Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Mart 2015, 19:46   Mesaj No:54

EyMeN&TaLhA

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi

AİLE İÇİNDE TARTIŞMA OLMALI MI?

Burada aile içi tartışmayla kavga arasındaki farkın bilinmesi önemlidir.

Kavgada şiddet ve darp söz konusuyken, tartışmada böyle bir şey yoktur.

Aile içi tartışmalara çocukların şahit olması gereklidir. aile içi tartışma bir kültür olarak çocuklara doğru yansımalıdır.

Ailede kavgaların yaşanmaması için tartışma kültürünün oluşması gerekir. Aile içerisindeki tartışmalar o ailenin tuzu biberidir, olmazsa olmazıdır. Nasıl ki bir yemek tuzsuz ve çeşnisiz olduğu zaman lezzeti kaçıyorsa; aile içerisindeki tartışmalar, ki biz buna "sınır belirleme mücadelesi" diyebiliriz. Kişinin kendi kişilik sınırını belirleme mücadelesi, eşinin kişilik sınırını görme mücadelesi olmazsa o takdirde ileride kişilik ihlalleri oluşabilir. Yani eş eşe bir söz söylediğinde, bir davranışta bulunduğunda, hoşnut olmayan bir şeyi yaşadığında kendi düşüncesini ifade etmesi ve eşin de bunun karşısında kendi düşüncesini ifade ediyor olması gerekir. Çünkü bu eşin eşe karşı olan kişilik sınırlarını tanımasında yardımcı olacaktır.

Evde yaşanan tartışmalar sırasında çocuğa “Yavrum sen hadi git odanda otur, biz annenle görüşeceğiz” denmesi doğru bir davranış değildir.
Anne-baba kişilikli bir anne-baba ise ve eşinin kişiliğine saygı duyan bir anne-baba ise çocuğunu asla odaya göndermemesi gerekir. Çocuğun olduğu yerde bunu yaşamak lazım. Çünkü çocuk odaya gittiği zaman çok defa anne-babanın seslerini yükseltmesinden, birbirlerine kızıyor, bağırıyor olmasından hayalen daha büyük şeyler düşünür. 'Babam şimdi bıçağı aldı, annem bağırıyor. Babam şimdi üstüne gitti, şimdi bıçağı mı batıracak' gibi şeyler düşünür. Vuracak, diye düşünür. Dolayısıyla çocuğun hayali her zaman gerçek yaşanan tartışmalardan çok daha tehlikeli şeyleri kendisine hissettirir. Çocuğun tartışma ortamında bulunması gerekir, böylece çocuk bir tartışmanın nasıl idare edildiğini de görür.
Eğer bir kız çocuğu ise annenin bir tartışmayı nasıl idare ettiğini, eğer erkek çocuk ise babanın tartışmayı nasıl idare ettiğini, tartışmanın sonuca nasıl bağlanabildiğini görmesi gerekir.

"Sonuca bağlama" aslında o tartışmanın öğreticiliği açısından burada en önemli kısımdır. Yani tartışma olacak, şunlar olacak, bunlar olacak ama eş eşe hem problemin nasıl çözüldüğünü göstererek kendisine olan hayranlığı artıracak, hem de çocuk kendi evliliğinde kendi sorunlarını yaşarken babadan öğrendiği problem çözme yeteneğini, tartışmayı idare etme yeteneğini kendi evliliğinde de uygulayacak. Yoksa çocuk odaya gönderilirse ona acemilikler yaşatmış olunur.

Her tartışma çocuğun yanında çözüme kavuşturulacaksa, çocuk o tartışmanın içerisinde olmalı.

Çocuğun yanında yapılan tartışmalar mutlaka bir sonuca bağlanmalıdır.

Eğer çocuğun yanında yapılan tartışmalar çözüme kavuşmuyorsa, işte o zaman sıkıntılar başlar. En belirgin sıkıntı, çocukta dikkat dağınıklığına sebebiyet vermesidir. Yani akşam anne-baba tartışmış ve sabah küs olarak evden çıkmışlarsa, çocuk bu vaziyette okula gittiyse anlatılan konuyu anlamayacaktır. 'Babam çok sinirli çıkmıştı, eve geldiğinde annemi döverse, annem evden kaçarsa' vesaire gibi düşünceler çocuğun zihnini hep meşgul edecektir
Alıntı ile Cevapla