Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24 Ağustos 2014, 15:05   Mesaj No:1

gökçen0421

Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Usta Üyesi
gökçen0421 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:gökçen0421 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 44096
Üyelik T.: 07Haziran 2014
Arkadaşları:7
Cinsiyet:
Memleket:yozgat
Yaş:32
Mesaj: 289
Konular: 36
Beğenildi:9
Beğendi:6
Takdirleri:60
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
evtx Kuran-ı kerimde zikredilen ve efendimizin tavsiye ettiği besinler

Kuran-ı kerimde zikredilen ve efendimizin tavsiye ettiği besinler


Semra HATİPOĞLU/ Beslenme Uzmanı

Ruhlarımıza olduğu gibi bedenlerimize de şifa kaynağı bilgiler Kur’an-ı Kerim’de bulunmaktadır. Hem dünya hem de ahiret saadeti için gerekli dersleri veren mucizevî kitabımız, yiyebileceğimiz besinlerin isimlerine de yer veriyor.

Bilim ve teknoloji ilerledikçe, İlahî kelamda yer alan bilgiler daha da somut hale geliyor.

Kur’an, insanlara yalnız dinî, ahlâkî, hukukî kanunlar ve kaideler getirmekle kalmamış, aynı zamanda en mükemmel koruyucu hekimlik kaidelerini ve prensiplerini de getirmiştir.


Ancak şifayı bulabilmek için ilk önce Kur’an-ı Kerim’in bizzat kendisinin şifa olduğunu bilmemiz gerekiyor. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadislerinde, bal ve Kur’ân’ın şifa olduğunu; diğer bir hadislerinde ise en hayırlı devanın Kur’ân olduğunu bildiriyor. Kur’an’ın manevî şifasından istifade edebilmek için

Kişinin her şeyden önce Kur’an’ı indiren Allah’a kuvvetli imanının olması gerekir.
Aynı şekilde hasta olana şifayı verecek olanın da Allah (cc) olduğuna inanması gerekir.
Bunlarla beraber, Kur’an’ı tebliğ eden Hz. Peygamber’e (sav) ve onun Kur’an’a dair öğrettiği şeylere de içten inanmak gerekir. Yoksa insan İlahî kitabın manevî şifasından istifade edemez.
Düşünen insanın, Kuran ayetlerinde dikkatini çekecek konulardan biri de, Allah’ın insan yaşamına ve sağlığına en uygun besinlere, çeşitli şekillerde işaret etmiş olmasıdır.

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de “Allâh ’ın sizlere rızık olarak verdiği şeylerden helâl ve temiz olarak yiyiniz! Eğer gerçekten Allâh ’a ibadet ediyorsanız, Onun vermiş olduğu nimetlere teşekkür ediniz” (Nahl 114)

“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır. “ (Enam Suresi, 99)

Yeryüzünde yüzlerce ayrı türde, ayrı tatta, ayrı renkte ve kokudaki meyvenin oluşması için Allah, aynı toprağı ve suyu sebep kılmıştır. Ayette “birbiri üstüne bindirilmiş taneler” ifadesiyle anlatıldığı gibi bir tohumun, yıllarca bitip tükenmeden sürekli ürün vermesi, üzerinde düşünülmesi gereken konulardandır.

Meyvelerin oluşumu kadar, içerdikleri vitamin ve minerallerin bolluğu da insanları düşünmeye teşvik eder. Kapkara bir çamurun içerisinde yetişen ve toprakla ne koku, ne tat, ne de renk olarak en ufak bir benzerliği bulunmayan meyveler, topraktan sadece insanlar için gerekli olacak mineralleri özümseyip alırlar. Bu özellikleri sayesinde de, insan sağlığına büyük katkılarda bulunurlar. Ancak ne toprağın meyveye hangi özellikleri kazandıracağını bilmesi, ne de meyvenin bilinçli bir şekilde, toprağı bileşenlerine ayırıp kendisi için gerekli olan maddeleri belirlenen oranlarda alabilmesi mümkün değildir. Oysa bu sistem öylesine mükemmel bir düzen içerisinde işlemektedir ki, her meyve cinsi, sabit bir renk, tat ve koku, ayrıca sabit oranlarda mineral ve vitamin içerir. Örneğin bir karpuz hiçbir zaman kırmızı yerine mavi olmaz, tatlı yerine ekşi, olmaz, ya da kendine has kokusu yerine toprak kokmaz.

İşte bu düzen tüm evrenin tek hakimi ve tek ilahı olan Allah tarafından kurulmuş ve insanların üzerinde düşünüp şükretmesi için gözler önüne serilmiştir.

Peygamberimiz AS, hastalığın nasıl önleneceği ile alâkalı olarak şöyle buyurmuştur: “Hastalığın evi midedir, tedavinin özü perhizdir”

İslâm âleminde tıbbî konularda, Kur’an-ı Kerim’in bildirdikleri, Peygamberimizin tavsiye ve teklifleri, kıyas ve tecrübe yoluyla elde edilen bilgiler, Tıbb-ı Nebevî kaynaklarında yer almıştır.

Kiraz

Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), (Vakıa Suresi, 28)


Kiraz, vücudu zehirli maddelerden temizleyen bir meyvedir. Böbrekleri etkili bir biçimde çalıştırır, dolayısıyla vücutta biriken üre asidi ve ürat tuzlarının dışarı atılmasını sağlar. Bu sayede romatizma, kireçlenme ve damar sertliği gibi hastalıklar da önlenmiş olur. Ayrıca kirazda bulunan kinik asit, böbreklerin kum ve taş yapmasını önler, eğer böyle bir şey varsa da zamanla dökülmesini sağlar. Kirazın böbrek taşının yanında, safra taşını da düşürücü etkisi vardır. Bundan başka kandaki zararlı maddeleri dışarı atarak kanı temizler. Dolayısıyla kan kirlenmesi sonucu meydana gelen sivilce benzeri cilt bozukluklarını gidermiş olur. Çeşitli hastalıklar sebebiyle ya da fazla ilaç alınmasından kaynaklanan zehirlenme sonucu şişen karaciğerin yükünü hafifletir ve iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca kirazın içinde bol miktarda fosfor bulunması da, sinirleri kuvvetlendirir.

Muz

“Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları). Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları. Yayılıp-uzanmış gölgeler. Durmaksızın akan su(lar). Ve (daha) birçok meyveler arasında. Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler)…” (Vakıa Suresi, 28-33)

Son derece besleyici bir meyve olan muzun içerisinde % 75 oranında su, % 1,3 oranında protein ve % 0,6 oranında da yağ bulunmaktadır. Geri kalanı ise çeşitli karbonhidratlardan ve önemli ölçüde potasyumdan oluşmaktadır. Birçok hastalığın tedavisinde faydalı olduğu gibi özellikle de, ateş, sindirim bozuklukları, kas krampları ve kas gevşekliği gibi durumlarda tavsiye edilir. İçerdiği yüksek orandaki potasyum sayesinde, atıkların vücuttan dışarı atılması işlemini kolaylaştırır.

Kan basıncının düşürülmesini sağlar. Bunun yanında muz, alerji tedavisinde de kullanılır. İçindeki potasyum, sodyum ile birlikte çalışarak hücre ve kas gelişimini sağlar, vücudun su dengesini ayarlar ve kalp atışlarının normale dönmesini sağlar. İçerdiği B6 vitamini sayesinde, protein ve amino asitlerin pek çok kimyasal reaksiyona girmesinde muz aktif bir görev alır. Ayrıca beynin normal fonksiyonlarını gerçekleştirmesine yardımcı olur. Kırmızı kan hücrelerinin oluşmasını destekler.

Üzüm

Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz. (Müminun Suresi, 19)

Âyet-i Kerime’de “Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerinden şerbet, şıra (meyve suları, meyve şekeri, bal) ve güzel rızık elde edersiniz Düşünen bir millet için bunda bir ibret vardır” buyrulmuştur (Nahl 67)

Üzüm, gıda değerinin yüksek oluşu, vitamin ve madensel maddeler yönünden zenginliği nedeniyle önemli bir besin kaynağıdır. Üzümün içerisinde %20-25 oranında kana hızlı karışan şeker mevcuttur. Bu bakımdan bedenen ve zihnen çalışan kimseler için oldukça faydalıdır; bedensel ve zihinsel yorgunluğu, kansızlığı giderir. Ayrıca karaciğer, böbrek ve sindirim sistemi hastalıklarında doğal bir ilaç etkisine sahiptir. Böbrekleri çalıştırır, vücutta birikmiş üre benzeri atık maddelerin böbrekler aracılığıyla dışarı atılmasını sağlar. Aynı zamanda fazla suyu da atarak, yüksek tansiyonu düşürür. Midelerinde ülser veya gastriti olan kişilere, mafsal, ince bağırsak iltihabı ve romatizması olanlara, karaciğer ve dalağı şişmiş hastalara ve zehirlenenlere üzüm suyu içmeleri, Zayıflara ve hastalıktan yeni kalkmışlara üzüm yemeleri tavsiye edilir (el-Edviyyes 118)

Bunun yanında kalp adalelerini kuvvetlendirir. Bronşit ve öksürüğe iyi gelir. Üzüm suyu, süt salgısının artmasını sağladığı için annelere özellikle tavsiye edilmektedir. Üzümde bulunan bazı kimyasal maddeler cilt kanserine yakalanma olasılığını azaltır. Kuru üzümün hafızayı da geliştirdiğine işaret edilmiştir Nitekim İmam Zührî (ra) bu hususta şöyle demiştir: “Her kim hadis ezberlemek isterse, kuru üzüm yesin”.Mineral Kaynağı İncir

İncire ve zeytine andolsun, (Tin Suresi, 1)

Kuran’da Allah’ın üzerine ant içtiği şeylerden biri de, incirdir. Allah’ın bu meyve üzerine yemin ederek dikkat çekmesi, incirin önemli bir besin kaynağı olduğuna işaret eder.

İncirin içerisinde zengin bir lif kombinasyonu, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi mineraller ve vitaminler bulunmaktadır. %60 oranında kana çabuk karışan şeker sayesinde bedenen ve zihnen enerji sarf eden insanlara güç kazandırır. Bunun yanında kasların, sinir sisteminin gelişmesini ve onarılmasını sağlar. Ayrıca içerisinde bulunan mum, zamk, yağ gibi maddeler, birtakım enzimler ve çekirdekleri sayesinde mide ve bağırsakların düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar. İncir, öksürük için faydalıdır boğaz, göğüs ve gırtlak sertliğini giderir. İncir süt içinde kaynatılıp içilirse, çiçek ve kızamık hastalıklarına karşı faydalıdır Bir hadiste de: “Her kim kalbinin rahat çalışmasını isterse, incir yemeye devam etsin” buyrulmuştur (C Sağır 2/80) Çözünen life sahip olan besinler, kandaki kolesterolü düşürücü özellik taşırlar. Dünyada, besin olarak diyet özellikli lif tüketen insanlarda çok nadir olarak kalp hastalığı görülmüştür ki bu da incirde mevcuttur.

Zeytin

“Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 10-11)

Yine sizin için) Tûr-i Sinâ’da yetişen bir ağaç meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ (Zeytin yağı) ve hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (Zeytin) verir (Mü’minun 20)

İçinde bulunan linoleik asit sayesinde çocuk emziren anneler için son derece faydalı bir besindir. Linoleik asitin eksikliği, bebekteki gelişimin yavaşlamasına ve birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur. İçindeki klor sayesinde de karaciğerin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan kurtulmasını kolaylaştırır. Bunun yanında iskelet yapısı üzerinde çok olumlu katkısı vardır, dinçlik ve uzun ömür açısından tüketilmesi çok önemlidir. Ayrıca beyin atardamarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.

Zeytinden elde edilen zeytinyağı da, önemli bir besin türüdür. Peygamber AS “Sizlere zeytinyağı tavsiye ederim Hem yiyiniz ve hem de onunla yağlanınız zira zeytinyağı bâsur hastalığı için şifadır” buyurmuştur (C Sağır 2/54;F Kadir 4/349;M Zevaid 5/100;Ramuz s 318, Bağdâdî s 115;K Ummal 10/28295)

Zeytinyağı, kandaki kolesterol oranını kontrol altında tutmaktadır. zeytinyağı mide asitini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır.

Zeytinyağının koroner damar hastalığının gelişmesini önleyici bağzı özellikleri olduğu saptanmıştır. Zeytinyağının kanda dolaşan LDL adlı zararlı kolesterol düzeyini düşürdüğü, HDL adlı faydalı kolesterol düzeylerini ise yükselttiği saptanmıştır.

İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişmesine, mineralleşmesine yardımcı olması bakımından oldukça önemlidir, kalsiyumu sabitleyerek kemikleri güçlendirir. Bu vitaminler aynı zamanda, hücre yenileyici özelliklere sahip olmalarından dolayı, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar.

Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır. Ancak sağlık alanındaki en önemli özelliği kalp ve damar hastalıkları üzerinde olumlu etkileridir.

Potasyum Deposu Nar

“Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tatları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasat günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. (Enam Suresi, 141)

“İçlerinde (Cennetlerin) her türlü meyve, hurma ve nar vardır.” (Rahman Suresi 68)

Nar, bol miktarda potasyum ayrıca fosfor, kalsiyum, demir, sodyum gibi mineraller ile A, B1, B2, B3 ve C vitaminleri içerir. vücudun su dengesini ayarlar, kalp atışlarının normal seyrini sağlar. Vücuttaki potasyum–sodyum dengesini koruyarak, sinir sistemi ve kasların düzenli çalışmasına yardım eder. Yine potasyum sayesinde, vücutta ödem oluşmasını ve kan şekerinin düşmesini engeller. Ayrıca narın kalbi kuvvetlendirici bir etkisi de vardır.

Hurma

“Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Rad Suresi, 4)

Altından (bir ses) ona seslendi: “Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır. Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin. Artık, ye, iç, gözün aydın olsun…” (Meryem Suresi, 24-26)

Hurma her şeyden önce içerdiği %50′den fazla şeker ile son derece besleyici bir besin değerine sahiptir, yüksek kalori ihtiva eden fruktoz ve glukoz içerir. Çok kolay ve hızlı bir şekilde hazmedilebilir. Ayrıca doğum sırasında meydana gelen kan kaybı vücut şekerinin de düşmesine sebep olur. Bu yüzden vücuda tekrar şeker girişinin sağlanması önemlidir ve hurma bu konuda fayda verir, tansiyon düşmesini de engeller.

Çocuğun anne karnında iyi gelişmesini sağlar ve annenin zayıf düşmesini önler. Annenin sütü bol ve besleyici olur.

Aynı zamanda beyin için de son derece faydalıdır. % 2.2 oranında protein, A vitamini, B1 ve B2 vitaminleri içermektedir. İçerdiği protein sayesinde vücudun hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar, hücreleri yeniler ve vücut sıvısını dengeler. İçindeki A vitamini sayesinde, görme gücü ile vücut direncini artırır, kemik ve dişlerin güçlenmesini sağlar. B1 vitamini ile sinir sisteminin sağlıklı olmasını kolaylaştırır. Vücudun karbonhidratları enerjiye çevirmesine yardımcı olur. İştah ve sindirimi düzenler. B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sağlaması ve hücrelerin yenilenmesi için protein, karbonhidrat ve yağların yakılmasına yardımcı olur.

Bununla birlikte, potasyum, sodyum, kalsiyum, demir, manganez ve bakır gibi vücut için gerekli olan minerallere sahiptir. Yine içerdiği potasyumun sodyum ile birlikte faaliyet göstermesi sonucunda kalp ritimlerini normalleştirir. Potasyum beyne oksijen gitmesine de yardımcı olarak berrak düşünebilmeyi sağlar. Bununla beraber vücut sıvıları için uygun alkalik özelliği sağlar. Zehirli vücut atıklarını dışarı atması için böbrekleri uyarır. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardım eder ve sağlıklı deri oluşumunu sağlar.

Hurmanın ilgi çekici bir özelliği de yetiştiği ortamın insanları için son derece faydalı özellikler taşımasıdır. İçerdiği protein ve şeker, hurmanın genel olarak yetiştiği çöl ortamı için en besleyici besin türleridir.

Nebî sallâllâhu aleyhi ve sellem- hurmayı çok sever, tek adetle yer ve çekirdeğini baş ve orta parmaklarıyla tutar ve çıkarırdı. Yine yaş hurmayla acuru birlikte yedikleri olurdu: “– Kim her sabah yaş hurmadan aç karnına yedi tane yerse, o gün ona zehir yahut sihir zarar vermez.” buyurmuşlardır. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem- hurmanın yaşına da, kurusuna da bereketli olması için duâ etmiştir.

Süt ve Anne Sütü

Gerçekten size sağmal hayvanlarda da bir ibret vardır. Biz, size onların kanlarındaki fışkı ile kan arasından, lezzetli ve içenlerin boğazlarından kolayca kayıp giden halis bir süt içiriyoruz.” Nahl Suresi 66.

Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz.” Mü’minun Suresi 21.


İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü ben yüce Allâh ‘ın bunda şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlamaktadır.’ Hadis-i Şerif (K Ummal 10/28208). Peygamber AS da : (Süt içileceği zaman) kişi: “Allâh ım bize bu sütü bereketli kıl, bize daha çok süt ver!” diye dua etsin. Çünkü yiyecek ve içeceklerin yerini tutan, açlığı ve susuzluğu gideren, sütten başka bir gıda bilmiyorum” demiştir (İMâce et’ime Hadis 3322).

Yine bir başka hadislerinde: “Sizlere inek sütünü ve sütünden meydana gelen yağını tavsiye ederim Etinden ise sakınınız Zira sütü ve yağı deva, eti ise derttir” buyurmuştur (C Sağır 1/51).

“Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Bana’dır. (Lokman Suresi, 14)


Ayette dikkat çekilen noktalardan biri bebeğin iki yıl boyunca anne sütüyle beslenmesine ilişkindir. Bilindiği gibi anne sütü bebeğin tüm ihtiyacını karşılayacak özellikte bir besindir. Allah, insanı daha doğar doğmaz, koruma altına almış ve ona dünya üzerinde başka hiçbir besinden elde edemeyeceği kadar faydalı bir içecek sunmuştur.

Anne sütü, bileşimindeki maddeler sayesinde hem yeni doğan bebek için mükemmel bir besin kaynağı olmakta, hem de bebeğin ve annenin hastalıklara karşı direncini artırmaktadır. Ayrıca son derece mucizevi şekilde her annenin sütü, bebeğin ihtiyacına göre üretilir. Örneğin erken doğum yapmış annelerin sütleri, normal gebelik süresini tamamlayan annelerinkine oranla çok daha farklı ve bebeğin o anki ihtiyaçlarına cevap verebilecek yoğunlukta ve niteliktedir.

Anne sütünün başka bir özelliği de, antibakteriyel olmasıdır.Bebek tarafından sindirimi son derece kolay olan anne sütünün mükemmelliğine günümüzün ileri teknolojisinin ürettiği modern bebek mamalarının hiçbiri ulaşamamıştır.

Sütlü bulamaç

Sütlü bulamaç, arpa veya buğday ununa yağ ve süt karıştırılarak ateş üzerinde yapılan bir nevi çorba veya muhallebidir. (İ Kayyim s190-191) Bazen bu karışıma bal da ilâve edilir.

Sütlü bulamaçla alakalı peygamberimizin AS muhtelif hadisleri vardır: “Gerçekten sütlü bulamaç hastanın midesini kuvvetlendirip rahatlatır bazı üzüntülerini de giderir” (Buhari tıp 7/14)

“Gerçekten sütlü bulamaç, üzüntülü ve kederli kimsenin midesinin kuvvetlendirip rahatlatır Sizlerden birinin yüzündeki kiri su ile yıkayıp temizlediği gibi, bu sütlü bulamaç da hastanın gönlünden üzüntü ve kederi öylece giderir” (İ Mâce tıp Hadis 3445)

Hz Âişe (ra) da: “ Peygamber AS aile fertlerinden bir kimse hastalandığı zaman, sütlü bulamaç çanağı ateşin üzerinden inmezdi taki hasta iyileşince veya ölünceye kadar” demiştir (İ Mâce tıp Hadis 3446 )

Yine Hz Âişe (ra) şöyle demiştir: “Bir defasında göğsümde bir sertlik ve başımda bir ağrıdan dolayı, Peygamber AS ‘a şikâyette bulundum O “: ” Ey Âişe! Sana sütlü bulamacı tavsiye ederim Zira sütlü bulamaç bu şikayetlerinizi gidericidir” buyurdu (Müntehabü’t Tıbbı Nebevi 34a)

Bal

“Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- anlatıyor: Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurmuştur: “Bir kimse her ayda üç gün şafak vakti aç karnına bal yese o ay içinde hastalıklarla ilgili belâlardan ve âfetlerden emin olur.

Peygamber Efendimiz buyuruyor: “– Üç şeyde şifa vardır: Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta, fakat ben dağlamayı sevmem. Bal, bütün hastalıklara şifâdır.

Bal, gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle, gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için gerçekten de tam bir şifa niteliğindedir. İçinde, kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineraller, glukoz, fruktoz gibi şekerler, B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri bulunmaktadır. 8 Bunların yanısıra, içinde az miktarlarda, bir takım hormonlar, çinko, bakır ve iyot da vardır. Hiç kuşkusuz balın içindeki tüm bu besinler, insan sağlığı açısından son derece önemli ve faydalıdır.

1993 senesinde Dünya Arıcılık Kongresi’nde bilim adamları bal hakkında şu yorumlarda bulunmuşlardır:

Kongre’de, arı ürünleri ile tedavi konusu ağırlık kazandı. Özellikle ABD’li bilim adamları bal, arı sütü, polen ve arı reçinesinin (propolis) birçok hastalığı tedavi ettiğini bildirdiler. Romanyalı bir doktor balı katarakt hastaları üzerinde denediğini ve 2094 hastadan 2002′sinin (%95) bal sayesinde tam olarak iyileştiğini açıkladı. Polonyalı doktorlar ise arı reçinesinin hemoroid, deri hastalıkları, kadın hastalıkları gibi birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiklerini bildirdiler.

Balın bir özelliği de, şekere oranla %40 daha az kalori içermesidir. Bu özelliği ile bal, hem yüksek enerji veren, hem de düşük kalorili olan yegane besinlerden biridir.

Tüm bunların yanısıra damar sertliği gibi tehlikeli rahatsızlıklara karşı koruyucu niteliğe sahip olan bal aynı zamanda bakteri öldürücü özelliğe de sahiptir.

Ilık suyla karıştırıldığında 7 dakika gibi kısa bir sürede kana karışan bal, bu özelliği ile bedene şifa dağıtma görevini en iyi ve en hızlı şekilde yerine getirebilmektedir. Ayrıca bal, sulandırıldığında antibakteriyel ama dokulara zarar vermeyen bir antiseptik ortaya çıkmış olur. Bunun dışında balın içinde antibakteriyel özellikleri olan birkaç kimyasal madde de (pinocembrin, terpenes, benzyl alcohol, vb. )bulunmaktadır.

Arıların, kraliçe arıyı besleyebilmek için salgıladıkları, pelte kıvamında ve keskin kokulu olan bu madde,bedensel yorgunluklarda, zafiyet gibi vücudun kuvvetsiz düştüğü zamanlarda, damar sertliği ve doku yaşlanmalarından ileri gelen rahatsızlıkların iyileştirilmesinde kullanırlar.

“Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır…” ayetinde ifade edildiği gibi arı da tüm bu şifa verici özellikleriyle Allah tarafından insanoğlunun emrine verilmiştir. (Lokman Suresi, 20)

Et

Et en kıymetli gıdalardandır Kur’an-ı Kerim’de et on iki yerde zikredilmiştir Hayvanlardan bahsedilirken; “Davarlar (Deve, sığır, keçi ve koyunları) da O yarattı Bunlarda sizin için soğuktan koruyucu yünler ve bir takım menfaatler vardır Onlardan bir kısmını da yersiniz” (Nahl 5)

Cennet ehli tavsif edilirken de: “Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik” (Nahl 5)

Peygamber A S da : “Et, dünya ve ahirette yiyeceklerin efendisidir” buyurmuştur (İ Mâce etime Hadis 3305)

Etlerin en kıymetlisi ve en gıdalısı koyun etidir En iyisi bir yaşındaki koyunun etidir Kan yapıcı özelliği vardır (İ Kayyim s416-418) Peygamberimiz AS da bir hadislerinde: “Sizden biriniz-çorba yapmak için- et satın aldığı zaman, suyunu çok koysun Zira-yiyen kimse- çorbanın içinde et bulamaz ise,suyundan içer Çünkü et suyu, iki etten birisidir” (Tirmizî et’ime Hadis 1832) Tavuk eti de kuş eti grubundandır Tavuk eti, mideye hafif gelir, hazmı kolaydır Zekayı güçlendirir, sesi iyileştirir. Kan yapıcı özelliği vardır.

Balık

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.” (Genç-yardımcısı) Dedi ki: “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum…” (Kehf Suresi, 62-63)

Balık eti hafıza zayıflığını gidermek için faydalıdır Sinirler, ilik ve kemik için iyidir Balık eti, diğer etlerden midede daha çabuk hazmolur (el-Edviyye s 60-61)

İçerdiği fosfor, sülfür, vanadyum gibi mineraller sayesinde büyümeyi ve dokuların iyileşmesini sağlar. Eklem ağrılarını azaltır, sağlıklı diş etleri ve diş yapısı oluşmasını sağlar, cilt rengini güzelleştirir, saçların daha sağlıklı olmasını sağlar, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadeleye yardımcı olur. Ayrıca kandaki kolesterol oranını düzenleyici etkisiyle kalp krizlerinin önlenmesinde rol oynar. Nişasta ve yağların metabolizmaya katılmalarına yardım ederek daha enerjik ve daha kuvvetli olunmasını sağlar. Öte yandan da zihinsel faaliyetlerin düzenli çalışmasında etkilidir.



Çörekotu

Peygamberimiz AS : “Sizlere şu çörek otunu tavsiye ederim Zira bunda, ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır” buyurmuştur (Buhari tıp 7/14)

Yine bir başka hadislerinde de buna işaret etmiştir: “Bilmiş olunuz ki, mantar göz ilâcıdır Medine’nin acve isimli hurması ise cennet meyvelerindendir Tuz ile karıştırılmış çörek otu ise, ölümden başka bir çok hastalık için şifadır” (Müsned 5/346) Enes İbni Mâlik (ra) : “Peygamber AS hastalandığı zaman, ağzına bir avuç çörek otu atar, üzerine de su (Zemzem suyu) veya bal şerbeti içerdi” demiştir (Râmuz s 525)

Çörek otu, şişkinliği, midenin suyunu alır Çörek otu baş ağrısına, yarım baş ağrısına, baş dönmesine, unutkanlığa yüz ve ağız felçlerine karşı faydalıdır (Bağdâdî s 89) Çörek otu yağı, deri kavlaması (sedef hastalığı)’, sivilce ve siğiller için tavsiye edilir 4-5 gram içildiği zaman nefes darlığına iyi gelir Havanda dövülmüş çörek otunun, sirke ile karıştırılıp macun yapılarak abraş (Alaca) ve mantar gibi hastalıklar için cilde sürülmesi faydalıdır (İ Kayyim s 347-49)

Sirke

Sirke, hurma, şeker, bal, incir ve üzüm gibi meyvelerin şırasının çıkarılıp ekşitilmesiyle elde edilir Sirke, gıda maddesi olarak kullanıldığı gibi, temizlikte ve hekimlikte de kullanılmıştır.

Peygamber AS bir hadislerinde: “Sirke ne güzel bir katıktır Allâh ım! Sirkeyi bereketlendir Zira sirke benden önceki peygamberlerin de katığı idi İçinde sirke bulunan ev, katık sıkıntısı çekmez” buyurmuştur (İ Mâce et’ime Hadis 3318) Sirke, iştahı açar, iltihaplı mideye faydalıdır, zehirleme yapan ilâçların zehrini giderir, vücutta katılaşan kanı inceltir ve çözer Dalağa faydalıdır Sıcak olarak ağızda gargara yapılırsa, diş ağrılarına karşı faydalı olup, diş etlerini de kuvvetlendirir (Bağdâdî s 106)

Sirke, parmakların uçlarında ve tırnak diplerinde meydana gelen dolama, egzama, ateşli şişlikler ve ateş yanığına karşı faydalıdır (İ Kayyim s354-55) Kabak

Yine Hazret-i Âişe’den rivâyet edildiğine göre, Peygamberimizin sevdiği bir yiyecek de kabak idi. “Çünkü o, zikrullah esnasında kalbe rikkat verir. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir.” buyururlardı. Vâsilet bin Eska’dan aktarıldığına göre Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kabak aşı yiyin. Kabak aklı artırır ve beyine kuvvet verir.”

Su


Yine Peygamber AS “ Devenin içtiği gibi suyu bir nefeste içmeyiniz Bardağı her defasında ağızdan uzak tutarak iki veya üç nefeste içiniz. İçerken besmele çekiniz, içtikten sonra da ’Elhamdülillah’ deyiniz” buyurmuştur (Tirmizî eşribe Hadis 1885)

Bir hadislerinde de: “Sizden biriniz su içtiği zaman yavaş yavaş içsin, bir nefeste içmesin Zira, suyu bir nefeste içmek karaciğer iltihabı (ve nefes tıkanıklığı) meydana getirir” buyurmuştur (Adürrezzak 10/428 Hadis 19594)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- su içtikten sonra şöyle duâ etmiştir: “Rahmetiyle suyu tatlı olarak yaratan, acı ve tuzlu yaratmayan Allah’a hamd olsun.”

Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerifinde ise, su için şöyle buyurmuştur: “Allah suyu temizleyici olarak yarattı. Tadını, rengini veya kokusunu değiştiren maddeler dışında hiçbir nesne onu pislemez.”

Kuran-ı Kerimde geçen ve peygamber Efendimiz SAV’in tavsiye ettiği diğer besinler ise; kudret helvası, ekmek, zencefil, karpuz, acur, bıldırcın, ayva, mercimek, kekik, kimyon, sinameki, sarımsak, soğan, reyhan, yonca ve hardaldır.

Allâh’ın bu nimetlerini, hem Rabbimizin bir ihsanı olarak, hem de Peygamber Efendimiz’in sevdiği yiyecekler niyetiyle yersek inşallah her bir yudumu, her bir lokması ibâdet ve şifâ olur.

__________________
Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi gökçen0421 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Tarık suresini sorularla tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 8 2789 02 Temmuz 2015 22:26
Buruc suresini sorularla tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 13 6185 29Haziran 2015 19:28
Mürselat suresini sorularla tanıyalım... Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 15 6149 12 Mayıs 2015 19:19
Teğabün suresini tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 14 6377 17 Mart 2015 11:44
Mücadele Suresini sorularla tanıyalım... Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 14 6417 12 Ocak 2015 19:24