Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Eylül 2014, 11:10   Mesaj No:3

EyMeN&TaLhA

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart islam inanç esasları 3.ünite özet

Allah inancı

insanın dünyadaki asıl görevi kainatı yaratan yüce güce inanmak ve onun emirlerini yerine getirmektir.

ALLAH'IN VARLIĞI

Allah'ın varlığına inanmak,zihinsel faaliyette bulunmanın yanında gönlün harekete geçirilmesi ve iradenin eğitilmesiyle mümkündür.

Tanrının varlığı meselesi ilk dönem Yunan Felsefesi’nin de temel konularından birini oluşturur. Bu dönemde Eflatun’un hareketin nihaî kaynağını ruha bağlaması ve Aristo’nun ilk sebep (illet-i ulâ) veya ilk hareket ettirici (muharrik-i evvel) teorisini benimsemesi ile birlikte Tanrı’nın varlığı konusu tartışılmaya başlanmıştır.

Allah inancı insanda doğuştan var olan bir özelliktir.Kur'an-ı Kerim'de yaratılış anında varolan bu duygu ''fıtrat'' olarak ifade edilir.(er-Rum 30/84)

Kur’an’da “âfâk ve enfüs” olarak ifade edilen, dış ve iç âlemin varlıkları arasında görülen düzen, ahenk ve güzellik yüce bir yaratıcının varlığına en açık delil olarak sunulmaktadır.

İslâm âlimleri Allah’ın varlığını genelde kozmolojik ve teleolojik delillere dayalı bir yöntem içinde ispatlamaya çalışmışlardır.Bu nedenle alimler arasında hudus,imkan ve gaye ve nizam delilleri şöhret bulmuştur.

a)Hudûs delili=Evrenin yaratılmış olduğu ve her yaratılmışın da bir yaratıcıya muhtaç olduğundan hareketle Allah’ın varlığını ispata çalışan bir delildir.

hudus delilinde cisimlerin değişkenliğinden yola çıkılarak,tümevarım yöntemi vasıtasıyla alemin sonradan yaratıldığı ve bir yaratıcıya muhtaç bulunduğu ispatlanır.fizik, kimya ve astronomi gibi pozitif bilimlerle meşgul olan bilginler,madde üzerinde yaptıkları incelemeler sonucunda tabiatın sonradan yaratıldığı fikrine varmışlardır.bu alimler bugün mevcut tabiat düzeninin bir gün bozulacağı konusunda hemfikirdir.

Kelâm âlimleri, bu (Hudus)delili daha çok cevher-araz esasına dayalı bir yöntem içimde ele almışlardır. Buna göre kâinatı oluşturan cisimler bir öz (cevher) ile bu özün taşıdığı vasıflardan (araz) meydana gelmiştir.

ilk defa Mu'tezile kelamcıları tarafından kullanıldığı bilinen hudus delili,sonraları Sünni kelamcılar tarafından da farklı şekillerde ele alınmıştır.

bu delile İbn Rüşd ve İbn Sina eleştiriler yöneltmiş,zayıf bi delil olduğunu belirtmişlerdir...

b)İmkân delili=varlıkları zorunlu (vâcib) ve zorunsuz (mümkün) varlıklar olmak üzere ikiye ayıran bu delile Aristo’da da rastlanmaktadır. Âlimlere göre zorunlu varlık varlığı kendinden olan ve varolmak için bir başkasına muhtaç olmayan varlıktır. Bu özellik sadece Allah’ta mevcuttur. Mümkün varlık ise kendi kendisini varedici güce sahip olmayan ve varolmak için bir başkasına ihtiyaç duyan varlıktır

Farabi ve ibn sina tarafından ortaya konulan bu delil,Şehristani'den itibaren kelam bilginleri tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.


c)Gaye ve Nizam Delili= İslâm düşüncesinde gaye ve nizam delili olarak bilinen teleolojik delil, temelde evrende bir düzenin olduğu ve bu düzendeki her varlığın belirli bir gayeye yönelik olarak yaratıldığı öncülünden hareket eder. Neticede, bu düzenin kendiliğinden meydana gelemeyeceği dolayısıyla da bir yapıcısının olması gerektiği sonucuna ulaşır.

alemin varlıklarının belirli bir estetik bütünlük ve uyum içinde işleyişi sonsuz kudret sahibi bir varlığın kanıtıdır.

Gazali,İbn Rüşd, İbn Teymiyye ve İbnü'l-Kayyim el-Cezviyye tarafından tercih edilen bir delildir.

İbn Rüşd bu delile hikmet ve inayet delili olarak tanımlamıştır.


İslam’da Allah’ın varlığını ispatlamak için yapılan tüm faaliyetlere ispat-ı vacip denir.

ALLAH'IN BİRLİĞİ

Bütün peygamberler geldikleri toplumda tevhid ilkesini yerleştirmeye ve ona zarar verecek bozulmalara engel olmaya çalışmışlardır.

İslam âlimleri, Allah’ın birliği konusunu naklî deliller yanında aklî delillerle de ispatlamaya çalışmışlardır. Bu konuda, yeryüzünde Allah’tan başka tanrılar olması durumunda tabiattaki düzenin bozulacağını beyan eden ayetlerden (el-Enbiya 21/22,el-İsra 17/42,el-Mü'minun 23/91)yola çıkan âlimler “burhân-ı temânû” olarak bilinen bir delil oluşturmuşlardır. Bu delile göre tabiatta gözlemlenen kozmolojik düzen Allah’ın bir olduğunun delilidir. Aksi halde çok tanrılı bir dünyada kargaşanın olması kaçınılmazdır.
Çünkü tanrıların iradeleri zamanla çatışacak ve akabinde evrende kargaşa ve düzensizlik baş gösterecektir.

Allah'ın isimleri ve Sıfatları

tasvir=suretlendirmek,şekillendirmek anlamına gelir ve bir şeyin zihinde çeşitli şekillerde canlandırılması için anlatımlarda bulunmayı ifade eder.Allah Teala için böyle bir durum söz konusu değildir.

tavsif=vasıflandırmak,''bir şeyin özelliklerinden bahsetmek '' demektir.Cenab-ı Hakk'ın tavsifi,varlığına inandığımız zat hakkında bazı manalardan bahsetmektir.

De ki O Allah birdir. O Samed’dir. Doğurmamıştır, doğrulmamıştır. Hiçbir şey O’na denk değildir” (el-İhlâs 112/1-5)burada bizlere Allah'ın Tasvir'i değil tavsif'i yapılmıştır.

A)ALLAH'IN İSİMLERİ

islam alimleri esma-i hüsna listesinde bulunan isimleri çeşitli şekilde sınıflandırmışlardır.

zati isimler=mutlak manada Allah'ın zatını ilgilendiren; el-Evvel, es-Samed, el-Kuddüs, el-Celîl
kainatı ilgilendiren ise,tabiatın yaratılışına ve işleyişine temas eden;el-Hâlik, el-Bârî ve el-Musavvir
esma-i hüsna da insanla ilgili ilahi isimler=el-Adl, el-Hakem ve el-Fettâh gibi insana yönelik olanlardır.


B)ALLAH'IN SIFATLARI


1)Selbî veya tenzihî sıfatlar=selbi sıfatların hedefi;her türlü şirk şaibesini bertaraf ederek tevhid inancını tam manasıyla ispat etmek,yaratanla yaratılan arasında ortak bir noktanın bulunmadığını akıllara ve gönüllere yerleştirmektir.

Vücud=Allah’ın var olması,yokluğunun düşünülmesidir.
Kıdem=Allah'ın varlığının başlangıcının olmamasıdır.
Beka=Allah'ın varlığının sonunun olmamasıdır.
Kıyam binefsihi=Allah'ın kendisiyle kaim olması ve bu hususta başkasına ihtiyaç duymamasıdır.
Vahdaniyet=Tek ve bir olan eşi ortağı bulunmayan.
Muhalefetün lil havadis= Allah'ın sonradan olan yaptıklarına benzememesidir.


2)Subuti sıfatlar= Bu sıfatlar Allah’ın zatına nispet edilen ve O’nun ne olduğunu belirten niteliklerdir.


Hayat= Allah'ın canlı ve diri olmasıdır.
İlim=Allah Tealanın bilme sıfatıdır.
Semi=Allah'ın her şeyi işitmesidir
Basir=Allah'ın her şeyi görmesidir
Kudret=Allah'ın her şeye gücünün yetmesidir.
İrade=Allah'ın dilemesi ve istemesi anlamına gelir.
Kelâm sıfatı=Allah'ın konuşma sıfatı sıfatıdır.bu sıfatın bie eseri olarak elimizde kelamullah dediğimiz Kur'an-ı Kerim vardır.Allah Tealanın konuşması insanlarda olduğu gibi harfler sesler ve konuşmaya yarayan organlar aracılığıyla değildir.Cenab-ı hakk bunlardan münezzeh ve yücedir.



3)Fiili sıfatlar=İlâhî sıfatlar içinde Allah-kâinat-insan ilişkisini ifade edenler, fiilî sıfatlar grubunu oluşturmaktadır.bu sıfatlar da diğer sıfatlar gibi sonsuz olup daha çok ''yapmak ,yaratmak ve oluşturmak '' anlamına gelen tekvin kavramıyla ifade edilmektedir.

Matüridi alimler=tekvin sıfatını sübuti sıfatlara dahil ederken,
Eş'ariler=onu müstakil bir sıfat olarak görmemişlerdir.onlara göre,fiili sıfatlar doğrudan sıfat olmayıp ilim,kudret ve irade sıfatlarının fonksiyonlarıdır.



[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]





Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur.alıntı yapılması halinde kaynak verilmesi zorunludur.
Alıntı ile Cevapla