  kısa cümleler kurarak yine kafa bir yere dönmeden cevaplamalar falan.  Yani kimse kimseyle konuşmuyor. Benimle zaten hiç konuşulmuyor. Sonra  diyorlar ki bu çocuk hala niye konuşamadı.  
Zaten  duyduğum konuşmalar da televizyonda geçen konuşmalar. O yüzden şu  aşamada konuşmamam daha iyi bence. Konuşursam hiç iyi şeyler  söylemeyeceğim kesin. Sonra da diyecekler 
“ay biz hiç evde böyle şeyler konuşmuyoruz, bu çocuk bunları nereden öğreniyor.”
Yani konuşsam dert, konuşmasam dert. 
Geçen  oyuncaklarımdan birini alıp televizyona fırlattım ama boyum kısa olduğu  için yetiştiremedim. Halbuki televizyonu bozsaydım hayallerim gerçek  olacaktı.  
Hayalimde babam eve gelir gelmez yine  beni kucaklıyor öpüyor ve ardından o malum soruyu sormuyordu. Hemen  benimle salona gelip gün boyu hiç açılmayan, ya da arada 1 saat falan  açılan televizyona hiç bakmadan benim gözlerimin içine bakıyor, benimle  konuşuyordu. Oyuncaklarımı artık daha çok seviyordum. Çünkü babam da  benimle oynuyordu. Hem zaten o benle oynadıktan sonra oyuncağım olmasa  da olur. Annem de artık mutfaktan geldiğinde televizyonu açmak yerine  benimle ilgileniyordu. Beraber çok eğleniyorduk. Hele o annem, babam ve  ben üçümüzün beraber oynadığı, konuştuğu anlar yok mu… İşte o anlarda  evde kahkahalar eksik olmuyordu…. 
Hayaldi gerçek  olsun. Bir mucize gerçekleşsin. Ne bilim mesela birden boyum uzasın ve  elimdekini televizyona atıp şu televizyonu bozayım. Ya da daha güzel bir  mucize gerçekleşsin. Annem ve babam bu kadar çok televizyon izlemesin,  beni izlesin, beni sevsin.