" Hüzün nedir? Bilir misiniz? " 
     "Hüzün" denince akla "gam" gelir, hüzün değildir. Gam ağırdır, koyudur. Hüzün ince ve nârin yanını temsil edemez. "Üzüntü" gelir, geçicidir, ucuzdur; hüznün asîl ve paha biçilmez oluşuna yakışmaz…   Hüzün biraz isyandır, biraz rıza; biraz gözlerini kaçırmaktır, biraz yüreğini sunmak...   Hüzün mübârektir, velûddur. Mübârek, velûd ve verimli olmayan gam, keder, tasa ve üzüntü, hüzünden değildir.   Hüzün vakurdur, onurlu ve dürüst… Kaypak ve tamahkâr duygular, hüznü duyumsayamaz. Hüzün evet, duyumsanır. O denli nârin, o denli zarif… Büyülü bir güzelliği var hüznün.   Biraz mum ışığıdır hüzün, biraz akşam alacasıdır. Biraz gazete satan çocuk elleri, biraz bebek ağlamasıdır.   Hüzün zordur.  Hüzün güçlüdür.  Hüzün sızıdır. İnce, keskin, sivri… Varla yok arası… Parlak ve göz alıcı, anlık ve güçlü...  Hüzün melezdir. Tefekkürle tedebbürün kendisi esmer, bahtı ak evladıdır. Asâletini tefekkürden, metânetini tedebbürden almıştır.  Hüzün su gibidir. Azizdir. Şerefli ve nâdir... Hem her şeye yeter, hem yeri asla doldurulamaz.   Tüy gibidir hüzün. Hafif ve yumuşak, canlı ve ölü... Hayattan ve ölüme dair… Hüzün, Allah Rasûlü'nün dostudur, takdim ederim. "Hüzün dostumdur." buyurmuş hüzün Peygamberi -sallAllah u aleyhi ve sellem-, ömrü hüzünden sağılmış yetim...   Hüzün güzeldir.   Hoş geldin HÜZÜN..  Hüzün nedir bilir misiniz?  Bir çocuğa son paranızla alıp verdiğiniz çikolatanın yere düşmesidir...   Bir pazar günü bir aileyi uzaktan izlerken aile reisinin gelip sizden fotoğraf çekmenizi istemesidir...  Dünyada insanlar açlıktan ölürken yediğiniz yemekten utanmanızdır...   Kimsenin gelmediği bir adada, kimsenin gelmeyeceğini bile bile beklemektir...  Gecenin en güzel saatlerinde ayın yansımasını demir parmaklıklar arasında izlemenizdir...  Nöbette beklerken size sıkılan kurşunla yere yığıldığınızda, elinizin sevdiğinizin vermiş olduğu mendile gitmesidir....   Çöp kutusundan bulduğunuz atıl bir oyuncak arabayı akşam çocuğunuza getirmektir...   Yaşlı bir insanın yıllardır yaşadığı eşini kaybettiği halde çocuklarına destek olmasıdır...   Hüzün; bir kaybedişe gülümseyiştir, hüzün; hayatın güzelliğini görmektir en büyük acılar içinde, hüzün; peş parasız sokaklarda gezerken cebindeki son parayla aldığı ekmek arası döneri bir kediyle paylaşmaktır...   Hüzün nedir biliyormusunuz; 16. kattan aşağıya atladığınızda yüzünüzdeki gülümsemenin çıkmasıdır..    Hüzün
 Hüzün uzaklara ait olup 
 Yakınlara hapsolmaktır... 
    Hüzün yoksa, insanı içten içe yakan, 
 yaktığı gibi bir o kadar da olgunlaştıran dert yoksa eğer, 
 o zaman, evet işte o zaman gaflet dehlizinde yok olma riski belirir. 
    Ah dostum! Eğer, «hüzün nedir?» diye aklına bir sual 
 gelecek olursa, onu dışarıda değil de bilâkis kendinde ara.
    Hüzün…Gönlün derûnî ve bir o kadar da ulvî misafiri… 
 Sinsi sinsi girer kalplere de dîvâne eder insanı… 
 Ah hüzün!.. Deli dostum!.. 
    İnsan, hüzünlü olduğu sürece olgunlaşır. Hüzün yoksa, 
 insanı içten içe yakan, yaktığı gibi bir o kadar da olgunlaştıran 
 dert yoksa eğer, o zaman, evet işte o zaman gaflet dehlizinde 
 yok olma riski belirir. 
    Hüzün ve aşk. İki samimî dost. Bakıldıkta birbirinden ayırt 
 edilemeyen iki yüce dost. 
    Âh insan!.. İnsan ne kadar gariptir ki kendisini mecnun eden 
 bu müptelânın kendisinden ayrılmasını istemez. Yanmak ister 
 hüznün kucağında. 
    Rahat durmak varken niye başını derde sokasın, niye hüzün 
 ummanında yok olasın, diye bir sual aklını meşgul edebilir?.. 
    Hüznü taşıyan/yaşayan insan bilir ki ne kadar hüzünlü olursa 
 bir o kadar aşktan tat alacaktır. Sevgiliyi anarak ve onun 
 hüznüyle yaşayarak geçirilen vakitler en güzel vakitlerdir muhakkak. 
    Çünkü aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. «Hüzün nedir? Neden insan hüzün ister?» 
 gibi soruların cevabını ancak ve ancak yaşayanlar bilir. 
    Ah dostum! Şimdi tek söyleyeceğim şu: Eğer, «hüzün nedir?» 
 diye aklına bir sual gelecek olursa, onu dışarıda değil de 
 bilâkis kendinde ara. 
    İşte o zaman hüznü anlamakla kalmayacak, onun yakıcılığında olgunlaşacaksın...
      Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam 
      Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun
  geldi hazân, yine hüzün, yine gam
  şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun  geldi hazân, yine hüzün, yine gam gönüllere elem konuk her akşam ...
       Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz  şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz yine boyun büktü akşamlar öksüz
 geldi hazan, yine efkar, yine ah-u zar
 yine hasret, yine gurbet ah leyli yar
 bir ince sızı düşer sineye her akşam 
       Bülbülü bir güle zar eylemişler  dünyayı sevene dar eylemişler sevdayı göğsüme nar eylemişler
 geldi hazân, yine hüsran, yine figan
 yine hicran, yine giryan, yine efgân 
 bir ince sızıdır nereye baksam 
       Rüzgar hicran inler gönül secdede  nağmeler aşkı kanar her hecede ay küser bir efkâr basar gecede
 geldi hazan, yine hüsran, yine efgân 
 yine sürgün, yine firgat, yine figan
 bir kara dumandır iner her akşam
       Felek ki, demirden örmüş ağını  ceylanlar aşk için yakmış dağını gazeller savurmuş gönül bağını
 geldi hazân, yine hüzün,yine giryan
 yan ey gönül dermansız derdine yan
       bak yine çöktü efkar her yer karardı  bahçe gazel döktü yaprak sarardı her sokak başını bir elem sardı
 geldi hazân, yine hüzün, yine gam
 yine sürgün, yine giryan, yine hicran
 bir ince sızıdır nereye baksam
       Tipi bize, boran bize, kar bize  feryat bize, figan bize, zar bize hicran bize, fizan bize, har bize
 yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan
 dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan
 gönüllere elem konuk her akşam
       Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran  bülbül zar-ı figan, zar-ı fizan, zar-ı efgân ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam
 ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman
 yan ey gönül dermansız derdine yan
       Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü ah!..  yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü ah!.... attı felek, her birimiz bir yana düştü
 ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman
 yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan
       hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi  ah! leyli yar... kış geldi , yine tipi, yine boran, yine duman
 her gece kalbimize yağıyor kar...
         HÜZÜN ;  UMUDUN TÜKENDİĞİ SON NOKTADIR GİDERKEN HİÇBİRŞEY BIRAKMAMAKTIR
 SEVDİĞİNE SONKEZ BAKMAKTIR
 ULAŞMAK İSTEYİPTE ULAŞAMAMAKTIR
 AÇLIĞIN DORUKLARINDA KENDİNİ TOK HİSSETMEKTİR
 GÜLERKEN AĞLAMAKTIR
 KÖR OLSANDA BÜTÜN GÜZELLİKLERİ GÖRMEKTİR
 UMUTSUZLUĞUN İÇİNDE UMUT ARAMAKTIR
 HÜZÜN BURADA BİRŞEYLER PAYLAŞMAKTIR...
             Bazen sebebini bilmez insan 
        Vakitsiz gelir hüzün. 
        Kuşça düşleri vardır mesafelere inat 
       Sevinçten, neşeden silkinir kanat 
        Sevdâyla hem-hâl olur da 
        Bazen sebebini bilmez insan 
        Vakitsiz gelir hüzün. 
        Yağmurun sesini dinlerken zaman, 
        Sonbaharın kollarında inlerken zaman 
       Sınırını unutup geceyle gündüzün 
       Bazen sebebini bilmez insan 
       Vakitsiz gelir hüzün.
         İşte O Bakıştır...Hüzün...
         Onca Renksizlik Arasında, Renk Olmaktır Hüzün...
        Hüzün...
        Yalnız bir çiçek olup, açmaktır bir başına...
       Hüzün...Çekip Gitmektir..
   ..
       (alıntı)