[Yitiksevda]

Molla Kasım! Efendi sitede veya başka bir yerde tartışmak amaçlı genelde katılım sağlamıyorum. Yazıya cevap yazmamam da asıl sebep yazının sahibi asan kişi olmayışından ötürü idi. Ama o fikirlere sahip çıkıyor ise cevap yazarım dedim.

Sen ise 6 ay bilmem kaç ay takip ettiğini ve her seferinde cevap yazmadığımı ima etmişsin doğrudur genelde tartışma ortamlarından uzak duruyorum sanal âlemde efelenmek ona buna çatmak yerine gerçek hayatta mücadele etmeyi tercih ediyorum. '' Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz. '' Ayetini hayat ilkesi olarak gördüğüm ve hatalarımdan arınma toparlanma adına dikkatli davranmaya başladığım süreçten beri sen ve senin gibi alayvari tavırlar ile hareket etmeyi ilim addeden efendilerin tartışma ortamlarından uzak duruyorum.

Senin değerini her daim bildim ve asla senin tavrın ile sana cevap vermedim. Senin ilmi dereceni bildiğim için o ilmi seviyeye karşı haddimide bilirim. İlmin ile ben ve ben gibi yüzleri cebinden çıkaracağını da çok iyi biliyorum. Senden ricam ne olursa olsun ilmine yakışır tavır sergilemendir.

Gelelim Kürtler hususundaki makaleye.

Kürtlere her şeyi öğretebilirler ama islamı asla öğretmeye kalkmasınlar. Çünkü Kürtler İslamı özünden Ehlibeyt’ten öğrenmiş ve iman etmiş bir kavimdir. Senin de dediğin gibi 90 yıllık süreç içerisinde Kürtlere yapılan soykırım, zulüm ve benzeri olaylara kayıtsız kalan İslamcı akımlar.

Devlet zulmünün ayyuka çıktığı doksanlı yıllarda komünist, sosyalist, ermeni gibi sözler ile Kürtleri dışladıklarında bir gün Kürtlerin haklarını alacaklarını neden hesaba katmıyorlardı. Kimse Kürtlere hakkını kendiliğinden vermedi. Kürtler Binlerce yiğit evlatlarını bu yolda feda ederek Allah’ın onlara verdiği ve Beşer zalimlerince yasaklanmış haklarını bedel ödeyerek aldılar.

Bugün Kürtlerin İran, Irak, Suriye ve Türkiye dörtgeninde aynı zamanda Dört katil devlet içerisinde uğradıkları zulümlere direnişleri bedelleri kendi içlerinde önce Millet olmaya ve Millet olunduktan sonra kendi bölgelerinde kendi dillerine geleneklerini göre yaşama gücünü elde etmeye getirdi. Bu süreci gören Türkiye devleti bu konuda birçok adım atmasına rağmen yinede Kürtleri nasıl katledebiliriz algısı ile Rojava’da Kobane’de kendi besledikleri Örgütler ile katliamlar yapmaya çalıştılar.

Ama bu algıları Kürt halkının direnişi ile en çetin bir şekilde karşılık buldu. Işid teröristlerine karşı ellerinde bulundurdukları silahlar ile direndiler. Türkmenlere el uzatan ezidileri katliamın eşiğinde iken sahiplenen. Yeni bir halepçe katliamının olmaması adına direnen yine Kürtler oldu.

Yine sahipsiz Ümmetin yetimleri tek başlarına kaldılar. Suruç’ta bekleyen binler bir daha halepçe katliamı benzerinin yaşanmaması adına mazlumların sesine ses olmaya çalıştılar. Hani Ümmet kavramını çokta önemseyen kitleler nerde neden buradaki mazlumların yanında değiller.

Kürtlerin İslam sancağı altında kuracakları devlete onay verenler. Kürtlerin İslamsız olamayacağına İslam’dan ayrı bir model üzere birleşmeyeceklerine neden kafaları basmıyor. Şu an bölgede tefeciliği, aşiretçiliği, kadın zulmünü, kan davlarını, zorbalığı ret eden ve bu densizlikleri yapanları susturan bir yapı hangi inanç ile bunu yapmaktadır? İslam’ın emirleri olan bu adalet anlayışını hâkim kılmaya çalışan yapı amerikayamı, israilemi hizmet ediyor. Filistin direnişinin öncüleri arasında yer alan Kürtleri neden kimse hatırlamaz. FKÖ İle ortak direniş sergiledikleri dönemleri bilenler bilir.

Şu an Kobane’de insanlık adına direniş sergileyen güçleri arkadan vurmaya çalışan abd, İsrail gibi terör devletlerinin ne olduğunu bunlara güvenilmeyeceğini Kürtler elde ettikleri tecrübeler ile çok iyi bilmektedirler. Bugün kobane direnişi ne kadar ordaki halkın direnişi onuru ise o kadar da türkiyenin onurudur resmi olarak Işidi terör örgütü gören Türkiye bu konuda olumlu adımları atmalı ve Ümmetin yetimleri Kürtleri sahiplenmelidir.

Bayat zamanı geçmiş söylemler ile var olan direnişleri kabul etmeyiz gibi sözler ile ajitasyon peşinde olan bu ve bunun gibi yazarları çokta kaale alan olmayacaktır. Uyuşturucu söylemlerin tarihi geçmiştir. Bedel ödeyen bir halk yaşadığını iyi anlamış ve ona göre hareket metodu ile hareket etmektedir. Kimsenin aklına yol ve yöntemine de ihtiyaçları kalmamıştır.