Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Nisan 2015, 11:10   Mesaj No:36

fedra

Avatar Otomotik
Durumu:fedra isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 29784
Üyelik T.: 26Haziran 2013
Arkadaşları:12
Cinsiyet:
Mesaj: 685
Konular: 35
Beğenildi:86
Beğendi:155
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: haftanin konusu:organ nakli caiz midir?

Alıntı:
Abdulmelik Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Peki, gerçekten “Beyin ölümü” İslam'a göre “ölüm” müdür? Bu suali, ünlü bir bürokratın “fişinin çekilmesi” tartışmasında Ebubekr Muhammed el-Bakillânî'nin (ö. 403 h.)
üçlü tasnifiyle cevaplamıştım:
“Ruh, kalp, beyin ve ciğerde olmak üzere üç kuvvettir. Kalptekine kuvve-i hayvaniyye, beyindekine kuvve-i nefsaniyye, ciğerdekine kuvve-i nebatiyye denir.”

Bu tasnifte de bilinç beyne atfediliyor. Beyin ölümü, irade, akıl ve bilinç gibi melekelerin kaynağı olan kuvvetin son bulmasıdır. Geriye iki kuvvet daha kalmaktadır. Kan dolaşımı ve solunum sisteminin çalışmasıyla varolduğu anlaşılan “hayvani” ve “nebati” kuvvetler. Şer'î ölüm tam olarak bu iki organın da işlevsiz kalmasıyla gerçekleşir.

“Tek başına beyin ölümü, insanı bilinçsiz ve iradesiz bir canlı konumuna indirger. Bu noktadan sonra bu canlıya bakışınızı, varlık tasavvurunuz belirleyecektir. Eğer o canlıyı diğer canlılarla eşit görüyorsanız hükmünüz ona göre şekillenecek, yok o canlıyı henüz irade, bilinç ve akletme yeteneği gelişmemiş bir yenidoğan gibi görüyorsanız ona göre şekillenecektir. Hele ki tasavvurumuzu inşa edecek bir vahye sahibiz. İnsanı köpekler tarif etseydi, halimiz nice olurdu sonra?”

Doç. Dr. Şahin Aksoy işin uzmanı. Medimagazin adlı internet sitesinde “Yüzyılın en büyük yanılgısı” dediği Beyin Ölümü hakkında yazdıklarından işte sadece birkaç satır:

“Beyin ölümü kavramı 1968 yılında başarılı kalp nakli ameliyatlarının yapılmasından sonra Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından ortaya atılmış ve bugün tıp çevreleri ve hükümetler tarafından hüsnükabul görmüş, 20. yüzyılın en büyük yanılgısından birisidir. … Literatürde beyin ölümü teşhisi konulan hamile kadının aylarca bu durumda kaldığı ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirdiği ile beyin ölümü gerçekleşen bir çocuğun 'yaşam destek makinesi'ne bağlı olarak ve gerekli beslenmesi yapılarak 14 yıla kadar hayatta kaldığı rapor edilmiştir. … Beyin ölümü kavramının organ nakillerine 'malzeme' sağlama ile yoğun bakımdaki belli hastaları 'sessiz gemi'ye vakitsizce bindirme dışında hiçbir pratik faydası bulunmamaktadır.”

“Beyin ölümü” ile öldü ilan edilen gerçekten ölmüş müdür? Bu soruya İngiliz Anesteziyolog Dr. Phillip Keep cevap versin:
“Beyin ölümü gerçekleşmiş kişinin organlarını alırken bıçağı vurduğunuzda nabız ve kan basıncı fırlar. Eğer hastaya anestezi vermezseniz hasta kımıldamaya başlar, kıvranır ve ameliyat etmek imkânsız bir hal alır.”
Organı için, “beyin ölümü” teşhisiyle kaç yarı canlının hayatına son verilmiştir acaba?
Son sözü yine Dr. Aksoy'a bırakalım: “Beyin ölümü tanısı konulan hastalardan alınan organlar, esasında halâ canlı olan, kalbi atan, yardımla bile olsa nefes alıp-veren, kan dolaşımı devam eden, insan sıcaklığını taşıyan, hatta belki de ağrı duyan insanlardan alınmaktadır.” Sahi, “vicdan ölümü” gerçekleşen sağlık sektörünün fişini kim çekti?

Mustafa İslamoğlu

kimi doktor beyin ölümü kesin ölümdür diyor kimi dediğiniz gibi ölmedi diyor hangisine inanalım

ve niye o zaman olumlu bakan alimler var hocam neden nihat hatipoğlu gerekli şartlar oluştuğunda sakınca yoktur diyor? ben ikilemde kaldım hassas bir konu

bu anlattıklarınızı biliyorlarsa niçin beyin ölümü gerceklestiğinde gerekli şartlar sağlanınca organ nakli caizdir diyor kimi alimler eğer dedikleri gibi değilse bu büyük bir vebal değil midir

tartısmak icin değil hocam gercekten merak ettiğim icin soruyorum neden

organ nakline olumlu bakanlar çoğunlukta ?
Alıntı ile Cevapla