Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Kasım 2014, 16:29   Mesaj No:1

Mevlüt HÖNÜL

Medineweb Aktif Üyesi
Mevlüt HÖNÜL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mevlüt HÖNÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 18779
Üyelik T.: 20 Mayıs 2012
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Memleket:Malazgirt
Yaş:47
Mesaj: 151
Konular: 93
Beğenildi:17
Beğendi:0
Takdirleri:32
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Yeşil Saray’dan Ak Saray’a…/Mevlüt Hönül

Yeşil Saray’dan Ak Saray’a…/Mevlüt Hönül

Bilindiği üzere son günlerde gündemde ilk sırayı Ak Saray alıyor. Her zaman olduğu gibi bu konuda da yine hakkaniyet çerçevesinde dile getirilecek eleştirilere ihtiyaç var.

Ülkemizde milyonlarca işsiz ve yoksul bulunuyor. Buna karşın dinî anlayışlarını Emevî ölçütlerine göre belirleyenler, Muaviye’den daha ileri bir anlayışla var olan sosyal ve ekonomik adaletsizliği görmezden geliyorlar. İktidara geldikleri ilk dönemde milletvekili lojmanlarını ve araçlarını devlet hazinesine kazandırma gayesi güdenler, bugün tarihte Yeşil Saray -bazı rivayetlerde ise Kasr-ı Beyza/Beyaz Saray- olarak anılan Kayservari -veya Kisravari- yönetim merkezine taş çıkartacak Ak Saray’ı inşa etmekten gurur duyuyorlar. Elbette bu bir ihtiyaç(!) onlara göre.

Şimdi tarihte kısa bir yolculuk yaparak, günümüzde iktidarın büyüsüne kapılmış bazı Müslümanların “romantik örnekler”, “uç misaller” veya “hayatın gerçekleriyle örtüşmeyen ütopik yaklaşımlar” olarak gördüğü, bazılarının ise te’vil etmeye çalıştığı benzer yaşanmışlıklara bakalım.

I

Muaviye büyük bir hata yaparak, dönemin sermayedarlarını, zenginlerini ve yöneticileri diline dolayan Ebu Zer’e sorar:

“Sarayımı nasıl buldun?”

Ebu Zer cevap verir:

“Eğer Beytu’l-Mal’den yaptırdıysan haramdır, yok kendi servetin ile yaptırdıysan nerden buldun, vallahi israftır, infak ihtiyaç fazlasını kardeşine dağıtmaktır.” Ardından Tevbe Suresi’nin 34. Ayetini okur:

“Siz ey imana erişenler! Bilin ki, hahamların ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızca yiyip yutuyor ve (onları) Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Fakat bütün o altın ve gümüşü toplayıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, (işte) onlara (sonraki hayat için) çok çetin azabı müjdele.”

Ali Şeriati’nin ifadesiyle “İslam tarihinin en kötü yorumcusu” olan Muaviye, kendince işin içinden sıyrılmaya çalışır:

“Burada hahamlardan ve rahiplerden bahsediliyor, bu ayet beni kapsamaz.”

Ebu Zer cevabı yapıştırır: “Her kim altın ve gümüşü biriktirip de muhtaçlar için harcamazsa, rahip de, haham da odur. Dolayısıyla bu ümmetin rahibi de, hahamı da sensin!”

Bu eleştiriler Muaviye’nin Ebu Zer’e karşı duyduğu kin ve nefreti daha da artırmış, onun Rebeze’ye sürgün edilmesini hızlandırmıştır. İktidar hırsı, mala-mülke tamah etmek, insanı insanlıktan çıkarmaya yeter de artar bile.

Komşu ülkelerde süren emperyalist savaş, milyonlarca insanı mülteci durumuna düşürdü, ailelerin dağılmasına sebebiyet verdi. Hem işsiz ve yoksul insanlarımız hem de ülkemize sığınan mültecilere daha iyi şartlar sağlanması gerekirken şaşaalı saraylar inşa edenlerin ebedileşme arzusu içinde olduklarını söylersek yanlış yapmış olmayız. Kur’an sorar:

“Ebedi kalacakmışsınız gibi birtakım muhteşem yapılar mı ediniyorsunuz?” (Şuara: 129)

II

Hiç şüphesiz İslam tarihi ebedileşme arzusuyla nereden gelip nereye gittiklerini unutarak Karunlaşanlarla milletin hizmetkârları arasındaki farkı ortaya koyan sayısız örneklerle doludur. Milleti merkeze alan söylemler, kendilerini müstağni görenlerin kullandıkları bir maskedir çoğu zaman. Bir yanda saraycılar, diğer yanda ise kendilerini halka bir parça kumaşın hesabını dahi vermek zorunda hissedenler vardır.

İran seferi, Ömer’in hilâfeti zamanında yapılmış ve bol miktarda ganimet elde edilmişti. Ganimetler arasında kıymetli kumaşlar da vardı. Harpten dönüldükten sonra kumaş vs. gibi ganimetler ashab arasında dağıtılmış ve herkes hissesine düşeni almıştı. Ömer, kendi hissesine düşen kumaş ile oğlu Abdullah’ın hissesine düşen kumaşı birleştirerek kendisine bir hırka diktirir. Bir Cuma günü üzerindeki yeni hırkasıyla hutbe irad eder:

“Ey Mü’minler! Beni dinleyin ve bana itaat edin! …”

Ashabtan biri halifenin sözünü keserek konuşmaya başlar:

“Üzerindeki elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemiyor ve sana itaat etmiyoruz. Çünkü ganimetten bize düşenle bir elbise yapmak imkânsızdı. Nasıl oluyor da sen kendine elbise diktirebilecek miktarda kumaş alabiliyorsun!”

Ömer adamın konuşmasını dinledikten sonra oğlu Abdullah’a seslenir:

“Ey Ömer’in oğlu, kalk cevap ver! Abdullah b. Ömer ayağa kalkıp konuşur:

“Allah’a yemin ederim ki, babamın üzerindeki kumaşın yarısı benim hisseme düşen kumaştır. Babam ikimizinkini birleştirdikten sonra elbise yaptı.”

Ömer’in oğlunu dinleyen sahabe tekrar ayağa kalkar:

“Ya Ömer, şimdi konuş; hem seni dinliyor hem de sana itaat ediyoruz.”

Ömer, ancak bu hesap sorma-hesap verme işinden sonra hutbesini okumaya devam eder.

Masal değil, tarihi gerçekler bunlar. Asıl mesele, Müslümanların bu yaşanmışlıklardan ders almaya niyetlerinin olup olmadığı.

Ülkemizin yöneticileri, haktan, adaletten, eşitlikten bahsetmeden önce halkın alın teriyle, halkın malıyla kendilerine sağladıkları konforun hesabını Allah’a nasıl vereceklerini düşünmeliler.

Mevlüt Hönül
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________
“...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız”
İmam HÜSEYİN (a.s)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik Makale ve Köşe Yazıları AlimOğlu 47 18239 15 Eylül 2016 23:11
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 2470 18Haziran 2016 01:59
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 4 2080 22 Şubat 2016 22:34
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Mevlüt HÖNÜL 0 1752 26 Ocak 2016 22:38
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül Makale ve Köşe Yazıları 'Yolcu' 3 2145 10 Mayıs 2015 22:35