03 Nisan 2014, 01:36
			
			  |  
			 
			Mesaj No:1  |  
       Durumu:     Medine No :  22593   Üyelik T.:
07 Aralık 2012   Arkadaşları:26 Cinsiyet:  Memleket:İstanbul    Mesaj :
578 Konular:
29  Beğenildi:17 Beğendi:0  Takdirleri:10  Takdir Et: 
	   Konu Bu  
				Üyemize Aittir!     |       Suizanna neden olacak şeyleri yapmak günah mıdır?         Suizanna neden olacak şeyleri yapmak günah mıdır?     Suizanna, yani töhmet altında kalmaya neden olacak şeyleri yapmak günah mıdır?       Değerli kardeşimiz;  “Bir şeye -bilerek- sebep olmak, onu yapmış gibi olur.” kaidesi gereğince, iyi veya kötü bir şeye sebep olmak o işe bir şekilde ortak olmak manasına gelir.     
Fakat çoğu zaman insanın kastı, dahli olmadan bir suizanna sebebiyet  verebilir. Böyle bir durumdan dolayı o suizancıların vebaline ortak  olmaması gerekir.     
Hz. Ömer (ra)’in şu sözü de konumuza ışık tutmaktadır:     
“Kim kendini töhmet altında kalacak bir konuma sokarsa, kendisine suizanda bulunanları kınamaya hakkı yoktur.”(Kenzu’l-Ummal, h. No. 8815).    
Bu demek değildir ki, kişi kendini töhmet altında bırakacak şekle  sokması durumunda suizan edenin hiç günahı yoktur. Çünkü, bu töhmet  altında bırakmanın çok farklı dereceleri vardır. İslam alimlerinin  belirttiğine göre, bir kişinin aleyhine olabilecek emareler %99 olsa ve  bir tek ihtimal kişinin lehine olsa, bu durumda suizannetmek günahtır.     
Nitekim,  “Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zanların  bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Kiminiz  kiminizi gıybet etmesin.”(Hucurat, 49/12) mealindeki ayette de  “zanların bir kısmının günah” olabileceğinden hareketle bütün suizanlara  kapı kapatılmıştır. Bu husus, İslam’daki -kötülüğün önünü almak  manasına gelen- “sedd-i zerayi” prensibine de uygun düşmektedir.     
Hz. Peygamber (a.s.m)’in “Bu benim hanımımdır” diyerek  gösterdiği davranış, onun nasıl titiz davrandığını göstermesi yanında,  ümmetinin fertlerine de ihtiyatı elden bırakmamalarına dair fiilî bir  derstir. Yoksa, töhmete kapı aralayan bir davranışın karşı tarafa suizan  yapmasına cevaz verecek bir davranış değildir.(bk. Taberî, İbn Kesir,  İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).     
Özetlersek; “Suizan” terkibindeki “Zan” kavramı kesin olmayan şey  anlamına gelir. Bu sebeple bir konudaki bilgimiz, yüzde yüz olmadığı  sürece o konuda suizanda bulunmak hatalı bir zandır. Karşı taraf  yüzde  seksen-doksan nispetinde bulunduğu konumuyla buna sebebiyet verse bile,  onun hakkında suizannı helal kılmaz.     
Son olarak şu hadis-i şerifi de hatırlamakta fayda vardır: Harise b.  Nu’man’dan yapılan rivayete göre Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:       “Ümmetim üç şeyden kopamaz; bir şeyi uğursuz saymak, haset etmek ve suizanda bulunmak.”,     
Bunun üzerine bir kişi “Yâ Resulellah! Bu durumlarla karşılaşan kimse bunları nasıl bertaraf edebilir?” diye sordu, O da:    
“Haset ettiğinde (içinde haset duygusu belirdiğinde), Allah’tan  bağışlanmanı iste / tövbe istiğfar et.  Bir kimse hakkında suizanda  bulunduğunda (suizan duygusuyla karşılaştığında), onu tahakkuk ettirme /  zannın doğruymuş gibi bir çizgi takip etme / kişiyi bununla gerçekten  mahkum etme. Bir şeyden uğursuzluk çıkarma hissine kapıldığında, hiç  oralı olma / o duyguyu göz ardır et ve işine bak.”(İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri).      
alıntıdır 
(sorularla islamiyet)       
				__________________  Allah’ım!  Senden; Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine  ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allah’ım! Senin sevgini bana  canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl!     |  
  |   |        |