Konu Başlıkları: Umut / ali parlak
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Şubat 2015, 12:26   Mesaj No:4

Ali Parlak

Medineweb Aktif Üyesi
Ali Parlak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Ali Parlak isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38986
Üyelik T.: 10 Şubat 2014
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Karaman
Mesaj: 164
Konular: 25
Beğenildi:76
Beğendi:68
Takdirleri:340
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Allah Korkusu/Ali Parlak

ALLAH KORKUSU

Sözlük anlamı olarak korkmak, herhangi bir şeyden dolayı irkilmektir. Yani endişe içinde kalan kalbin üzülmesidir. Bu her hangi bir şey, bilinen olabilir, bilinmeyen olabilir, görünen olabilir, görünmeyen olabilir.

Rabbimiz, kendisinden korkmamızı emrediyor.
“Eğer müminler iseniz benden korkun.” (Al-i İmran, 3/175)
“Ey kullarım! Benden korkun, sakının.” (Zümer, 39/16)

Fakat bu korkunun işlevini iyi anlamak gerek. Allah korkusu; karanlıktan, açlıktan, yüksekten, kapalı kalmaktan korkmak gibi olmamalıdır. Bir çocuğun annesinden korkması, belki biraz Allah korkusuna benzetilebilir. Çocuk annesini sevdiği için onu üzmekten korkar. Annesi ona kızdığı zaman, yine ''anne anne'' diye ağlayarak annesine sarılır. Bir çocuğun en mutlu ve huzurlu olduğu yer annesinin kucağı ve annesinin yanıdır. İşte Allah korkusu da böyle olmalıdır. Kendimizi en huzurlu ve güvende hissettiğimiz an namaz olmalı, Rabbimizi düşündüğümüz ve O'nunla olduğumuz zamanlar olmalı. Emirlerini yerine getirmediğimiz zaman, emri hakkıyla yerine getirememenin verdiği üzüntü ve korku bünyemizi sarmalı...

“Sen ancak Zikr’e (Kuran’a) uyanı ve görmediği halde Rahman’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.” (Yasin, 36/11)
İşte bu korku Allah’ı görmeden ve huzuruna varmadan korkmaktır.


“Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.”(Rahman, 55/46 )
“Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.” (Nazi’at, 79/40-41)
Ahirette vereceği hesabı düşünmek, yaptıklarının tek tek ortaya döküleceğini bilerek düşünmek, insan kalbinde bir korku yeşertir. Hele hele sevdiğinin önünde rezil olma düşüncesi, insanın uykularını kaçırtır.

“Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.” (İbrahim 14/14)
Böyle bir korku ise kişinin kalbini esir aldığında insan, Kur'an'nın yap dediklerini yapmaya, yapma dediklerini de yapmamaya özen gösterir. Kur'anı yaşamaya çalışır. Kur'anı yaşamak, en azından yaşamaya çalışmak da insanı kurtarır. Çünkü Kur'an insanın kurtuluş rehberidir.

“Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah’ın vahiylerini tebliğ eden, Allah’tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah, hesap görücü olarak yeter.” (Ahzab, 33/39)
Allah'tan başka hiç bir şeyden korkmamak, peygamberi bir haslettir. Rabbimiz böyle bir korkunun kalbimizde yer edilmesini istiyor ve peygamberlerini bizlere örnek gösteriyor. Tüm çabamız, Allah korkusunu kalbimize yerleştirmek olmalı...

Allah korkusunun kalbimizde yeşermesi için bir çok öneri vardır elbette... Bu konu başlığı altında önerileri olan varsa paylaşabilirler. Naçizane benim şöyle bir önerim var. Bakış açısını değiştirerek olaya bir de şöyle bakmanızı tavsiye ederim:

Allahu Teala bütün alemleri iki eliyle yaratmıştır. İki kudret eliyle. Şimdi el deyince herkes Allahın bizim elimiz gibi bir ele sahip olduğunu düşünecek ama öyle değil. O'nun eli bizim ellere benzemez. O'nun eli bizim ellere benzemekten münezzehtir. Diğer yandan, bütün eller zaten O'nundur. Biz O'nun kudret elinden bahsediyoruz. Hiç bir şeye benzemeyen yaratıcı eli...

O, ''kün'' emrinin tecellisi için, iki kudret eliyle tüm alemleri yaratmıştır. O'nun iki eli de sağdır. Bu ellerden birisi Celal, diğeri Cemal elidir. Cennetini Cemal eliyle, Cehennemini ise Celal eliyle yaratmıştır. Kullarından Cemal eliyle yarattıkları Cennetlik, Celal eliyle yarattıkları da Cehennemliktir. Hiç kimse nasıl yaratıldığını, hangi el ile yaratıldığını bilemez. Bunun için de son nefese kadar korku içinde yaşamaktan daha doğal bir şey yoktur. Çünkü insanın değeri son nefestedir. Bunun için, başta sahabe efendilerimiz olmak üzere tüm veliler son nefesten korkmuşlardır. Hatta peygamber efendimiz bile bu korkuyu dile getirmiştir. Kendisine, ''Siz de mi son nefesten korkuyorsunuz Ya Rasulullah'' dediklerinde, ''Kalpler Rahman olan Allah'ın iki kudret parmağı arasındadır. ALLAH, kalbi dilediği yöne çevirendir.'' diye buyurmuştur.
Rabbimiz Kur'an'da;
'' Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.'' diye dua etmemizi emrediyor. Çünkü kader yalnızca dua ile değişir.



Ali Parlak
medineweb.net
__________________
O'nunla var ol var olacaksan,
Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan...
Alıntı ile Cevapla