Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Mayıs 2014, 03:20   Mesaj No:23

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14253
Takdir Et:
Standart Cevap: Letaif Nedir, Letaiflerin Anlamları, İşlevleri, Görevleri Nelerdir? (2)/Muhsin

Alıntı:
BİR-i Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Başka insanlardan daha üstün olduğumu falan hissettirmeye çalışacaklardır muhakkak, bu gibi oyunlara gelmem.

Nefsim kabarmaz yani...

Bilirim.. var olan herşey (ve herkes) sadece var olduğu için sonsuz değerdedir.Hiç kimse kimseden daha değerli değildir.Bunu yazdım çünkü bu konuda beni kandıramayacaklarını anlatmaya çalışıyorum.

Sizce letaif zikrine mürşitsiz başlamalı mıyım?



Zikr , demek kendini gafletten kurtarmak demektir. M. Behaaddin-i Buhari buyurdu ki;
'' İsi ve sıfat ile yapılan zikr , İslamiyete uymakla olan zikre sebep olur. Çünkü; dinin sahibini tam sevmedikçe her işde İslamiyeti gözetmek çok güç olur. Tam muhabbeti elde etmek için de isim ve sıfat olan zikr, lazımdır. O halde İslamiyete uyarak zikr ile şereflenmek için , önce isim ve sıfat olan zikr gerekiyor. Evet cenabı Hakkın lutfü ve ihsanı ayrıdır. Hiç sebep olmadan dilediğini dilediğine ihsan eder. Şura suresi 13. ayette ;
'' Allah'ü Teala dilediğini seçerek kendine kavuşturur'' buyruldu.
Mazhar-i Can-ı Canan '' Kaddsallahü Teala sirrehül aziz '' 11. mektubunda buyuruyor ki;
Üç türlü zikr vardır.
1. Kalb karışmadan yalnız dil ile söylemektir. Bunun hiç faydası yoktur.
2. Ağızla söyleyip yalnız kalb ile yapılan zikrdir.
3. Kalb ile ve dil ile birlikte zikrdir. Dil ile kendi işitecek kadar söylenirse , İslamiyette '' Zikri Hafi'' denir. Emir olunan bu zikrdir.
Zikr etmek Allah'tan başka şeylerin sevgisini onlara düşkün olmayı kalbden çıkarmak içindir. Kalbin mahluklara bağlılığını yok etmek için en iyi ilaç zikrdir. Hadisi şerifde ;
'' Zikr ederek kalblerinin yükünü hafifletenlerin yolunda olunuz'' buyuruldu.
Tasavvuf ehlinde meşhur olan sima ve raks iki nev dir. Birincisi kalbin ve nefsin fani olmasından sonra cemal veya celal sıfatlarının tecellisinde hasıl olur ki bunda aklın ve nefsin mücadelesi yoktur. Celaleddin-i Ruminin ve Sünbül Sinan efendinin zikr , sima ve raksları böyleydi. '' Şah-ı Nakşibend (ra) '' Biz bunları inkar etmeyiz '' buyurdu.
İkincisi bazı cahil ve gafil tarikatçıların noksan akıllarına ve azgın nefislerine uyarak bağırmaları ve zıplamalarıdır. '' Biz bunları yapmayız'' buyurdu.
Rad suresindeki ayeti kerimede mealen '' Biliniz ki kalbler , ancak Allah'ı zikr etmekle itminana kavuşur'' buyuruldu. İtminan, sukun ve rahat demektir.
Zikr hatırlamak demektir. Allah'ü Teala'yı hatırlamak O'nun ismini söylemekle veya çok sevdiği bir Velisini görmekle olur. Çünkü ; hadisi şerifde '' Onlar görüldüğü vakit Allah (cc) hatırlanır.'' buyuruldu. Görmek göz ile olduğu gibi Velinin şeklini , suretini kalbine hayalini getirmekle de görmüş gibi olup , Allah (cc) 'ı hatırlamaya sebep olur. Böyle kalb ile görmeye '' Rabıta'' denir ki, kalbi Allah'ü Teala'dan başka şeyleri sevmekten onları düşünmekten kurtaran vasıtadır.
Evet , İslamiyete yapışmak yani emirleri yapmak ve haramlardan sakınmak , insanı Allah'ü Teala'nın rızasına , sevgisine kavuşturur ise de bunları ihlas ile yapmak şarttır.
Rabıtasız zikr etmek insanı ilerletmez. Zikr etmeden rabıta yapmak, ilerletir. Halid-i Bağdadi buyurmuşlardı. Rabıta her işde yardımcıdır. Zikr etmeye yardımcı ise pek çoktur. Allah'ü Teala'nın evi olan kalbi nefsin pisliklerinden ve şeytanın aldatmasından temizler. Zikrin yerleşmesi için kalbi hazırlar. Rabıta üç kısımdır.
1. Velinin yüzünü karşısında bulunuyormuş gibi hatırlamaktır. Böyle rabıta zikre başlarken yapılır.
2. Yüzünü kendi kalbinde bulundurmaktır. Böyle rabıta zikr ederken kendiliğinden hasıl olunca kalbde durduğunu düşünerek zikr etmek olur.
3. Kendisini Velinin şeklinde kıyafetinde görmek yani böyle rabıta yapmaktır. Kur'anı Kerim okurken ve dinlerken ders vaaz dinlerken , namaz kılarken her ibadeti yaparken kendini o kıyafette düşünür. Bunları yapan kendi değil odur der. Böylece yapılan ibadetlerden çok lezzet duyulur.
Sual ; Hicri on dördüncü asrın yarısından sonra dünyanın hiç bir yerinde Veli görülmediğine göre , eski Velilerin sözlerini okuyup onları tanıyarak kalbimizi , kalblerine bağlayacağımıza niçin doğruca Resulullah (sav) efendimizin kalbine bağlamıyor, O'nun kuvvetli olan nurunu almıyoruz. Ona intisab, yani bağlanmak , inanmak ve sevmek zaten imanın şartı değil midir?

Cevap ; Doğruca Resulullah (sav) vefatından sonrada mübarek ruhuna bağlanmak elbette daha faydalı , hatta lazım ve vaciptir. '' Mekatib-i şerifenin seksen birinci mektubunda diyor ki ;
'' Evliyayı bir gözlük olarak düşünüp, Resulullah'a ve Allah'ü Teala'ya bu gözlük ile bakmalıdır''. Bir Veliyi veya kitaplarını bulup bunu tanımak buna rabıta yapmak Resulullah'ın (sav) mübarek ruhuna bağlanmak içindir. Resulullaha rabıta yapılmaz. Çünkü ; Başkasının Resulullah olduğuna inanmak küfr olur. Evliyayı düşünmekte bu tehlike yoktur.
Bir Veliyi düşünen gönül gözü ile onun mübarek kalbine bakmış olur. Orada Resulullah'ın mübarek kalbini görür. Böylece Resulullah'a bağlanmış olur.
İmam-ı Gazali (ra) '' her müslüman terbiye edici bir üstada muhtaçdır. Terbiye etmek çiftçinin tarladaki dikenleri zararlı otları temizliyerek ektiği tohumların kuvvetli iyi olmasına çalışması gibidir.''




İnşallah bu konuda Muhsin Hocamla size bir faydamız olur. ( Dinimizde Rabıta vardır)
Alıntı ile Cevapla