[ali70]

Her kula helâl, Müslümana haram

Her kula helâl, Müslümana haram çeşmesi...

Bursa’da vakti zamanında bir müslüman çeşme yaptırmış. Eski adı yahudilik yol ağzı, bugünkü adı Arap Şükrü muhitinde ve başına bir kitabe eklemiş, "her kula helâl, müslümana haram"... Tabii başkent, Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...

Gitmişler kadıya şikayete...
Yaka paça yakalanmış adam. Huzura getirilmiş. Kadı efendi:
- Bu nasıl fitnedir. Dini islam ahalisi müslüman olan koca devlette, sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap. Ama suyunu müslümana yasakla... Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin? diye çıkışmış adama...

Adam:
- Müsaade buyurun, sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır der...

Kadı kızar:
- Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin vaciptir, der.

Ama bir yandan da merak eder:
- Nedir gerekçen...
Adam:
- Bir tek sultana derim, diye cevap verir.
Karışır yine ortalık. Söz sultana gider. Adam yaka paça götürülür saraya...


Padişah sinirlenir. Ama diğer yandan da meraklanır:
- De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hem de her kula helâl, bir tek müslümana haram yazarsın.

Adam başı önünde:
- Delilim vardır, lâkin ispat ister Sultanım, der.
Padişah:
- Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin? diye sorar.
Adam:

- O zaman hükme kıldan incedir boynum sultanım, der.
Padişah:
- Eeee... Söyle bakalım o zaman.
Adam:

- Sultanım... Her hangi bir havradan(sinagog), bir rastgele hahamı izahsız yaka paça tutuklayın, bir hafta bakın neler olacak. der.


Adamın dediği yapılır. Ve neler olacak gözlenmeye başlanır.

Ülkedeki tüm azınlıklar bir olmuştur. Başlarında Museviler:
- Ne oluyor? Bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz. Ne gerekirse söyleyin yapalım. O masumdur. Gerekirse kefalet ödeyelim...

O da ne? Çevre ülkelerden bile elçiler geliyor. Elçiler mektup üstüne mektup getiriyor...

Sonunda bir hafta dolar.

- Sultanım artık bırakmak zamanıdır der, bizim adam.

Haham bırakılır Azınlıklar mutlu... Yahudiler mutlu. Sultana teşekkürler, teşekkürler... Hediyeler, hediyeler...

Bizim çeşme sahibi:
- Aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız sultanım. der.

Aynı işlemle, aynı usulle bu kez bir papaz tutuklanır. Yaka paça alınır papazın biri...

Ama o da ne? Aynı tepkiler tekrar görülür.

Haftası dolunca serbest bırakılır papaz...

Mutluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar, hediyeler... Azınlıklar, din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha bir sarılmışlar birbirlerine...

Sultan bizim adama sormuş:
- Bitti mi?

Bizim çeşme sahibi adam:
- Sultanım... Son bir iş kaldı. Sonra hüküm zamanıdır. İzninizle. der.

Sultan sorar:
- Şimdi nedir isteğin?

- Sultanım. Başkentimiz Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen alimini alınız minberinden... Hem de Cuma vakti. Hem de tam vaaz esnasında. Bütün söylediklerini ağzına tıkarcasına... Yaka paça...

Yapmışlar. Tam da dediği gibi... Ulucami'nin imamını, cuma hutbesinin ortasında almışlar... Yaka paça götürmüşler...

Ve halkın nabzını tutmuşlar. Acaba halk ne söylüyor...?


Bir Allah’ın kulunun ağzından bile ''neler oluyor'' lafı çıkmamış... Alim imam hakkında tek bir olumlu kelâm eden olmamış.

Ne oluyor? Siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmasa vaazı bitene akdar bekleyeydiniz.. Gibi sözler duymak istemişler cemaatin ağzından. Cık... Peşinden giden, arayan soran olmamış...

Bir hafta geçmiş...


''İmam nerde?'' diye sormamışlar bile...

İmamın yerine cahil, bilgisi olmayan, aptal ve sorumsuz birini imam diye atamışlar... Yeni imam, ne konuştuğunu bilmez, ağzından çıkanı kulağı duymaz cinsten... Terbiyesiz mi terbiyesiz, yobaz cinsinden...

Ama halk halinden memnun...

Yine de çeneleri hiç durmuyor. Eski alim imamları hakkında bir dedikodu, bir dedi kodu... O geçen hafta derbest edilen koca âlim için:

- Biz de onu adam, hoca bellemiştik, alim sanmıştık...

- Kim bilir ne haltlar etti de tutuklandı?

- Vah vah acırım arkasında kıldığım namazlara...

- Sorma sorma...


Padişah, kadı ve adam izlemişler bütün olanı biteni...
Padişah:

- Eee ne olacak şimdi?

Çeşme sahibi adam:

- Sultanım... Bırakma zamanıdır artık hocayı... Yalnız bir de özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan...

- Haklısın, demiş padişah...

Denilenin yapılması için emir buyurmuş... Ve adama dönmüş Sultan... Adam başı önünde:

- Ey büyük sultanım... Siz irade buyurunuz lütfen... Böylesi müslümanlara SU HELÂL edilir mi?

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- Böyle Müslümanlara değil su, hava bile haram, hava bile...



alıntı